"Burak, derslerine çalışıyor musun? Bak, 1 senen boşa gitti lütfen bu seneyi değerlendir. iyi birisin, kabul ediyorum; ama çok sorumsuz birisin. Yapman gerekeni yapmıyorsun... "

Yine tak püsür muhabbetler başlamıştır. Kumaş pantolonumun sol cebimden kaçak prestige sigaramı ve kibriti çıkardım. Paketi şöyle bir salladım yokladım, doluluk oranının %40 civarı olduğunu anladım. Paketin sağ üstünde bulunan sigara çıkarma bölgesine sağ elime bağlı baş ve işaret parmağımı daldırıp tek bir dal sigara aldım elime ve yavaş ama kendimden emin bir şekilde sigarayı dudağıma tutturup kibrit yardımıyla yaktım sigarayı.
Merve nin tepkisi, " Burak, sigaraya mı başladın? Offf"
oldu..

Karşı koymak istemedim, evet itiraf ediyorum. Polenin bana yapışması hoşuma gitti, çünkü Merve ile fazla cinsellik yaşamıyorduk.
Polen kollarını boynuma, bacaklarını belime dolayıp üzerime çıktı. Her saniye tükürük bezlerimiz daha hızlı çalışıyor, kalp atışımız hızlanıyordu. Poleni duvara doğru taşıdım, öpüşme orada da devam etti ve mutfağa geçtik. Neden mutfak, bilmiyorum; yanlışlıkla öpüşerek girdik, o an ne yaptığımızı, yaşadığımızı da unutmuştuk belki de yaşadığımızı ve bedenimizi tanıyorduk ve bu şok etkisi yarattı.
Poleni tezgaha koydum ve eteğini hafifçe kaldırıp, külodunu kenarladım; dudaklarımı kukusuna değdirdim...

Merve ile yaşadığımız olay sonrası ne Merve beni ne ben Merve yi aradım.
Dersten çıkıp Merve nin sınıfına koşarım.
Merve nin sınıfını dikizlerim, ama Merve yi bulamam. Polen yanıma gelir, kollarını omuzlarıma koyup "çok mu özledin beni" der. Geri çekilirim, "Merve derse gelmedi bundan sonra da zor gelir" dedi...
Merve nin evine giderim. Kapıyı tıklatırım...
Kapı açılır, Merve açmıştır, ama çok bitkin ve üzgün bir halde karşıma çıkar.
Ona sarılırım ve eve girerim.
"Burak, niye geldin" der bana. Ben de özlediğimi söylerim.
"Burak, ben sana her şeyimi vermeye hazırım; ama sen değilsin. Sen beni sevmiyorsun, sadece güvenecek bir liman arıyorsun. O akşam beni reddettin, farkındayım her şeyin; nasıl ağar bir duygu bu bilir misin? Sen beni sadece arkadaş, yanında duracağım bir oyuncak olarak görüyorsun...
Ben artık buma dayanamam, lisemi değiştireceğim. Bizim için her şey bitti, her şey... Zaten bir şey de yaşanmadı" der ve ağlamaya başlar.
Göz yaşları o kadar simetrik akıyordu ki, bir insan bu kadar mı kusursuz yaratılır Tanrım.

Git Hademe harun abiyide gib amk

Polen in yaptığı omleti bir güzel yiyip çayı da hüüüüüüplettikten sonra Polen ile okula gideriz. Polen i okulun giriş kapısında uyarırım benim çevrende dolanmaması için, Merve nin yanlış anlamaması için. Polen de "sen nasıl istersen aşkım" deyip okula benden sonra girer. Ulan ne ara aşk meşk olayları gelişti ki? Ben Merve yi seviyorum ve aşığım, Polen ile ergenliğin verdiği azgınlıktan ötürü birlikte oldum. Am sevdası ne olsun işte.
ilk önce Merve nin sınıfına çıkıp onu bir öpücük saldırısına tutmak isterim.
Hem de dün ve bu sabah aramalarını neden yanıtlamadığımın sebebini tabii ki yalan olarak söylemek isterim.
Merve sınıfta sırasında oturmuş kulağında kulaklık müzik dinliyordu. Gittim yanına ve birden öpücük atıp "sana tapıyorum" derim...

Resmine 3 posta panpa helal et

Gözümü açarım, hastanedeyimdir ve yanımda Merve vardır.
"iyi olacaksın Burak, seni seviyorum; sakın kendini yorma... " der ve gözlerimi kapatırım...
1 hafta sonra kendime gelirim.
Evdeyimdir, ailem çevremi sarmıştır; padişah ın kulları gibi etrafımda dolanırlar..

