/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 476.
    +4 -1
    yazamadan çıktım, işe geldim, iyi geceler beyler..
    ···
  2. 477.
    +2
    Reis kitap yaz okuruz aq
    ···
  3. 478.
    +3
    Kanka moralini bozma aq sen yaz gibinde olmasın aq beklemedeyiz
    ···
  4. 479.
    +1
    HELAL OLSUN FENA HiKAYE AQ
    ···
  5. 480.
    +23 -1
    Beyler günaydın "boncuk 0mer"e mesaj attım adam gibi 1 defa rica ettim Sağolsun kırmadı beni sildi entryleri.. Kendisine burdan teşekkür ediyorum.
    ···
    1. 1.
      +28 -1
      Hesabı bile sildim. Sen yeter ki devam et şu hikayeye.

      'Boncuk 0mer'
      ···
      1. 1.
        +21
        panpasın sen..
        ···
      2. 2.
        +7
        eyvallah boncuk reis
        ···
    2. 2.
      0
      Reis yapıştır gelsin
      ···
  6. 481.
    0
    Gunaydin boncuk nbr
    ···
  7. 482.
    0
    Rez hadiii
    ···
  8. 483.
    0
    yaz dostummmmmm
    ···
  9. 484.
    +12
    geldim beyler başladım yazmaya, 5 dk ya atıyorum ilk partı.
    ···
  10. 485.
    +56
    *
    -Ömerrrr. diyerek heyecan ve korkuyla kalktı yerinden Eylül.
    elindeki kitap yere düşmüştü.
    ama allahtan sesine ablam da eniştem de uyanmamıştı.
    gerçi enişte davul çalsak yine de uyanmayacak gibi duruyordu ama önemli olan da ablamdı zaten.
    tek niyetim ablamı görmek, iyi olduğunu bilmekti.
    ablamı gördükten sonra arkamı döndüm ve kapıya doğru yürüdüm.
    ok gibi fırladı eylül yerinden.
    burda ne işi vardı, niye gelmişti bilmiyordum ama onu görmek iyi gelmişti beyler.
    şaşırmıştım da aynı zamanda,
    ama ağrılarım çok rahat bir şekilde gizlemişti şaşkınlığımı.
    kareli kahve-beyaz gömleğimdeki kan lekeleri görünmesin diye üzerimdeki ceketin fermuarını boğazıma kadar çekmiştim.
    dayak yerken yerden kalkamadığım için pantolon da leş olmuştu.
    odadan çıkıp hemen kapının yanındaki oturma yerine oturdum.
    Eylül meraklı gözlerle bana bakıyordu.
    -Ömer ne oldu? diye sordu.
    ben yokken adımı ablamdan, emrah'tan ya da enişteden öğrenmişti anlaşılan.
    cevap vermedim.
    verseydim bile ne diyecektim ki amk.
    "kardeşin ağzımı burnumu kırdı elime verdi" mi diyecektim, ne diyecektim.
    çaresizce sustum.
    ama Eylül susacak gibi görünmüyordu.
    -Ömer sana diyorum, noldu, kavga mı ettin? diye sordu tekrar merakla.
    kavga etmemiştim, dayak yemiştim ama dil varmadı söylemeye tabi.
    hem bu cevabı verdikten sonra muhtemel soru "kimle?" olacaktı.
    susma eylemime kaldığım yerden devam ettim.
    Eylül o anlık daha fazla ısrar etmedi.
    koşarak, bulduğu ilk hemşireyi yanıma getirdi.
    gelen hemşire şaşkındı.
    -ne oldu size böyle, kaza mı geçirdiniz? diye sordu.
    "evet kaza geçirdim, kamyon çarptı" demek istediysem de yine sustum.
    hemşire yeni doğan servisinin hemşiresiydi.
    içerden getirdiği gazlı bez tarzı bi şeyle elimi yüzümü temizlediyse de.
    -bu böyle olmaz. diyerek danışma masasına geçti.
    oturduğum yerden sesini duyabiliyordum.
    acil servisten 2 kişi, 1 de sedye istedi.
