Yine her zaman ki gibi dersim bitmiş kampüste kuzeni bekliyordum, aynı üniversitede okumamız hala bağlarımızın kopmamış olması beni sevindiriyordu, kuzenim aynı zamanda en yakın dostumdu benim, dertlerimi, özelimi paylaştığım tek bir insan vardı, kuzenim vardı, aynı sene doğmuştuk aynı sene üniversiteye hazırlandık ve aynı sene aynı üniversiteyi tutturmuştuk..

Dersi bitmişti sonunda beklemekten ağaç oldum...

+Ne yapalım sansar yine fix devam mı? (yemek, kafede bir bardak çay ve ps salonu)
-yok kuzen bu sefer kızlarla buluşacaz unuttun mu?
+sansar dıbına koyayım bıkmadın mı bu işlerden..
-doğruyu bulana kadar bıkmak yok kuzen...

EDiT : Hikayem bitmiştir, Esen kalın..

Okuyan 2 kişi bile olsa devam ederim rezerved alın yeter

+Su akar yolunu bulur kasma sansar bu kadar
-Kasarım kuzen(adı Gökhan bu arada) ,sonunda ayıklaya ayıklaya doğruyu bulacaz elbet hem ne var bunda iki gezecez yani san ki gangbang yapacaz..
+Utanmasan yaparsın 19cm damarlıyı çıkarıp masaya vuracan diye tırsıyorum hep
-gibtir oradan sende hadi yürü kızlar bekliyor..

Yine bin bin konuşması ile tüm havamı söndürmüştü ama yine de içimde bir umut vardı, bunlar bize layık kızlardı..

Kafeye yaklaşırken kızları gördük masada ve yine kuzen konuşmaya başladı:

+dıbına koyayım bimden almadın dimi yeleği
-ya kuzen gibtir yürü hadi içeri kızlar bize bakıyor..

Ağzı hep binliğe gidiyor bununda..

beyler emeğe değer verin bari 3 kişi olsak bile yeterde şukulayın be...

Ben : Merhaba kızlar nasılsınız
Gökhan : Merhabalar kızlar

(dıbına kodumun yavşağı iki dakika da süt dökmüş kedi gibi oldu)

-Kızların adları Ece ve Esin-

Ece : Merhaba beyler yolunuzu beklemekten odun olduk valla
Esin : Aynen öyle
Gökhan : Odunluk bana özgü bilirdim ama neyse..

Şimdi kızlar bu bin'in iğrenç esprisine neden kahkaha attılar gram birşey anlamadım.

Esin : Alemsin Gökhan yaa :D
Ben : Valla onu da ben kendime özgü sanardım..

Aha lan bende başardım yine kahkahalar atıyorlar.

Ece : Sansar bugün yine formundasın her zaman ki gibi.

(Yavşaklığın bu kadarı)

Ben : Ben hep böyleyim sen bana fazla maruz kalmamışsın.

(Var mı bende yavşağım)

Ne gibten muhabbet dönüyor lan bu masada...

Ece : Kalalım o zaman...

Ben : Kalırsın elbet...

Böyle ve bunun gibi imalı mesajlarla süren 2-3 saatlik konuşmanın ardından herkes dağıldı tabi biz yine kuzenle yolda yürüyoruz ve bu amcık ağızlı konuşmaya başladı..

Gökhan : Esin iyi kız lan vallaha böyle kütür kütür...

Ben : Gökhan ne puşt herifsin bi sus ya işin gücün kütürdetmekte

Gökhan : Entel entel konuşma bin

Ben : gibtir yürü hadi ya..

Tam bir bin bu çocuk, sevsen sevilmez sevmesen 'niye sevmiyon lan gavat'der.

Her zaman ki rutin halde hep kampüse gidip duruyorduk, soktumunun sınav haftası yine gelmişti ve ebemiz ağlamaya devam ediyordu.

Ece ile pek buluşamasakta mesajlaşmalarımız devam ediyordu, hatta sınav haftası bitince kafede baş başa buluşacaktık.