1 Hafta önceye dönelim, Merve nin evinden çıkarken...

Ben apartmandan çıkarken Polen arkamdan yavaş yavaş gelip elinde ki 15 cm lik Sürmene bıçağını benim sırtımın sol tarafına tüm gücüyle, ama eli titreyerek saplar.
O kadar hızlı saplar ki, o an sanki rüzgar estiğini ya da ter damlası değdini zannederim sırtıma, acı çekmem.
Sırtımın sulanması ve hafif bir ağarlık hissetmemden ötürü elimi sırtıma zütürüp hafiftek yoklarım ve o eşsiz Sürmene bıçağının sapına ve kanın ıslaklığını hissederim. Elimde ki kanı görünce de bayılırım; çünkü çocukluktan gelen bir özelliğim var, kan tutması...

uznmus okursam sonra neyse sie

Salonda oturmuş Didem i bekliyorum
Didem vodka yazan bir şişe ve ufacık bardaklar getirir.
Evli misin? gibi saçma bir soru sorarım.
"Ah, eskiden, 2 sene önce evliydim. Aşağılık insan beni aldatana dek... Şimdi bekarım, rahatlayabilirsin." der Didem
Peki çocuk, çocuk var mı? Bizi yakalamasın? derim.
"Burak, çok tatlısın sen, çocuğum var 1 tane ve şu an arkadaşımda, için rahat olsun, düşünme bunları. Ayrıca beni barda görüp yanlış anlamanı istemem. Ben herkesle yatan birisi değilim, o bar bana ait o yüzden oradaydım... " der Didem hanım... ve ben uyku sersemi bir halde Didem in ufak bardaklara doldurduğu, su benzeri vodka içkisini tek seferde içerim.
Kolonya tarzı bir şey bu vodka. Bayramda çocukların eline sıksan anlamaz garipler.
Didem elimden tutup yatak odasına zütürür beni. Yatağa sırtüstü uzanmadan önce soyunurum. Ben soyundukça Didem vücudumu öper.
Cıbıl kalınca uzanırım. Didem gözümü kapamamı, sürpriz yapacağını söyler...
Dediği gibi kaparım. 2 dakika sonra gözlerimi açınca el bileklerimden yatağın kenarlarına bağlı olduğumu görürüm ve beni ayıltmak için Didem yüzüme 3 4 defa sert tokat atar ve yüzüme oturur...

Ulan dıbına koyduğum sen adam msn dıbına koyim kızı seviyorum diyip kızı aldatmak ne am biti
Peşin edit: sırf sana sövmek icin hesaba girdim sabah sabah

Oç bütün okulu elden geçirecek

Polen in görüntüleri apartmanın güvenlik kameralarına yansır.
Poleni yakalama kararı çıkar.

Olaylar üzerinden tam 1 ay geçmiştir.
Yazılılar başlamış, bitmiştir ve yine kötü sonuçlar almışımdır.
Merve sonuçlarıma bu sefer kızmamıştır yaşadığım trajik olaydan dolayı, ama Polen in neden böyle bir şey yaptığını merak etmiştir...
Merve ile yine aynı samimiyet ve yakınlığımız devam eder. Onu mutlu etmek ve isteklerini yerine getirmek için elimden gelenir yaparım

Ailem de boş durmamıştır bu arada...
Ailem bana pgibolog yanında pgibiyatri yardım almam için özel bir hastaneye zütürürler.

Yeni doktorumun ismi Murat. Gözlüklü, iri yarı, özellikle Rammstein grubunu dinleyen heavy metal tutkunu iyi bir insandır ve gittiğim pgibologun da eşidir.

107 elım gibimde kaldı dıbına koyim hızlı yaz bin

Huur çocuğu bütün ülkeyi gibecek bu gidişle

"Burak, gözlerinle saati takip etmeni istiyorum, tamam mı? Şimdi, saate odaklan, sağa sola gidişine... Lütfen sadece saate, çok güzel." der benim löp etli pgibologum ve zincire bağlı saate bakmam 1 2 dakika daha sürer. Saati dikkatli bir şekilde dikizlerken, o aşağılık pgibologum sert ya da tam olaral tarif edemeyeceğim; ama kaşlarını çatarak gözlerime odaklanıp; baş parmağanı işaret parmağanın altında tutacak pozisyonda alnıma bir darbe indirir, bir hareket daha yapar, ama onu hatırlayamadım ve gözlerim kapanır. Bunun filmlerde olduğunu, gerçekte uygulanamayacağını düşünen bir panpanız olarak o dönem acı bir şekilde hipnoz terapisinin gerçekliğine şahit oldum.
Pgibolog karı kollarımı tutup salladı ve sanki o kollar bana bağlı, ama gereksiz bir ağarlık gibi hissettim, çünkü hareket ettiremiyordum.
"Şimdi, parmağamı iki defa şıklattığım zaman gözlerini açacaksın, bir defa şıklattığım zaman da istediklerimi yapacaksın. Lütfen sağ serçe parmağanı oynat" der kaltak pgibolog parmağanı şıklatarak ve dediği yaparım.

Bana özel sorular sorar, cevaplarım. Derslerimden konuşuruz.
"Şu an ne yapmak istersin" diye sorar pgibologum ve ben de ciks cevabını veririm...

Geldim panpalar devam edeceğiz yazıyorum...
YENGENiZLE BiRLiKTEYDiM ONDAN YAZAMAMIŞTIM Xd

Bak dıbına kodumun cocugu psigologuda gibersen giberim hayatini

Bu amk evladı yazmıycak ananı gibiyim senin

Amk gercek deildir lise 1 e gidio yaptigina bak amk hem polen nasi bakire olmaz

Hah çok güzel oldu afferim size