/i/İnanç

İnanç
  1. 26.
    +3 -1
    Kuran’da resim, müzik, dans, heykel, satranç, eğlence haram kılınmamıştır. Hadisler din değildir. Hadisler peygamberin söylediğine rivayet edilen sözlerdir ama peygamberin ölümünden 250 yıl sonra yaşayan insanlar rivayet etmişlerdir. Hadisler çelişkilidir. Ayrıca Kuran’da Kuran’da geçmeyen şeylerden sorumlu olmadığımız yazar. Hadislerin dinde bir hükmü yoktur. Mezhepler de aynı şekilde uydurmadır
    ···
    1. 1.
      0
      Mezheplere de uymak zorunda değiliz bu konuda haklısın. Mezhepsiz de müslüman olunur. Mezhepler kolaylık olsun diye çıkarılmış ama insanlar mezhepler için birbirini öldürüyor.
      ···
      1. 1.
        -1
        Hadise inanmayan Müslüman olmaz. Ehli Sünnet zaten mezhepsizliktir. Yani muhafazidin yolundan gidenler demektir vinovat li ya. Sen eğer muhafazide ve Kurana uyuyorsan Ehli Sünnet yani Sünnisin demektir.
        Hadise iman, Kurana iman ve sünnete iman etmek zorundasın.
        ···
    2. 2.
      0
      Hadis olmadan Kuranı anlamak mümkün değildir. Hadissiz islam ekgibtir, yanlıştır. Kuranı işine göre yorumluyorsun sen. Kuranda geçmeyen şeylerden sorumlu değilsin bu doğru ama zaten hadislere iman kuranda geçiyor. Yani Allah diyor ki muhafazidin tek görevi Kuranı sizlere iletmek değil aynı zamanda Kuranı açıklamak işte bu açıklama işine de Hadis denir. islam Kuran, Sünnet ve Hadis üçlemesinden oluşur. Senin Hadis'i inkar etmen seni bağlar. 1,5 buçuk milyar Müslümanın %99'u Hadislere iman eder. Namazın nasıl kılınacağı, orucun nasıl tutulacağı, zekatın nasıl verileceği Kuranda yazmaz, hepsini Hadislerden öğreniriz. He, ama hadi diyelim ki bu hadisler yalan. Şimdi siz 1400 yıl önceki Kuranın değişmediğine, tahrife uğramadığına inanıyorsunuz da Allah'ın yeryüzündeki en sevdiği kulu muhafazid Mustafa'nın Hadislerinin korunduğuna mı inanmıyorsunuz, Hadis inkarcıları münafıklar, fasıklar? Kuranda hadisleri doğrulayan ayetler vardır.

      “Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(ibrahim,14/4)

      “O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve incil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. işte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf, 7/157)

      “Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab, 33/36)

      “Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar, aralarındaki anlaşmazlıklar için senin hükmüne müracaat edip, sonra da verdiğin hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle râzı olup uymadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)

      “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4/80)

      “Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir, 59/7)

      “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i imran, 3/31)

      Şu kişiler muhafazid Mustafa'nın yanında yetişip onu hadislerini yazan başlıca hadis katipleridir:

      Ebu Hüreyre: 5.374,
      Abdullah bin Ömer: 2.630,
      Enes bin Mâlik: 2.286,
      Aişe: 2.210,
      Abdullah bin Abbas: 1.660,
      Câbir bin Abdullah: 1.540,
      Ebû Said el-Hudrî: 1.170

      Daha sonra büyük islam ulemaları Buhari, Tirmizi, Taberani gelip bunların hepsini toplayıp bir kitapta birleştiriyor.

      muhafazidin görevleri arasında, anlaşılması zor olan âyetleri açıklamak da vardır.

      Meselâ âyet-i kerîmede,

      “Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve cihad için ayrılıp eğitilmiş atları hazır tutun ki, onunla Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka sizin bilemediğiniz, fakat Allah’ın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız.” (Enfâl, 8/60)

      buyuruluyor. Bu âyette “Kuvvet ve savaş atlarını hazır bulundurun.” tabiri geçiyor. Sahabe Peygambere sormuş: “Kuvvet nedir?” Peygamber(asm), “Bilin, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır.” diye üç defa tekrar etmiştir. Her devrin değişen atma vasıtalarına süratle, vakit kaybetmeden ayak uydurmamızı emir buyurmuştur.

