peki canım kardeşim. o zaman gel biz o son satırdaki "sosyalist"i "sol"cu yapalım. şimdi lenin de müslümanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle "solcu" veya "ilerici"liğini kaybediyor, öyle mi? sovyet devriminin tarihsel bir ilerleme olduğuna dair bilimsel gerçeklik, işe müslümanlık girince bir anda "gerici" oluveriyor değil mi? pek alıngan bir alevisin galiba. her türlü "spiritüel dogma"ya karşı birisi olarak, kimin "solcu" olup olmayacağına karar veren bir dogmatik mekanizma olarak kendini konumlandırman, gerekçelendirmelerini de yine hdp'nin "alevilik" tarzı dogmatik sistemlere yaptığı saldırılar üzerinden temellendirmen de biraz ironik değil mi? demek istediğim, düşünce ürettiğin kelimeler bile sistemden, kültürden aldığın şeyler. "ben kesinkes dogmatik değilim" tarzı bir açıklamanın kendisi "dogmatik"tir. bazı dogmatik yanlarımız olduğunun önkabulü eşliğinde, şimdi de sıraladığın eleştirileri yanıtlayayım kendi açımdan, bir hdp seçmeni olarak.
bir kere öcalan'ın "kadın hakları"ndan bihaber olduğunu iddia etmen ekstra komik. eğer zahmet edip de bir iki satır okusaydın, kendisinin foucault'un çözümlemelerinden ne kadar etkilendiğinin, hatta kopya ettiğinin farkına varırdın. biyoiktidar, evlilik, cinsiyet ahlakı tarzı konularda bolca kelam etmiş bir adam. kadının özgürleşmesi yönünde de zaten sistemin elverdiği koşullarda adım atmaya çalışan bir adam. mesela sen "eşbaşkanlık" meselesinin fikir babasının, ypj- yjastar tarzı örgütlenmelerin kurucusunun, kürt kadınlarının her kademesinde aktif olarak görev aldığı bir hareketin ideologunun "kadın haklarından" bihaber olmadığını iddia ediyorsun öyle mi? gerçekten, sana da biraz komik gelmiyor mu savların?
gelelim "şeriatçı üyeler", "4+4+4 eğitim sistemi", "kutlu doğumda kadınların ayrı oturması" üzerine temellendirmeye çalıştığın "gericilik" eleştirisine. öncelikle bir oluşum içerisinde "şeriatçı" üyelerin bulunması o oluşumun "ilerici" bir nosyon sahibi olmasına engel teşkil etmez. yine bolşevik devrimi üzerine temellendirmek isabetli olacaktır bu savı. yukarıda bahsettiğim gibi bolşevik hareketin içerisinde de "müslümanlar, şeriatçılar" bulunuyordu fakat bu bolşevik hareketin bilimsel manada ilerici bir değişim sağladı gerçeğini değiştirmiyor. ha eğer bolşeviklerin "ilerici bir devrim yapmadığını" söylüyorsan -ki çarlıktan her anlamda daha ilericidir tartışmaya mahal yok- kendi "gericilik" ve "ilericilik" kavramlarını tam olarak hangi temele dayandırıyorsun, "sünni olmamaya" mı? kaldı ki hdp'de en fazla muhafazakar-liberal düşünce sahibi olan insanlar var, birinin bile "demokrasi" dışında bir vurgu yaptığını görmedim, buna altan tan dahildir. sonuç olarak savın da oldukça temelsiz ve bilimdışı olduğunu söylemek durumundayım. aynı şekilde, kürt kadınının bariz kazanımları ortadayken kutlu doğum haftasında kadın ve erkeklerin ayrı oturtulmasından yola çıkarak bu kazanımları yok sayman da acayip. bunu siyasi bir manevra olarak -tıpkı lenin'in yaptığı gibi- algılamak yerine, ypj-yjastar'ı, eşbaşkanları, diyarbakır nevruz'unda sahnenin en önünde açılan lgbt ve mor bayrakları toptan yok sayman -diyarbakır dediğim yer de hizbullah'ın bir zamanlar kadınlara açık giyindikleri gerekçesiyle sokak ortasında kezzap attığı yer hani.-
https://youtu.be/TgmUrLHmE7k?t=4s (bahsi geçen bayraklar) de keza saçmalık. kürtlerin devlet tarafından feodal çürümüşlüğe bırakılmasından, kadınların eşbaşkan olduğu, lgbt'yle omuz omuza verildiği, kadın sığınma evleri açıldığı bir atmosfere gidişe "tümden gerici" olarak yapılan bir nitelemede ben olsa olsa kasıt ararım, kusura bakma.
sadece aleviler üzerinden yapılan bir anlamlandırma yanlış sonuçlar doğuracaktır şu "alevi düşmanlığı" meselesinde. senin söylediğin "islam kardeşliği" sadece alevilerin katlinde değil, süryanilerin, ermenilerin ve yezidilerin katledilmesinde de büyük pay sahibidir ve ne yazık ki geçmişte kürtler de bu katliamlarda sorumlular olarak öne çıkmışlardır. fakat hdp'nin tutumu burada değerlidir. muhafazakar olarak görülen ahmet türk bile, çıkıp "ermenilerden, süryanilerden ve yezidilerden" özür diliyor ve kürtlerin geçmişteki hatalarından dolayı pişmanlığını ifade ediyorsa bu "islam kardeşliği"yle o "islam kardeşliği" aynı şeyler değildir. o islam kardeşliği, "sünnilik" temelinde şekilleniyordu, onun mirasçısı olarak suçladığın hdp ise bu seçimlere alevi kotasıyla girme kararı aldı -ki halihazırda da alevi milletvekillerinin sayısı da oransal olarak oldukça yüksektir.- süryani bir büyükşehir belediyesi eşbaşkanına hatta milletvekiline sahip. mezhepçilik ve gericilikle suçladığın aynı hareket, ezidilere yardım elini uzatan, ezidi sorununu kamuoyuna taşıyan tek hareket olma özelliğini de taşıyor. senden ricam, artık bu alevici ve irrasyonel hezeyanları bir kenara bırakman. dediklerinin aksi istikametinde zuhur bulmuş milyonlarca örnek varken, tek bir politik manevra üzerinden hdp'yi "mutlak gerici" olmakla suçlaman gerçekten üzücü, hatta acı verici.
4+4+4 meselesinde ise sanki bu "tüm partinin ortak hareketiymiş" gibi bir tespitin var. fakat sadece idris baluken ve sırrı sakık bu önergenin lehine oy vermişler. bu da yine, zekice kurgulanmış politik bir manevradır, muhafazakar kitleye yönelik bir harekettir, aleyhte oy veren 30 küsür milletvekilinin üzerinden değil de lehte oy veren 2 milletvekilinin üzerinden yapılan "gerici" yaftalaması olsa olsa komiktir, bilim ve akıldışıdır.
aslında "tek adam" meselesinin gerekliliğine de değinecektim de. halihazırda "tek adamlığı" eleştirmemişsin, tek adamlı bir partiyi eleştirme hakkının varlığını belirtmişsin. buna da değinebiliriz tartışma ileriye taşınırsa.
selametle.