Gökhan muallaksi nasıl başardı bilmiyorum ama daha sevgili olmadan kol kola gezmeye başlamışlardı, tam bir puşt bu çocuk seviyorum bunu, olmasa taşak geçeceğim pek kişi yok, canım sıkılırdı vallaha..

ulan okuyan varsa belli etsin kendini tamam amacım şuku ya da trendde değil hakkımı vermesenizde olur da rezerved falan alın burdayım diyin

Sınav haftası sonunda bitmiş ve Ece ile kafede bugün buluşacaktık çok yakışıklı görünmem gerekiyordu Ece çok alımlı ve güzel birisiydi, biraz size bahsedeyim :

1.65 boylarında kumral,ela gözlü ve çok fit bir kızdı ayrıca benden 1 yaşta büyüktü

Buluşmaya son 10 dakika...

Sigaram yoktu sigara almalıyım, lan acaba nefesim nasıl kokuyor, saçlarım iyi mi, ilk defa başbaşa konuşacaz ne konuşmalıyım lan, nasıl muhabbet açarım.. gibi sorularla 10 dakikayı geçirmiştim

Kafeden içeri Ece girdi, girmesi ile benim benden gitmem bir oldu...

Yanıma yavaşça yaklaştı ve zarif ince sesiyle 'Merhaba' dedi

+Merhaba Ece'cim bu ne güzellik
-Senin için
+Benim için mi?
-Yoldan geçen için değil ya =)

işte bu, tamda istediğim gibi gidiyordu oturduk sınav haftasıyla ve kampüsteki kişiler hakkında konuşurken benim bela kuzen aradı..

Müsadenle Ece diyip kafede tenha biryere geçip konuşmaya başladım.

+Ne var Gökhan
-Sansar naptın la yedin mi kızı ?
+Lan muallak, düzgün konuş işin gücün goygoy =) hem yiyor olsam müsade isteyip çırılçıplak vaziyette senle konuşmam merak etme
-Kapat dıbına kodumun kapat midem bulandı.

Hala çözemiyorum bu çocuğu her tabir kifayetsiz kalıyor öyle önemli anlarda da şevkimi gibiyor..

+Geldim Ece'm sendeyim

(utandım dıbına koyayım)

-ne,ne dedin sen az önce?
+Geldim dedim işte
-ondan sonra?
+sendeyim dedim
-ismimle hitap ederken ne dedin
+Ece'm dedim de noldu kızmadın dimi?
-kızarma hemen, kızmadım tabi, hoşuma gitti bi an ondan...
+bu sefer de sen kızardın *
-ya tamam herneyse..

buradan sonra konu aileler, ve yine kampüsteki olaylar oluyor buraları bahsetme gereği bile duymuyorum...

Ece ile sohbet devam ederken başka biryere geçmeyi teklif ettim, o da bu kafenin havasından bıkmış olacak ki olur dedi, hesabı ödeyip(tabikide ben ödedim) ,bar'a gitmeye karar kıldık, yolda giderken çok acayip bir soru sordu :

-Sansar..
+Efendim?
-hiç sevgilin oldu mu?
+hayır olmadı
-1 tane bilemi?
+1 tane bile olmadı
-neden peki
+boş ilişki aramadım hiç, ciddi birini de göremedim bu yüzden olmadı
-anladım

Hayır anlamadın işte, anlayamadın, reddedilme duygusunu tattım, tercih edilmeyen oldum zamanında,bu yüzdendir sitemim...

Sonunda bar'a vardık, Ece gayet mutlu görünüyordu

Damsız girilebilen bir bar'dı burası hiç gözüm tutmamıştı ama burayı da Ece önerince kıramadım..

Bar'a girdik, biralarımızı yudumluyorduk ve yine telefon çalmaya başladı, tenha biryere geçtim yine malum Gökhan arıyordu..

-Elit kardeşim neredesin
+Ceyhun sen misin lan?
-Aynen elit kardeşim, nasılsın?
+Lan Gökhansın sandım tamda sövecektim
-Sen kendini yorma elit kardeşim ben senin yerine söverim o bine
+Adamsın elit kardeşim sonra konuşalım şu an müsait değilim size iyi gezmeler Gökhanla
-Sanada elit kardeşim..

