/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +53 -19
    selam millet yeni hikayemize başlıyoruz. burada okuduğunuzu belli ederseniz çok mutlu olurum hadi başlayalım.

    -1-
    Maya ben.

    Hatrı kalır yeteneğimi ne zaman keşfettim bilmiyorum, bunu ne zaman yapmaya başladım anımsayamıyorum ama yapıyorum işte. Yaşıtlarım rap dinliyor, arkadaş gruplarıyla takılıyor veya herkesin yaptığı şeyleri yapıyor. Ben ise yıllardır odamda oturmuş, eşyalarımın yerden santimlerce yukarıya yükselmesini izliyorum.

    Telekinezi yapıyorum.

    Nasıl yapıyorum, neden yapıyorum bilmiyorum ama yapıyorum işte. Kontrol edemediğim bu yetenek beni çok farklı şeylere sürüklüyor, hissediyorum. Bunu henüz kimse bilmiyor.
    Zamanını bilmiyorum, sadece aklımda bir anı var. Daha küçüğüm, birinci sınıfta olmalıyım. Yanıma bir kız geliyor. isminin Elis olduğunu söylüyor ve yanıma oturuyor. Sonra kalkıyor.

    Çok pis kokuyorsun! diye bağırmaya başlıyor. Ona susmasını söylüyorum ama susmuyor. Sınıftaki herkes bana gülerek bakmaya devam ederken o daha da bağırıyor. Ben hala oturuyorum. Sınıfta bir veli var, kimin annesi olduğunu bilmiyorum ama Elis'i uyarmıyor bile. SürekliSonra etraftakiler silikleşir gibi oluyor. Gözlerimi yeniden açıyorum ve sınıf dolabımızın devrilmeye başladığını görüyorum. Elis'e doğru. Ağır çekim gibi oluyor sanki. Sonra herkes çığlık atıyor. Öğretmenimiz bizi sınıftan çıkarıyor ve belli ki o da ne yapacağını bilmiyor. Sonra ambulans sesi duyuyorum. Elis'i zütürüyorlar. Ben ise öylece izliyorum.
    insanlara zarar veriyorum, farkında olmadan ya da hissedemeden. O günden sonra Elis'e ne oldu bilmiyorum çünkü tamamen farklı bir şehre taşındık. Öldü mü bilmiyorum. Ölmemiş olsun, diye düşünüyorum.
    Metrobüsteki yaşlı teyzeyi hatırlıyorum. Bastonunu zihnimle devirdiğimi ve kadının yere düştüğünü. Asla unutamıyorum. Ben yetenekliyim ve insanların canını yakıyorum. Eğer bu bariz yetenekse ben yetenekli olmak istemiyorum.

    Yeniden birine zarar verip ailemin beni yeni taşındığımız yerden uzaklaştırmasını istemiyorum. Bunu kontrol etmeyi öğrensem iyi olacak.
    ···
  1. 2.
    +6 -3
    gibtir ol git
    ···
    1. 1.
      +1
      Helal et
      Aynısını wattpad de okudum geçen telekinezi adı
      ···
      1. 1.
        0
        Helal olsun , salak bunlar aq.
        ···
  2. 3.
    +6
    Yallah Pensilvanyaya
    ···
  3. 4.
    +1 -1
    ilk sıralara yerleşelim
    ···
  4. 5.
    +11 -3
    -2-

    Okuluma doğru ilerlerken kendimi normal bir kız gibi hissediyordum. Elimde kitaplar, giyinişim etraftaki insanlar gibiydi. Peki bu insanlar yeteneğimi bilselerdi, onları istediğim an öbür tarafa yollayabileceğimi bilselerdi bana yakın davranırlar mıydı? Hiç sanmıyorum.
    Onlar için bir tehdit oluşturmuyordum, bu hoşuma gitmişti.

    "Hey, sana söylüyorum." Dalgınlıkla ilerlerken birinin beni dürttüğünü fark etmemiştim. Fazla kızgın bir surat görmemeyi dileyerek başımı kaldırdım.
    "Ne?"

    Karşımda duran sarı saçlı -dip boyası gelmiş ve ağzı sigara kokan kız nefesini bana iyice vererek konuştu.

    "Yeni mi geldin?"

    Bu da neydi? "Hayır," dedim.

    "Garip. Yeni gibi duruyorsun. Geçen yıl burada değildin galiba?"

    "Üç hafta oldu," diye onayladım.

    Yüzüne sert bir ifade takınarak devam etti.

    "Biliyor musun, erkek arkadaşım Pars'ın dikkatini yeniden çekmem gerekiyor ama sanırım yardım istemem için fazla güzelsin. Onun sana aşık olmasını istemeyiz, öyle değil mi?"

    Neden bahsediyordu bu kız? Daha ismini bile söylememişti.

    "ismini öğrenmek güzel olurdu."diyerek iğneleme yaptım.

    "Ben Sare. Sence de bu okuldaki herkesin ismi çok tuhaf değil mi?"

    Okula 3 hafta önce geldiğimi biliyordu ve ben sanki okuldakilerin adlarını ezbere biliyormuşum gibi konuşuyordu. Bu muhabbeti sevmemiştim.

    "Ben de Maya. Üzgünüm. Erkek arkadaşının dikkatini çekmen konusunda yardımcı olabileceğini sanmıyorum." diyerek pek de emin olmayan adımlarla yürümeye başladım. Bu da neydi böyle? Sare denen kız niye o kadar kişi varken bana saçmalamıştı?
    Koridorda paytak paytak ilerlemeye devam ettim. Sonunda sınıfa ulaşabilmiştim. Rastgele bir kızın yanına oturdum.

    "Sen Maya'ydın, değil mi?" Allahım! Bu kızın bakır rengi saçları vardı ve kızıl insanlara bayılıyordum, saçlarını elime dolayıp incelememek için kendimi tutarken "Evet, ya senin adın ne?" dedim.

    "Ben Dolunay." Sare haklıydı. Bu okulda ismi güzel olmayan bir kişiye bile rastlayamazdınız.

    "Ben de yeniay." Duyduğum gıcık sesle arkamı döndüm. Kolej ceketi giymiş bir çocuk ukala gülümsemesiyle bize bakıyordu.

    Dolunay, "ismimle dalga geçmeyi bırak," diye uyardı onu. Çocuk gülmeye devam ederken arkada tanıdık bir sima görmemle dikkatimi o tarafa çektim. Tanrım, hatırlamam gerekiyordu. O kızı tanıyordun, eminim. Sonra birden kafama dank etti. O sırada çok tuhaf hissetmiştim. Bedenim yavaştan titriyordu. Hemen fırlayıp sınıftan çıktım ve tuvalete doğru koşmaya başladım. Sonunda gelmiştim.

    içimde berbat bir his vardı, tüm midemi boşalttım ve saçlarım batmasın diye iyice eğildim. En sonunda yüzümü yıkarken kapı açıldı. O gelmişti.
    "Seni yeniden gördüğüme sevindim Maya."

    Karşımda Elis duruyordu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      4 elementi kontrol edebilen kel avatar sen misin lan?
      ···
    2. 2.
      0
      amlıymış beyler
      ···
  5. 6.
    +3
    Ananı telekinezi ile kucağıma ışınladım
    ···
  6. 7.
    0
    Kardeş şöyle şeyleri paylaşma halka açık yerlerde herkes görmesin amk
    ···
  7. 8.
    +16
    benim de düşünce gücüyle tek kaldırabildiğim şey gibim.
    ···
    1. 1.
      0
      Deliriyorum mutlu musun amk muahahahahahahaha
      ···
  8. 9.
    +8
    -3-

    Elis biliyordu.

    ikimiz de çocukken ona zarar vermiştim, benim yüzümden başındaki kocaman dikiş iziyle hayatına devam etmek zorunda kalmıştı. Beni henüz ifşa edemezdi çünkü elinde herhangi bir kanıt yoktu ama korkuyordum işte. Vicdan azabı çekiyordum, onun yerinde olsam bu kadar bile beklemeden beni öldürürdüm.

    Yatağıma uzanarak düşüncelerimden -her ne kadar zor da olsa- arınmaya çalıştım. 3-4 dakikalık bir uğraştan sonra ise yattığım yerden odamın ışığını kapatabilmiştim.

    *)" >*~

    "Dolunay, bir saniye gelir misin?" diye seslendim. Tarih dersinin ilk teneffüsünde pilot kalemimi onun defterine bulaştırmıştım. Dudağımı ısırdım.

    "Dolunay, bir saniye gelir misin?" sesimin fazla tiz bir şekilde taklit edilmesiyle beynimde alarmlar çalmaya başlamıştı. Ukala çocuğa dönerek, "Git buradan Yeniay," dedim.

    "Adımın cidden Yeniay olduğunu sandığını söyleme." dedi kıkırdayarak.

    "Ne öyleyse?" Başımı sabır dilercesine yukarı kaldırdım. Bu çocuk okulun ilk gününden beri beni yoruyordu zaten. Tek fark son iki gündür benimle konuşuyor olmasıydı. Dikkat et, ona da dolap düşüreyim deme. iç sesim tüm acımasızlığıyla kendini gösterince yutkundum. Bu bir daha asla olmayacaktı.

    "Adımı gerçekten merak ediyorsan söyleyebilirim. Kızlar genelde merak ederler zaten. Yakışıklı olduğumu söylüyorlar." dedi gülerek. Ona dikkatlice baktığımda gerçekten yakışıklı olduğunu gördüm. Gözleri bal rengiydi ve saçları sapsarıydı. Tanrım, Sare'den bile daha sarıydı. Türkiye'de bu kadar sarışın bir erkeği çok nadir görürdünüz.

    (yazar notu; kim bakalım bu yakışıklı? Karşınızda Evan Peters!)

    "Adını merak ediyorum Yeniay. Cidden."

    "Ben Eray." dedi.

    "Sizlerdeki bu ay tutkusu da ne böyle? Dolunay, Eray... "

    Sözlerimle sırıtışı yüzüne yayılmıştı.

    O sırada biri beni kolumdan tutup kendine çektiğinde neredeyse çığlık atmak üzereydim. Elis beni yeniden savurarak okul dolaplarına bastırdı ve tehditkar ses tonuyla konuştu.

    "Bu yarayı görüyor musun büyücü kız? Bunu sen yaptın. Belki o gün kimse senden şüphelenmedi ama kendi gözümle gördüm. Ölmemi istedin. Ve eğer bu okulda tek bir yanlışını görürsem senden intikamımı alacağım. Gözüm üzerinde."

    Kendimi savunmak istiyordum, iyi de ne söyleyebilirdim ki?

    "Ben büyücü değilim," diyebildim.

    "Her ne olduğun umrumda değil ama yemin ediyorum ki rüyalarına girerim. Sevgilim beni niye terk etti biliyor musun?" diyerek elimi tutup başındaki yaraya zütürdü. "işte bunun için."

    Ona telekinezi yapabildiğimi söyleyemezdim elbette. Ama cidden, sevinmesi gerekmiyor muydu? Ölmemişti. Bu yaradan daha fazlası da olabilirdi. Bunun sadece bir dikiş iziyle sınırlandığına şükretmesi gerekmez miydi?

    Ne saçmalıyorsun sen? Bunu ona sen yaptın.

    Zihnimde beliren düşünceler midemi bulandırmaya yetmişti. Elis hala bana bakarken uzaklaştım. Ancak ikinci engel olan Sare'yi atlatmak o kadar da kolay olmadı.

    ''N'aber?diye sordu cilveli bir şekilde.

    iyi.kestirip atmak istesem de izin vermeye niyeti yok gibiydi.

    Bak ne diyeceğim, sana erkek arkadaşımdan bahsetmiştim değil mi? Ve sen de bana yardım edeceğini söylemiştin.Ne dediğimi bal gibi hatırlıyordu, rol yapmasına gerek yoktu aslında.

    Edemeyeceğimi söyledim.

    Hadi ama. ismin Maya'ydı değil mi? Sevgilimin kafasına uzaktan şöyle güzel bir saksı düşürsen ne kadar da iyi olurdu... Allahım, o kadar yapmacıktı ki oracıkta bağdaş kurup oturasım gelmişti. Bir dakika, ne dedi o az önce?

    Biliyor muydu? Gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar açıldı ve soluğum hızlandı. Sare bu halimi komik bulmuş gibiydi.

    Şaka yaptım canım. Sen de hemen ciddiye alıyorsun.diye kıkırdadı ve devam etti.Ha unutmadan, çıkışta bana telefon numaranı verirsin. Şu işi iyice konuşalım. Pars benden iyice soğumaya başladı da.''

    *)" >**)" >**)" >**)" >**)" >*

    Odamda otururken telekineziyle ilgili araştırma yapmaya devam ediyordum.

    "Telekinezi terimi Yunanca 'uzak' anlamındaki "tele" sözcüğü ile "hareket" anlamındaki "kinesis" sözcüklerinden türetilmiş olup, metapsişikçilerce var olduğunu öne sürdükleri "fiziksel medyumluk yeteneğine sahip bir insan tarafından eşyaların el veya bilinen diğer araçların yardımı olmaksızın uzaktan hareket ettirilebilmesi paranormal olayını adlandırmak üzere kullanılmaktadır."

    Hayır, ihtiyacım olan bu değildi. Telekinezi yapabilen insanları görmüştüm internette ama hiçbiri bu özelliği doğuştan kazanmamıştı ki.

    Annemin sesini duyduğumda mutfağa yöneldim.

    "Maya, baban bu gece eve gelemeyecek ve teyzen beni çağırdı. Önemli bir şey söyleyecekmiş. Dikkatli ol, olur mu? Ateşle oynama ve sakın balkona çı-"

    "Tamam anne. Odamda ders çalışıyor olacağım." diye kestirip attım. Bana ters ters baksa da ona kısaca veda edip odama yöneldim.

    Telekineziyle ilgili araştırmama devam edeli yarım saat olmamıştı ki kapı çaldı. Açtığımda karşımda Eray duruyordu. Eray? Normal halinin aksine sinirli görünüyordu. Bana merhaba bile demeden dişlerinin arasından konuştu.

    "Neler yapabildiğini biliyorum ve ispatlayabilirim."
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    0
    Sırf işsizlikten okuyorum
    Rez
    ···
  10. 11.
    0
    Düsünce gücüyle hayatina yönde verebilirsin ..insan Tanrısallaşmaya en yatkin yaratiktir..
    ···
  11. 12.
    0
    Rezervasyon
    ···
  12. 13.
    0
    Okurum bi ara
    ···
  13. 14.
    0
    rezervasyon
    ···
  14. 15.
    +2
    Yeni part gelecek beyler rezlerinizi alın buradayım
    ···
  15. 16.
    +5
    -4-
    Gözlerimi kısarak ona baktım. "Ne?"

    Paltosunun cebinden bir zarf çıkararak bana uzattı. Zarfı titreyen parmaklarımla açmaya çalışmakla uğraşmadan kaba bir şekilde yırttım. Gördüğüm manzara beni dehşete düşürmüştü.

    Odamda kitaplarımı telekineziyle yukarı kaldırırken çekilmişti.

    Diğer karede yine odamdaydım ve kalemimi uçuruyordum.