      3. Sonra Kur’ân-ı Kerimin mutlak ve âm (sınırsız ve genel ifadeli olan) âyetlerini takyitle tahsis ediyor, yani onlara sınır getiriyor. Meselâ,

      “Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı.”(Bakara, 2/275)

      buyuruyor. Bu âyet-i kerîmeye göre her şeyin alışverişi helâldir. Ama Peygamber (asm) buna bir sınır getirerek domuzun ve içkinin alışverişini yasaklamıştır. Demek meşru alışverişin sınırlarını bu şekilde açıklamış oluyor.

      Diğer bir örnek ise şu âyet-i kerimedir:

      “iman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar, korkudan emin olmak işte onların hakkıdır ve doğru yola eriştirilenler de onlardır.”(En'am, 6/82)

      Sahabe bu âyet gelince telâşlanıp Peygamberimize sormuş: “Hepimiz nefsimize zulmediyoruz. Yâ Resulallah, bizde zulme düşmeyen var mı?” Peygamber (asm.) “Şirk pek büyük bir zulümdür.” âyetini hatırlatarak, buradaki zulmün şirk olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu neviden olan Kur’ân-ı Kerim'deki anlaşılması zor olan âyetleri Peygamberimiz (asm) açıklıyor.

      4. Sonra Kur’ân’da olan meseleler ayrıca Peygamberimiz (asm) tarafından tekraren teyit ve te’kid edilmiştir. Böylece onun daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Bu da bu sadette söylenebilir.

      5. Peygamberimizin bir de şâri’ yönü, yani, Kur’ân’da olmayan hükümleri koyma yetkisi var. Meselâ, yiyeceklerden haram olanların isimleri iki âyet-i kerimede belirtilir. Ama onların hiçbirisinde eşek eti geçmez. Peygamberimiz (asm) Hayber Seferi sırasında, ehlî (evcil) eşek etini haram etmiştir.

      - Bunlar niçin Kur’ân’da açıklanmamış da Peygamberimize bırakılmıştır?

      Kur’ân bütün teferruatı verseydi ciltlerle dolu bir kitap olurdu. Halbuki bu da Kur’ân’dan istifademizi zorlaştırır. Bu bakımdan meselelerin bir kısmının açıklamasını Peygamberimize bırakmıştır. Peygamberimize bıraktırmasının da ayrıca birtakım maslahatları var. Çünkü birtakım meseleler zaman içerisinde neshedilmiş, yürürlükten kalkmıştır.
      Tümünü Göster
      ···
  2. 27.
    +3 -1
    BÖYLE ISLAMI YENDIGINIZI SANIYORSUNUZ AMA SADECE DiNi YALAN HADISLERDEN VE AKILSIZLARDAN AYIKLIYORSUNUZ!

    DOGRU AKTARILIP AKTARILMADIGI BELLI OLMAYAN, NE ŞARTLARDA YAZILDIĞI BELLi OLMAYAN HADiSLERLE iSLAMI NASIL YARGILARSIN. HADiSLERiN NE PEYGAMBER NE 4 HALIFE ZAMANINDA KAYDA ALINMASINA iZiN VERiLMEMiSTiR. EN AZ 100 YIL SONRA TOPLANMAYA BAŞLANAN KULAKTAN KULAĞA GELEN SÖYLEMLERi HEM DE NE ŞARTLARDA NE iCiN SÖYLENDIGI BELLI OLMAYAN SÖZLERi NE KADAR DA DIKKATE ALIYORSUN. BU HASSASiYETLE KURANI HATIM ETMEN LAZIM. DOGDUGUN YERE GORE HRISTIYAN VEYA YAHUDI DE OLABILIR MISIN BU \'SORGULAMAYLA\'.

    KAYNAK KURANDIR. ALLAHIN YASAKLARI DA KURANDA YAZAR.