    "vay amk o kadar kötü mü görünüyordum harbiden" diye düşündüm.
    eylül çaresizce yanımda oturdu, gözünü kırpmadan bana bakıyordu.
    yanımda olması güç verdiyse de yine de oturduğum yerde yıkılıcam gibi hissettim bir an.
    derken sedyeyle beraber 2 kişi geldi.
    çok ısrar etseler de olay daha ciddi görünmesin diye sedyeye yatmayı kabul etmedim.
    belki tekerlekli sandanye gelse ona otururdum ama sedyeye olmazdı.
    -ben kendim gidebilirim. dediysem de bi kolumdan eylül diğer kolumdan hemşirenin yardımıyla zor kalktım yerimden.
    "kırık olsa duramazsın" lafı geldi aklıma.
    duramıyordum da zaten amk ama gücümün son damlasına kadar zorladım kendimi.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 486.
    +67
    *
    zar zor da olsa asansöre gelmiştik.
    hemşire "zemin" katın düğmesine bastı.
    uzun koridordan geçtikten sonra acil servisin oraya gelmiştik.
    acilin doktoru beni görür görmez hemşireler çağırmadan yanımıza geldi.
    -ne oldu? diye sordu.
    -sokak serserileri ile takıştık. dedim daha fazla uzatmayarak.
    önce elime yüzüme baktıktan sonra
    -vücudunun her hangi bi yerinde ağrı var mı? diye sordu.
    "vücudunun ağrımayan yeri var mı?" diye sorsa işimiz daha kolay olurdu.
    ama yanımda eylül vardı.
    o yüzden sorduğu soruya "hayır" diye cevap verdim.
    karın boşluğumu yokladı.
    canım yanmıştı ama sıktım kendimi, ses çıkartmadım.
    bana inanmamış olacak ki pantolonumu yukarı sıyırdı.
    bacağımda bi kaç yere dokundu.
    daha fazla dayanamayarak "ahhh" dedim acıyla.
    hiç bi şey demeden çıktı doktor, perdenin dışından sesi geliyordu.
    -hemen röntgen istiyorum. dedi hemşirelere.
    görevlilerden biri beni alıp sedyeyle beraber röntgen odasına zütürdü.
    vücudumun çeşitli bölgelerinin filmleri çekildi.
    röntgenden sonra dün gece eniştenin yattığı odalardan birine aldılar beni.
    yaklaşık yarım saat sonra doktor elindeki rötgenlerle yanıma geldi.
    sadece ayak bileğimde küçük bi çatlak çıkmıştı.
    o da muhmetelen dayak esnasında değil, dayak yedikten sonra bir an önce arabaya gitmeye çalışırken bir an ayağımı yan basmamla bileğimin dönmesi sonucu olmuştu.
    tamamiyle benim mallığımdı yani.
    o da olmasaydı yediğim bu dayakan çok temiz ayrılmış olmanın haklı gururunu yaşayabilirdim.
    "burnuma darbe aldığımı" söylediğimde bi kaç hareket yaptıktan sonra "burnumda kırık olmadığını"söyledi.
    bilincimin yerinde olduğunu ölçmek için basit ve saçma sapan bi kaç soru sordu.
    cevaplarım yerinde ve mantıklıydı.
    beyin kanaması ihtimaline karşın uyutmayacaklarını, midem bulanırsa söylemem gerektiğini söylediler. "tamam" dedim ve çıktı doktor.
    eylül ile ben başbaşa kalmıştık.
    bu mecburiyet 2 gün önce olacak olsa sevinçten kafayı yerdim ama şu an ne yeri, ne de zamanıydı amk.
    "emre gelse de alsa gitse Eylül'ü yine" diye bile düşündüm bir an.
    ···
    1. 1.
      +20 -1
      Kardesim helal olsun catlak ayakla araba kullanmak buyuk beceri ayrica gecmis olsun oc emre
      ···
    2. 2.
      0
      ayraç
      ···
    3. 3.
      0
      Rezervasyon
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 487.
    +59
    *
    eylül durur mu hiç amk.
    doktor çıktığı saniye yapıştırdı soruyu.
    -Ömer ne oldu, anlatır mısın lütfen? dedi.
    -emrah nerde? dedim.
    -bırak şimdi emrah'ı Ömer, anlatır mısın ne oldu, kimle kavga ettin. dedi
    -bırakamam o benim kardeşim, Emrah nerde. diye tekrarladım.
    soruya soruyla karşılık veriyor hem hendi çapımda zaman kazanmaya, hem de Emrah'ın nerde olduğunu öğrenmeye çalışıyordum.
    daha fazla direnmedi.
    nasıl olsa sabaha kadar uyumayacaktım. kahretsin ki zamanımız çoktu.
    -ben gelmeden önce enişten panik olmuş, fenalaşmış, sakinleştirici yapıp uyutmuşlar. ben geldiğimde Emrah ayakta uyuyordu. Ablanın söylediğine göre dünden beri burdaymış. ablan çok demiş git diye ama gitmemiş emrah, sonra ben de gelip 2 taraftan sıkıştırınca ablanla daha fazla dayanamadı. "bi şey olursa ben seni arıcam söz" diyip telefon numarasını alıp gönderdim. evinde yani merak etme. dedi
    gerçekten de rahatlamıştım.
    ama şimdi cevap sırası bana gelmişti amk.
    ne diyeceğimi hala bilmiyordum.
    aynı soruyu yine sordu.
    -Ömer kimle kavga ettin? dedi biraz daha sinirlenerek.
    -Doktor'a dedim ya serserilerle dalaştık işte, para istediler, vermedim, didiştik işte. kalabalıklardı. dedim.
    inanmamış olacak ki:
    -Ömer lütfen diyorum. dedi
    bıkmadan, usanmadan aynı soruyu kelimelerle oynayıp oynayıp bana geri sunuyordu.
    hem sıkılmış hem de sinirlenmiştim.
    patlayacağımdan korktuğum için "inşallah bi daha sormaz" diye geçirdim içimden.
    Eylül'ün kalbini kırmak "kardeşinden dayak yediğimi söylemekten sonra" 2. en son istediğim şeydi.
    ama Eylül durmadı.
    başa dönmüştük.
    -Ömer kimle kavga ettin? dedi tekrar.
    -Eeee sana ne be, ne diye karışıyorsun, sen kimsin ki beni sorguluyorsun, kimle ettiysem ettim işte. dedim
    henüz cümlenin ortalarında pişman olmaya başlamıştım bile.
    hışımla girdiğim cümlenin sonuna doğru sesim kediye dönmüştü.
    ama fayda etmemişti beyler.
    o çıkışım eylül'ü çok üzmüştü.
    gözleri doldu saniyeler içinde.
    benimse içim parçalandı.
    -özür dilerim, haklısın. diyerek kapıya yöneldi.
    tam kapıdan çıkacaktı ki.
    -kardeşin... dedim. arkasını dönmeden kapı eşiğinde öylece durdu.
    ama cümleye "... Emreyle" diye devam ettiğimde
    gözleri fal taşı gibi açılarak.
    -olamaz... diye resmen haykırıyor, göz yaşlarına hakim olamıyordu...
    ···
    1. 1.
      0
      Of yoruldum
      ···
  13. 488.
    +18 -1
    kaçtım beyler akşam 11'de görüşürüz. saygılar.
    ···
    1. 1.
      +40
      Reis ne işinde çalışıyon böyle ya yemin ediyom babaannemin şevkat tepeyi beklediği bekliyoruz 1-2 parti daha at
      ···
  14. 489.
    +2
    1part daha yaa
    ···
  15. 490.
    +10
    Boncukçum canım kardeşim şu hikayeyi en güzel yerinde kesmesene lan
    ···
  16. 491.
    +2
    devam panpam devam
    ···
  17. 492.
    +11
    lan olum kaldıralım şu çocugu bizim şoparlara söyliyeyim
    ···
  18. 493.
    +1
    ayraç 5. sayfa
    ···
  19. 494.
    0
    11 i bekleyelim. hemde bi rizorvıd atmış olalım
    ···
  20. 495.
    +1
    Boncuk her partın sonunu öyle bir bitiriyon ki içimde patlıyor amk meraktan ölüyoz burda
    ···