    Beni mi izlemişlerdi?

    Eray yeniden bana baktı. "Bunu ben çekmedim, merak etme. Sana her şeyi anlatacağım." dudağını ıslattı. "Beni içeri alsana." Niye sinirli duruyordu?

    Onu içeri alarak kapıyı kapattım. Salona geçmesini işaret ettim, hala konuşamıyordum. Evimiz prefabrik olduğundan odamı rahatça görmüş olabilirlerdi ve bunu her tarafa yaysalar benim özel hayatım kimsenin aklına dahi gelmezdi. Elis'in işleriydi bunlar. Kesinlikle.

    Eray'ın yanına gittiğimde ben daha oturmadan konuya başladı.

    "Sare'yi biliyorsundur. O ve Elis uzun zamandır dostlarmış. Elisler bu yıl istanbul'a taşındığında Sare'yle konuşmuşlar, birkaç hafta önce de Sare senin burada olduğunu söylemiş ve o da intikam için kaydını bu okula aldırmış. Senden intikam almak için de seni takip ettirip bu fotoğrafları çektirmiş, ben de sinirlendim ve iyice araştırdım. Dolunay'dan öğrendim."
    Telekinezi yapabiliyor olmamın değil de Elis'in beni takip ettirmiş olmasının onun daha çok dikkatini çekmesi beni normalde olsa güldürürdü.

    Ama normal değil işte.

    Zaten Sare'nin benden yardım istemesi falan zaten oldukça yapmacıktı. Geçen akşam Sare ile telefonda konuştuğumu ve ona nerede oturduğumu söylediğimi anlatmış mıydım? Demek adresimi bu şekilde öğrenmişler.

    "Eray ben... nasıl bu kadar kısa sürede yapabildiler?" diyebildim. Uzun kirpiklerini kırpıştırdı. "Dolunay sayesindedir."

    "Ne?!" diye çığırdım. "Dolunay ne alaka?"

    Eray dudağını bilmem kaçıncı kez ıslatarak bir nefes aldı. "Bunlar Dolunay'ın sırrını mı ne öğrenmişler. Onu da tehdit etmişler, eğer Maya'dan intikam almamıza yardım edersen kimseye söylemeyiz demişler. O da korkmuş ve kabul etmiş." Yeniden sustu. Cidden ben eşyaları havaya uçurabiliyordum ve Eray sanki sıradan bir şey yapıyormuşum gibi konuşuyordu. Bunu ona soracaktım sonra.

    "iyi de Eray, sen bunları nereden öğrendin?"

    "Dolunay benden hoşlanıyor da ondan. Israr ettim, anlattı. Zaten bu yolla kızlardan her şeyi öğrenebiliyorum." Sonlara doğru dudağı kıvrılmıştı.

    "Bak ben... ," Nasıl devam etmeliydim? Sihirliyim falan mı? "Benim bazı... yeteneklerim var bu yüzden... ama sorun bunların doğuştan geliyor olması. Bunu ilk sana anlatıyorum Eray. Seni tam olarak tanımıyorum ama bilmen gerekiyor ki korkuyorum. Elis'ten değil, yapabileceklerinden. Ve bu yeteneğime gelince, sen niye hiç... yani ne bileyim, sorgulamadın. Yani yerinde olsam eşyaları uçuran bir kız gördüğümde... "

    "Çünkü benim de psişik yeteneklerim var. Yani aşırı değil ama yine de var. Zaten bu yüzden araştırma gereği duydum. Klostrofobim var ve kötü bir olayı hissettiğimde önceden engel olabiliyorum. Gerçi sihre pek inanmam ama hayatımda öyle ilginç şeylere tanık oldum ki senin yapabildiklerini normal karşıladım. Bak, sana zarar verecekler tamam mı? intikam, tehdit, şantaj... hepsi Sare ve Elis'in işi. Bundan emin olabilirsin. Dikkatli ol." Ben tam ağzımı açacakken sesini yükseltti.