    \"incisözlügü birak, imana gel oğlum\" (Annen)
    ···
    1. 1.
      0
      Şu kişiler muhafazid Mustafa'nın yanında yetişip onun hadislerini yazan başlıca hadis katipleridir:
      Ebu Hüreyre: 5.374,
      Abdullah bin Ömer: 2.630,
      Enes bin Mâlik: 2.286,
      Aişe: 2.210,
      Abdullah bin Abbas: 1.660,
      Câbir bin Abdullah: 1.540,
      Ebû Said el-Hudrî: 1.170
      Bu insanlar daha muhafazid Peygamber yaşıyorken onun sözlerini not tuttular.

      Bu Hadisler daha sonra büyük islam ulemasının Kütübü Sitte denen kitaplarında toplanır ve bu kitaplar Ehli Sünnet islam'ın, yani muhafazid'in yolundan giden Müslümanların en güvenilir kitaplarıdır.

      Yani senin uydurman gibi 100 yıl sonra falan değil, Hadisler muhafazid peygamber konuştuğu gibi yazılırdı. Fasıklığa düşme, münafıklık yapma.

      1400 yıl önceki Kuranın tahrif olmadığına inanan, değişmediğine inanan sen Hadisler senin işine gelmiyor diye Haşa onlara yalan diyorsun. Kuranı koruyan Allah, hadisleri korumadı mı sanıyorsun ya fasık? Allah Kuranı da Hadisleri de korudu ve buyurdu ki Hadislere de uyalım:
      Kuranda hadisleri doğrulayan ayetler vardır.

      “Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(ibrahim,14/4)

      “O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve incil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. işte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf, 7/157)

      “Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab, 33/36)

      “Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar, aralarındaki anlaşmazlıklar için senin hükmüne müracaat edip, sonra da verdiğin hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle râzı olup uymadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)

      “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4/80)

      “Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir, 59/7)

      “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i imran, 3/31)

      muhafazidin görevleri arasında, anlaşılması zor olan âyetleri açıklamak da vardır.

      Meselâ âyet-i kerîmede,

      “Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve cihad için ayrılıp eğitilmiş atları hazır tutun ki, onunla Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka sizin bilemediğiniz, fakat Allah’ın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız.” (Enfâl, 8/60)

      buyuruluyor. Bu âyette “Kuvvet ve savaş atlarını hazır bulundurun.” tabiri geçiyor. Sahabe Peygambere sormuş: “Kuvvet nedir?” Peygamber(asm), “Bilin, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır.” diye üç defa tekrar etmiştir. Her devrin değişen atma vasıtalarına süratle, vakit kaybetmeden ayak uydurmamızı emir buyurmuştur.

      3. Sonra Kur’ân-ı Kerimin mutlak ve âm (sınırsız ve genel ifadeli olan) âyetlerini takyitle tahsis ediyor, yani onlara sınır getiriyor. Meselâ,

      “Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı.”(Bakara, 2/275)

      buyuruyor. Bu âyet-i kerîmeye göre her şeyin alışverişi helâldir. Ama Peygamber (asm) buna bir sınır getirerek domuzun ve içkinin alışverişini yasaklamıştır. Demek meşru alışverişin sınırlarını bu şekilde açıklamış oluyor.

      Diğer bir örnek ise şu âyet-i kerimedir:

      “iman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar, korkudan emin olmak işte onların hakkıdır ve doğru yola eriştirilenler de onlardır.”(En'am, 6/82)

      Sahabe bu âyet gelince telâşlanıp Peygamberimize sormuş: “Hepimiz nefsimize zulmediyoruz. Yâ Resulallah, bizde zulme düşmeyen var mı?” Peygamber (asm.) “Şirk pek büyük bir zulümdür.” âyetini hatırlatarak, buradaki zulmün şirk olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu neviden olan Kur’ân-ı Kerim'deki anlaşılması zor olan âyetleri Peygamberimiz (asm) açıklıyor.

      4. Sonra Kur’ân’da olan meseleler ayrıca Peygamberimiz (asm) tarafından tekraren teyit ve te’kid edilmiştir. Böylece onun daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Bu da bu sadette söylenebilir.

      5. Peygamberimizin bir de şâri’ yönü, yani, Kur’ân’da olmayan hükümleri koyma yetkisi var. Meselâ, yiyeceklerden haram olanların isimleri iki âyet-i kerimede belirtilir. Ama onların hiçbirisinde eşek eti geçmez. Peygamberimiz (asm) Hayber Seferi sırasında, ehlî (evcil) eşek etini haram etmiştir.

      - Bunlar niçin Kur’ân’da açıklanmamış da Peygamberimize bırakılmıştır?

      Kur’ân bütün teferruatı verseydi ciltlerle dolu bir kitap olurdu. Halbuki bu da Kur’ân’dan istifademizi zorlaştırır. Bu bakımdan meselelerin bir kısmının açıklamasını Peygamberimize bırakmıştır. Peygamberimize bıraktırmasının da ayrıca birtakım maslahatları var. Çünkü birtakım meseleler zaman içerisinde neshedilmiş, yürürlükten kalkmıştır
      Tümünü Göster
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      Copy paste çekiyorsun. Yukardaki ayetlerim gayet de Kuranın detaylı olduğunu, ondan başka hakem aranmayacağını söylüyor. Senin kelime oyunu yaptığın tarzda detayın sonu yok. Kuranda verildiği kadar detay yeter.

      Paylaştığın hadisleri neden yazıya aldırtmamış peygamberimiz? 4 halife neden yazıya aldırtmamış, hatta alınan olursa yaktırmış? Daha sonra diyip saydıkların kaç yıl sonra kitaplaştırmış, arada aktaranlar ne kadar doğru aktarmış nereden bilelim? Bu yüzden kaynak alamayız. Ayetler seni öyle kitliyor ki, dön yine yukardaki mesajımı oku cevabın orda. Müslüman olmayıp oynuyosun burda, kendi inandığın şekilde bak yoluna ama içinde mücadele var hâlâ, kendini bi yere konumlandıramadığın için islama göre bi konum arıyorsun.

      Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?
      29–Ankebut Suresi 51

      Kitap’ta hiçbir şeyi ekgib bırakmadık.
      6–Enam Suresi 38

      Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım?
      6–Enam Suresi 114

      Hicbisey ekgib değil, itirazın varsa Kuran'a, Allah'a var. Sıkışıp kalırsın kendi kopyalama oyununda.
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa saçma sapan konuşma ne kendim gibi salakları? 1,5 milyar Müslüman zaten bu hadislere iman ediyor. Arada senin gibi kafası basan bir kaç kişi hadislerin yalan olduğunu biliyor. Ama senle benim aramızda 1 fark var. Ben hem hadisleri hem de kuranı yalanlarım. Çünkü Allah yoktur din yalandır. Sense imanını pekiştirmek için hadisleri yalanlarsın çünkü bu saçmalıkların senin dininden çıkmış olacağına inanmazsın. Ayrıca ben copy paste oyunu yapmadım. Sen her başlığıma aynı şeyi yazdığın için aynı cevabı aldın. Sana bir kaç sorum var. O zaman sen Müslümanlar gibi namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, zekat vermiyor, eşek eti yiyiyorsun öyle mi? Hadisleri reddettiğine ve Kuranı temel aldığına göre eşek eti senin için haram değil? Salatı sadece Allah'ı anarak mı yapıyorsun? Neyse gelgelelim hadis mevzusuna. Şimdi ilk olarak müddei sensin, sen diyorsun ki Hadisler 4 halife döneminde yakıldı hatta muhafazid döneminde yazıya aldırtmadı. ilk olarak şu başlıca ravilere bir bakmanı öneririm:
        Ebu Hüreyre: 5.374,
        Abdullah bin Ömer: 2.630,
        Enes bin Mâlik: 2.286,
        Aişe: 2.210,
        Abdullah bin Abbas: 1.660,
        Câbir bin Abdullah: 1.540,
        Ebû Said el-Hudrî: 1.170
        Bu insanlar muhafazidim yanındaki sözleri ezberleyen insanlar. Yani sen eğer hadisler yalan diyorsan bir kanıtla mükellefsin. Kanıt sunmazsan hem ben hem de başka Müslümanlar nasıl inansın senin gibi bir Hadis inkarcısı sahte Müslümana?

        Şimdi panpa şu alttaki 5 ayete göre muhafazidin hükmüne uymalıyız. Peki muhafazidin hükümlerini nasıl öğreneceğiz?

        Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab, 33/36)

        “Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar, aralarındaki anlaşmazlıklar için senin hükmüne müracaat edip, sonra da verdiğin hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle râzı olup uymadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)

        “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4/80)

        “Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir, 59/7)

        “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i imran, 3/31)

        Yani sen diyorsun Kuran ekgib değildir. E Kuran ekgib değilse o zaman ben nereden öğreneceğim muhafazidin hükümlerini? Hadisler yalansa nereden bileceğim? Allah hem muhafazide uyun diyor hem de nereden uyacağımızı belirtmiyor. Sen diyeceksen ki Allah o zaman için onu demiş ben de sana derim ki Kuran evrensel değil mi? O zamanki ayet niçin şimdi geçersiz oluyor? Demek ki evrensel değil.

        Din coğrafya meselesidir panpa. Sen Müslüman bir anne babadan geldiğin için ve çevren Müslüman olduğu için Müslümansın. Sibiryada doğsan köktengrici, Yunanistanda doğsan Ortodoks, Romada doğsan Katolik, israilde doğsan Yahudi olacaktın. Hepiniz diyorsunuz ki gerçek din benimki sizin dinleriniz yalan. Aslında hiçbirinizin dini doğru değil çünkü din yalandır.

        Mesela islamın kökeni Yahudiliktir, Yahudiliğin kökeni de Sümer mitolojisine dayanır. Nuh Tufanı olayının aynısı Sümer destanında, Gılgamış destanında vardır. Din bir coğrafya ve kültür işidir. Sibiryada doğan biri asla Müslüman olmaz. israilde doğan biris asla Katolik olmaz. Ve senin gibi islam coğrafyasında doğan biri ise asla Köktengrici olmaz.

        Sen kafası basan bir adamsın, basmıyorsa bile araştırma yetin var. Yani hadislerin yalan olduğunu kavrayabilmişsin aferin, ama Kuran da yalan. Sen benim yanıtlarıma ve sorularıma yanıt ver sonra tartışmayı Kuranın yalan olup olmadığına çekelim istersen?
        Tümünü Göster
        ···
      2. 2.
        0
        Kurana bile inanmıyorsan neden hadislerdeki çelişkilerden insanlarla uğraşıyorsun? Kendi dininden konuşacak biseyin yok.
        ···
      3. 3.
        0
        Benim dinim yok hacım. Sen dediklerime yanıt versene benim. Müddei sensin. Hadisler yakılmış da, hadisler yazdırılmamış da.

        Niçin dedin onun cevabını vereyim. Benim gibi eskiden sofu Müslüman insanları, dinsiz şeytan yoldan çıkarır da ve türlü vesveselerle sizin üzerinize musallat eder. Yani ben senin dinine göre şeytanın benim aklımı çelmesiyle seni dinden uzaklaştırmaya çalışan bir mürtedim. Kuranda benim gibi kafirler için ayetler de vardır.

        Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. işte asıl gafiller onlardır Araf 179.

        Mesela burada Allah bana bunları diyor senin dinine göre ama aslında yanlış. Ben zaten her şeyi bilip gördüğüm için dinden çıktım. Senin gibi hadis inkarcısı kafası çalışan bir adamın da islamı incelerse dinden çıkması yakındır.

