1. 1.
    +3
    panpalar ben başlıyorum canım acıyor ulan

    açın bi şunu

    http://www.youtube.com/watch?v=5rwlxwj8rv8

    bir martiyi aglattin iste
    bir cocuk garanti intihar eder artik
    kutur kutur kufrediyor gece imanima
    bir yaprak kirilip suya dusuyor
    su yaralaniyor su kaniyor selale!

    ah nasil titredim tensiz
    bir piyanist bukuldu sanki
    kesisen ayrigib dogrular gibi
    carpisiverdim yuzunle.
    yuzun oyle duzgun suna bir elyazisi
    yuzun yuzume aksedince
    yuzun ayna alnimda
    yuzun uzun huzunlu bir alinyazisi!

    bitmemis bir omrun yalanisin
    sen: kabuslarimin tabiri
    cocuklugumun arta kalanisin!

    oldurecegim kendimi
    dudaklarinla
    dudaklarin etle, sehvetle seferber
    sen! bana inen son kutsal kitap
    son fakir yatir
    son aciz peygamber!

    bir martiyi aglattin iste
    bir cocuk garanti intihar
    eder artik

    edit: küçük iskender
    ···
  2. 2.
    +3
    Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
    Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
    Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
    Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...

    Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
    Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
    Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
    Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
    Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin!
    Aklınla, şuurunla,hayalinle bilirsin.
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    Hüseyin Nihal Atsız
    ···
  3. 3.
    +3
    ben bu serkanın devr-i devranını, izzet-i nefsini gibeyim
    yansın muallakler su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim,
    ben mal mıyım ne diye yeni tasarıma geceyim,
    beni yeni tasarıma atanın anasını avradını gibeyim
    ···
  4. 4.
    +2
    Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
    Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
    Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
    Darmadağın kadınların, darmadağın ettiği erkekler gibi
    Sevmiştim seni...
    Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
    Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
    Aslında işin açıkçası;
    Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
    Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
    Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi

    Sevmiştim seni...
    Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
    Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
    Ortalık yerde durup dururken
    Sevmiştim seni...
    Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
    Mızraklar kırıldı, kalkanlar delindi, ganimetler paylaşıldı.
    Kasaba meydanında birbirini dövmekten
    Yorulan iki kovboy gibi,
    Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
    Kendisinden farklı,
    Kendisinden ayrı,
    Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
    Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
    Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
    Sevmiştim Seni
    ···
  5. 5.
    +2
    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım

    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım

    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım
    ···
  6. 6.
    +2
    Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
    Nasırdan çektiği kadar;
    Hatta çirkin yaratıldığından bile
    O kadar müteessir değildi;
    Kundurası vurmadığı zamanlarda
    Anmazdı ama Allah'ın adını,
    Günahkâr da sayılmazdı.

    Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.

    II

    Mesele falan değildi öyle,
    To be or not to be kendisi için;
    Bir akşam uyudu;
    Uyanmayıverdi.
    Aldılar, zütürdüler.
    Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
    Duysalar öldüğünü alacaklılar
    Haklarını helal ederler elbet.
    Alacağına gelince...
    Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
    ···
  7. 7.
    +2
    Bilmezler yalniz yaşamayanlar,
    Nasil korku verir sessizlik insana;
    Insan nasil konuşur kendisiyle;
    Nasil koşar aynalara,
    Bir cana hasret,
    Bilmezler.
    ···
  8. 8.
    +2
    TAHiRLE ZÜHRE MESELESi

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Nazım Hikmet
    ···
  9. 9.
    +2
    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

    bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
    dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
    hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

    dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
    imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
    hüseyin nihal atsız
    ···
  10. 10.
    +2
    herkes seni sen zanneder.
    senin sen olmadığını bile bilmeden,
    sen bile..
    seni ben geçerken,
    derim ki,
    saati sorduklarında;
    onu ”o” geçiyordur.
    kimse anlam veremez.
    tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
    ettirmek istiyor musun demezler.

    bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

    zamanı durdururum yüreğimde,
    sensiz geçtiği için,
    akrep yelkovana küskündür.
    şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
    bil ki akrep yelkovanı geçerse,
    atan bu yüreğim durur.
    bırak bozuk kalsın, hiç değilse;

    bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur. ... olm zaten dertliyim ::(
    ···
  11. 11.
    +2
    Diriliş

    Şair: Erdem Beyazıt

    Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
    Karanlığı emip emip de gebe kalan
    Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
    Herkesin
    Veba girmiş bir şehrin hem halkı
    Hem seyircisi olduğu bir günde
    Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.

