/i/Felsefe

filozofiya'ya inananların kafalarını açtıkları uhrevi altincidir.
  1. 51.
    +12
    mantıklı soruları cevaplamaya çalışıyorum. şimdi bir derleme daha açıklamak istiyorum. Bu biraz kadim topluluklar ile alakalı. Amerika Irak'ı işgal ettiğinde Irak, Sippar şehri yakınlarında terör ve düşman üs olmadığı halde 2 adet askeri üs kurdu.

    Sippar, 7000 yıl önce Utu ve Samaş isimli bir hükümdarın yaşadığına inanılan ve sümerlilerden bile önce ilk dünya dışı kontak kurulduğu inanılan şehrin adıdır.

    Şimdilerde reptelian vb gibi saçmalıklar hakkında konuşup ilgi çekmeye çalışan abuk subuk teoriciler türedi. Herneyse tartışmaya bile değmez.

    Asıl konuya gelelim. Sippar Irak diye arattığınızda Google Görsellerde, Babillilerin Yerleşim Planını olarak lanse edilen üzerinde daire ve daire içinde şekillerin çizili olduğu bir taş görseli göreceksiniz.

    Şimdi Peru Machu Picchu şehri görselini aratın. Şimdi inkalar ile Babillilerin yerleşim planları birbirine çok yakın.

    Aralarında binlerce yıl olmasına rağmen ve birbirleri ile bağlantı kurmaları imkansız olmasına rağmen, mühtiş bir benzerlik ile yerleşim yerleri kurmuşlardır.

    Ayrıca iki bölgede bulunan tabletlerde elinde asası ve insanlara bilgi veren sakallı bir figür bulunmakta
    https://ma91c1an.files . wordpress.com/2015/03/tablet_of_shamash_relief.jpg

    Bu figürün insanlara bilgi aktardığı ve kudret taşıdığını gösteren imgeler mevcut. Yerleşim yerleri de bu figüre göre dizayn edilmiş.

    Şimdi bu figürü derinlemesine inceleyip konumun ile alakasına bakalım...
    ···
    1. 1.
      +1
      Fizik kuralları tamamıyla yanlış lanse mı edilmiştir o zaman yoksa insanlar tamamen algılarına göre mi karar vermişlerdir
      ···
    2. 2.
      0
      Bluebox admini misin lan sen daha geçen gün şu yazdığını okudum ben
      ···
  2. 52.
    +12
    Albert Einstein genel görelilik kurdıbını ilk yayınladığında "Newton yanıldı" demişti. Tüm bilim dünyası kısa süreliğine de olsa Einstein'ı aşağıladı. Çünkü fizik yasaları Isaac Newton'ın neredeyse 400 yıldır kabul gören kuralları çerçevesinde irdeleniyordu.

    Einstein evren 3 değil 4 boyutludur. 4. Boyut zamandır, zaman görecelidir. Her yerde aynı hızda akmaz dediğinde, Nikola Tesla zaten göreceli uzay-zaman'da saniyeler içinde ulaşım sağlayan, aracı üzerinde kafa yoruyordu.

    Genel görelilik yasasında, zaman görecelidir, uzayın belli noktalarında farklı hızda akar ve gözlemciye göre bu hız değişir diyordu. Hız ve Hacim zamanı etkilemekteydi, Hız arttıkça zaman yavaşlamaktaydı. Fakat hiçbirşey ışık hızını geçemezdi. Bu yasa hala kabul edilmekte. Fizikte hiçbirşey ışık hızından daha hızlı hareket edemez. Işık hızına ulaşıldığında ise zaman durur.

    Evet bunu ben değil Einstein söylüyor.

    Şimdi gelelim konumuza;
    Atom altı parçaçıklardan nötrinolar ışıktan hızlı hareket etmektedir. Işık hızında zaman durursa, ışıktan daha hızlı şeyler için zaman geriye akıyorsa, nötrinolar için zaman kavramı var mıdır?

    Yoksa nötrinolar evrendeki simüle fizik yasaları dışında mı hareket etmekte?

    Bir bilgisayar programı düşünün. Bu programı kontrol etmek için programa dışarıdan müdahale etmeli, programın kurallarından bağımsız hareket eden bir modül yazmalısınız değil mi?
    Peki bu cümle nötrinolara ne kadar benziyor fark ettiniz mi?
    ···
    1. 1.
      0
      yalnız nötrinolar ışık hızına en yakın hızdaki parçacıkları ışıktan hızlı hareket ettiğini nerden buldun
      ···
    2. 2.
      0
      Adamın sorusuna cevap ver gibik
      ···
  3. 53.
    +12
    Karadelikler evrenin tuvalet değili mi yoksa farklı boyutlara geçiş kapısı mı? Bu soru tarih boyunca cevaplanamadı.

    Karadeliklerin varlığını henüz keşfettik sayılır. Fakat bu deliklerin yapısı algımızın çok ötesinde. Astronom Naoshi Sugiyama için karadelikler diğer boyutlara açılan kısa geçitler. Peki biz bu boyutlardan geçersek ne olur? Naoshi'nin cevabı şu; Geçemeyiz!

    Karadeliklerin dizayn edildiği boyut, içinde bulunduğumuz boyuttan çok farklı. Algımız ve var oluşumuz ile bu boyuta geçişimiz imkansız. Zamanı da bir boyut olarak kabul edersek, 4 boyutlu bir evrende hapsedilmiş durumdayız. Karadeliklerin yapısal özelliği, içinde yaşadığımız kesin kurallara ait evrenden daha farklı çalışmakta. Bu özelliği sebebi ile Naoshi, karadelikleri diğer boyutların, evrenimiz ile arasındaki bir kapı olarak görüyor.

    Aslıdna bu gayet kabul edilebilir bir yaklaşım. Henüz kanıt var mı? YOK. Daha önceki yazılarımı okuyanlar bir kağıt üzerindeki 2 boyutlu çizgi ile 3 boyutlu kalemin ilişkisini bilir. Kalemi, bu çizgiye neredeyse değecek kadar yakınlaştırsak bile, 2 boyutlu çizgi, kalemin varlığını algılayamaz. Çünkü 3. boyut, algısının dışında bir boyuttadır.

    Bu yüzden, oldu ki karadeliğe parçalanmadan yaklaşıp içeri bakabildik diyelim, ki karadelikler ışı bile yuttuğu için hiçbirşey göremeyiz. Biraz daha ileri gidip, sıradışı bir teknoloji ile, karadeliğin içine girdik diyelim, ne görürüz?

    Naoshi bu soruya, hiçbirşey cevabını vermekte. Algılarımız 3 boyutlu uzay ve zaman için tasarlanmıştır. Karadeliklerin mevcut boyutunu algılayamayacağımız için, mutlak bir hiçlik içine girmiş oluruz.

    Yani simüle evreni kabul ediyorsak, evrenin dışında ne var sorusuna cevap vermemiz şuanda mümkün değil. Çünkü evren dışı, algımızın çok üstünde farklı bir boyuta ait olduğu için, bu boyutu tanımlandırmamız mümkün değil.
    ···
  4. 54.
    +11
    Günaydın bayanlar ve beyler.

    Öncelikle son mesajımdan sonra gelen ortak sorulara hızlıca cevap vereyim.

    Teoriyi anlatırkan, dini konulara girmekten kaçındım. Bu durum bazı arkadaşlar tarafından dinleri red ediyorum gibi algılanmış. Ben bu konu altında hiçbir şekilde bir inancı direk olarak ele alıp, doğrudur ya da yanlıştır demiyorum. Diyemem de. isterseniz ikinci el tofaşa taparsınız, saygı duyarım. Ben konuyu dinden uzakta saf hali ile irdelemek istedim. Çünkü dinler çok fazla soyut içerik barındırmakta, bu da herkes için aynı girdi ile farklı sonuç ortaya çıkarmakta.

    Yani şöyle söyleyeyim, örneğin ele bir soyut kavram alalım. Bu kavram Sonsuzluk kavramı olsun. Sonsuz adet topumuz olsun. Sonsuz adet toplarımızın tamdıbını, bir arkadaşımıza verirsek, elimizde 0 (sıfır) top kalacaktır. Yani;

    Sonsuz - Sonsuz = 0

    Şimdi toplara birer numara verelim. Tek numaralı toplar bizde kalsın, çift numaralı topları arkadaşımıza verelim. Böylece ikimizde de sonsuz sayıda top olur, yani;

    Sonsuz - Sonsuz = Sonsuz

    Şimdi elimizde 4 top kalacak şekilde diğer sonsuz sayıda topu arkadaşımıza verelim. Bu sefer de;

    Sonsuz - Sonsuz = 4

    Yani görüldüğü gibi, Sonsuz - Sonsuz işlemi sürekli farklı cevaplar üretebilir. Hiçbir cevaba yanlış diyemeyiz. Ama kesin doğruluklarda, aynı işlemin tek bir sonucu olmalıdır.

    Kısacası, soyut kavramlar içeren konulardan kaçınmaya çalışıyorum. Böylece konu, youtube altı gereksiz din savaşına dönmesin.

    2. Soru da atomun parçalandığı söyleniyor. Biz atomun değil, atom altı parçacıkların kuralları dışına çıkmayı red ettiğini söylüyoruz. Atom, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ve bu çekirdeğin etrafında durmadan dönen elektronlardan meydana gelir. Rutherford\'un incelediği atom altı parçacıklar ise bozon, mezon, fermiyon, baryon, graviton vb parçacıklardır. 300\'e yakın atom altı parçacık keşfedilmiş ve keşfedilmeye devam edilmektedir.

    Atomun parçalanması ile konumuz arasında bir ilgi kurmak için önce atom parçalama evrelerini bilmemiz gerekir;
    1. Evrede doğru izotop seçilir
    2. Evrede füzyonun atom ayrıştırıldıktan sonra devam edebilmesi için yeteli izotop bulundurulur
    3. Evrede ise Atom altı parçacıklarla fisil izotop çekirdeği bir dombardımana tutulur.

    Yani burada bozuntuya uğrayan atom altı parçacıklar değildir. Aksine parçacıkların yapıcı gücü kullanılarak elektronları çekirdeğin bir üst ya da alt orbit seviyesine taşınması sağlanır, bu müthiş bir enerji ortaya çıkarır.

    Sonuç olarak atomun parçalanması, Rutherford\'un deney ve teorisi ile uyumlu bir süreçte işler.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +10
    Mutlak gerçeklikteki bir evrende yaşıyor olsaydık, bu evrende paradoksların olmaması gerekirdi.

    Mesela, bir zaman makinesi icat edip, geçmiş dönüp babanızı öldürseydiniz bunun bir sonucu olmalı ve normal zaman akışından silinmeniz, yani hiç doğmamanız gerekirdi. Ama doğmasaydınız, zaman makinesi icat edip babanızı öldüremeyeceğiniz için babanız hayatta kalırdı, böylece siz doğardınız. Yani kısaca bir PARADOKS döngüsü oluştururdunuz.

    Yaşadığımız evrende paradoks oluşturulmaması için gerekli tüm ayarlamalar yapılmış gibi gözüküyor. Örneğin bir bilgisayar programcısı, veritabanına zararlı kodlar eklenmemesi için bazı karakterlerin kullanımını kısıtlar. Bu oluşacak aksaklıklar, ya da sonsuz döngüler için kendi oluşturduğu bir güvenlik mekanizmasıdır.

    Yaşadığımız evrenin de aynı buna benzeyen müthiş bir mekanizması vardır. Bu mekanizma paradoks oluşumunu engeller. Yani bir zaman makinesi icat edip geçmişe dönemez ve babanızı öldüremezsiniz. Ya da ışıktan hızlı hareket edip zamanda geri yolculuk yapamazsınız. Çünkü bu paradoksa yol açabilir.

    Yaşadığımız evrede bu tür paradokslara yer olmaması, istesek bile bu paradoksları yaratamamız aslında kısıtlandığımız anldıbına gelmiyor mu?
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      hacı mutlak gerçeklik evreninde yaşıyor olsak paradoxların olmaması gerekirdi demişin sonrada istesekte paradox yapamamamız kısıtlandığımız anldıbına gelmiyormu demişin. Bu iki lafın birbirine ters düşmüyomu. Eğer paradoks oluşturamıyorsak mutlak gerçeklikte yaşadığımız anldıbına gelmezmi yoksa kısıtlanıyormuyuz simulasyon tarafından? Hangisi?
      ···
    2. 2.
      0
      MUTLAK BiR EVRENDE OLSAK PARADOKSLAR OLMAMALIYDI SiMÜLASYONDAYIZ ÇÜNKÜ PARADOKS YOK AHHAHAHAHAHAHAH
      ···
    3. 3.
      0
      Aga sen başından beri atom alti parcacigin igibtan hızlı olduğunu teslanin isinlanmayi buldugunu soyledin Philedelphia gemi murettebat isinlanmasi muhabbetini de biliyosundur bunlar yapilabiliyosun son kurduğun cumleyle su ana kadar yazdığın her şeyi yalanlamış oldun
      ···
    4. diğerleri 1
  6. 56.
    +9 -1
    elimden geldiğince sorularınızı yanıtlamaya çalışıyorum.

    Ele aldığımız konu hakkında cilt cilt kitap yazılabilecek bir konu iken burada her yönü ile kavramak çok zor. Bu yüzden ana başlıklar halinde örnek vermeye devam ediyorum.

    Şimdi ünlü anstronom Neil deGrasse Tyson\'ın cümlelerine yer vereceğiz. Kendisi Kozmoz dizi belgeselinin starıdır. Herkesin bu belgeseli izlemesini öneririm. ikinci olarak teorik fizikçi Brian Greene\'den bahsedeceğiz.

    Express.co.uk sitesinde yayınlanan yazıdan görebileceğiniz gibi;
    https://www.express.co.uk...on-musk-simulation-theory

    Tyson ve Greene için komplex bir simülasyonun ortak özellikleri;
    -Aksaklık ve hataları düzeltme kabiliyetine sahip (Aynı Ruthenford\'un atom altı parçacık özellikleri gibi)
    -içinde bulunanların simülasyon olduğunu kesin ve net olgular ile kanıtlama yeteneğinin kısıtlı ya da hiç olmaması
    -Bu simülasyonu mümkün kılacak kapasitede güce sahip olması.

    Greene\'ye göre bigbang ile ortaya çıkan devasa güç henüz evren tarafından tam kapasitede kullanılamamıştır. Evrenin hala genişlemeye devam etmesi de bunun en açık kanıtıdır. Greene için teklikten çoğulluğa geçiş evresi olarak görülen bigbang, simülasyonun başlangıç noktası kabul edilebilir.

    Verdiğim linkteki son cümleye dikkatinizi çekmek istiyorum;
    Other Silicon Valley business people also believe the theory, with numerous unnamed entrepreneurs investing billions of dollars into a study to prove it.

    Bu teoriyi ispatlamak için araştırmalara ilyarlarca dolar yatırım yapan çok sayıda adsız girişimci ile birlikte diğer silikon vadisi iş adamları da bu teoriye inanmaktadır.
    ···
    1. 1.
      0
      Kafama takılan bi soru var diyelim ki simule bi ortamda yaşıyoruz ve bizi yöneten bu zamanın ötesinde teknolojilere sahip birşeyler var. Bu şeyler bizim simülasyon da olduğumuzu anlamamızı engelleyemezler miydi
      ···
    2. 2.
      +1
      Bu sorunun cevabını açıkcası ben de bilmiyorum. yazılarım arasında boyutlar arası farklılık ile ilgili birşey söylemiştim. 2. boyutun 3. boyutu algılayamayacağı gibi, biz de üst boyutları algılayamayız. Fakat simülasyonun en temel özelliği, doğrudan müdahale yerine kural koyucu sabitler ile (Rutherford un atomaltı parçacıkları gibi) belli sınır içinde tutmak. Biz temelde ne kadar farkında olsak da, doğrudan kanıt sunamadığımız sürece, algılarımız bu gerçekliği kendine uygun şekilde kabul edecektir.
      ···
  7. 57.
    +6 -4
    Bak şimdi eğer bir similasyon olsaydik bu evrenin yaraticilari illaki bi bug veya bi yenilesme yapardi guncellerdi sen bi evren yaratsan ve sonsuza dek ayni kalmasini istermiydin . M.o ki mağara admalarinin yaptiklari cizimlere bakilirsa gunumuzdekilerle ayni yani bu gune kadar hic bir degisim yapilmamis hayvalarda yuzdegisimi vs. Bu evreni bu kadar kusursuz yaratan tek bir tanri vardir o da allah ...
    ···
    1. 1.
      -1
      Ahahaha bisg
      ···
    2. 2.
      0
      A..q aptalı
      ···
    3. 3.
      +1
      Yama version 267.8
      Fillerin tüyleri kaldırıldı
      Kaplanların dişleri ve boyutları küçüldü
      Kedi eklendi
      Evcil köpek eklendi
      ···
    4. 4.
      0
      Bunun son sürüm olmadığını nerden biliyorsun
      ···
    5. 5.
      0
      Allaha akbarr bian gaza geldim amk
      Dp: allahina soyle dikik gibik onun bunun uckuruna bakacagina adam olsun giberim onu
      ···
    6. 6.
      0
      gibtimin aptalı o zaman allah neden güncelleme yapmıyor?
      ···
    7. diğerleri 4
  8. 58.
    +9
    Şimdi deepwebte yer alan tartışma forumlarında gördüğüm bir yazıyı size Türkçe'ye çevirmek istiyorum.

    PAYLAŞACAĞIM BU YAZI BENiM TARAFIMDAN YAZILMADI, BAŞKA BiR YAZARA AiTTiR. BEN SADECE ÇEViRiSiNi YAPACAĞIM. DOĞRULUĞU HAKKINDA HiÇBiR FiKRiM YOK. iLGiNÇ GELDiĞi iÇiN PAYLAŞMAK iSTiYORUM.

    Uzaylılar simülasyonu kontrol etmek için gönderilen farklı boyuttaki yaşam formları mıdır? Simülasyon teorisi gerçek ise ötesinde ne var?

    Tartışma forumunda bu başlıkta açılan soru altına şöyle bir cevap gelmişti:
    "Bence uzaylılar, simülasyon evrende gerçekleşen aksaklıkların onarımı ve kontrolü için görevli, simülasyon üzerinde çalışan ote boyuttaki canlılardır."

    Bu cevap biraz beynimi kurcaladıktan sonra, araştırmalarım sonucunda bu cevabı destekleyecek bir kanıt ya da bilim çalışması bulamadığım için pek önemsemedim. Fakat farklı bir bakış açısı olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.

    Açıkcası biraz saçma gelmişti bana
    ···
  9. 59.
    +8 -1
    Elizabeth Nathan kim kardeş yazıyoruz Google'a çıkmıyor. Milleti gibmeye mi uğraşıyorsun huur evladı
    ···
    1. 1.
      +1
      Deep webde gözüküyomuş sadece bi gibtir git dedim
      ···
  10. 60.
    +9
    Şimdi genel yorumlardan ve özel mesajlardan anladığım kadarıyla insanlar açıkladığım teorilerdeki simülasyonu sims tarzı oyun sanıyor.

    Simülasyon denilince aklınıza oyundan başka birşeyin gelmemesi de çok acı aslında.

    2000'li yılların başlarında G. W. Bush, dünyayı değiştirecek bir bilimsel buluşa imza atıldığını duyurup kısa zaman içinde bunu dünya ile paylaşacağını açıklamıştı. Dünyanın nüklear transfer süreci kullanılarak yetişkin somatik bir hücreden klonlanan ilk hayvan olan Dolly'den sonra, insan klonlandığı spekülasyonları öne atılmıştır.

    Eğer dünyanın söz sahibi ülkesinin başındaki adam, dünyayı değiştirecek birşey açıklayacağını söylüyorsa, bu gerçekten radikal bir değişim olmalıydı. Aradan kısa süre geçtikten sonra, Bush'un bu açıklaması unutturulmaya çalışıldı. Olayların üstü örtülmek istense de medyanın baskısı sonucu, Bush Ginger denilen 2 tekerli bir aracı icat ettiklerini, anonsu bunun için yaptığını söyledi.

    Kıtalararası balistik füzeler, Sesten hızlı uçaklar, Radara yakalanmayan insansız hava araçları, Uydular vs bir yana, bu iki tekerli şeyin dünyayı değiştireceğine inanmak saçmalıktı. Açıkça belliydi ki, birileri Bush'a dur demiş. Açıklama yapmasını engellemiş ve dalga geçer gibi acele bir açıklama ile medya baskısı durdurulmuştu.

    Peki olayın aslı nasıl oldu?

    Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde Clonaid firmasının yöneticisi Brigitte Boisselier bir açıklama yaparak, insan klonlamanın başarılı olduğunu 3.2 kilogram ağırlığındaki klon bebeğin sezeryan ile hayata geldiğini açıklamıştı.
    https://www.theguardian.c...2/dec/27/genetics.science

    Tüm üreme ve gebelik süreci simüle edilerek, bebek dünyaya getirilmişti.

