1. 51.
    0
    @40 dostum her savaşta olduğu gibi cezayir savaşında da bir takım yanlışlar olmuştur. lejyon bunun için zaten özür dilemiştir. ben bütün yöntemleri haklı bulmuyorum ama canlı canlı haşlanan adamlarımız vardı orada. maurice chelle erzak zütürdüğü bir köyde 140 lejyoneriyle birlikte tuzağa düşürüldü. 1960'ta.
    ···
  2. 52.
    0
    @41 dostum fransa'nın 18.yy'dan kalma kraliyet toprakları var orada. ingilizler hong kong'dan çekileli daha kaç yıl oldu? fransız kendi toprağını savunmayacak mı? lejyonun buradaki suçu ne...
    ···
  3. 53.
    0
    @42 ben vietnamla ilgili belgesel izlemiştim. fransız ordusundan ilk başta yabancı lejyonlar teslim olmuş panpa.el gibiyle gerdeğe girilmiyo yhani.
    ···
  4. 54.
    0
    @43 ben gelip senin evine otursam ağzını yüzünü kırsam ora benim mi olmuş oluyor. aynı hesap panpa emperyalizm işte.
    ···
  5. 55.
    0
    æ42 ne oldu özür diledinde geldimi katledilenler geriye + @41 gibtiğimin fransasına ne cezayirin istikrarsızlığından sömürge için giiti demiyorsunda dansöz gibi kıvır ve savun emperyalistleri
    ···
  6. 56.
    0
    @42 o sene türkiye'de darbe oldu işte hacı. sonraki sene adnan menderes'i astılar falan. bak yavaştan hatırlatayım ben sana olayları.
    ···
  7. 57.
    0
    yabancı lejyonların teslim olma nedeni müfreze olmalarıdır dostum. eğer ani bir saldırı olduysa yapacak başka bir şey yok. onun haricinde lejyon askerlerinin teknik ve taktik açıdan diğer fransız birimlerinden bir farkı yoktur. din dil ırk ayrımı gözetmez. orada tek bir yüreksindir.

    @47 evet hatırlat. gonçarov'un taşağı.
    @46 dostum emperyalizm devletlerin işidir. biz lejyonerlerin işi değil.
    ···
  8. 58.
    +1
    --spoiler--
    cezayir'de 1 kasım 1954'te başlayan ayaklanma 19 mart 1962'de ilan edilen ateşkese kadar devam etti. yani yaklaşık yedi buçuk yıl. gün olarak ise toplam 2694 gün. bu süre içinde bir buçuk milyon cezayirli şehit edildi. yani savaş süresince günde ortalama 557 cezayirli hunharca katledildi. bu rakam cezayir'deki fransız katlidıbının ne kadar vahşice, ne kadar hunharca olduğunu apaçık bir şekilde gözler önüne sermektedir. ölü sayısının bu kadar fazla olmasının sebebi yukarıda da ifade ettiğimiz üzere saldırılarda özellikle kalabalık kitlelerin hedef seçilmesiydi.

    tarihi bilgilere göre cezayir'in bağımsızlık mücadelesi verdiği dönemde nüfusu 8-10 milyon civarındaydı. buna göre fransız işgal kuvvetleri ülkedeki nüfusun % 15'ini öldürmüşlerdi. yani her 6,6 kişiden 1 kişi 7,5 yıl süren bir bağımsızlık savaşı esnasında öldürülmüştü. bu ise her aileden en az bir kişinin hayatını kaybetmesi anldıbına geliyordu. bu ise apaçık bir soykırım niteliği taşıyordu.
    --spoiler--
    ···
  9. 59.
    -1
    @49 25.000'den fazla korkusuz lejyonerin ölümünü neden yazmıyorsun?
    ···
  10. 60.
    +1
    --spoiler--
    sadece cezayir mi?

    fransa'nın afrika kıtasında gerçekleştirdiği tek katliam cezayir katliamı değildir. fransa, sömürgeleştirdiği ve bu yolla bütün beşeri ve ulusal servetlerini kullandığı diğer afrika ülkelerinde de büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. evet, bütün ulusal servetlerinden istifade ettiği ülkelere fransa'nın lütfettiği mükafatlar o ülkelerin insanlarını ya topluca katletmek, ya vatanlarını terke zorlamak, ya dinlerini değiştirmeye mecbur etmek, ya fakirleştirmek veya benzeri bir zulme maruz bırakmak olmuştur. i̇şte birkaç örnek:

    benin

    sömürgecilerin afrika'ya yayıldıkları dönemlerde bugünkü benin kıyılarında köle ticaretinin önemli merkezleri kurulmuştu. fransızlar köle ticaretinde ve daha başka alanlarda kendilerine sağlanan kolaylıklarla yetinmeyerek, bugünkü benin topraklarında hüküm süren dahomey krallarıyla 1861 ve 1868 yıllarında iki ayrı anlaşma yaparak benin kıyılarına iyice yerleştiler. bu durum i̇ngilizlerle aralarının açılmasına ve bazı çatışmalara yol açtı. 1882'de porto novo ve kotonu'da himaye yönetimi kuran fransız sömürgeciler ülkeyi tamamen işgale kalkıştılar. dahomey kralı ve halkı buna karşı çıkarak silahlı mücadele başlattı. ancak modern imkânlara sahip olan fransız sömürgeciler kuzeye doğru ilerleyerek 1904'te dahomey'i tamamen işgal ettiler. i̇şgalden sonra bu topraklar fransa'ya bağlı bir genel vali tarafından yönetilmeye başladı. bundan sonra zaman zaman fransız sömürgesine karşı çeşitli ayaklanmalar oldu. ancak işgalci fransızlar bu ayaklanmaların hepsini kanla bastırdılar. dahomey'in bağımsızlığını ilan etmesi ise 1 ağustos 1960'ta gerçekleşti.

    burkina-faso

    sömürgecilerin bugünkü burkina-faso topraklarına girdiği sırada bölgede mossiler hüküm sürüyordu. ancak o dönemde gerçekleşen bölünmelerden sonra ortaya çıkan mossi krallıkları arasında iç savaşlar oldu. bu gelişmeler fransız sömürgecilerin müdahalelerini kolaylaştırdı ve 1895 yılında, daha önce mossiler arasındaki bölünmeler sonrası ortaya çıkmış olan yatenga krallığı fransız himayesine girdi. bu olay fransız sömürgecilerin bölgede güçlenmelerine imkân sağladı. dolayısıyla fransızlar 1896'da bugünkü burkina faso'nun başkenti ve tarihte önemli bir ticari merkez rolü oynamış olan vagadugu'yu ele geçirdiler. böylece mossi krallığı da fransızların eline geçmiş oldu. fransız sömürgeciler 1897'de de güneydeki gwiriko ve wahabu devletlerini yıkarak bugünkü burkina faso topraklarının tamdıbını ele geçirdiler. fransızlar bölgeyi 1904 yılında yukarı senegal - nijer birliği'ne bağladılar, sonra 1919'da yukarı volta adıyla ayrı bir sömürge haline getirdiler. bu arada fransız milletler birliği'ne bağlandı. 1932'de sudan, nijer ve fildişi sahili arasında paylaştırılan yukarı volta 1947'de yeniden tek bir ülke haline getirildi. fransa'nın bütün hakimiyeti genellikle güç kullanımıyla devam etmiştir.

    cibuti

    1859'da cibuti kıyısındaki ubuk (obock) şehrini ele geçiren fransızlar, 11 mart 1862'de tecura sultanı ahmed ebu bekir'i kendileriyle bir anlaşma yapmaya zorladılar. anlaşmaya göre ubuk şehri 52.000 frank karşılığında fransızlara bırakılıyordu. bu anlaşma fransızların bölgede hâkimiyet kurmalarına zemin hazırladı. ubuk'u bir üs edinen ve oraya bir iskele kuran fransa, sonraki yıllarda cibuti'deki bütün kabile şeflerini kendisiyle anlaşma yapmaya zorlayarak hâkimiyetine aldığı alanı genişletti. 1888'de i̇ngilizlerin işgali altında bulunan somali sınırlarına kadar ulaştı. bu işgalden sonra cibuti topraklarına fransız somalisi adı verildi. güneyde yer alan bugünkü somali'ye de o zaman i̇ngiliz somalisi deniyordu. çünkü burasını da i̇ngiliz sömürgeciler işgal etmişlerdi. 1888 yılında fransa'yla i̇ngiltere arasında bir anlaşma yapılarak iki somali'nin kesin sınırları belirlendi. bu anlaşmadan sonra fransız sömürgeciler bölgedeki merkezlerini ubuk'tan cibuti'ye taşıdılar.

    cibuti'nin müslüman halkı fransız sömürgesini hiçbir zaman kabullenmek istememiştir. ancak fransızlar müslümanların bütün direnişlerini baskıyla ve zulümle bastırdılar. afar müslümanlar 1917'de fransız sömürgecilere karşı geniş çaplı bir ayaklanma başlattılar. ancak fransız sömürgeciler bu ayaklanmayı da bütün insanlık dışı uygulamalara başvurarak bastırdılar. fransız sömürgeciler bir yandan da cibuti halkını kendi dinlerinden uzaklaştırmak için yoğun misyonerlik faaliyetleri başlattılar. fransızlar bu işi iki yönlü olarak yürütüyorlardı. bir yandan i̇slâmi eğitimi yasaklıyor, müslümanların dinlerini öğrenmelerini engelliyorlar, bir yandan da getirdikleri misyonerler vasıtasıyla kendilerini yoğun bir hıristiyanlaştırma faaliyetlerine tabi tutuyorlardı. ancak bütün bu çalışmalarına rağmen hıristiyanlaştırma konusunda hiçbir başarı elde edemediler. bugün cibuti'de yaşayan hıristiyanların tamdıbının avrupa asıllı olması bunun göstergesidir. fransızların bu konuda kendi açılarından başarı sayabilecekleri tek şey müslümanları dinleri hakkında bilgisiz bırakmak suretiyle, onların i̇slâm öncesi dönemlerine ait bazı adetlerini yeniden canlandırarak bugünkü hayatlarına taşımaları oldu.