    "Neyse çok konuştuk. Bu fotoğrafları alıp yok et ve hiçbir kopyasının olmaması için dua et. Ve bir de... Odanın perdelerini kapalı tutmaya başlasan iyi olacak."

    Oturduğu yerden kalktı. Ona kapıya kadar eşlik ederken şuursuz gibiydim ve giderken bana gülümsediğini zar zor anlamıştım.

    Aptal, diye mırıldandım. Telekinezi yapabiliyorsun. Bunu saklamak ne kadar zor olabilir?

    *)" >**)" >*~~

    Sınıfta bu kez Dolunay yerine Eray'ın yanına geçtim. Dolunay bana ne olduğunu sorduğunda hasta olduğumu ve hastalığımı ona bulaştırmaktansa Eray'a bulaştırıp okula gelememesini sağlamanın daha iyi olduğunu söyledim.

    Eray derste sürekli kalemiyle oynadı ve ben tahrik oluyordum. Hayır, kesin şunu. O konuda değil elbette. içimden kalemi havaya kaldırmak ve insanların haykırışlarını dinlemek geliyordu ama çocukluk etmeye gerek yoktu zaten. Her neyse. Galiba bugün hiç konuşmamalıyım.

    Teneffüste tek başıma kafeteryaya doğru yol alırken Elis'in beni kolumdan çekmesiyle tökezledim. Beni hızla arka bahçeye sürüklerken ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Harika. Okulun arka bahçesindeki duvar bomboştu ve burada bana istediğini yapabilecekti.

    "Seni mahvedeceğim," diye tısladı. "Sare'nin eski sevgilisini ayartmak ha? Tam da sana göre."
    Bileğimi kavramıştı ve oldukça da güçlüydü.
    "Ne demek istiyorsun sen?" dedim.

    "Eray'la oturuyorsun, aptal! Sare hala onu seviyor ve eğer o çocuktan uzak durmazsan cidden... " Tamam. Bu kadarı yeterliydi.

    "Ne olur uzak durmazsam? insanları tehdit etmekten başka işin yok mu Elis?! Önce Dolunay, sonra ben, söylesene bir sonraki kurbanın kim? Ah doğru ya. Kim olursa olsun onu evine kadar takip ettirip fotoğtaflarını çektirmezsin değil mi? Bak. Ne kadar vicdan azabı çektiğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Ve eğer o koca dolabın üzerine devrildiği sahneyi tekrar yaşamak istemiyorsan beni rahat bırakırsın."

    Elis beni sadece dinliyordu. Son saniyede atağa kalkışmazsa buradan sağ çıkabilecektim. Hızla arkamı döndüm. Ders zili çoktan çalmış olmalıydı. Tam oradan ayrılacakken tarif edilemez bir güç beni duvara yapıştırdı. Sırtım çarpmanın etkisiyle yavaşça sızlarken Elis'in boynuma kilitlenmiş ellerini çekmeye çalışıyordum.

    Boynuma baskı uygulanıyordu. Kıpkırmızı olduğumdan emindim ve nefes alamayacak hale gelmiştim.

    Elis'i üzerimden alan ise başka bir kuvvet oldu. Az daha boğulacaktım. Kimin geldiğine bile bakmadan öksürmeye başladım. Elis yerdeydi ve kurtarıcım Eray onu zapt etmeye çalışıyordu. Öksürmekten iyice kızardım ve derin nefesler aldım. Eray birilerine -arkadaş grubu olmalı- işaret etti, Elis yerden kaldırıldı ve zütürülürken Eray yanıma geldi.

    "iyi misin Maya?" diye sordu. iyi gibi mi görünüyordum?

    "E..Eray." Ne diyeceğimi bilemiyordum.
    "Siz kızlar kavga etmemelisiniz. Elis'e engel olacağım diye kızın saçını yolmuşsun." Cidden mi? Farkında bile değildim. Canımın derdine düşmüştüm ve panikten ne yaptığımı görememiştim bile. Eray ise hala konuşuyordu.