    Bu simülasyon bilgisayar ortamında olmadı, yani her simülasyonun ilk aklınıza gelen bilgisayar ortamında olması gerekmiyor.
    ···
    1. 1.
      -1
      astral seyehat diye bir şey olmadığı bilimsel olarak kanıtlandı. ben de 3 ay denedim olan şey sadece lucid dream dı. bulunduğun zamana geçmiyorsun. zaten similasyon olayı ile de çelişiyor çünkü astral seyehatte olan şey ruhunun başka bir boyuta geçmesi. similasyon tezinde ruh diye bir şey olduğunu düşünmüyorum.
      ···
    2. 2.
      0
      Eğer insanlar hamileliği simüle edebiliyorsa Tanrı sandığımız kadar güçlü olmayabilir
      ···
      1. 1.
        0
        tanrı değil yaratıcı demek istedin sanırım
        ···
  11. 61.
    +9
    Evren simülasyonu için bir diğer destekleyici kanıt ise karadelikler.

    Karadelikler simülasyon teorisyenlerinin bazıları için evrendeki bug yani hatalı bölümleri oluşturuyor.
    Bazı Teorisyenler için ise, karadelikler simüle evrenin yapısal olarak temel framework'ünü oluşturan altyapının bağlantı noktaları.

    Bir sonraki yazımı bunun üzerine yazacağım.
    ···
    1. 1.
      0
      okuyorum hocam devam
      ···
  12. 62.
    +8 -1
    Şimdi Google Zeki-Makine projesi baş direktörü Ray Kurzweil'in cümlelerini ele alalım;

    BBC bir haberinde Kurzweil'in cümlelerinin sadece bir kısmına yer vermişti.
    Link: http://www.bbc.com/earth/...ram-but-it-may-not-matter

    Bbc.com üzerindeki yazıda; "Evrenimiz başka bir evrendeki öğrencinin bilim projesi deneyi olabilir" sözlerine yer vermektedir.

    Aslında Kruzweil'in cümlelerini bu kadar basite indirgemek benim için çok yanlış bir durum. Youtube'daki bir röportajında, evrenin IBM'in kuantum bilgisayarında çalışan simüle ortamlara aşırı benzerlik gösterdiğini söylemiştir. Ayrıca "evrenin mutlak gerçekliğe aykırı birçok yönü olduğunu, çok kesin ve çıkılması zor kurallar sınırına sahip olması, bu kuralların adeta bir bitlik bilgisayar verisi kadar net çizgilere sahip olması, projemde çalışan herkesi, simülasyonun içinde yaşıyor olabileceğimiz düşüncesine itiyor" demiştir.
    ···
  13. 63.
    +9
    Gelelim Neil deGrasse Tyson'ı simülasyon teorisini kabullenmeye iten gerekçelere.

    Tyson bir demeçte şöyle diyor;
    1. Evrenin tüm fizik kurallarının hesaplanabilir olması. Tyson için, hesaplanamayan fizik kuralları evrende aksaklıklar (glitch) oluşturmalıydı. Fakat evrenin tüm kanunları çok düşük bir sapma ile hesaplanabiliyordu. Bu özelliklik gelişmiş simülasyonların en temel özelliğidir.

    2. Kainat çok keskin bir denklem üzerine kuruludur. Ve kendi aksaklık onarım mekanizması mevcuttur.

    3. Evren bir koordinat sistemine benzer sistem üzerine kurulmuştur. Sicim teorisine göre evren resimde görüleceği gibi bir grid üzerine kurulmuştur. Daha detaylı bilgi için sicim kurdıbını araştırabilirsiniz. https://cdn3.whatculture....e4ff35177f8f1-600x400.jpg

    4. Kuantum Gerçeklik etkisi. Bunu açıklamak çok zor, Kuantum Teorisine baştan aşağı hakim olmalısınız. Ama basite indirgediğimizde Kuantum Evrenin gerçek bir evren, bizimkinin onun yansıyan gerçekliği olduğu hakkında kuvvetli belirtiler bulunmakta.

    5. Lag benzetisi. Oyun oynayanlar bilir, sunucular yoğunlaştığında oyununda lag oluşmaya başlar çünkü tepki zamanı artar, yaşadığımız evrende ise, kütlelerin aşırı yoğunlaştığı alanlarda zaman daha yavaş akmaktadır.

    6. Paradoxlar. Bu en önemli madde olduğu için bir sonraki yazımda sırf bu madde üzerinde yoğunlaşacağım.
    ···
  14. 64.
    +8
    Rutherford, Tesla, Musk, Tyson, Greene, Bostrom ve niceleri..

    Belli bir teori üzerinden evrenimiz hakkında kanıtlar üretmeye çalıştılar. Söylenenlere gözü, kulağı kapatarak inanmak yerine, sınırları aşan keşiflere imza attılar.

    Peki bir kişi özbenliği ile yaşadığı evrenin simüle bir evren olduğuna, belli sınırlar ile çevrelendirildiğinin farkına varabilir mi?

    Siz yeni doğan bir insanı yıllarca bir kulübeye kapatırsanız, o kulübe o insanın dünyası olur, dışarı çıkmaya korkar, hatta bunu red eder. Kimse aksini iddaa etmedikçe, dış dünyayı keşfetme gereksinimi duymaz.

    Bunu global ölçeğe yaydığımızda insanın durumu da böyledir. Soğuk savaşın Rusya ve Amerika arasında kızışmasının sonucu olarak insanlı uzay yolculukları başladı, dünyanın birçok gelişmiş teknolojisi, silah üretimi esnasında yapılan ar-ge çalışmalar ile bulundu. Emellerimize ve amaçlarımıza ulaşırken yeni yollar keşfettik. Fakat emeli olmayan bir insanın bu yolları keşfetme olasılığı yok denecek kadar azdır.

    insan varlığı dolayısı ile yaşadığı dünyanın gerçekliği inandığından tamamen zıt olsa dahi, bunu red etmeye meyillidir. Var olan düzenin dışına çıkmak insanları korkutur. inançlarımızı, öğretilerimizi temelden sarsacak tüm bilgilere ilk etapta tüm benliğimiz ile karşı çıkmaya çalışırız.

    Bu yüzden bu teorileri incelemeye, araştırmaya, okumaya ve benliğimizi bulmaya mecburuz.
    ···
  15. 65.
    +4 -4
    Ananı çoklu evrene hapsettim
    ···
    1. 1.
      0
      Guldum pic
      ···
  16. 66.
    +8
    Özelden şöyle bir soru geldi;
    karadelikler bug olarak düşünülüyorsa neden debug sistemine benzettiğin yapı kara deliklerde calışmıyor bu arada çok iyi olmuş yazı ellerine sağlık

    Şimdi, karadeliklerin aslında debug sisteminin bir parçası olmadığı hakkında kesin veri yok. Nasıl ki atomaltı parçacıklardaki sicimler sürekli kuralları bir arada tutmak için uğraşıyorsa, karadelikler de bu sistemin bir parçası olabilir.

    Karadelikleri bug olarak görenler sadece bu teoriye inananların bir kısmı.

    Benim şahsi fikrim; karadelikler sistemde kontrollü olarak yerleştirilen kontrol mekanizmalarının bir parçası. Yapı itibari ile incelenmesi imkansıza yakın olduğu için net birşey söylemek cidden zor olsa da, ben karadeliklerin evrende yapısal bir amaca hizmet ettiğini düşünen kısımdanım.
    ···
  17. 67.
    +7
    az önce @fanbi http://www.incisozluk.com.tr/e/196001199/ nolu entrisinde harika bir soru sordu.

    Ever her sanalın bir gerçekliği vardır.

    insan beyni sanal birşey oluştururken her zaman gerçekten etkilenir, aklımızda bir canavar yaratınca bir her zaman kolları, bacakları ve kafası olur. Neden? Çünkü algımız o yöndedir, öğretilerimiz o yöndedir. Görmediğimiz bir şeyi hayal edemeyiz. Hayallerimiz algımızın sonucudur.

    Peki biz bir gerçekliğin sanalıysak, bizim sanalımız neden var?

    Astral seyahat etmeyi başaran kişiler ile konuştuğunuzda bir ortak yön dikkatinizi çeker. Evrenin sınırlarının aşılabilir olduğu.

    Astral seyahati araştırın.

    Astral seyahatteyken sanal bir dünyada mısınız? Algınızın bir oyunu mu? Yataktan uyandığınızda bedeninizi tekrar yatakta görseniz? Ya da astral seyahatta duyduklarınız gerçekten olmuşsa, bu beyninizin oyununun bir tesadüfü mü? Bir sanallık mı? Yoksa evrenin simüle sınırlarını kısa zamanlı da olsa aşmış mı olursunuz?
    ···
    1. 1.
      +4
      Kardeş önce atom altı parçacık dedin sonra uçak dedin sonra hitler sınır ötesine kaydı şimdi de astral seyahat baştan belliydi aslında kesin konuşmandan varlık hakkında sözde bilimlerin hepsine tek tek kayarsın şimdi birsürü komplo teorisi getirir sunarım kesin konuşmayın bu kadar
      ···
    2. 2.
      +4 -1
      Astral seyehat demişken ;
      Meditasyon yaptığımız zaman evrende ki kozmik enerjileri alırız
      Mesela bir insan gece kalktığı zaman diğer uyuyan insanın aurasını emer. Aura enerjidir
      Enerji evrendir

      Toparlıyım.

      Peki bu enerji ile sanal dünya evren in alakası nasıldır ?

      Tanrı enerji olabilir mi ?
      ···
    3. 3.
      +4
      bir olayı doğru kılan şey, kanıtların çokluğudur. Koca bir teoriyi sadece atomaltı ile açıklasam, burada kavrayacak kaç yetişkin var? ilk entry de ne yazıyor?

      halka açık kanıtlar, deepweb dosyaları, kapalı shell ile erişim sağlanan closed library belgeleri ve kendime ait ingilizce->Türkçe çeviriler

      muhalefet olmak için olmayın amk. varsa anti tezin buyur yaz tartışalım.

      sen kitabın içeriği yerine kapağını eleştirirsen, yazar seni illaki gibine takmaz.
      ···
      1. 1.
        -1
        Bir teoriyi birleştiren birinin adının sadece deep webte geçmesi garip değil mi ?
        ···
      2. 2.
        0
        Anti tezim mantığım
        ···
      3. 3.
        +1
        Lan deep weep dünyanın en büyük şeyi zaten amk başka nerede geçicek ?
        ···
      4. diğerleri 1
    4. diğerleri 1
  18. 68.
    +7
    Şimdi Ruthenford'u destekleyen bazı bağımsız araştırmalara bir göz atalım.

    Öncelikle çağımızın en çok tanınan mucitlerinden biri olan Elon Musk'ın şu videosuna bakın:
    https://youtu.be/XVIlT-4xyrw
    "Mutlak gerçekliği yaşıyor olma olasılığımız milyarda bir" demekte.

    Elon Musk ile ilgili daha detaylı yazmadan önce bilinçin simüle edilebileceğini ön gören yazıları ile ünlü Nick Bostrom'dan bahsetmek istiyorum.

    Nick Bostrom, bilincin programlanabilir olduğunu, yakın gelecekte yapay zekaların kendi ilkel bilinç seviyelerine ulaşıp zamanla evrimleşeceğini öngördü. Bostrom'un teorisi aynı ilkel insanın bilincinin oluşup günümüze evrilmesi gibi ilerliyordu. Bostrom'un kitabının özetine şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.simulation-argument.com/simulation.html

    2011 Yılında yayınlanan Yaşamın Şifresi filminde, Nick Bostrom'un teorisine uygun olarak ölen bir askerin bilinci tekrar oluşturulup, saldırganı bulması sağlanıyordu.

    Aslında bu teori eski Yunanlılara kadar uzanmakta;
    Şüpheciliğin kökeni M.Ö. 5. yüzyıla kadar dayanır. Parmenides "Doğa Üzerine" adlı eserinin "Hakikatin Yolu" bölümünde, fiziksel dünyanın günlük gerçekliğe bakışının yanlış olduğunu ve dünyanın değişmeyen, yenilenmeyen ve yok edilemeyen bir bütün olduğunu ileri sürer.
    ···
    1. 1.
      0
      reserved
      ···
  19. 69.
    +7
    bu gecelik yeter beyler. saat farkı var gece 4. biraz uyuyayım. sabah devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      iyi geceler kardeş
      ···
    2. 2.
      0
      Görüşürüz kardeşim esen kal, mükemmel bilgiler
      ···
    3. 3.
      +1
      demekki sonuç olarak, evrenin sınırlarını aşmak mümkün. ama bu sınırlar bir veya, çoğunluk tarafindan aşıldıği zaman kurallar geçersiz kılınıyor ve müdahale edilerek yeniden format atılıyor.. çünkü oluşum amacından sapıyor.
      ···
    4. diğerleri 1
  20. 70.
    +5 -2
    Anneni ispat ederek gibtim kardeşm
    ···