/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 451.
    +6
    Bi insan pazartesiyi bu kadar merakla, istekle bekler miydi ? Beklerdi, en azından ben beklerdim. Bekledim de. Sonunda geldi çattı pazartesi. Bu sefer her zamankinden daha şık giyinmiş, daha özenle hazırlanmış ve gülücükler saçarak gitmişim okula; sırf Büşra'yla görüşebilirim diye.

    Bi önceki geceden Mikail'le de haberleştik, yine yanımda yamacımda duracak. Büşra gelince bi ayar çekicez falan filan, planımız bu. Basit ama işler gibi. Sınıfa gittim, en arkaları mesken tutmuş olan ben işim gücüm yokmuş gibi gittim yine en öne oturdum. Ders dinleyeceğimden değil, Büşra uğruna ulan. Sınıftakilerde bugünkü değişimimi farketmiş olacak ki sınıfa girdiğim andan itibaren takılmaya başlamışlardı bana.

    "Ooo (izmirli) hayırdır, ders çıkışı düğüne mi geçiyosun"
    "Olm iki dirhem bir çekirdek olmuşsun, yakışmış yakışmış"
    "Siftah mı lan, basayım şu ayakkabılarına da adet yerini bulsun ehe ehe ehe"

    Olm çok mu abartmıştım lan acaba ? Yoo, ben her zaman şık giyinen bi insandım. Giyimim kuşamım, renk seçimlerim, uydurduğum kravatlar ayakkabılar vesaire hep yerli yerinde olurdu. Evet kravat, şaşırmayın. Bi tarz mı denir ya da bi seçim mi size kalmış. Ama hep gömlek-kravat kombinleri giymeyi tercih ediyorum beyler. Resmi davranmak gibi olduğundan değil, ama kendime yakıştırdığım şey bu. Ki herkeste yakıştırırdı. Ama bugün hal ve tavırlarımdan olsa gerek biraz daha göze batmıştı. Ulan çok mu heyecanlıydım acaba ? Hazır değil miydim henüz güzel gözlerini görmeye, gülüşünü hissetmeye, sesini-konuşmasını dinlemeye ? Neden olmayayım ki, bi karşı cinsle ilk tanışmam mıydı ? ilk yakınkaşıp konuşmam mıydı ki ? Hayır, değildi elbet. izmir'in en gözde yerinden gelen, kadınlarla arası çok iyi olan bi beyefendiydim (yani öyle söylenirdi hep). Ama bu sefer farklıydı, başkaydı.

    Tüm bunlar yaşanırken Yasin bini boş geçer mi hiç, o da geldi yanaştı diğerleri gibi yanıma.
    "Ooo paralar yatmış heralde (izmirli) bey, jilet gibi giyinmişsiniz. Neye borçluyuz ya bunu ?"

    Geldi yine tipini gibtiğim, bi de bununla muhattap olması var şimdi. Ama sınıfla aram iyiyken ve böylesine keyfim yerindeyken kimseyi tersleyip dert edinemem. Hoşgörülü davranıcam ulan, sana bile iyi davranıcam.

    "Sağol Yasin sağol, her zaman ki halim ya. Bu sabah biraz daha erken kalkmış olunca hazırlanmaya daha çok vakt buldum. Ondandır ondan"

    "Eee benim şu borç işini ne zaman hallediyoruz ya, motoru alıcam senden haber bekliyorum kanka. Ateşlesen de şu parayı bi iki tur atsak seninle"

    "Ne borcu kardeşim ? Ne motoru ? Durup dururken sana neden 1.000 lira borç vereyim, ne münasebet. Şaka yaptık, güldük eğlendik hemen ciddiye almışsın yapma, saf olma olm bu kadar gerçekçi ol biraz. Hadi sonra konuşuruz kardeşim hadi"

    Büyük anlamda yüzü düşmüştü, beklediği cevap bu değildi. Beni böyle görünce yumuşak bi anımda denk gelip bişeyler koparabilmeyi, ciddi olmadan söylediğim şeyi ciddiye bağlatmayı denemişti. Yanıtını, payını alıp oturmuştu köşesine. Ama belliydi yani, bu burada bitecek bi konu değildi. Bitmezdi, bu huur çocuğu bitirmezdi.

    Ben sıraya geçip bekleyişe girecekken hiçte geç olmadan dünyamı aydınlatan güneş parçası sınıftan içeri girdi o müthiş yüz ifadesiyle. Sınıfı göz gezdirmeye başlamışken ben çoktaan hayranlıkla seyretmeye başlamıştım bile. Gözlerini birini arar gibiydi, arka sıralara bakınıyodu genel olarak. Ulan hepte benim oturduğum yerlerdi oralar, beni mi arıyodu ki acaba ? Olabilir miydi ? Mikail daha fazla geçmeden "Büşra" diye seslendikten sonra aramayı bırakıp yüzünü bize çevirdi. Göz göze geldik. Sanki tüm arayışı sona ermişte aradığını sonunda bulmuş gibi. Gözlerini kaçırdı, başını gülümseyerek yere eğdi. Hızlı adımlarla yanımıza geldi, Mikail'le selamlaştı. Sonra çokta gecikmeyen tatlı mı tatlı bi gülümsemeyle sırasını bana getirmişti;

    "Sana da Günaydın (izmirli)"
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster