1. 1.
    +3
    fransız köpeği detected
    ···
  2. 2.
    +3
    açıkcası türkiye adamın gibinde değil beyler. herif fransız olmuş. asimile olmuş. bişi anımsattı mı bilmiyorum.
    ···
  3. 3.
    +3
    emperyalizmin uşağı terk
    ···
  4. 4.
    +2
    @38 vietnamdaki siyasi istikrarsızlıktan fransaya ne lan. şaka mısın .fransada istikrrarsızlık olunca da vietnam asker çıkarsın o zaman alla alla. mantık terk adam.
    ···
  5. 5.
    +1
    @20 kusura bakma ama cezayir'de hala lejyonlarımıza yapılan saldırıları unutmuş değiliz. emekli lejyonerlerle konuşmanı isterdim. hepsi nasıl da birbirlerine bağlı. bütün komutanlar noeli aileleri ile değil askerleri ile geçiriyor. bu çok büyük bir şeref.
    ···
  6. 6.
    +1
    bu herif troll beyler.. ilgi çekmek için kasıyor.
    ···
  7. 7.
    +1
    --spoiler--
    cezayir'de 1 kasım 1954'te başlayan ayaklanma 19 mart 1962'de ilan edilen ateşkese kadar devam etti. yani yaklaşık yedi buçuk yıl. gün olarak ise toplam 2694 gün. bu süre içinde bir buçuk milyon cezayirli şehit edildi. yani savaş süresince günde ortalama 557 cezayirli hunharca katledildi. bu rakam cezayir'deki fransız katlidıbının ne kadar vahşice, ne kadar hunharca olduğunu apaçık bir şekilde gözler önüne sermektedir. ölü sayısının bu kadar fazla olmasının sebebi yukarıda da ifade ettiğimiz üzere saldırılarda özellikle kalabalık kitlelerin hedef seçilmesiydi.

    tarihi bilgilere göre cezayir'in bağımsızlık mücadelesi verdiği dönemde nüfusu 8-10 milyon civarındaydı. buna göre fransız işgal kuvvetleri ülkedeki nüfusun % 15'ini öldürmüşlerdi. yani her 6,6 kişiden 1 kişi 7,5 yıl süren bir bağımsızlık savaşı esnasında öldürülmüştü. bu ise her aileden en az bir kişinin hayatını kaybetmesi anldıbına geliyordu. bu ise apaçık bir soykırım niteliği taşıyordu.
    --spoiler--
    ···
  8. 8.
    +1
    @24 katledilen cezayirliler artık noel moel göremiyor amcık bin
    ···
  9. 9.
    +1
    --spoiler--
    sadece cezayir mi?

    fransa'nın afrika kıtasında gerçekleştirdiği tek katliam cezayir katliamı değildir. fransa, sömürgeleştirdiği ve bu yolla bütün beşeri ve ulusal servetlerini kullandığı diğer afrika ülkelerinde de büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. evet, bütün ulusal servetlerinden istifade ettiği ülkelere fransa'nın lütfettiği mükafatlar o ülkelerin insanlarını ya topluca katletmek, ya vatanlarını terke zorlamak, ya dinlerini değiştirmeye mecbur etmek, ya fakirleştirmek veya benzeri bir zulme maruz bırakmak olmuştur. i̇şte birkaç örnek:

    benin

    sömürgecilerin afrika'ya yayıldıkları dönemlerde bugünkü benin kıyılarında köle ticaretinin önemli merkezleri kurulmuştu. fransızlar köle ticaretinde ve daha başka alanlarda kendilerine sağlanan kolaylıklarla yetinmeyerek, bugünkü benin topraklarında hüküm süren dahomey krallarıyla 1861 ve 1868 yıllarında iki ayrı anlaşma yaparak benin kıyılarına iyice yerleştiler. bu durum i̇ngilizlerle aralarının açılmasına ve bazı çatışmalara yol açtı. 1882'de porto novo ve kotonu'da himaye yönetimi kuran fransız sömürgeciler ülkeyi tamamen işgale kalkıştılar. dahomey kralı ve halkı buna karşı çıkarak silahlı mücadele başlattı. ancak modern imkânlara sahip olan fransız sömürgeciler kuzeye doğru ilerleyerek 1904'te dahomey'i tamamen işgal ettiler. i̇şgalden sonra bu topraklar fransa'ya bağlı bir genel vali tarafından yönetilmeye başladı. bundan sonra zaman zaman fransız sömürgesine karşı çeşitli ayaklanmalar oldu. ancak işgalci fransızlar bu ayaklanmaların hepsini kanla bastırdılar. dahomey'in bağımsızlığını ilan etmesi ise 1 ağustos 1960'ta gerçekleşti.

    burkina-faso

    sömürgecilerin bugünkü burkina-faso topraklarına girdiği sırada bölgede mossiler hüküm sürüyordu. ancak o dönemde gerçekleşen bölünmelerden sonra ortaya çıkan mossi krallıkları arasında iç savaşlar oldu. bu gelişmeler fransız sömürgecilerin müdahalelerini kolaylaştırdı ve 1895 yılında, daha önce mossiler arasındaki bölünmeler sonrası ortaya çıkmış olan yatenga krallığı fransız himayesine girdi. bu olay fransız sömürgecilerin bölgede güçlenmelerine imkân sağladı. dolayısıyla fransızlar 1896'da bugünkü burkina faso'nun başkenti ve tarihte önemli bir ticari merkez rolü oynamış olan vagadugu'yu ele geçirdiler. böylece mossi krallığı da fransızların eline geçmiş oldu. fransız sömürgeciler 1897'de de güneydeki gwiriko ve wahabu devletlerini yıkarak bugünkü burkina faso topraklarının tamdıbını ele geçirdiler. fransızlar bölgeyi 1904 yılında yukarı senegal - nijer birliği'ne bağladılar, sonra 1919'da yukarı volta adıyla ayrı bir sömürge haline getirdiler. bu arada fransız milletler birliği'ne bağlandı. 1932'de sudan, nijer ve fildişi sahili arasında paylaştırılan yukarı volta 1947'de yeniden tek bir ülke haline getirildi. fransa'nın bütün hakimiyeti genellikle güç kullanımıyla devam etmiştir.

    cibuti

    1859'da cibuti kıyısındaki ubuk (obock) şehrini ele geçiren fransızlar, 11 mart 1862'de tecura sultanı ahmed ebu bekir'i kendileriyle bir anlaşma yapmaya zorladılar. anlaşmaya göre ubuk şehri 52.000 frank karşılığında fransızlara bırakılıyordu. bu anlaşma fransızların bölgede hâkimiyet kurmalarına zemin hazırladı. ubuk'u bir üs edinen ve oraya bir iskele kuran fransa, sonraki yıllarda cibuti'deki bütün kabile şeflerini kendisiyle anlaşma yapmaya zorlayarak hâkimiyetine aldığı alanı genişletti. 1888'de i̇ngilizlerin işgali altında bulunan somali sınırlarına kadar ulaştı. bu işgalden sonra cibuti topraklarına fransız somalisi adı verildi. güneyde yer alan bugünkü somali'ye de o zaman i̇ngiliz somalisi deniyordu. çünkü burasını da i̇ngiliz sömürgeciler işgal etmişlerdi. 1888 yılında fransa'yla i̇ngiltere arasında bir anlaşma yapılarak iki somali'nin kesin sınırları belirlendi. bu anlaşmadan sonra fransız sömürgeciler bölgedeki merkezlerini ubuk'tan cibuti'ye taşıdılar.

    cibuti'nin müslüman halkı fransız sömürgesini hiçbir zaman kabullenmek istememiştir. ancak fransızlar müslümanların bütün direnişlerini baskıyla ve zulümle bastırdılar. afar müslümanlar 1917'de fransız sömürgecilere karşı geniş çaplı bir ayaklanma başlattılar. ancak fransız sömürgeciler bu ayaklanmayı da bütün insanlık dışı uygulamalara başvurarak bastırdılar. fransız sömürgeciler bir yandan da cibuti halkını kendi dinlerinden uzaklaştırmak için yoğun misyonerlik faaliyetleri başlattılar. fransızlar bu işi iki yönlü olarak yürütüyorlardı. bir yandan i̇slâmi eğitimi yasaklıyor, müslümanların dinlerini öğrenmelerini engelliyorlar, bir yandan da getirdikleri misyonerler vasıtasıyla kendilerini yoğun bir hıristiyanlaştırma faaliyetlerine tabi tutuyorlardı. ancak bütün bu çalışmalarına rağmen hıristiyanlaştırma konusunda hiçbir başarı elde edemediler. bugün cibuti'de yaşayan hıristiyanların tamdıbının avrupa asıllı olması bunun göstergesidir. fransızların bu konuda kendi açılarından başarı sayabilecekleri tek şey müslümanları dinleri hakkında bilgisiz bırakmak suretiyle, onların i̇slâm öncesi dönemlerine ait bazı adetlerini yeniden canlandırarak bugünkü hayatlarına taşımaları oldu.

    çad

    bugünkü çad toprakları üzerinde 19. yüzyılın ortalarında, başlangıçta fil avcılığı ve ticaret kervanlarına rehberlik yapan zübeyr adlı bir şahıs bir i̇slâm devleti kurdu. onun kurduğu devlet kısa zamanda geniş alana yayıldı. bu devlet bölgedeki kabileleri ve bölgedeki veday krallığını kendine bağladı. bu devlet, 1878 - 1900 yılları arasında saltanatı elinde tutan rabih bin zubeyr zamanında bölgenin en güçlü devleti oldu rabih bin zubeyr'in saltanatının devam ettiği sıralarda fransız sömürgeciler bölgeye askeri güçler göndermeye başladılar. fransız güçleri girdikleri yerlerdeki yerel yöneticilerin saltanatlarına son veriyorlardı. kral rabih fransızlara karşı koydu. 1880 ve 1890'da fransız birliklerine karşı verdiği savaşları kazandı. bu durum karşısında fransız sömürgeciler çad çevresinde bazı yerlere yeni askeri üsler kurdular. 4 şubat 1894'te de fransız, i̇ngiliz ve alman sömürgeciler aralarında anlaşma yaparak çad gölü çevresini paylaştılar. bu paylaşmada bugünkü çad toprakları fransa'nın payına düştü. fransızların çad topraklarını ele geçirmek için saldırıları devam etti. müslümanlar uzun süre vatanlarını kahramanca savundular. bu kahramanca mücadelenin başını çeken sultan rabih 1900'de öldürüldü. ondan sonra oğlu fadlullah bu mücadeleyi sürdürdü. o da 1909'da öldürüldü. fransızlar bu arada bölgedeki önemli merkezleri ele geçirmiş birçok yerel yönetimi ortadan kaldırmışlardı. 1911'de gerçekleşen bir savaştan sonra da çad'ın tamdıbını ele geçirdiler. fransız araştırmacılar çad'ın tarihini fransa'nın burayı işgal ettiği yıldan başlatırlar ve öncesini bir vahşet olarak nitelerler. oysa işin gerçeğinde fransızların çad'ı işgalleriyle birlikte bu ülkede bir kara dönem, bir vahşet dönemi başlamıştır. i̇şgalci fransızlar çad'da çok sayıda camiyi ve medreseyi yıktılar. i̇slâmi eğitimi tamamen yasaklayarak müslümanların dinlerini öğrenmelerine engel oldular. bütün dini cemiyetlerini kapattılar. çok sayıda ilim addıbını zindanlara atarak işkenceyle öldürdüler. müslüman kadınları rencide ettiler. bazı müslüman ilim adamları fransız zulmünden kurtulmak için çeşitli yerlere kaçtılar. fransızlar bunları ortaya çıkarmak amacıyla 1917'de çad'da dini hayatın yeniden düzenlenmesi konusunda abeşe şehrinde bir sempozyum düzenleneceğini açıkladı ve bunu her tarafta ilan etti. 400 kadar ilim adamı olumlu bir gelişme olacağını ümit ederek sempozyumun düzenleneceği salona toplandılar. ancak çok geçmeden fransız güçleri salonu her taraftan sararak toplanan ilim adamlarının hepsini öldürdüler. fransızların cinayetleri ve katliamları sonraki yıllarda da devam etti. fransızların müslüman ilim adamlarını ve dinlerine bağlı müslümanları yok etmekteki amacı çadlılara dinlerini öğretecek, i̇slâm'ı hakkıyla bilen birini hayatta bırakmamaktı. fransızlar çadlı müslümanları dinlerinden habersiz bir hale getirdikten sonra ya hıristiyan yapacaklarını ya da eski putperest adetlerine döndüreceklerini umuyorlardı. fransızlar çad'ın güneyinde yaşayan putperestlerle işbirliği yaparak siyasi ve ekonomik politikalarında sürekli onları gözettiler. bu yüzden ülkedeki ekonomik denge müslümanların aleyhine bozuldu. bu durum sonraki yıllarda istikrarsızlığa ve ciddi problemlere yol açtı.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +1
    @69 ya bi gibtirgit ya. yemin ediyorum tav oldum. dünyanın her yanında lejyonlar ezik ve vatansız olarak bilinirler. ha bu arada 120-130 bin euro biriktirdim demişsin, ilk sene ayda 1200euro ile başlayıp 5.sene ayda 3bin küsür euro alarak mı? demek ki ekmek kırıntıları ile beslenip 5 sene boyunca aynı şeyleri giydin, hiç alışveriş yapmadın. cinsel ihtiyacını da fransızların altına yatarak giderdin, bildim mi?
    ···
  11. 11.
    +1
    üstelik tabur komutanım sıkı bir touluse ve galatasaray taraftarıydı. o açıdan çok iyi anlaştık. floran saviet.
    ···
  12. 12.
    +1
    @32 canım kardeşim ben cinali değil terry eagleton'ın wittgenstein'ı baş karakter yaptığı romanları bitirdim orada. varlık felsefesini, cevdet kudret'in abdülhamit devrinde sansürünü, dbc pierre'in vernon little'ını ama kitaplardan daha fazlası vardı. orada bir durum var orada bir şeyler var. doğu afrika'daydım ben.
    ···
  13. 13.
    +2 -1
    testler zorlu özellikle benim için çok zor olmuştu.. fakat geçtiğiniz takdirde 5 yıllık bir kontrata imza atıyorsunuz ve 3 yıl sonunda fransız vatandaşı olmaya hak kazanıyorsunuz.
    ···
  14. 14.
    0
    adam ciddi beyler
    ···
  15. 15.
    0
    @legiogemina yaş kaç şuan?
    ···
  16. 16.
    0
    her fikir kendini hayatın pahasına benimsetebilir.
    ···
  17. 17.
    0
    istemem
    ···
  18. 18.
    0
    ben us army öneriyorum
    lojman imkanları oldukça iyi artı oyak hizmeti var

    http://www.army.mil/info/armylife/careermanagement/
    ···
  19. 19.
    0
    ben sana ayda 5000 € veriyim de benim lejyonerim ol it oğlu it. huur çocuğu şurda ayda alt tarafı 3000€ için kendi benliğini satıyo zütveren
    ···
  20. 20.
    0
    okul bitmesse geliyim lan türkiye de makina mühendisi olunca nolucak amskm
    ···