/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +1
    ciksen yıldır okullarında okutulan marksist teori, ruslar'ın milliyetçilikleri ve ortodoksluklarına hiç zeval vermedi, aksine pekiştirdi. işte, milli ve dini değerlerin asla yok edilemeyeceğini bize öğreten bu ciksen yıllık labaratuvar, bugün insanlığın önünde büyük bir tecrübe gibi durmaktadır.

    yeniden milli ve dini değerlere dönüş yapmaktıysa niyetiniz, milyonlarca müslüman ve türk'ün milli ve dini değerlerinden bir yüzyıl ne istediniz? milyonlarca müslümanı, türk'ü neden öldürdünüz.

    işte bu soruların çoğaldığı bugünlerde türkiye aydınları orta-asya'nın bağrından çıkmış bir bolşeviki sıkça tartışmaya başladılar, adı: sultan galiyev!..

    bugünlerde attila ilhan yazılarıyla, halit kakınç kitaplarıyla sultan galiyev'ı türkiye'nın gündemine taşıdılar, ikisine de sonsuz teşekkürler...

    ancak ülkemizde sultan galiyev'in fikirlerini en güzel özetleyen kitap, hürriyet yayınları'ndan 1981 yılında çıkmış: sultan galiyev ve sovyet müslümanları adlı kitaptır. iki yazarlıdır: alexandre bennigsen-chantal ouelquejay..
    benım kuşağımın sultan galiyev'i tanıdığı kitap, bu kitaptır. yeni baskısı yapıldı mı bilmiyorum. eski kitapçılarda hala bol miktarda mevcuttur.

    sultan galiyev'i tanımadan önce gözlerinizi kapatın ve tarihin karanlıklarına, orta-asya bozkırlarına doğru avazınız çıktığı kadar bağırın: sultan galiyev! sultan galiyev!.. çünkü sultan galiyev, yazımın burasına kadar söylediğim her şeyi "öngören" ve "bas bas bağıran" bir bolşevikti...

    fikirlerimizi, coşkumuzu borçlu olduğumuz adamın adıdır. sultan galiyev'in fikirlerini bir kaç satırda özetlemek mümkündür, bugün "galiyevizm" de denilen doktrin şudur: "doğulu halklar, amerika, avrupa ve rus emperyalizminden korunmak için kendi konfederasyonlarını, sosyalizmlerini kurmak zorundadır!...

    bunu tamamlayan görüş şudur: "sanayi devrimini yaşamamış doğulu türk, fars, arap, müslüman halklar, milli ve islami değerleri korunarak sömürgeler enternasyonalizmini kurmalıdır!..

    henüz 1920'lerde söylediği şudur: "sovyetler rejimi, hızla rus milliyetçiliğine ve devlet kapitalizmine dönüşecek!"..
    ancak, en çok yankı bulan tüm fikirlerinin temeli olan düşüncesi şudur: "avrupa proleteryası kendi sömürgeci burjuvasıyla iş birliği yapmıştır. sömürge kaynaklarını burjuvasıyla ortaklaşa hüpletmiştir. bu yüzden avrupa solu, dünya sosyalizmine öncülük edemez, motor rolü oynayamaz!"..

    bu düşüncesini tarih doğrulamıştır. avrupa proleteryası sömürge kaynaklarıyla zenginleşen avrupa burjuvasıyla güle oynaya avrupa birliği'ni kurmuş; sovyetler, bir günde, eski çar sıyasetıne başlamıştır!

    ancak, sultan galiyev gerçek bir devrimci, gerçek bir bolşevikti. milli ve dini değerlere kalben inancı yoktu. milli ve dini değerlerin tarihten ve halkların gönlünden silinemeyeceğini tarihi bir gerçek olarak kabul ediyor, söylüyordu. sanayi devrimi yaşamamış doğulu halkların en büyük bağımsızlık değerlerinin milli ve dini değerleri olduğunu söylemeye çalışıyordu.
    ve sultan galiyev bu düşüncelerini hiçbir zaman gizli kapaklı söylemedi. aksine, aleni, dergilerde, konferenslarda ulu orta bağırarak haykırarak söylüyordu. bir dizi doğu halkları konferansı ve sonuncusu bakü, doğu halkları konferansı'nda da söyledi. sultan galiyev o günlerde arkasına orta-asya'yı almış çar'ın ordularına karşı savaşıyordu, bu yüzden kimsecikler sultan galiyev'in bu görüşlerine sesini çıkartamıyordu.

    ta ki, sovyet devrimi içerdeki savaşı durduruncaya kadar. 1929'da sultan galiyev bu görüşleri yüzünden tutuklandı ve bu görüşleri "milliyetçi sapma" kabul edilip on yıl hapis yattı. sultan galivev'in bu görüşlerini cazip bulan tanıdık bir sima daha var, trabzon sahili açıklarında denizde öldürülen mustafa suphi! türkiye komünist hareketinin ilk ve tek en büyük ismi. mustafa suphi?nin görevi de, doğulu halkların uyandırılmasıydı; yani, mustafa suphi'nin görevi, türkçe, farsça, arapça dergiler çıkarıp, bir sömürgeler enternasyonalizmi kurmak, emperyalizme karşı doğulu halkları ayaklandırmak!

    rusya'da iç savaş, türkiye?de istiklal savaşı, yer yerinden oynuyor, bir avuç adam, dergileri, gazeteleri, konferanslarıyla orta-asya'yı ayağa kaldırıyordu, öyle ateşli, öyle hareketli, öyle deli dolu koşuyorlardı ki, bizim enver paşa dahi osmanlı orduları yenilince oraya koştu... hatta, mustafa kemal türkiye komünist partisinin kurulmasına önce izin verdi... ve sonra mustafa suphi, öldürüldü...
    gitti hepsi... yoklar artık... kalemi eline alıp düşünmeye vakit bulamadan yularsız atlara binip orta-asya steplerine koşan bu adamların fikirleriyle, mücadeleleriyle aramızda artık büyük bir kopukluk var!.. hepsi bir bolşevik bunalımı geçirdi. hepsi öldürüldü. milliyetçi bağnazlarca öldürüldüler. ve bugün tarih bu soylu düşünce ve dava adamlarını haklı kıldı. bugün, bu bilge ve acı çekmiş, bu eski zaman kahramanlarının adlarını genç kuşaklara ögretmemiz gerekiyor...

    ne diyordu bu adamlar, ne istiyorlardı, hangi fikri yaymak için doğu topraklarını ateşe vermişlerdi!. doğu'nun kaderini değiştirmek istiyorlardı. çağımızın ve tarihlerin en büyük fırtınası bağımsızlık bayrağını, emperyalizme karşı savaşı!
    ve öyle günler geldi ki, türkiye'nin komünistleri dahi, bu insanların hem bolşevik hem de milli değerlere saygı duyuşlarıyla alay ettiler!.
    oysa bugün, 2000'li yıllar... dünya siyaseti, bosna, çeçen katliamları, irak, afganistan işgali, sömürgeleşen türkiye, azerbaycan'ı gördükçe, hepimiz çığlık çığlığa yırtınarak bu soylu adamların sözlerini hatırlıyoruz...
    ne diyelim, iş işten geçti mi diyelim... ya da, tarihin karanlıklarına doğru avazımız çıktığı kadar bağırıp: "çık gel mustafa suphi, kalk gel sultan galiyev!" diye mi bağıralım.

    dedikleriniz oldu, sovyetler yeniden çarlığa dönüştü, avrupa proleteryası tüm dünyayı kandırıp kendi burjuvasıyla mutlu bir hayata başladı. dediğniz oldu, türkler'in, farslar'ın, araplar'ın doğulu mazlum halkların, emperyalizme karşı büyük birlikler kurulmasından başka hiçbir şansları kalmadı!..

    bugün emperyalizm bütün çağlardan daha sert, daha korkunç hegemonik ağlarını batı dışı topraklara atmış, nükleer bombalarla kol geziyor! peki, anti-emperyalist saflara ne oldu? bu düşüncelerle büyümüş kuşaklar nerede? söyleyeyim, kimi feministçilik oynuyor, kimi çevrecilik oynuyor, kimi etnikçilik oynuyor, kimi islamcı-amerikancı, kimi küreselcilik, kimi medyacılık, kimi beyoğluculuk, kimi şöhretçilik, kim che tişörtüyle mutlu, kimi küba'yla nostaljilik oynuyor, kimi avrupa'ya sarılır, kimi halkını aşağılar, kimi bizden adam olmaz yazıları yazar, kimi kürt'ü, türk'ü, şii'yi, arab'ı birbirine kışkırtır.. ne tak olursanız olun, ancak, hepimiz anti-emperyalist ve bağımsızlıktan yana olmayacak mıydık? bitti mi? bitiş sebebini de söyleyeyim. bu eski marksist kuşak, bir zamanlar dünyayı değiştirmek için sömürgeciliğe karşı ayağa kalkmıştı. sebebi, anti-emperyalist yaygara batıdan, batının solundan, batının proleteryasından yükseliyordu. batıdan gelince sorun yok, hemen sarılırlar. batıyla kolkola girip öldüler, hapishanelere düştüler. şimdi değişen nedir? değişen artık batı'dan anti-emperyalist bir slogan, çığlık gelmiyor. batı artık bizim eski marksistlere anti-emperyalist teori göndermiyor. ne gönderiyor batının solu bizim eskilere? etnikçilik oynayın, feministçilik, çevrecilik, insan haklarıcılık oynayın, diyor...

    bir zamanlar batının şirketleri, sızler zahmet edip uçak fabrikası kurmayın, bizde kurulmuşu var diyorlardı. aynen böyle. sizler zahmet edip fikir sahibi olmayın, bizde hazırları var, siz tartışmayın, bizde tartışılmışları var, size dergi de veririz, vakıf da veririz, para da veririz, yeter ki siz bizim tartışmalarımızı bizim tartıştığımız şekilde tartışın!.. bu sistem tuttu, bugün doğu topraklarını gezin, tartışılan konular aynıdır, hepsini batılılar öğretmiştir, işte: siyasi reformlar, insan hakları, feminizm, çevrecilik, medeniyet çatışması, başörtüsü... papağan gibi her bir aydınımız bu başlıklar altında, aynı konu, aynı tartışmayı, iran'da da mısır'da da türkiye'de de aynı şekilde sürdürür. tartışılmayan tek şey: "anti-emperyalizm"dir...

    bu saçma sapan tartışmalar doğu topraklarının anti-emperyalist öfkesini yok etmekten başka işe yaramadı. iki yüzyıldır bu numarayı yiyoruz. bakın fransız ihtilali, dünyamız için büyük ilerleme, büyük insanlık, büyük kardeşlik, diye bütün sömürge cografyalarından saçıldı, ögretildi ve hepimiz, fransız ihtilalinin kurumlarını ögrenmek için ayağa kalktık. peki sonuç? sonuç, sultan galiyev'in dediğ gibi oldu, fransız ihtilaliyle yüzlerce ülke sömürge yönetimine geçti!.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster