+7
-3
tabi buna yaşamak denirse*
Burada hiçbirinizi tanımıyorum.Ama bildiğim birşey var.Çoğunuzun genç yaşlarda hayalleriniz vardı. Herkesten sakladığınız bu hayallerrinizden
vaz geçtiniz, ertelediniz.Sırf size gerçekçi olmanızı söyleyen insanlar yüzünden...
zamanla bu potansiyelinizi körelttiniz. Sonuç;şuan yaşadığınız hayattan memnun musunuz? saçmalamayın tabi kide değilsiniz.Ama bunun içinde bahaneleriniz var dimi?
devlet imkan vermedi, eğitim sistemi kötüydü, aile baskısı, toplum baskısı, sisteme yenik düştük
hayata erken atılmak zorunda kaldık...
bu listeyi sonsuza kadar uzatabilirsiniz,ama unutmayın bahane üretmek;sizin kendinizi kandırdığınız gerçeğini değiştirmeyecek.
+he demesi çok kolaydı yaprağım+ dediğinizi duyar gibiyim. size bir zorlukların öyküsünü paylaşacağım.
1-)Mustafa Kemal Atatürk
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı.
8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı.
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı. 25 yaşında sürgüne gönderildi.
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi olduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman işgalinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri onu kendisinden uzaklaştırmak için başka görev almasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da iki ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevden alındı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkartıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, onun kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı. Sonra ne mi oldu?
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oldu.
Bu adamı bu zorluklar yıldırmadı.her defasında üstesinden gelmeyi başardı.onu yıldırmayan bu zorluklar güçlendirdi. Düşünelim,bu adam bu zorlukların birinde daha pes etseydi, halimiz ne olurdu belli değil.Ha illaki başka
bir lider çıkardı velev ki bu kadar muvaffak olur muydu orası bir muamma...
insanlar 25 yaşında ölür,75 yaşında gömülür
şimdi sizden ölen insanları düşünmenizi istiyorum.ne umutlarla ne hayallerle gelecek planları yapan
milyarlarca ölmüş insan... bunları gerçekleştirecek bir durumları artık söz konusu bile değil.
binlerce bestelenmemiş şarkı, yazılamamış şiir-kitap, ifade edilmemiş fikir...
takip eden olursa devam edeceğim