/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Marksistlerin büyük bir kısmı aslında şeyhçidir. Bunlar tapındıkları adamları uçururlar. Hata da ısrar edenler marsist olamaz. Çünkü en ideal marksist yanıldığını kabul edendir.

    Sezen konusundaki duygularımda yanılmıyordum ama hataydı ve ısrar ediyordum. Çünkü artık zihinsel bir şey değildi. Ona dokunuyor, öpüşüyor ve hatta güzel göğüslerini yakından gören ilk erkek oluyordum. Mihail Kalinin devrimci ahlak kitabında aslında bir paradoks a imza atar. Ahlak dönemsel ve evolüsyona tabi bir kavramdır. Bulunduğu anda dahi statik değildir. Çünkü edilgendir, beşeriyetten etkilenir.

    ciks güzel bir şeydi tabiki. Daha önce de deneyimlemiştim. Sezen ise hiç yapmamıştı. Bunun için ölüyor değildik. Utangaç insanlar da değildik. Ben kişisel tarihimin, hatırlayabildiğim ilk günlerinden bu günlere kadar hep kendime güvendim. Kendine güvenemeyen bir insan nasıl yaşar bilemiyorum.

    Sezenin en güzel tarafı asla ikna edilmesi gerekmiyordu. Ucuz oyunlar, samimiyetsiz sözler yoktu ilişkimizde. Onu yatağa atmaya çalışmıyordum. Onu seviyordum. Gerçek bir aşkı nasıl anlarım derseniz, hiç yalan söylemek zorunda kalmadığınız sevginin adı, aşktır.

    Postotistik bir süreç yaşanıyordu ülkede. 90lı yıllar devrimcilerin işçi sınıfından tamamen kopuşuydu. Derdimiz cezaevindeki mahkumlardı. Devrimci örgütlerin eylemliliği azaılıyor, kürtlerin şehirlerdeki hakimiyeti pekişiyordu. Bu alanı onlara devrimciler açmıştı. Nitekim öğrenci sol radikal gençlik, güce tapar. Gücü olmayanı takip etmezler. Bu kitle kürt hareketine zaman içinde kayıp gitti.
    ···
    1. 1.
      +1
      hikaye güzel aşk kısmı beni pek ilgilendirmiyor gerçi ama 90 yılları canlı yaşamış bir devrimciden öz eleştiri olsun farklı yorumlar olsun bunları duymak güzel ancak bir pişmanlık var gibi ya da bir kırgınlık buralara da değinirsen sevinirim bu arada yaş kaç hocam 35 40 arası var gibi
      ···
  2. 27.
    +1
    Marksist sınıf mücadelesi belli sac ayaklarına oturur. ve bunların tamamı proletaryanın öncü sınıf partisi tarafından nesnel süreçlere adapte edilir. Bir parti için birinci öncelik, nesnelliğin tahlilidir. içinden geçilen süreci tahlil edebilmiş kimse yoktu. Ben tahlil etmiştim diyemem. Ama geri kalan herkesten, gerçeğe daha yakın olduğumu söyleyebilirim.

    O yıllarda internette en fazla kullanılan şey mircti sanırım. irc. superonline.com pek çok devrimcinin girip çıktığı bir sohbet servisiydi. Sezenle birlikte orada konuşuyorduk akşamları. Kendimize ait sohbet kanalımız vardı. 20-25 kadar da sohbet ettiğimiz arkadaşımız. Okuldan da bize katılanlar vardı.

    iletişim marksistler için büyük öneme sahiptir. Söyleyeceklerinizi insanlara ulaştıracaksanız bütün iletişim kanallarını kullanırsınız. Ancak bu yeni iletişim biçimi bir araç değil bir amaca dönüştüğünde tehlikeliydi. Bir süre sonra akşamları kitap okumaların yerini mirc almıştı. Yanlışta ısrar etmedik. Vicdanımızı devrimcilik oynuyoruz diye rahatlatmadık, mirci kapattık.

    Okulda işler iyi gitmiyordu. Derslerimde neredeyse berbattım. Derslere hiç girmiyordum diyebilirim. Sezenle birlikte çapa'da katıldığımız bir eylemde gözaltına alındım. Vatan emniyet müdürlüğüne zütürüldüm. Benimle birlikte göz altına alınanların büyük çoğunluğu okuldandı. O zamanlar terörle mücadele şubesi birimlere ayrılıyordu. Bu birimler de kendi içlerinde örgütlere göre ayrılıyorlardı.

    Beni tanımıyorlar, nereye göndereceklerini bilmiyorlardı. Birinci gece yarısı, iki polis beni nezaretten aldı. Üst katta polis şefinin odasına zütürüldüm. Biri kel ve kısa boylu olan 3 polis vardı odada. Seceremi kontrol etmişlerdi. Abim defalarca gözaltına alınmış bir maocuydu. Doğal olarak beni maocu sanıyorlardı. Tartışmak, beni çözmek istiyorlardı. Ben de geri durmadım. Kel polis dışarı çıktı. Daha sonra iri yarı 60 yaşlarında gözlüklü biriyle geri geldi. Abartısız söylüyorum, ülkemizde marksist ndıbına kaç kişi varsa toplamından daha fazlası biliyordu.

    Söylediklerim bir örgütle bağdaşmıyordu. Bu onlar için daha tehlikeliydi. O gece nezarete geri zütürüldüm. Benimle beraber gözaltına alınanlar serbest bırakıldı. Ben ikinci geceyi de orada geçirdim. Bu sefer beni fiziksel olarak sınıyorlardı. Durmadan çalan rahatsız edici bir müzik, sürekli gelip küfür eden alt düzey polis memurları, tehditler, ufak tefek fiziki müdahaleler. Tepkisizdim. En çok bundan rahatsız olduklarını biliyordum. Ne korkuyordum ne de tepki veriyordum. Üçüncü gün sabah sultanahmet adliyesine çıkarıldım. Babamlar adliyedeydi. Avukat olan amcam da gelmişti. Serbest bırakıldım.

    Artık polis takibi altındaydım. Sezenin de bu duruma düşmesini istemiyordum. Sadece okulda konuşuyorduk. Durumu kabullenmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +1
    Dünyayı değiştirmek gibi bir derdiniz varsa eğilip bükülemezsiniz. Ancak, sert duran her şey daha çabuk kırılır. Olabildiğince elestik bir düşünce sistemi inşa ediyordum. ingilizce mi geliştiriyor, amerika'da faaliyet yürüten workers world party ile yazışıyordum. Sezen de bana yardımcı oluyordu. Uluslararası gençlik konferansına gitmek istiyordum. WWP bana bir davetiye göndermişti. Ama masrafları karşılayamıyordum. Part time bir iş bulmam gerekiyordu.

    Okuldan arkadaşların yardımlarıyla geceleri taksimde bir barda çalışmaya başladım. Bulaşık yıkıyor, çöpleri atıyor evim çok uzak olduğu için temizliği bitirdikten sonra orada kalıyordum. Çevrem değişiyordu. One night stand peşindeki bu insanları gözlemliyordum. Gözlemlerim bazen erkeksi bir tavra bürünüyordu. Gencecik kızlar, güzel çocuklarla her gece dans ediyordu.

    Afrikalılar yeni yeni geliyorlardı. Senegalli üç arkadaşım vardı. Uyuşturucu satıyorlardı. Bizim bara takılırlardı. Bu çevreye marksist olduğumu duyurmak niyetinde değildim. Konferans temmuz ayında idi. Eve gitmeyi kestiğim için babamdan para alamıyordum. Temmuz ayına kadar bu parayı biriktirmem mümkün değildi. Patronla konuştum, gündüzleri de çalışmak istiyordum. Okul artık mühim değildi. Sadece sınavlara girecektim.

    Okula gitmediğim için sezenle çok az görüşebiliyorduk. Azalan ilgim onu endişelendiriyordu. Bir amacım vardı, saygı duyuyordu ama hoşuna gitmediğini biliyordum.
    ···
  4. 29.
    +1
    Haziran ayında sadece gerekli olan paranın yarısına sahiptim. Borç alabileceğim kimse yoktu. Babam benimle konuşmuyordu. Abim benden daha çulsuzdu. Yunanistanda kurulu bir gençlik forumu benim konaklama masraflarımı karşılayacağını söylüyordu. Nihayet gidebilecektim. Temmuz ayının 17 sinde otobüsle sofya'ya gidecektim. Orada yunanlı arkadaşlarla buluşacak hep birlikte italya'ya gidecektik. Vize ve pasaport masrafları çok uçuktu benim için. Neyseki italyan komünist partisi resmi bir konferans düzenliyordu. Bana davetiye gönderilmesini sağladılar. Vize masraflarım bir hayli düşmüştü.

    Sezenle bir süre ayrı kalacaktık. Ona söylemiyordum ama eğer işler yolunda giderse geri dönmeyi düşünmüyordum. Yola çıkmadan önceki 2 geceyi birlikte geçirmeye karar verdik. Sadece 10 gün uzakta kalacaktım. Ama o korkuyordu. Ben lenin den örnekler veriyordum. Dünyada iki çıplak insanın leninden bahsettiği nadir anlardandı belkide.

    Gözleri sükut yemini etmişti. Elleri bütün madencilerin ellerinden daha güçlüydü. Veda vakti geldiğinde öyle sarılmıştık ki, sanki bir ulus bir amaç etrafında birleşiyordu. Bu kadar saf bir duyguyu bir daha yaşadığımı söyleyemem.

    Her şeyim hazırdı. Esenler otagarından bir otobüse binmek için yola çıktım. Esenler otogarında gözaltına alındım. Üstelik sezenden başka nereye gittiğimi bilen yoktu. Tabi polis takibindeydim ve bütün o vize işlemlerimi biliyorlardı. Bu sefer vatana gitmiyorduk.
    ···
  5. 30.
    +1
    Araca bindirildim, gözlerim bağlandı. Buna mukabil telsizle burnuma vurdular. Nereye zütürüldüğümü bilmiyorum ama ağır bir deri kokusu vardı. Muhtemelen eski bir tabakhaneydi burası. Gözlerim çözüldü, sorgu başladı. Ellerim bağlıydı. Kendimden başka kimseyi satamayacağım için çok rahattım. işkence edilmesine gerek yoktu. Ama onlar öyle düşünmüyorlardı. Bir şeyler sakladığım konusunda ikna olmuşlardı.

    Hiç duymadığım isimlerden bahsediyorlardı. Hiç bulunmadığım yerlerde görüldüğümü söylüyorlardı. Hayatımda silah tutmadığım halde silahlı korsan gösteriler tertip ettiğimi söylüyorlardı. Hepsine gülüyordum ama konu sezene gelmişti. Senin küçük huuryu da alacağız dediler. Bu fikir beni dehşete düşürmüştü. Onun suçu yok ona dokunmayın dedim. Gülüyorlardı.

    istanbulda yakınlarda bir silahlı eylem olmuştu. Bir kız ve erkeğin gerçekleştirdiğini tespit etmişler. Bunu bana ihale ediyorlardı. Sezen ve ben göya bir derneği taramıştık. Buydu söyledikleri. itiraf etmemi istiyorlardı. Karşı çıktım.

    Bir kaç saat sonra sezeni yakaladıklarını söylediler. Kaçmıyordu ki, neden yakalansın. Sen itiraf etmezsen ona ettiririz diyorlardı. O kadar aşağılık şeylerden bahsediyorlardıki kulaklarımı tıkamak istiyordum. Kendimi değil artık sezeni düşünüyordum. Olayı üslenmek faydasızdı. Çünkü sezeni de yakacaktım.

    O gece kaba dayak attılar. Kafamı eziyorlardı. Sabaha kadar uyumadım. Sabah yeni biri daha geldi. Sezene itiraf ettirdik, hadi şimdi sıra sende dedi. Demek itiraf etmişti. Kim bilir ona neler yaptılar. Düşündükçe aklımı yitiriyordum.

    Susacaktım. Sezen için susacaktım. Ne yaparlarsa dayanacaktım. Ama biz yaptık demeyecektim. Gerekirse ölümdü, sevdiğini zindana attıran olmayacaktım.
    ···
    1. 1.
      +1
      90lı yıllarda göz altına alınırken orada bulunan basın mensuplarının kameralarına ismini ve soyismini söylerdi faili meçhule gitmemek için ailemden uzak akraba olarak 2 kişi var faili meçhule giden bu şekilde ve duyduğum bir iğrençlik daha var ki kadın ve erkek devrimcilere işkence ederlerken çırılçıplak soyup erkeklerin üzerine oturtup tecavüze uğramalarına sebep olurmuş kendi yoldaşları tarafından bunun bi kaç tanede haberi olması lazım yanılmıyorsam
      ···
      1. 1.
        +1
        kameralara bağırmak kısmı doğrudur.
        ···
      2. 2.
        0
        ama anlatmamışsın
        ···
      3. 3.
        0
        başıma gelmeyen bir şeyi mi anlatayım. Esenler otogarının alt katında kamera vardı da ben bağırmadım mı?
        ···
      4. diğerleri 1
  6. 31.
    +1
    Hatırlamaktan bile imtina ettiğim şeyler yaşadım. Detaylarını yazmayacağım. Gecem gündüzüm birbirine karıştı. Kaç gün olduğunu bile düşünemiyordum. Bir kolum sürekli uyuşuyordu. Hareket ettirdiğimde tarifsiz bir acıyla bağırıyordum.

    Onlar da usanmıştı. Bazıları gelip arkadaşmışçasına konuşuyor bana üzüldüklerini söylüyorlardı. Onların diğerleri gibi olmadığını, bu yapılanları istemediklerini ama ellerinden bir şey gelmediğini söylüyorlardı. istifa edin o zaman dedim. Bunu ikinci söylediğim adam karnıma öyle bir tekme attı ki midem ve karaciğerim yer değiştirmişti sanki.

    Gerçek eylemciler küçük armutluda yakalanmıştı. Şimdi beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Kimsenin nerede olduğumu bilmediğini biliyorlardı. En iyisi öldürüp bir yere atmaktı sanıyorum onlar için. ilk vatan ziyaretinde tanıştığım kel adam gelmişti. Ellerimi çözdürdü. Bir masaya oturduk birlikte. Bu yaşananları unutmam gerektiğini söyledi. Bense sezeni düşünüyordum. Sezen nasıl dedim.
    ···
  7. 32.
    +1
    Hatırlamaktan bile imtina ettiğim şeyler yaşadım. Detaylarını yazmayacağım. Gecem gündüzüm birbirine karıştı. Kaç gün olduğunu bile düşünemiyordum. Bir kolum sürekli uyuşuyordu. Hareket ettirdiğimde tarifsiz bir acıyla bağırıyordum.

    Onlar da usanmıştı. Bazıları gelip arkadaşmışçasına konuşuyor bana üzüldüklerini söylüyorlardı. Onların diğerleri gibi olmadığını, bu yapılanları istemediklerini ama ellerinden bir şey gelmediğini söylüyorlardı. istifa edin o zaman dedim. Bunu ikinci söylediğim adam karnıma öyle bir tekme attı ki midem ve karaciğerim yer değiştirmişti sanki.

    Gerçek eylemciler küçük armutluda yakalanmıştı. Şimdi beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Kimsenin nerede olduğumu bilmediğini biliyorlardı. En iyisi öldürüp bir yere atmaktı sanıyorum onlar için. ilk vatan ziyaretinde tanıştığım kel adam gelmişti. Ellerimi çözdürdü. Bir masaya oturduk birlikte. Bu yaşananları unutmam gerektiğini söyledi. Bense sezeni düşünüyordum. Sezen nasıl dedim.
    ···
  8. 33.
    +2
    Sezen hiç gözaltına alınmamıştı. Gayet iyiydi. Şimdi bir anlaşma öneriyordu. Eğer bu konu duyulursa sezene ve bana neler yapacaklarını üstü kapalı söylüyordu. Yeniden gözlerimi bağladılar ve beni bir araçla alibeyköy tarafından boş bir yere bıraktılar. 5 dakika boyunca gözlerim kapalı kalacaktı. Sonra açabileceğimi söylediler.

    Anlatılması inanın ki zor. Ama birini tehlikeden uzak tutmak için her şeye katlanabilir insan. Hele bu çok sevdiği biriyse. Çalışmayan sol kolum ve vücudumdaki ufak tefek morluklarla hastahaneye gittim. Hastahanedeki polis geldi ne olduğunu sordu. Rapor tutması gerekiyormuş. Amirlerine sor diyemedim. Babamları çağırdılar. Bir hikaye uydurdum. Dayak yemiştim. Doktor yutmamıştı. Başbaşa kaldığımızda sordu, bu dayağa benzemiyor diye. Doktor bey dayak olarak kalması gerekiyor dedim. Kimlerin dövdüğünü de bilmiyordum şikayetçi de değildim.

    Babam bütün yol boyunca söylendi durdu. Abim ankaradan yola çıkmıştı bile. Eve gittiğimizde bir süre dinlenmek istiyordum. Memlekete dedemlerin yanına gittim. Sezeni hiç aramadım.

    Okullar açılınca üniversiteye devam etmedim. O kışı köyde yeni sınava hazırlanarak geçirdim. Sezene ağır bir acı yaşatıyordum belki ama kendimce böylesi doğruydu.

    Velhasıl başka bir şehirde başka bir üniversiteyi kazandım. Ağzımdan marksizme ilişkin tek cümle çıkmıyordu artık. Yazılarımı biriktiriyordum. Yıllar sonra metin lokumcunun cenazesinde gördüm sezeni. O beni görmedi. Hiç değişmemişti. 10 yılı geçmişti ben o tabakhanede onu kalbime saralı. Belki nefret ettiği biriydim. Belki italyada bir başkasına aşık olmuştum ve onu bırakmıştım onun gözünde.

    Yıllar beni eski benliğimden uzaklaştırdı. Şimdi bunları yazarken sezeni hala özlüyorum. Çünkü aşk idealardan daha fazla iz bırakır insanda. Ve aşk, ideallerden daha fazla fedakarlık gerektirir. Ödediğim bedel, ödetilecek bedelden daha hafifti. Bununla rahatlıyorum şimdi.

    Gerçek ismini yazamadım, özür dilerim. Belki okursun, karışılaşırsın bir yerde. Sen olduğunu anlamayacağın şeyler de yazdım. Ama belki bir gün, daha güzel bir dünya kurulur, ve belki o gün, çocuklarımız birbirini sever. Diliyorum, daha güzel günlerde daha güzel aşklar yaşanacak. Bıraktığın izi saklıyorum. Hoşçakal.
    ···
  9. 34.
    0
    Hoşçakal...
    ···
  10. 35.
    0
    Güzel hikâyeydi
    ···
  11. 36.
    0
    okurken kendinizi soğuk sandalyelerde, işkencede ve aşkta buluyorsunuz...
    ···
  12. 37.
    0
    bu hikayede çok fazla boşluk var ve benim gördüğüm hayalleri olupta onları yapamayınca kendi yoldaşlarını küçümseyen ve onları şekilden şekile sokan egoist bir adam ayrıca 90larda devrimcilerin işçi sınıfından tamamen koptuğunu söylemiş bu tamamen saçmalık bizzat kendim işçilerin örgütlenmesinde çalıştım dudullu ve tuzladaki fabrikalarda.
    ···