rez gec kaldık ama ossun

vay mk ben de okudum baştan sona ağlıyorum şu an. :(:(:(:(:

ulan herşey geçicek hep böyle olmıyacak kardeşim acın dinmesede azalıcak inan buna yolun açık olsun

https://www.youtube.com/watch?v=eXgXFQwk-0w

cevap vermedi. 5-10 saniye kadar sustuk. ben seni hep sevdim be mihrap dedim. senden öncesi yoktu be. hiç olmadın değil mi? sen de hiç olmadın be? duygularımla oynadın. onca şey yaşadık ama sevmedin ha dedim. ne kadar kolay söyledin öyle. ben bile sevdiğimi bu kadar zor söylerken dedim. cevap gelmiyordu. keşke tanımasaydım seni dedim. keşke o güne dönsem de o lanet terminalden seninle tanışmadan ayrılsam dedim. ben de seninle tanışmamayı isterdim. keşke olmasaydı dedi. bir daha da asla ama asla kimseye bana yaptığın gibi yapma dedim. kapattım.

not: kız belki geri dönmek için aradı. benim yalvarmamı felan bekledi ama ben olmaz artık dedim. belki de gerçekten kızdığı için hesap sormak için aradı bilmiyorum. okuyanlara teşekkür ediyorum.

kansız huura denk gelmişsin hungur hungur aglıyorum mk

ben seni çok sevdim lan dedim. hem de o kadar sevdim ki dedim, baksana senin için yaptıklarıma dedim. hep uğraştım senin için dedim. şu dünyada ilk defa sevildiğimi sanmıştım ama sen de oyun oynadın benimle dedim. sen dedim sen. sen hiç mi sevmedin beni bir kere olsun doğruyu söyle ne olur hiç mi sevmedin dedim. sevmedim dedi. sevdim ama arkadaş olarak sevdim dedi. ondan ilerisi hiçbir zaman olmadı dedi. peki onca yaşanan şeyler dedim. sustu. susması beni deli ediyordu mk. ne diyeyim ki sana dedim. ne dememi istersin ya da dedim. beni arayıp ne istememi istersin dedim.

atamadım dedim. yapamadım. kusura bakma dedim. ben her şeyimle seni sevdim peki sen ne yaptın? beni bırakıp gittin. baksana hala üste çıkmaya çalışıyorsun. ender düşünmüş beni gerçekten sevmese dandik şeyleri neden saklasın, neden bana yollasın demiyorsun da neden yolluyorsun, çöpe atsana diyorsun. sen ne vicdansız bir insansın be. ender, bak ben sen beni yanlış tanıdın ben aslında öyle biri değilim dedi. niye dedim ya? niye gittin. bir neden söyle sadece bir neden dedim. söylemedi. ne zaman zora gelse susardı. telefonda da susuyordu. numaramı nereden aldın dedim. mehtapdan aldım dedi. merak etme geri sileceğim dedi.

çöpe atsaydın dedi. keşke çöpe atsaydın. o kadar değerli bir şey değildi o dedi. ama sen annenin verdiğini söyledin dedim. saf gibiydim mk. kız yalan söylüyordu annesi felan almamıştı. mal gibi ona inanmıştım. normal hiçbir değeri olmayan, pazardan alınmış bir bilekliği bana yutturmuştu. helal olsun lan. cin gibi kızmış. endere de öylesi yaraşırdı. bir oynatılmadığı kalmıştı enderin. hoş ender kuklaya dönmüştü. ama tabii o an anlam veremedim. hala sinirden böyle düşünüyor diye içimden geçirdim. ne kadar safmışım lan. ne kadar malmışım. bir insana her şeyiyle nasıl güvenmişim. mk sanki onu peygamber kabul etmiş, hiç yalan söylemezmiş gibi sevmiştim.

şey dedi. ben seni şu yolladığın şeyler için aradım dedi. eline geçti demek dedim. evet ama pek hoş olmadı dedi. niye dedim. burası cemaat yurdu. bir erkeğin gelip görevliye benim adıma paket vermesi hoş bir şey değil dedi. içinden ne çıktı ki dedim. ne yolladım ki sana dedim. bir kaşık, bir bileklik, biraz da karanfil dedim. bana verdiğin hatıraları sana geri iade ettim hepsi bu dedim. o bileklik senin için önemliydi. senin olanı sana geri verdim. neden büyütüyorsun dedim. sustu bir şey demedi. başkası olsa çöpe atardı ama ben sakladım. o benim yârimin dedim sakladım. annesi verdi ona ben nasıl bir köşeye atayım o hediyeyi dedim.

devam boyle kesilmez devam reis

bir telefon geldi. o günde yurdun terasında tek başıma sigara içiyorum. açtım telefonu. ben hep karşı tarafın alo demesini beklerdim mk. niyeyse o gün ilk ben alo dedim. alo, ben mihrap dedi. elimdeki sigarayı düşürdüm mk. o ses. onun sesi. lan ben bu sese aşıktım mk. bu aradığım şeydi. simyacıların aradığı formül, madencilerin aradığı elmas neyse benim için de bu ses değerliydi mk. lan elim ayağıım boşaldı. nasılsın dedim. iyiym sen dedi. iyiyim dedim. iyi olmaya çalışıyorum yani dedim.

sigaramı, yârimi, sevgimi, sevincimi, yaşama umudumu her şeyimi almıştı bu hayat. ne kadar yalnız kalırsam o kadar sevilmek istiyordum ama enderi kimse sevmiyordu. bir allahın kulu da gelip seni seviyorum lan ben dememişti. ender diğer çocuklar gibi değildi. ender... peçeteye adını yazacak kadar cesareti olmayan biriydi ender. ender asosyal takılan, mihrabını başkalarına kaptıran biriydi. beynim kendini kemirirken aradan 2 hafta geçti.

derken 2 hafta geçti. ne ses vardı ne de seda. öylece gitti diyordum anılar. her şey gitti mi lan öyle dedim. size sanki seçme şansı bırakıyorlarmış gibi mk. seçemedim. her şey birden oldu. sevgi denilen soyut kavram. mihrapla bütünleşmişti. mihrap=sevgili=ben demekti. ama şimdi mihrap=? olmuştu. o başkalarına gitmişti. belki de o peçeteye adını yazan bin kurusuyla belki kantinde sıra beklerken tanışacağı bir çocukla ya da kulüpte biriyle çıkacaktı. evet binler. ender hep gibilen, hayatı bir avuç takla dolu, yüreği dertle dolu, çirkin, mal, yalnız biriydi. o kadar yalnızdı ki o ender denilen çocuk... sığınacak limanlarını hep yakmışlardı. şimdi de denizini yakıyorlardı.

Panpa zaten efkarliydim iyice dibina koydun

takıldım gökhanla gece saat 1-2 de eve dönüyordum. talaşta seyire gidip paso manzara iziyorduk. dertleşiyorduk. beni bir Gökhan anlıyordu mk. hatta bütün bu yaşadıklarımı anlatınca ağladı mk. benimle birlikte ağlayan bir tek dostum olmamıştı o güne kadar. Gökhan adamdı adam. allah başımdan ekgib etmesin onu mk. dalga geçerdi benimle. ender, ben de bıraksan seni ne yaparsın lan derdi. mk kimsem yok zaten. bir Gökhan var arkadaşım. o da giderse tam kafayı yerdim galiba mk. onun desteği çok önemliydi benim için.

lan yaz yaz amk efkarlandım yaz

burda mısınız mk? çok yalnızım lan.

bir çay bahçesinin önünde durduk. Gökhan, oğlum üzülme lan dedi. boşver dedi. biz yalnızken daha mutluyuz. baksana etrafına. onlar çok mu mutlu sanıyorsun dedi. tam o anda yanımızdan el ele tutuşmuş bir çift geçiyordu. mihrapla o an geldi aklıma. bir kere bu yanlış metrobüse binmiş mk. yarı yolda geri dönmüş. tek başına saat 9 da ipeksarayın kenarındaki ıssız parkta bekliyor. yanlarında da erkekler varmış. beni aradı. ender gel beni al, yanlış metrobüse bindim dedi. yanına gittiğimde koşa koşa bana gelip sarıldı. çok korktum ender, sen olmasan burada böylece kalırdım. taksi numarası da bilmiyorum dedi. beni yurduma bırak dedi. mk o koşup gelip sarılması, ağlaması.. korktum demesi. lan dün gibi aklımda mk.

https://www.youtube.com/watch?v=-_t6UCPujS4

istemeyerek de olsa kutuyu gökhana verdim. ben mi vereceğim dedi. cevap veremedim mk. Gökhan benim kararsız kaldığı zamanlar hep kendi karar verirdi. aldı kutuyu arkasına bakmadan döndü. yürüdü yurda girdi. arkasından bakakaldım mk. koşup dur lan dur deyip ağlamak geldi. içim yanıyordu mk. içimden sanki son parçamı da alıp zütürüyorlarmış gibi hissettim. off ulan dedim. bağırarak offfffffff ulaaannnnn dedim. sigaramın dumanına gömülüyordum sanki. arabaya yaslanıp gökhanı beklemeye başladım. 5 dk sonra Gökhan görüldü. yürüdü. tamam dedi. ne oldu dedim. orada duran güvenlikçiye kızın adını söyledim. o da ileteceğini söyledi. lan içimden bir şey boşaldı mk. şu sol yanım var ya. bıçak girmiş gibi oldum. hadi dedi Gökhan. arabaya atladık. sıladan yukarıda linkini verdiğim şarkıyı açıp bağıra bağıra eşlik etmeye başladım. bir yanım acıyor, gözlerim doluyordu.

yurdun önüne geldik arabadan indim. birer sigara yaktık. hala kararsızım mk. kutu elimde. gökhana bakıyorum. verecek misin diyor? bilmiyorum diyorum. kutuda sanki inciler, altınlar, kolyeler, değerli her şey var mk. ondan bana kalan sın şey mk. hele o bileklik. parfüm kokusu. onun kokusuydu mk bu. açtım kutuyu. içine baktım. kolyesine, o karanfile, kaşığa... her şey tekrar gözümün önüne geldi. sigaramdan çok uzun bir nefes çektim. yurduna baktım. kaçıncı katta, hangi tarafta oturuyor bilmiyordum. beni bir kere görmesi için nelerimi vermezdim mk.