    çad

    bugünkü çad toprakları üzerinde 19. yüzyılın ortalarında, başlangıçta fil avcılığı ve ticaret kervanlarına rehberlik yapan zübeyr adlı bir şahıs bir i̇slâm devleti kurdu. onun kurduğu devlet kısa zamanda geniş alana yayıldı. bu devlet bölgedeki kabileleri ve bölgedeki veday krallığını kendine bağladı. bu devlet, 1878 - 1900 yılları arasında saltanatı elinde tutan rabih bin zubeyr zamanında bölgenin en güçlü devleti oldu rabih bin zubeyr'in saltanatının devam ettiği sıralarda fransız sömürgeciler bölgeye askeri güçler göndermeye başladılar. fransız güçleri girdikleri yerlerdeki yerel yöneticilerin saltanatlarına son veriyorlardı. kral rabih fransızlara karşı koydu. 1880 ve 1890'da fransız birliklerine karşı verdiği savaşları kazandı. bu durum karşısında fransız sömürgeciler çad çevresinde bazı yerlere yeni askeri üsler kurdular. 4 şubat 1894'te de fransız, i̇ngiliz ve alman sömürgeciler aralarında anlaşma yaparak çad gölü çevresini paylaştılar. bu paylaşmada bugünkü çad toprakları fransa'nın payına düştü. fransızların çad topraklarını ele geçirmek için saldırıları devam etti. müslümanlar uzun süre vatanlarını kahramanca savundular. bu kahramanca mücadelenin başını çeken sultan rabih 1900'de öldürüldü. ondan sonra oğlu fadlullah bu mücadeleyi sürdürdü. o da 1909'da öldürüldü. fransızlar bu arada bölgedeki önemli merkezleri ele geçirmiş birçok yerel yönetimi ortadan kaldırmışlardı. 1911'de gerçekleşen bir savaştan sonra da çad'ın tamdıbını ele geçirdiler. fransız araştırmacılar çad'ın tarihini fransa'nın burayı işgal ettiği yıldan başlatırlar ve öncesini bir vahşet olarak nitelerler. oysa işin gerçeğinde fransızların çad'ı işgalleriyle birlikte bu ülkede bir kara dönem, bir vahşet dönemi başlamıştır. i̇şgalci fransızlar çad'da çok sayıda camiyi ve medreseyi yıktılar. i̇slâmi eğitimi tamamen yasaklayarak müslümanların dinlerini öğrenmelerine engel oldular. bütün dini cemiyetlerini kapattılar. çok sayıda ilim addıbını zindanlara atarak işkenceyle öldürdüler. müslüman kadınları rencide ettiler. bazı müslüman ilim adamları fransız zulmünden kurtulmak için çeşitli yerlere kaçtılar. fransızlar bunları ortaya çıkarmak amacıyla 1917'de çad'da dini hayatın yeniden düzenlenmesi konusunda abeşe şehrinde bir sempozyum düzenleneceğini açıkladı ve bunu her tarafta ilan etti. 400 kadar ilim adamı olumlu bir gelişme olacağını ümit ederek sempozyumun düzenleneceği salona toplandılar. ancak çok geçmeden fransız güçleri salonu her taraftan sararak toplanan ilim adamlarının hepsini öldürdüler. fransızların cinayetleri ve katliamları sonraki yıllarda da devam etti. fransızların müslüman ilim adamlarını ve dinlerine bağlı müslümanları yok etmekteki amacı çadlılara dinlerini öğretecek, i̇slâm'ı hakkıyla bilen birini hayatta bırakmamaktı. fransızlar çadlı müslümanları dinlerinden habersiz bir hale getirdikten sonra ya hıristiyan yapacaklarını ya da eski putperest adetlerine döndüreceklerini umuyorlardı. fransızlar çad'ın güneyinde yaşayan putperestlerle işbirliği yaparak siyasi ve ekonomik politikalarında sürekli onları gözettiler. bu yüzden ülkedeki ekonomik denge müslümanların aleyhine bozuldu. bu durum sonraki yıllarda istikrarsızlığa ve ciddi problemlere yol açtı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    -1
    1944'te çad'a fransa'ya bağlı bir deniz aşırı ülke statüsü verildi. bu, çad'a kısmi özerklik verilmesi anlamı taşıyordu. ancak dışişlerinde fransız denetimi devam edecekti. 1947'de fransa'nın denetiminde ilk genel seçim yapıldı. seçim sonrasında oluşturulan parlamentoya hep fransa yanlıları seçilmişlerdi. 1947'de seçim yapılmasına rağmen çadlılar ilk hükümetlerini ancak on yıl sonra yani 1957'de kurabilmişlerdir. bu ilk hükümetin başına da batı hindistan'dan gelerek çad'a yerleşmiş olan ve fransa'ya bağlılığıyla bilinen gabriel lisette getirilmişti. onun hükümetinde görev alanlar da hep fransa'ya yakınlıklarıyla bilinen, fransa'nın çıkarlarını gözeteceklerine kesin gözüyle bakılan kimselerdi. yani fransa'nın çıkarlarını koruma görevi artık çadlılara verilmişti.