        Zannımca ridde savaşlarını biliyorsundur. Bilmiyorsan araştır.
        ···
      4. 4.
        0
        Peygamberin yanında ezberleseler de kime aktarmışlar, onlar kime aktarmış ki ta ki kaleme alınmış? O arada söz aktaran herkesin doğru hatırladığına ve aktardığına neden imam edeyim? O zaman sorulanla orada cevaplandı. insanlığa indirilen Kurandır. Peygamberimiz Kuranı aktardığı için dinlememiz istenmiştir. Hadis inkarcısı da degilim, o zaman yasasaydım ve hadisi kendisinden duysaydım uyardım. Senin şimdi hadis diye aktardiklarin hadis mi ? ,)
        ···
      5. diğerleri 2
  3. 28.
    +2
    yazdıklarının içinde bi tane ayet yok ordan hadisleri toplayıp gelmişsin bir de islamda diye başlık açmışsın
    Sen hiç kulaktan kulağa oynadın mı ne kadar çok değişiyor sözler hadislerde öyledir aslında o zamana göre çok değişmeyen sözler günümüzde farklı algılanabilmektedir sen şuan 1400 yıl öncesini kast ediyorsun o zamanın şart ve koşulları neyi gerekiyordu bilemeyiz şimdi islamiyet indiğinde fotoğraf makinesi yoktu o yüzden fotoğraf çekmenin yasak olması çok saçma bir başlıktır tabi resim heykel yapmak yasaktı çünkü arap coğrafyasında resim heykel sanattan ziyade bir ibadet şekli olarak kullanılıyordu buna karşılık Müslümanlar sanat olarak hat sanatını buldular ve uzun yıllar boyunca kullandılar ve halen kullanılmaya devam etmektedir hat sanatı da çok önemli bir sanattır hatta picasso bu konuda söyle bir sözü vardır işte gerçek resim budur diye mesela yine aynı şekilde van gogh a soruyorlar siz resimle istediğinizi anlatabildiniz mi diye van gogh cevaplıyor hayır anlatmadım peki diyor gazateci bu hangi snaatla olur van gogh cevaplıyor kaligrafi ile yani hat sanatı ile olur diyor resim neden yasak insanlar cahil çünkü adam kağıt parçasına tapıyor ondan medet umuyor kil toprak parçasına tapıyor deve istiyor koyun istiyor kulağa komik delebilir ama o zamanın koşulları buymuş adam helvadan heykel yapıyor tapınıyor dönüş yolunda acıkıp helvayı yiyor bu kadar ahmak cahil bir toplumda bir şeyleri katı kurallarla engelleyip yasaklamazsan bazı şeylerin önüne geçemezsin dikkat edersen kur\\\'anda bununlar ilgili bir ayet yok niçin çünkü kur\\\'an bakidir hem bu güne hem geleceğe ışıktır sevgiler saygılar
    ···
    1. 1.
      0
      islam Kuran, Sünnet ve Hadis üçlemesinden oluşur. Senin Hadis'i inkar etmen seni bağlar. 1,5 buçuk milyar Müslümanın %99'u Hadislere iman eder. Namazın nasıl kılınacağı, orucun nasıl tutulacağı, zekatın nasıl verileceği Kuranda yazmaz, hepsini Hadislerden öğreniriz. He, ama hadi diyelim ki bu hadisler yalan. Şimdi siz 1400 yıl önceki Kuranın değişmediğine, tahrife uğramadığına inanıyorsunuz da Allah'ın yeryüzündeki en sevdiği kulu muhafazid Mustafa'nın Hadislerinin korunduğuna mı inanmıyorsunuz, Hadis inkarcıları münafıklar, fasıklar? Kuranda hadisleri doğrulayan ayetler vardır.

      “Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(ibrahim,14/4)

      “O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve incil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. işte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf, 7/157)

      “Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab, 33/36)

      “Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar, aralarındaki anlaşmazlıklar için senin hükmüne müracaat edip, sonra da verdiğin hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle râzı olup uymadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)

      “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4/80)

      “Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir, 59/7)

      “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i imran, 3/31)

      Şu kişiler muhafazid Mustafa'nın yanında yetişip onu hadislerini yazan başlıca hadis katipleridir:

      Ebu Hüreyre: 5.374,
      Abdullah bin Ömer: 2.630,
      Enes bin Mâlik: 2.286,
      Aişe: 2.210,
      Abdullah bin Abbas: 1.660,
      Câbir bin Abdullah: 1.540,
      Ebû Said el-Hudrî: 1.170

      Daha sonra büyük islam ulemaları Buhari, Tirmizi, Taberani gelip bunların hepsini toplayıp bir kitapta birleştiriyor.

      muhafazidin görevleri arasında, anlaşılması zor olan âyetleri açıklamak da vardır.