Ece'nin yanına giderken suratı asıktı, çok belli oluyordu

+Noldu Ece suratın niye bu halde ?
-Bilmem sence? (trip attığını hemen anladım)
+Ney bence
-Seni bu sürekli rahatsız eden kim?
+Ece güldürüyorsun =)
-Kimdi o! (Baya baya bağırıyordu)
+kuzenimdi Ece kuzenim hani varya Gökhan!
-ya..
+yaaa öyle işte
-özür dilerim ben bi an..
+bi an ne sandın, sevgilim mi? olsa bile bana niye kızıyosun neyimsin ki?
-neyin olmamı isterdin Sansar söylesene?
+Sen ne olmamızı istiyorsan onu
-ben ne olmak istediğimizi biliyorum ama senden duymak istiyorum
+bir ara duyarsın umarım, birdaha bana bağırmadan konuş.
-tamam afedersin ayıp yaptım..

Minik bir yaş geliyordu gözünden, birasını zor içiyordu bir yandan da..

+Ece yapma bunu özür dilerim
-özürlük birşey yok haklısın, haksızım..
+olsun yine de seni üzmek istemezdim
-sorun değil, kalksak mı artık
+daha geleli yarım saat olmadı
-yoruldum biraz
+sallanıyorsun ama yürürken
-bişeyim yok
+evine kadar bırakmak şartıyla kalkabiliriz
-çok kötüyüm şu an dimi
+sayılır

Evine kadar taşıyacaktık artık kurtuluş yok,1 saatte evine anca varabildik sonunda, birdahakine rezil olmamak için araba şarttı yanıma..

-gel sana kahve yapıyım
+bence hiç uğraşma,git bi duş falan..

-GEL DEDiM!

+tamam kızım bağırma geliyorum, tamam.

Eve girer girmez koltuğa oturdu ve ayakta ki bana sarhoş gözlerle bakmaya başladı

-otursana
+gidiyim bence ben sen bi duş al
-gücüm yok bağırtma beni
+tamam oturdum
-karşıma değil yanıma
+tamam

Boynuma yaklaştı ve

-künyeni çıkar
+neden
-bakmak istiyorum hiçbir zaman çıkarmadın onu
+al bak, babamın askerlik künyesi
-manevi değeri sende büyük değil mi
+evet öyle

Ardından 5 dakikalık kısa bir sessizlik.. bana 5 sene gibi geldi ve sonunda lafa Ece girdi...

-Ne istediğini biliyorum
+Neymiş
-bir kere kırılmışsın
+...
-adı neydi?
+Ece
-hadi ya
+aynen
-Sansar
+efendim
-korkuyorsun
+neyden
-sevmekten

Yine telefonum çalmaya başlamıştı,Ece hızlıca elimden alıp meşgule attı ve konuşmaya devam etti :

-korkuyosun dimi
+...
-ben korkmuyorum ama biliyor musun
+olabilir..
-benimde şu yaşıma kadar hiç sevgilim olmadı Sansar
+ne güzel
-seni seviyorum Sansar, gözlerinde ki korkuya, umutsuzluğa, kasvete rağmen, sana reddedilirim duygusunu yaşatmayacağım bu yüzden
+ben sevmiyorum
-hayır seviyorsun
+nereden biliyorsun
-gözler yalan söylemez

+inanmıyorum ben onlara gözler yalan söyler
-senin ki söylemiyor ama
+ben gidiyorum Ece sonra görüşürüz
-görüşürüz

Nasıl bir duygu bu, tekrardan sevebilmek, çok garip, reddedilmeden hatta bu sefer reddeden olabilmek,her kız neden bu kadar cefakar olmaz ki, birtek biz erkekler mi bu kadar iyi severiz reddedilmeyi göze alarak derken hayatın sana 'bak onlarda reddedilebilir onlar da reddedilen tarafta olabilir' demesi...

Farkındaydım Ece'ye bende aşık olmuştum bile ama içimde bir yanardağ vardı, bunca zaman sevemedin şimdi mi seveceksin diyordu bana, içimde ki o pis duygu saf duygularımla alay ediyordu adeta, ve ben yine düşünüyorum Ece'yi, kendimi ve bizi...

Düşünüyorum, düşünüyorum ama düşündükçe Oğuz Atay gibi yok oluyorum..

Nasıl bir karanlık bu sardı dört yanımı.. Ve biri o karanlıktan çıkıp geldi, karanlığımı soğurdu, rengi griyden halliceydi sanki bir devrimin sonuydu...