    Her damlası bir zafer müjdecisi
    Bir posta eri gibi
    Yağmur yüzümüze değince
    Çıkacağız yola.

    Çıkacağız yola
    Hesap günü gelince
    Yağmur yüzümüze değince
    Güneş bir mızrak boyu yükselince.
    ···
  12. 12.
    +2
    Kendi yazdığımı paylaşıyorum beyler değerinizi bilin

    Kadın var derde sokar, sigaraya başlatır,
    Ne kadar yazsan da yetmez onlarca satır.
    Kadın gider,ne anı dinler ne de hatır,
    Geride sadece karanlık ve yalnızlık bırakır.

    Kadın var sigara üstüne sigara yaktırır,
    Küllerini savurursun ama geride hayaller kalır.
    Kadın susar sözler anlamsızlaşır,
    Ve yine aynı kadın sadece göz ıslatır...
    ···
  13. 13.
    +2
    geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
    korktum birden, kusacak gibi oldum
    "olur öyle" dedi palyaço,
    "herkes alçaktır biraz"

    rakı doldur dedim, eksilmesin
    ben bazen eksilirim biraz
    aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
    bunu sonradan öğrendim

    ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
    herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
    bunu da sonradan öğrendim

    örneğin
    geçen gün bir kadinla seviştim
    biraz degil çok seviştim
    ya işte öyle palyaço
    bunu da yeni ögrendim:
    sevişmek de eksilmekmiş biraz

    bunun da burası
    ···
  14. 14.
    +2
    2.yide yazyıyorum aq dayanamadım

    ben
    senden once olmek isterim.
    gidenin arkasindan gelen
    gideni bulacak mi zannediyorsun?
    ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktirirsin,
    odanda ocagin ustune korsun
    icinde bir kavanozun.
    kavanoz camdan olsun,
    seffaf, beyaz camdan olsun
    ki icinde beni gorebilesin
    fedakarligimi anliyorsun :
    vazgectim toprak olmaktan,
    vazgectim cicek olmaktan
    senin yaninda kalabilmek icin.
    ve toz oluyorum
    yasiyorum yaninda senin.
    sonra, sen de olunce
    kavanozuma gelirsin.
    ve orada beraber yasariz
    kulumun icinde kulun
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasiz bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karisacagiz
    ki birbirimize,
    atildigimiz coplukte bile zerrelerimiz
    yan yana dusecek.
    topraga beraber dalacagiz.
    ve bir gun yabani bir cicek
    bu toprak parcasindan nemlenip filizlenirse
    sapinda muhakkak
    iki cicek acacak :
    biri sen
    biri de ben.

    ben
    daha olumu dusunmuyorum.
    ben daha bir cocuk doguracagim
    hayat tasiyor icimden.
    kayniyor kanim.
    yasayacagim, ama cok, pek cok,
    ama sen de beraber.
    ama olum de korkutmuyor beni.
    yalniz pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze seklini.
    ben olunceye kadar da
    bu duzelir herhalde.
    hapisten cikmak ihtimalin var mi bugunlerde?
    icimden bir sey :
    belki diyor.
    ···
  15. 15.
    +2
    Bilmem ki nasıl anlatsam;
    Nasıl, nasıl, size derdimi!
    Bir dert ki yürekler acısı,
    Bir dert ki düşman başına.
    Gönül yarası desem...
    Değil!
    Ekmek parası desem...
    Değil!
    Bir dert ki...

    Dayanılır şey değil.
    ···
  16. 16.
    +1
    https://www.youtube.com/watch?v=LkTU4cf8qKE

    elinin arkasında güneş duruyordu
    aylardan kasımdı üşüyorduk
    ağacın biri bulvarda ölüyordu
    şehrin camları kaygısız gülüyordu
    her köşe başında öpüşüyorduk

    sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
    omuzlarımıza çoktan çökmüştü
    kegib birer kol gibi yalnızdık
    dağlarda ateşler yanmıyordu
    deniz fenerleri sönmüştü
    birbirimizin gözlerini arıyorduk

    sisler bulvarı'nda seni kaybettim
    sokak lambaları öksürüyordu
    yukarda bulutlar yürüyordu
    terkedilmiş bir çocuk gibiydim
    dokunsanız ağlayacaktım
    yenikapı'da bir tren vardı

    sisler bulvarı'nda öleceğim
    sol kasığımdan vuracaklar
    bulvar durağında düşeceğim
    gözlüklerim kırılacaklar
    sen rüyasını göreceksin
    çığlık çığlığa uyanacaksın
    sabah kapını çalacaklar
    elinden tutup getirecekler
    beni görünce taş kesileceksin
    ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

    sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
    ıslak kaldırımlar parlıyordu
    durup dururken gözlerim dalıyordu
    bir bardak şarapta kayboluyordum
    gece bekçilerine saati soruyordum
    evime gitmekten korkuyordum
    sisler boğazıma sarılmışlardı

    bir gemi beni afrika'ya zütürecek
    ismi bilmiyorum ne olacak
    kazablanka'da bir gün kalacağım
    sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
    kırmızı melek şarkısından bir satır
    lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
    senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
    seni hatırlatanın çenesini kıracağım
    limanda vapurlar uğuldayacak

    sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
    ağaçları yatıyordu yoksuldu
    bütün yaprakları sararmıştı
    bütün bir sonbahar ağlamıştı
    ağlayan sanki istanbul'du
    öl desen belki ölecektim
    içimde biber gibi bir kahır
    bütün şiirlerimi yakacaktım
    yalnızlik bana dokunuyordu

    eğer sisler bulvarı olmasa
    eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
    sabah ezanında yağmur yağmasa
    şüphesiz bir delilik yapardım
    hiç kimse beni anlıyamazdı
    on beş sene hüküm giyerdim
    dördüncü yılında kaçardım
    belki kaçarken vururlardı

    sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
    sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
    yağmurun altında yalnızım
    ağzım elim yüzüm ıslanıyor
    tren düdükleri iç içe giriyorlar
    aklımı fikrimi çeliyorlar
    aksaray'da ışıklar yanıyor
    sisler bulvarı ayaklanıyor
    artık kalbimi susturamıyorum
    ···
  17. 17.
    +1
    belki de
    tam uzanıp öpecekken gerçeğin yaralı, bedbaht yüzünü
    süslerin gerisinde ansızın beliren karanlık delikleriyle
    reddedilmesi imkânsız, bir teklif olur artık intihar!
    ···
  18. 18.
    +1
    Şimdi
    utançtır tanelenen
    sarışın çocukların başaklarında.

    Ovadan
    gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
    çeviriyor o küçücük güneşimizi.

    Taşarak evlerden taraçalardan
    gelip sesime yerleşiyor.

    Sesimin esnek baldıranı
    sesimin alaca baldıranı.

    Ve kuşlara doğru
    fildişi: rüzgarın tavrı.
    Dağ: güneş iskeleti.

    Tahta heykeller arasında
    denizin yavrusu kocaman.

    Kan görüyorum taş görüyorum
    bütün heykeller arasında
    karabasan ılık acemi
    - uykusuzluğun sütlü inciri -
    kovanlara sızmıyor.

    Annem çok küçükken öldü
    beni öp, sonra doğur beni.
    ···
  19. 19.
    +1
    Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    Degmez bu yangin yeri, avuç açmaya degmez.
    Degil mi ki çignenmis inancin en seçkini,
    Degil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    Degil mi ki ayaklar altinda insan onuru,
    O kizoglan kiz erdem daglara kaldirilmis,
    Ezilmis, horgörülmüs el emegi, göz nuru,
    Ödlekler geçmis basa, derken mertlik bozulmus,
    Degil mi ki korkudan dili bagli sanatin,
    Degil mi ki çilginlik sahip çikmis düzene,
    Dogruya dogru derken egriye çikmis adin,
    Degil mi ki kötüler kadi olmus Yemen' e
    Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    Seni yalniz komak var, o koyuyor adama.
    ···
  20. 20.
    +1
    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
    ···