    gabon

    1839'da, bugünkü gabon topraklarını fransızlar, portekizlilerden satın alarak buraya bir sömürge merkezi kurdular. bu satın alma işleminden sonra fransızlar, atlas okyanusu kıyısına bir köle ticareti merkezi kurarak insanları zincirlere vurup satma işini sürdürdüler. gabon'u fransız batı afrikası'nın bir parçası haline getiren fransızlar 1886'da burayı fransız kongo'suna bağladılar. fransız sömürgesi döneminde gabon'da geniş çaplı bir hıristiyanlaştırma çalışması da başlatıldı. fransız işgalciler maddi yönden destekledikleri çok sayıda hıristiyan misyoneri gabonluların arasına yaydılar. ancak misyonerler, geniş maddi imkânlara sahip olmalarına ve bir yüzyıldan fazla çalışma yapmalarına rağmen ülke nüfusunun sadece üçte birine yakın bir kısmını hıristiyanlaştırabilmişlerdir. misyonerler genelde putperest gabonlular arasında etkili olabildiler. müslümanlara yönelik çalışmalarından hiçbir başarı elde edemediler. fransız sömürgecilerin i̇slâmi çalışmaları engellemelerine ve müslümanları kıskaca almalarına rağmen sömürge döneminde, gabon'da müslümanların sayısı daha da artmıştır. bunda fransız ordusunda görev yapmaya zorlanan afrikalı müslüman askerlerin de etkisi oldu. bu müslüman askerler fransızların baskılarına rağmen ordudaki görevleri sırasında dinlerini yaşamaya devam ettikleri gibi çevrelerindeki insanlara da iyi muamelede bulunarak onların i̇slâm'a ısınmalarını sağladılar. gabon'a 1958'de fransız milletler topluluğu'na bağlı özerk bir sömürge statüsü verildi. 17 ağustos 1960'ta da bağımsız bir ülke haline getirildi.

    gine

    1885 berlin konferansı'nda avrupalı sömürgeciler batı afrika topraklarının paylaşılması konusunda aralarında bir anlaşma imzaladılar. bu anlaşmada gine, fransızlara verildi. bundan sonra 1887'de bugün gine'nin başkenti olan konakri'ye askeri garnizon kuran ve gine'deki askeri güçlerini artıran fransızlar, futa calon emirleri üzerindeki baskılarını artırdılar. 4. i̇brahim sori'den sonraki emir ebu bekir sori'nin 1896'da öldürülmesinden sonra yerine geçen emir fransız himayesini kabullendi. bu olaydan sonra gine, fransız batı afrikası'nın bir parçası oldu. bu olaydan sonra futa calon müslümanlarının ileri gelenlerinden i̇mam samori ture ve oğlu karamoko, fransız himayesine karşı çıkarak cihada devam ettiler. ancak i̇mam samori 29 eylül 1898'de fransızlara esir düştü ve gabon'a sürgün edildi. 1900'de de orada vefat etti. fransız sömürgeciler diğer batı afrika ülkelerinde yaptıklarını gine'de de yaptılar. ülkeden i̇slâm'ın izlerini silmek için i̇slâmi eğitimi yasakladılar, i̇slâmi medreseleri ve eğitim kurumlarını kapattılar, ilim adamlarını ya öldürdüler veya vatanlarını terk etmeye zorladılar. onların yerine ülkenin her tarafına hıristiyan misyonerleri yayarak hıristiyanlaştırma çalışması başlattılar. ancak halk işgal yönetimini hiçbir zaman benimsemedi ve hıristiyan misyonerlerin propagandalarına da rağbet etmedi. bağımsızlık arzusu da ginelilerin gönüllerinden hiç silinmedi. 1950'lerden sonra bağımsızlık arzusu fiili eylemlere, genel grevlere, işçi hareketlerine vs.'ye dönüştü. bu mücadelenin öncülüğünü ahmet seku ture adlı bir şahıs yürütüyordu. ahmet seku ture, gine demokratik partisi adlı bir parti kurdu ve 1957'de yapılan seçimlerde 60 kişilik mecliste 56 üyelik kazandı. gine halkı fransız başkan de gaulle'ün sunmuş olduğu yeni anayasayı reddetti. sonuçta gine, 2 ekim 1958'de bağımsız devlet oldu.

    kamerun

    1916'da fransızlar ve i̇ngilizler kamerun'u işgal etti ve aralarında paylaştılar. bu paylaşmada ülkenin dörtte üçünden fazlası fransızların payına düştü. fransız ve i̇ngilizlerin kamerun üzerindeki hâkimiyetleri 20 temmuz 1922'de milletler cemiyeti tarafından da onaylandı. fransız ve i̇ngiliz işgalciler, bu ülkeyi onlardan önce işgal altında tutan almanların yaptığı gibi müslümanlara baskı ve misyonerlik faaliyetlerine ağırlık verme işini sürdürdüler. misyonerler daha çok yerel dinlere mensup animistler arasında etkili oldular. müslümanların sayısında hiçbir azalma olmadı. aksine artış oldu. fransız kamerunu denilen kısım, 1 ocak 1960'ta bm gözetiminde gerçekleştirilen bir referandum sonucunda bağımsızlığını elde etti.

    komor adaları

    bugünkü resmi adı komorlar federal i̇slam cumhuriyeti olan komor adaları'na karşı 1830'lu yıllarda fransız sömürgeciler saldırılar başlattı ve 1841'de mayot (mayotte) adasını ele geçirdiler. büyük komor'da 1875'te sultan ahmed'in yerine geçen torunu seyyid ali, fransızlara yanaşmak ve onların himayelerini kabullenmek zorunda kaldı. fransızlar anjuvan adası'nı da 1886'da sultan iii. abdullah'ın adaya hükmettiği sırada hâkimiyetlerine aldılar. böylece bütün komor adaları fransız hâkimiyetine geçmiş oldu. adalardaki geleneksel sultanlık yönetimi (emirlik) fransız hâkimiyeti altında 1912'ye kadar devam etti. fransızlar 1912'de bütün yerel yönetimleri ve i̇slâmi uygulamaları ortadan kaldırdılar ve komorlar'ı yine kendi hâkimiyetlerinde olan madagaskar'a bağladılar. ii. dünya savaşı'ndan sonra komor adaları müslümanları bağımsızlık mücadelelerine hız kazandırdı ve bu amaçla tanzanya'da bazı örgütler kurdular. bu örgütler sonra komor adaları milli kurtuluş hareketi bünyesinde birleşerek organize bir faaliyet içine girdiler. fransa da 1974'te adaların geleceğiyle ilgili bir referandum yapmak zorunda kaldı. açıklanan sonuçlara göre mayot adası halkının % 65'i fransız idaresinin devdıbını, diğer adalardaki halkın ise % 95'i bağımsızlığı istemişti. fransa, 1 ocak 1976'da mayot adası dışındaki adaların bağımsızlığını kabul etti. ancak ilginçtir ki kurulan bağımsız cumhuriyetin başkanlığına bir batı hayranı olan ali suveylih geçirildi. ali suveylih ülkesini modernleştirme iddiasıyla i̇slâmi tesettürü ortadan kaldırmak dahil birtakım reformlar gerçekleştirmek suretiyle fransız işgalcilerin başaramadıklarını başarma çabası içine girdi. ancak 1978'de ahmed abdullah tarafından gerçekleştirilen bir darbeyle ali suveylih görevden uzaklaştırıldı. yeni başkan ekim 1978'de anayasayı değiştirerek devletin resmi adını "komorlar federal i̇slâm cumhuriyeti" yaptı.

    moritanya

    sömürgeci güçler senegal ve moritanya konusunda aralarında uzun süren bir kavga sürdürmüşlerdir. bu kavga 1814 vaterlo savaşından sonra napolyon'un diğer sömürgeci güçleri yenilgiye uğratmasının ardından imzalanan anlaşmayla senegal topraklarının, hâkimiyet sınırlarını genişleten fransa'ya bırakılmasıyla sona erdi. fransız sömürgeciler moritanya'yı ele geçirmek için 19. yüzyılda birçok kez saldırılar düzenledilerse de başarılı olamadılar. ama bu işi fitne yoluyla başarabildiler. fransız sömürgeciler bazı fırsatları kullanarak birtakım kabile başkanlarıyla ilişki içine girdiler ve bu ilişkiler sonunda araplarla berberiler arasına düşmanlık sokmayı başardılar. bunun üzerine çıkan arap - berberi kavgasından yararlanan fransız sömürgeciler 1903 yılında moritanya'nın trarza bölgesini ele geçirdiler. sonraki yıllarda da saldırılarını sürdüren fransızlar 1920'de moritanya'nın tamdıbını işgal ettiler. i̇şgalden sonra moritanya, sekiz eyaletten oluşan fransız batı afrika'sının bir eyaleti oldu. fransızlar moritanya'yı işgal ettikten sonra ülkenin her tarafına yaydıkları misyonerler vasıtasıyla geniş çaplı bir hıristiyanlaştırma çalışması başlattılar. ancak dinlerine son derece bağlı olan moritanya müslümanları arasında fransızların saldığı hıristiyan misyonerler hiçbir başarı elde edemediler. moritanya halkı işgal yönetimine karşı sürekli mücadele etmiştir. bu mücadelede bazı tarikat şeyhlerinin ve din alimlerinin önemli etkinlikleri oldu. bağımsızlık mücadelesi 1958'de oldukça etkili duruma geldi. fransa yönetimi, 5. fransız cumhuriyet anayasası'nı kesinlikle reddeden moritanya'ya fransız milletler birliği içinde bağımsız bir üye statüsü verdi.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    dostum. bu yazdıkların manasız şeyler. bunlar detay. olayın bütününü görmen lazım. benim söylemek istediğim şu. lejyon bu ülkelere biraz da olsun medeniyet zütürmüştür. ben yaşadığım için biliyorum biz orada gece 20 dolara bira satan adamlar gibi değildik dostum. 10 cent için birbirini öldürecekti o adamlar biz bildiğin un verdik yulaf verdik kitap verdik. sudan'da hamile kadınlara tecavüz ediyordu janjavad militanları onları 6. mekanize birlikten başkası durdurmadı. biraz hakkımızı ver.
    ···
  13. 63.
    0
    para iyi pampa ama postu deldirme ihtimali nedir
    ···
  14. 64.
    0
    moradan s.p.q.r dan atıldım şimdi emperyan savaşcısı olmak istiyorum yaz beni
    ···
  15. 65.
    0
    fransızcayı nereden öğrendin lejyon bini
    ···
  16. 66.
    0
    @54 işte beni anlayan bir kardeşim. dostum ben ilk girdiğimde 2003 senesinde 1048 euro alıyordum. 2008 senesinin ağustos ayında toulouse'da techizatımı teslim ederken aldığım para ise 3400 euro'ydu. postu deldirme oranı ise 200'de 1'dir dostum. bu tayin olacağın bölgeye göre değişir.
    ···
  17. 67.
    0
    krono lejyoner vardı red alertte ondan mı olcaz lan?
    ···
  18. 68.
    -1
    peki eğitim nasıl panpa? komando eğitimi falan mı veriyolar
    ···
  19. 69.
    0
    @56 kardeşim benim liseden fransızcam vardı fakat bu önemli değil. perpignan'da 15 haftalık eğitimin en sıkı tarafı fransızca okuma ve yazma dersleri gibe gibe öğreniyorsun sıfır gitsen bile.
    ···
  20. 70.
    0
    @59 evet temel komando eğitimi diyebilirim fakat daha zorlu dostum. biraz dayak yeme zahmetine katlanacaksın...
    ···