      Meselâ âyet-i kerîmede,

      “Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve cihad için ayrılıp eğitilmiş atları hazır tutun ki, onunla Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka sizin bilemediğiniz, fakat Allah’ın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız.” (Enfâl, 8/60)

      buyuruluyor. Bu âyette “Kuvvet ve savaş atlarını hazır bulundurun.” tabiri geçiyor. Sahabe Peygambere sormuş: “Kuvvet nedir?” Peygamber(asm), “Bilin, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır.” diye üç defa tekrar etmiştir. Her devrin değişen atma vasıtalarına süratle, vakit kaybetmeden ayak uydurmamızı emir buyurmuştur.

      3. Sonra Kur’ân-ı Kerimin mutlak ve âm (sınırsız ve genel ifadeli olan) âyetlerini takyitle tahsis ediyor, yani onlara sınır getiriyor. Meselâ,

      “Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı.”(Bakara, 2/275)

      buyuruyor. Bu âyet-i kerîmeye göre her şeyin alışverişi helâldir. Ama Peygamber (asm) buna bir sınır getirerek domuzun ve içkinin alışverişini yasaklamıştır. Demek meşru alışverişin sınırlarını bu şekilde açıklamış oluyor.

      Diğer bir örnek ise şu âyet-i kerimedir:

      “iman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar, korkudan emin olmak işte onların hakkıdır ve doğru yola eriştirilenler de onlardır.”(En'am, 6/82)

      Sahabe bu âyet gelince telâşlanıp Peygamberimize sormuş: “Hepimiz nefsimize zulmediyoruz. Yâ Resulallah, bizde zulme düşmeyen var mı?” Peygamber (asm.) “Şirk pek büyük bir zulümdür.” âyetini hatırlatarak, buradaki zulmün şirk olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu neviden olan Kur’ân-ı Kerim'deki anlaşılması zor olan âyetleri Peygamberimiz (asm) açıklıyor.

      4. Sonra Kur’ân’da olan meseleler ayrıca Peygamberimiz (asm) tarafından tekraren teyit ve te’kid edilmiştir. Böylece onun daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Bu da bu sadette söylenebilir.

      5. Peygamberimizin bir de şâri’ yönü, yani, Kur’ân’da olmayan hükümleri koyma yetkisi var. Meselâ, yiyeceklerden haram olanların isimleri iki âyet-i kerimede belirtilir. Ama onların hiçbirisinde eşek eti geçmez. Peygamberimiz (asm) Hayber Seferi sırasında, ehlî (evcil) eşek etini haram etmiştir.

      - Bunlar niçin Kur’ân’da açıklanmamış da Peygamberimize bırakılmıştır?

      Kur’ân bütün teferruatı verseydi ciltlerle dolu bir kitap olurdu. Halbuki bu da Kur’ân’dan istifademizi zorlaştırır. Bu bakımdan meselelerin bir kısmının açıklamasını Peygamberimize bırakmıştır. Peygamberimize bıraktırmasının da ayrıca birtakım maslahatları var. Çünkü birtakım meseleler zaman içerisinde neshedilmiş, yürürlükten kalkmıştır
      Tümünü Göster
      ···
  4. 29.
    0
    zütten uydurma hadisler
    ···
  5. 30.
    0
    http://incisozluk.com.tr/...r/&list_type=solframe oku amk
    ···
  6. 31.
    +1
    Hadislerin 21. yüzyılda savunulacak bir tarafı olmadığını görenler hemen hadis inkarcısı olmuş bakıyorum. Aslında Kur'an'ın da savunulacak bir yanı yok ama elde avuçta başka bir şey kalmayınca ne yapacaksın işte...
    ···
  7. 32.
    0
    islam alimi dedilermi duracan aga. Dünyanın en cahil işe yaramaz döl israfı grubu bunlar açık ara.
    ···