    "Elis sana benden bahsetti mi?" Nefesim düzelmişti. Yavaşça konuştum. "Evet. Ve 'Sare hala onu seviyor' dediğine göre bir dönem çıkmış ama ayrılmış olmalısınız. Değil mi? Merak ettiğimden sormuyorum."

    Ne saçmalıyorsun? Ve niye Eray ben canımla cebelleşirken gelip yardım etmek yerine tepemde konuşuyordu?
    ---
    Panpalarım şukularınızı rezlerinizi bekliyorum bu part bayağı uzun oldu umarm beğenirsiniz. Hadi iyi okumalar...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    +1
    okurum belki
    ···
    1. 1.
      0
      Oku oku .d
      ···
  17. 18.
    +8
    -5-

    -iki Hafta Sonra-

    Gözlerimi araladığımda karşımda duran birini farkediyorum. Kirpiklerimi kırpıştırarak baktığımda bir kadın olduğunu görüyorum. Beyaz bir odadayım, kadının üzerinde beyaz bir elbise var ve arkasından bembeyaz bir ışık yükseliyor.
    Her şey beyaz.

    Kadın bana gülümsüyor. Bir şeyler söylüyor belki de, onu anlayamıyorum. Bana doğru geliyor. Tam önümde durup beklemeye başlıyor. Konuştuğunda sesi sanki anons yapılıyormuşçasına yankılanıyor.

    "Sen yapmadın," diyor. Sonra tekrardan, tekrardan söylüyor.

    "Buraya ait değilsin." Duymuyormuşum gibi tekrarlıyor.

    "Değilsin."

    Peki nereye aidim? Yarı Amerikan vatandaşı olduğum için... Belki de Türkiye'de olmamalıydım. Başından beri.

    Beyaz ışık gözümü kamaştırmaya devam ettikçe gözlerimi kısıyorum. Rüyada mıyım?

    "Ne Elis ne de diğer insanlar... Başlarına gelenler... "

    "Başlarına gelenler... " defalarca yankı yapıyor. Üşüdüğümü hissediyorum.

    "Hiçbiri senin suçun değil," diyor."Sen yapmadın."

    'Kim yaptı öyleyse' demek istiyorum ama hipnotize olmuş gibiyim. Konuşamıyorum.

    Uyanmak istiyorum.

    Sonra kadın zarifçe gülüyor tekrardan. O anda hatırlıyorum. Okulun ilk günü beni izleyen kadın karşımda duruyor. Elis'e olanları gören kadın.

    Dudaklarımı hafifçe aralamakla yetiniyorum. Oyun başlıyor, diye düşünüyorum.

    Ve uyanıyorum.

    *)" >*

    "Yani bir rüya mı gördün?" Eray hayretle beni izliyordu. Defalarca anlatmama rağmen yeni idrak etmesi sabrımı zorlarken ofladım.

    "Evet Eray. Aynı kadındı diyorum."

    Eray düşünceyle bana bakmaya başladı."Ne oldu?" diye sordum. Bu çocuk birkaç gündür durgun görünüyordu.

    "Bak Maya. Sana söylemem gerekenler var," dedi tereddütle. Yapma. Lütfen bana inanmadığını söyleme.

    "Biliyorum yeteneklisin Maya. Hatta fazla yetenekli. Belki de dünyaca ün kazanacak kadar hatta. Ama senin yeteneğin karanlık bir yetenek. Sana psişik güçlerim olduğunu söylemiştim. Seni anlayabildiğimi. Sonra bir bakıma hep birbirimizle konuşmaya başladık. Seni tanıdım ve yeteneğinin farklı boyutlara taşınm
    ···
  18. 19.
    0
    Rezerved
    ···
  19. 20.
    0
    Amatorce ama cokta kotu degil
    ···