/i/Asosyalizm

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 351.
    +18 -1
    direnmek

    çirkinsiniz
    kısasınız
    yalnızsınız
    parasızsınız
    olmak istemediğiniz bir kişisiniz
    olmak istemediğiniz bir yerdesiniz

    sürekli bunları söyleyip duruyorsunuz kendinize ve bence haksızlık ediyorsunuz

    eğer içinde olmak istemediğiniz durumu değiştirebiliyorsanız, değiştirin. ancak eee, mesela hapistesiniz diyelim. esir tutuluyorsunuz ve oradan uzaklaşamıyorsunuz. bu durumda iki seçenek var. dış koşullara esaret ya da onlardan içsel olarak özgürleşme.
    Kuşkusuz, bazı yerleri terk etmek iyi olur ve bazen bu sizin için yapılması en uygun şey olabilir.
    Ancak, birçok durumda, çekip gitmek bir seçenek değildir. Tüm o durumlarda, "Ben burada olmak istemiyorum" yaklaşımı sadece yararsız değil, aynı zamanda işlevsizdir de. Bu sizi ve diğerlerini mutsuz kılar.
    Her nereye giderseniz, oradasınızdır diye bir söz vardır.
    bu dünyaya kendi rızamız olmadan geliyoruz ve eninde sonunda kendi rızamız olmadan gideceğiz.
    ebeveynlerimizi ve memleketlerimizi seçemediğimiz gibi, ırklarımızı ve cinsiyetlerimizide seçemiyoruz.
    belli bir yaşa kadar anne ve babalarımızın gözetiminde, onların istekleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyoruz. hayata atılır atılmaz ise hayat nizamlarını belirleyen sistem tarafından üzerimizde oynanan kurallara uymak zorunda kalıyoruz. kırmızı ışıkta geçemediğimiz gibi istediğimiz malı istediğimiz kimseden karşı tarafın rızası olmadan alamıyoruz. üzerimize düşen vergileri vermek zorundayız. evimizde dahi olsak sabahlara kadar gürültü yaparak eğlenemeyiz ve daha bunun gibi kurallarla muhattabız.
    Yani insan esasında bu dünyada özgür değildir.

    her ne iseniz, her ne durumda iseniz eğer teslim olursanız, olana kabullenir ve direnmeyi bırakırsanız dış koşullar nasıl olursa olsun, içinizdeki huzur bozulmadan kalır. bi adamın 60 yıl bi hapishanede kalıp kafayı yememesi, intihar etmemesi bu sayededir.

    Siz tüm deneyimlerin geçici olduğunu ve dünyanın size kalıcı değere sahip hiçbir şey veremeyeceğini idrak ettiğinizde, teslimiyet çok daha kolay hâle gelir. O zaman insanlarla karşılaşmaya, deneyimlere ve faaliyetlere katılmaya devam edersiniz, ama bunları egosal benliğin istekleri ve korkuları olmadan yaparsınız. Yanı, artık bir durumun, kişinin, yerin, ya da olayın size doyum veya mutluluk vermesini talep etmezsiniz.

    Ben, Bu anın keyfini çıkarın Mutlu olun mu diyorum? Hayır.
    Bu anın oluşuna izin verin. Bu yeter.

    Teslimiyet bu âna teslim olmaktır, onunla bu ân yorumladığınız bir öyküye değil.
    Örneğin, siz sakatlanmış ve artık yürüyemiyor olabilirsiniz. Bu durum olduğu gibidir.
    Belki zihniniz şimdi şöyle diyen bir öykü yaratmaktadır: "işte yaşamım bu hale geldi. Sonunda kendimi bir tekerlekli sandalyede buldum. Yaşam bana acımasız ve adaletsiz davrandı. Ben bunu hak etmiyorum."
    Bu anın oluşunu kabullenebilir ve onu zihnin onun çevresinde yarattığı öyküyle karıştırmayabilir misiniz?
    Teslimiyet siz artık, "Bu benim başıma neden geliyor?" diye sormadığınızda gelir.
    Görünüşte en kabul edilemez ve acı verici durumun içinde bile daha derin bir iyilik, bir hayır gizlidir, ve her felaket ilahı bir inayet tohumu içerir.
    bu yüzdendir ki her hayırda bir şer her şerde bir hayır vardır diye boşuna dememişler.

    Yaşamı rahat bırakın. Bırakın, o olsun.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster