1. 1251.
    +42
    kafeden çıktım,

    soğuk yüzümü yakarak bana "naber lan yannanım" dedi.. yaraktan halliceydim zaten.. haksız sayılmazdı..

    merdivenlerden inerken, kafam çorba olmuş bir vaziyette, sersem salak bir şekilde iki kere düşme tehlikesi atlattım..

    ne olmuştu böyle yahu..

    ne oluyordu?

    ben..ben hala ayşen mayşen diye sayıklıyor,

    mine, o beni çok seven, biriciğim mine daha anında ağzıma sıçıp gidiyor..

    tek bir saniye ile, bütün hayallerim, kendi çapımda kurmaya çabaladığım geleceğim yerle bir oluyor..

    ne oluyor beyler?

    hayat neden beni hep böyle, en amansızca ve en mutlu olduğum anlarda sınıyor?

    bu beyin ambalesi ve karmaşık haller içerisinde bir vaziyette, ellerim çeplerimde, kısa ve seri adımlarla, ilerliyordum şehrin soğuk sokaklarında...

    sonra birden bire durdum..

    istop eden bir araba gibi,

    zank diye..

    dışardan bakan, sorunlu sanmıştır o hareketimden sonra beni.. insanların akıp geçtiği o kaldırımda, öylece durdum.. sinyal vermeksizin...

    kaldım.. belki saniyelerce, belki dakika...

    yanımdan annesinin elini tutan küçük bir kız çocuğu geçti, kafasında kırmızı beresi.. dönüp baktı.. meraklı meraklı "bu abi ne yapıyor böyle" dercesine... elinde deri çantası, pardösülere bürünmüş orta yaşlı, alaca bıyıklı, ciddi suratlı bir adam geçti.. umursamadı bile..

    anılar geçti...

    hayatım geçti...

    bir film şeridi gibi,

    rüzgar gibi geçti...

    şu son 5.5-6 ayda yaşadıklarım..

    ayşenin gururumu paramparça edişi geçti yanımdan..

    okan ın zorunlu gidişi geçti...

    nilay ve tolga nın döndürdüğü dolaplar geçti..

    serhatın yavşaklıkları geçti...

    ebrunun umutsuz aşkı geçti...

    minenin kırdığı umudum geçti...

    .
    .
    .
    tsigalko adında bir adam geçti yanımdan.. adam da demeyelim.. daha çocuk sayılır.. sakalı filan epeyce ama.. aklı o kadar değil..

    yürüdü, öyle saf, öyle masum.. yüzünde aptalca bir gülümsemeyle.. belli ki daha bütün bunların hiç birini yaşamamıştı henüz.. hala gülebiliyordu katısız ve pürüzsüz..

    tsigalko adında bir adam geçti yanımdan... geçti... ve gitti...

    o soğuk kış akşamı.. orada,kaldırımda, bir sokak lambasıymışcasına sabit, yalnız ama etrafına ışık vermeden bekleyen kişi,

    artık bambaşka biriydi...
    ···
   tümünü göster