Ne diyosun amk

Gözümü açtığım zaman karşımda beyaz kıyafetli bir adam vardı.




-Nerdeyim ben!

Hafif tebessüm ile cevap vermeye başlamıştı...

-Gerçek soru nerde olduğun değil, neden olduğundur.

-Nasıl yani? Sizi anlamıyorum beni bırakın, evime gitmem lazım. Kapıyı kilitlemeden çıktım!

-Evin güvenli. Biz istemediğimiz sürece o eve kimse giremez. Burda olduğun sürece ise senin tüm güvenliğin bizde.

-Sizi tanımıyorum, bırakın beni, lütfen gitmem lazım. Yarın iş var yatmam lazım saat kaç!

-iş mi... iş ? sistemi çevirmek için bir su damlası olmak için mi gideceksin? Peki nereye kadar 01?

-Sizi anlamıyorum? beni nerden tanıyorsunuz? 01 ne?

-01... Anlayacaksın... Seni istersen bırakacağız. Seni karanlık, yağmurlu ve borcunla yüz yüze bırakacağız ama şimdi beni dinle.

-Tamam dinliyorum ama 10 dakika sonra evime gideceğim.

-01, sağına soluna bak ve nefes al rahatla..

Beyaz giyimli tuhaf konuşan adam bir çanta çıkardı, çantanın içini açtı ve çantanın içinde siyah bir çipe benzer bir şey vardı.

Beni takip et 01.

Ayağa kalktım ve takip ediyordum. Korkuyordum ama içinde garip bir merakta vardı. Aslında karnımda açtı, evde olsaydım şuan pizza yiyebilirdim. Bakın borcum var ama pizza yiyebiliyorum ve telefonumda var.

Etrafta beyaz giyimli insanlar vardı. Beyaz giyimli adam kartını çıkarıp odaya girdi ve eliyle işaret yaptı

-Gelmeyin!

Kafa güzel :D

yağmurlu bir akşamda, cama yağmur damlaları çarparken yerde oturuyordum. yerde kağıtlar vardı, üstünde sayılar yazan.

gelir gider hesaplarım, borçlarım , banka kağıtlarım. bilirsiniz işte, sürekli kurtulamadığımız o kağıt parçaları.

Hesap yapıyordum, tam 55.000 borcum vardı. gelirim 5.000\'di, giderlerim ile elimde kalan para ise tam 2.000 di. Bununla birşeyler başarmam tam anlamıyla zordu.

Evde sıkılmıştım, yağmurlu havaları severim. Akşam ve yağmur birleşince dışarıda yürümek istedim.




Siyah yağmurluğumu ve şemsiyemi alıp dışarı çıkmıştım. Serin ve ıslak hava yüzüme vurmaya başlamıştı. Tam köşeyi döndüğüm an bir araba sesi duymuştum ve etraf kararmıştı.