-Ertesi Gün-

Yeni ve güzel bir gün yine, ama içimde hala duygularıma müstehcen laflar eden bir pislik var, kahvaltı yapıp bütün gün evde duracağımı sanarken bir mesaj geldi

Ece : Ne kadar süreceği önemli değil beklerim

Bekle, bekle sevdiğim bekle de şu bünye sana alışsın, bekle ki sevmek sevilebilmek gibi duyguları hislerim tatsın tekrardan uzun zaman oldu körelmişler..

Tam kahvaltımı bitirdim, televizyonu açacakken telefon çalmaya başladı.. Arayan Gökhan'dı yine..

-Lan gavatların efendisi uyan artık horozlar gibişini tamamladı sen hala kalkamadın
+Sanada günaydın bin
-he he ondan sanada,bak ne diyecem, bugün batağa gidiyoruz biryere kaçma sakın ha
+gelmek istiyon mu diye sorsaydın önce
-gelmeyeni Meco gibsin
+Meco geliyo mu lan?
-Geliyo tabi yarrraaam ne sandın hadi 1 saate meydanda ol
+hangi meydan da
-lan gibik dün içtin mi sen, kaç tane meydan var zaten
+tamam la geliyom

Kırık bu çocuk vallaha...

Gittim bizim binlerle meydanda toplandık doğruca batağa gidiyoruz, yolda giderken güzeller güzeli o kızı gördüm Ece...

Bizim binlerden iki dakika müsade istedim siz kafeye geçin ben şimdi geliyorum diye ve Ece'nin sinsice arkasından yaklaştım ve aniden kolundan tuttum

+Nasılsın Ece
-Sen miydin Sansar ödüm koptu
+dün kötüydün biraz
-hayır çok iyiydim hala iyiyim keşke hep dünde kalsak
+zaman durmaz Ece biliyorsun
-hala bekliyorum ve bekleyeceğim biliyorsun
+nereye gidiyorsun böyle
-alışverişe
+ne alışverişi bu
-özel desem
+kusura bakma ya bende niye soruyorsam
-sorun değil
+neyse yine konuşuruz, arkadaşları fazla bekletmiyim ayıp olur
-tamam, görüşürüz
+görüşürüz Ece'm (bu sefer bilerek yaptım)
-kendin olurken bile bana başkasın farkında ol artık, güle güle =)

Lan yine kızara kızara gülüyorum, bizim binlerin yanına gittim fazla beklemesinler diye

Gökhan : dıbına koyayım, akşam gelseydin
Ben : Trip yapma la karı gibi
Meco : Adam aşık oloooom
Oğuzhan : Sansar, kanka yengenin güzel arkadaşları var mı
Meco : Oğuzhan eminim lezbiyen değildir bizim yengenin arkadaşları

Hay dıbına koyayım batağı felan bıraktık gözümüzden yaşlar gelesiye kadar Meconun lafına gülüyoruz =)

Bu eğlenceli ve güzel batak gününden sonra akşam birazcık geç saatlerde de olsa evlere dağıldık, eve vardığımda duşumu falan almış yatacakken tamda telefonum gözüme ilişti...

Acaba Ece'ye mesaj atsam mı gelgitinde boğulurken:

+iyi geceler Ece'm

Yazıp çoktan yollamıştım bile, içim kıpır ediyordu, uyudu mu acaba falan diyordum ki, mesaj sesi geldi

-Sansar bana gelir misin hiç iyi değilim sana ihtiyacım var
+Noldu Ece birşey olmadı değil mi
-Gel, ihtiyacım var sana
+tamam geliyorum tamam

Alel acele evden çıktım, dolmuşa binip evlerine gitmeye başladım...

içimde hafif korku ve endişe ile gidiyorum, bunala bunala gidiyorum,san ki bir an önce onun yanında nefes alıp vermek istiyormuşum gibi hissediyorum kendimi daha doğrusu hissediyormuşum değil direk onu istiyordum yanında bulunmak her daim...

Evlerinin önüne geldiğimde kalbim daha da sert ve şiddetli atmaya başladı merdiven basamaklarını 3'er 3'er çıkıp hızlıca kapısını çaldım Ece'nin...

Kapıyı açtı en sonunda ve gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim...

Çünkü hiçbirşeyi yok gibi duruyordu, turp gibiydi !