Bu muhteşem sesin kulaklarınız da mutlaka bir defa ahenkle yankılandığını bilincinize hatırlatın.. Evet.. işte o ses... Tıngırırırırlrırı.. gırntgırlılılı... Aynı böyle... Elinizle üzerine hafif bir baskı kurduğunuz da sizi dans eden titreşimleriyle kucaklıyor, her telde bunu hissedebilirsiniz.

Özellikle bahçe kapısı olarak kullanılır bunlar ve benim hikayem Rezzak amcanın bahçesinden erik çalmak için gittiğimde onunla karşılaştığımda başlıyor.. Üzerine mini bir mayo gibi asılmış asma kilidiyle nazlı nazlı ona dokunmamı bekliyordu..

Amaç eriklerdi ama ilk temasdan itibaren tınısı beynime marijuana etkisi yaşattı.. Güneşin ışınlarından 40-50 dereceye gelmiş kenar demirleri dokunduğum da tenimi ısıtıyor, ve sıcaklığı beni tahrik ediyordu. Ellerimle ağ gibi örülmüş baklavalarını kavradım... Parmaklarımı içine geçirdim.. Hafif hafif kendime doğru çekip itmeye başladım... işte yine o ses "tıngırlılıılı , gılıllırlılrrtılılı" Bu hafif vibrasyon onu da tahrik etmiş olacak ki parmaklarımla kavradığım tellerden birisi elime ufak kegib attı.

Artık onunda bu durumdan zevk aldığı aşikar hale gelmişti daha fazla bekleyemezdim. Hızlı hızlı demirden; baklavalı raylarını sarsmaya başladım, titreşim bahçede ki ağaçlarda kelebek etkisi uyandırmış olmalı ki bir hareket gördüm ağaçların orada?? Rezzak amca;
"Ulan yine mi çitlerimi gibiyorsun!! Şizofrenin tohumu!!" diye tüfeğiyle bana doğru koşuyordu..