/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +30
    gezip dolandıktan sonra yurda gidecekken odaya üç beş bişey alayım dedim, lazım olur yerim falan. çünkü yurt yemekli olsa da ilk 3 gün tüm öğrenciler gelip yerleşene kadar yemek verilmeyecekmiş. neden mi ? kalanlar huur çocuğu da ondan. kahvaltı ve akşam yemeği olarak açık büfeyle verilecek yemek ilgimi çekmiyo değildi aslında. 70 kişilik bi erkek yurdu ve herkese yetebilecek şekilde ayarlanmış bi açık büfe ? pek mümkün değil gibiydi aslında, ama görücez bakalım.

    alışverişimi yapıp odaya geldikten sonra odaya hala gidip gelen olmadığını gördüm. e okul başladı amk, ne zaman gelip yerleşecek bunlar. ya da ben mi sazandım 1 hafta erkenden gelerek ? odamız genişçeydi aslında. 4 kişisel dolap, odanın 4 köşesine koyulmuş 4 yatak, 1 büyük buzdolabı, 2 büyük masa ve duvarda asılı orta halli bi televizyon vardı. diğer odalara bakılacak olursa fazlasıyla geniş ve ferahtı. üstelik tek balkonu olan oda da bizimkiydi. yaşadık amk.

    odaya geldikten bi kaç dakika sonra kapım çaldı, kapıdaki isim eşqin. gel dedim qaqaş, bi tanışalım seninle. javid yine aynı yüz ifadesiyle "iyi günler aga" diyip odasına çekildi. gider gitmez eşqin'e onu sordum;

    "aga, bu javid benden hoşlanmadı heralde. neden böyle davranyo lan ?"
    "yok kardeşim seninle alakası yok, pasaportunu kaybetti o salak dünden beri onu arıyoruz. uykusuzdu sabahta erken kalkınca sana denk geldi. şimdi de yatmaya gitti zaten, uyanınca tanışırsınız"

    ulan çocuk bülbül gibi türkçe konuşuyodu, en ufak aksama yok. azerbaycandan türkiyeye okumaya gelmek için türkçe eğitimi almaları gerektiğini, tömer sınavından geçemezse ülkesine geri gönderileceğini anlattı. 100 üzerinden 60-70 aldığınız bi yabancı öğrenci sınavıyla buraya gelip rahata ereceğiniz sanıyosunuz ama hazırlık okutur gibi dil öğretiyolar size. yazık lan, ama olsun. türkçe azerice yakın amk, öğrenirler elbet. bunu duyduğum anda o klagib geyiği sormadan geçemedim;

    "pekekent sizde iş adamı demek mi lan, burda sakın demeyin öyle şeyler sakarya'da linç ederler sizi"
    sinirlendi muallak, "hay blyet" falan diyerek söylendikten sonra "neden herkes bunu soruyo dıbına koyim" diye açıklamaya başladı. ulan sıkılmış çocuk, herkes bunu soruyomuş amk.
    pekekent iş adamı değil büyük adam, iri adam demekmiş. cüsse olarak yani. sinirle bunu açıkladı bana dakikalarca. neyse dedim, güldük geçiştirdik. cebinden sigara paketini çıkarıp bana tuttu "içer misin kardeşim" diye. geri çevirdim.

    beyler şu yaşıma kadar ağzıma bir kere bile sigara vurmadım, vurmakta istemedim. sigara içenlere de hala anlam veremem. ne anlıyosunuz lan şu sigaradan ? ne faydası var size ? hem sağlığa zarar hem de cebe, ama içeni kadarda çok olan başka bişey yok. hala içmedim, ölene kadar da içmicem ulan.

    "sizin balkonda varmış, gelir burda içeriz artık" diye güldü, yok dedim olmaz. hadi bu seferlik sonrasını bekleme. balkonda bizden önceki kalanların kültablasıda duruyodu, verdim odana zütür diye. yata kalka da dua ediyorum "ulan odadaki 3 kişiden birisi kullanırsa ne tak yicez, rahatsız olurum ben" diye. ister abartı diyin ister artislik, kokusundan dahi rahatsz olan ben odada içilmesine hatta dumanının içeri süzülmesine tahammül edemezdim. balkona geçtik, sigarasını içerken sordum sabah sorduğum soruyu tekrardan. "neden azerbaycanda değil de burada okumak için geldiniz, orası daha kolay olmaz mıydı sizin için ?" başladı anlatmaya;
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster