/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +172 -5
    Daha öncedende paylaşmıştım fakat çok eskilerin bildiği,yenilerin bilmediği inci tarihinin en acı aşk hikayesini paylaşacağım.
    Hikaye 2010 tarihinde yazılmış,yaklaşık 2004 gibi yaşanmıştır.
    Boğazınız düğümlenecek,1 saatinizi ayırın
    Hikaye alıntıdır,ben yazmadım.
    Hiçbir yerdede kolay kolay bulamazsınız silinmiştir.Partlar elimde olduğu için seri seri atıyorum dostlarım.
    Çalıntı diyecekler için söylüyorum.
    Bu başlığın aynısını 2015 ve 2016da açtım insanlarla paylaşmak için.

    http://imgim.com/AkrL8X.jpg
    ···
  1. 2.
    +7 -3
    ağlattın bin
    ···
    1. 1.
      0
      Off be http://incisozluk.com.tr/e/191960589/
      ···
  2. 3.
    0
    Rezerve
    ···
  3. 4.
    +1 -4
    Ananla sigara ictim
    ···
  4. 5.
    0
    Resrrve
    ···
  5. 6.
    0
    Bekliyorum
    ···
  6. 7.
    0
    @2 anani gibiyim @1 senide gibiyim
    ···
  7. 8.
    0
    sigara yok şeyimi sardım rez
    ···
  8. 9.
    -1
    çalıntı çugu
    ···
  9. 10.
    +1 -1
    Sigara icmiyorum bu yuzdende gelmiyorum
    ···
  10. 11.
    +1
    ayca_22 değildir inş
    ···
  11. 12.
    +41 -1
    ben şu an 24 yaşındayım. başıma yaklaşık 6 sene önce gelen ve süregelen bir aşk hikayesini anlatacağım sizlere.

    lise son sınıfa geçmiştim. her liseli gibi bizimde abazanlıklarımız vardı. her gün servisle okula giderken, benim yaklaşık 10 metre ilerimde de bir başka servis bekleyen bi kız vardı. bu benim sürekli dikkatimi çekiyordu. güzel kızdı ve gizliden gizliye hep ona bakıyordum servisler gelip bizleri alana kadar.

    belli bir zaman geçtikten sonra, artık iyiden iyiye platoniğe bağlamıştım ben. sürekli onu düşünüyor ve her sabah erkenden dışarı çıkıp onun aşağı inmesini ve ona bakmayı arzuluyordum. ilk günkü sapıkça bakışlar yerini, duygusallığa bırakmıştı. aradan yaklaşık 4 ay geçmişti ve ben daha kıza bakmaktan başka hiçbir şey yapamamıştım

    kızlara karşı biraz çekingen bir yapıda olduğum söylenebilirdi o zamanlar. her ne kadar tipsiz sayılmasam da, kızların bana açılması, kızların ilk adımı atması gerekiyordu bana. yoksa olmuyordu arkadaş. işte 4 ay boyunca bundan bir adım bekledim. ilk adımı o atacaktı. köpek gibi istiyordum onu (şehvet duygusu değil yanlış anlamayın) ama iki kelam edemiyordum. her gün aynı şey. dışarı çıkıyoruz, ben gizlice onu seyrediyorum, arada bir o da baksa dahi hiçbir selamlaşma bile olmuyor, servisler geliyor ve o başka okula ben başka okula gidiyoruz işte.

    artık kafayı sıyırma düzeyine gelmiştim. yapamıyordum bir türlü. ne kadar çok seversem seveyim, kıza belli edemiyordum durumu. ne yapmalıydım, nasıl belli etmeliydim acaba kıza olan duygularımı.

    evet daha öncede dediğim gibi, 4 ay gibi bir süre geçmişti. ankaranın karı meşhurdur ankaralılar bilir. ben çankayada oturuyordum. oranın karı direk buz olur trafikten olsa gerek. sabah yine okula gitmek için çıkmıştım evden. kapıdan çıkar çıkmaz inanılmaz bir kar ile karşılaştım. kar yağmıyordu ama etraf bembeyazdı. yine gittim servisin beni alacağı yere, başladım beklemeye. tabii bi yandanda o kıza bakmaya çalışıyorum. o günü hiç unutamam. üstünde krem rengi bir palto ile çok sevimliydi. bi an dengemi kaybettim ve pat diye yere yığıldım, ona bakayım derken. allahım nasıl bir acı, nasıl bir his bu. kolumu kırmıştım galiba ve yerden kalkamıyordum.
    ···
  12. 13.
    +33
    nasıl bir ses geldiyse artık, kızda duydu galiba, beklide görmüştür bilmiyorum, hemen bana doğru gelmeye başladı kız. içimden gelme diyorum, rezil oldum , sıç*ım diyorum ama yapacak bişey yoktu. adeta yere çakılmıştım ve kalkamıyordum bile. kız geldi ve panik halinde direk beni yerden kaldırmaya çalıştı. dur dur dedim, çünkü inanılmaz bi ağrı vardı, kolum kırıldu galiba, kalkamıyorum dedim. bu ne yapacağını bilemez bi halde, ambulans çağıralım falan diyor panikle. yok dedim, ambulans değilde, bizimkilere haber versek iyi olur aslında. o an aklıma geldi, cep telefonumu yanıma almamıştım. okulda her gün sigara araması yapılıyordu a*k, o aramalarda cep telefonu görürlerse onu da alıyorlardı ve uzunca bi süre vermiyorlardı. o yüzden çok sık zütürmezdi kimse telefon. neyse konuya dönelim.

    zaten rezil olmuştum kıza, sı*tım sıvayım dedim ve cep telefonun varsa bizimkilere bi haber verebilirmisin dedim. kız çıkardı telefonunu aradı dediğim numarayı ve bana tuttu telefonu. dedim anneme böyle böyle çabuk aşağı inin falan. neyse annem gelene kadar bekledi kız benim başımda, daha sonra bu ayrıldı. o ara servisini de kaçırmıştı kız. sonradan öğrendim o gün okula gitmemiş daha sonra.

    doktora gittim, bana 1 haftalık rapor verildi. lise sondum ama pek ders falan takmıyordum açıkçası. okula gitmeme fikri güzeldi ama, 1 hafta boyunca onu göremeyecektim. hem görsem ne olacakki diyorum içimden, kıza iyice rezil oldum. yanında iki ciksen uzandım yere, ağladım a*k, kolum ağrıo, dur kaldırma, telefonun varsa annemi arayalım falan. hala düşündükçe tüylerim dikiliyor , bu nasıl bir rezilliktir

    neyse ilk 2 gün gitmedim okula, o meseleden sonra işte. 2 gün sonra bi telefon geldiğini söyledi annem. kız, o gün telefonundan arattığım numarayı, aranan numaralardan bulmuş ve beni merak etmiş. ben aşağıda servis bekleyen kız falan gibi saçma bir şekilde kendini tanıttı ama ben hemen anladım zaten onun olduğunu. aklımda olan tek kız o çünkü. nasıl oldun merak etimde, bu telefondan arayım dedim bi falan dedi işte. iyiyim dedim bende, çok teşekkür ederim sana çok iyisin falan tarzı bişeyler söyledim. bu bana 2 gündür göremiyorum seni okula gitmiyor musun dedi. bende yarın gidecem, 2 gün dinlendim dedim. tekrar teşekkür ettim, o geçmiş olsun dedi ve kapattık telefonu.

    artık onun telefon numarasını da biliyordum. daha önce annemin telefondan bulabilirdim ama aklıma gelmemişti bu nedense. doktor 1 hafta rapor vermişti ama sırf o adını dahi bilmediğim kızı görebilmek için okula gidecektim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    +1
    R
    Rezervasyon
    ···
  14. 15.
    0
    Reserve
    ···
  15. 16.
    +1
    Rezerved
    ···
  16. 17.
    +29 -1
    sabah oldu, kırık kolla indim aşağı. bizimkiler şaşkın tabi, oğlum bu ne okul aşkı. dinlen biraz işte falan. yok anne gitmem lazım diyorum ben. neyse bunlar çokta ısrar etmediler zaten. indim aşağıya bekliyorum. biraz erken inmiştim ben. bi kaç dakika sonra kızda belirdi ufukta. beni görünce bana doğru yaklaşmaya başladı. evet bir adım atıyordu benim için. en dibe vurduğumu düşündüğüm o an, o düştüğüm an, benim için bi başlangıç olacaktı. bu geldi ve nasılsın dedi daha iyimisin dedi. ama nasıl bakıyor öyle. masum, telaşlı ve saf bir bakış. anlatamıyor, tarif edemiyorum inanınki. daha iyiyim dedim, o gün için tekrar teşekkür ettim buna, o sırada bunun servisi belirdi yukarda. bize doğru yaklaşıyordu. tüh dedim içimden, biraz daha geç gelsen nolurdu sanki. kızda gördü servisi ve vedalaştık biz, o servisin onu her zaman aldığı yere doğru giderken, ben, bir dakika beklermisin dedim. koşa koşa gittim kızın yanına, bu meraklandı tabi. ya dedim, alçıma bi imza atarmısın. ilk senin atmanı isterim dedim. bu güldü, tabiî ki dedi. o ara servis geldi bile. kızı bekliyor. bu hemen bi kalem çıkardı neyse, alçıma adını ve imzasını attı. tekrardan iyi günler dedim o da sanada falan dedi işte ve servisine binip uzaklaştı.

    evet artık adını biliyordum. o alçıda onun ismi vardı. kızın yüzüne soramamıştım ama en azından biraz zeka pırıltısıyla alçıya ismini yazdırarak öğrenebilmiştim. ismi eda’ydı. eda. hemen ilk iş olarak telefonumdaki adını eda olarak değiştirdim. çok mutluydum. kolumun kırılması adeta bir mucizenin başlangıcı olmuştu.

    cuma günü sabahıydı ve yine aşağıya iniyordum. bir baktım eda benden önce inmiş bile aşağıya. bu sefer ben ona doğru gidecektim. artık biraz da olsa eşekliği bırakmam gerektiğinin farkındaydım. günaydın dedim. karşılık verdi ve kolumu sordu yine. iyiyim ya falan dedim. biraz dinlenmem gerekiyormuş işte dedim. buna ismiyle hitap edince bu şaşırdı. biz tanışmışmıydık ya dedi. ben gülerek alçıdaki ismi gösterdim ve kendi ismimi söyledim ona. en sonunda tanışma faslını geçmiştik. sendeki benim numaram değil dedim, benim kullandığım numarayı verdim buna.

    ertesi gün bi mesaj: işin yoksa bugun gezelim mi ya diyordu mesajda. allahım bu nasıl bişey. daha ne isteyebilirdimki. dersane falan vardı ama pek s*** değildi zaten normalde de. bu daha ben mesajına karşılık veremeden anında ikinci mesajı da yolladı. onda da; ya pardon senin dinlenmen gerekiyordu, unutmuşum ben. iyileşince gezeriz demiş. ben hemen aradım edayı, yok dedim benim de çok canım sıkılıyor evde benim içinde iyi olur dedim. bu ben öyle deyince tamam o zaman dedi mutlu bir şekilde ve bir saat sonra, aşağıda buluşalım dedi ve kapattı. hemen hazırlandım ben tabi 10-15 dk da. 45 dakkanın geçmesini bekliyordum artık. 45, 40, 30,15, en sonunda indim aşağıya.

    edayı ilk defa okul üniformasından farklı bir kıyafetle görüyordum. bu ne güzellik. kapşonu tüylü olanlardan bir mont giymiş. o kadar güzel duruyorki yüzü onun içerisinde. saçlarının rengi ile karışmış adeta o tüyler ve uyum içerisinde. siyah bir pantolon ve aynı renkte bir çizme. ikimizde birbirimize doğru yürüyoruz ve ortada buluştuk. merhabalaştık ve ne yapalım dedim ben edaya. nereye gitmek istersin. bu bana sen fazla yorulma, doktor dinlen demiş zaten, çok uzak bi yerlere gitmesek daha iyi olur dedi. hem çok vaktim de yok, annemin yanına gitmem lazım falan dedi. atakuleye gidelimmi dedi. ordan ankarayı seyretmesi çok güzel hem dedi. peki dedim ve bir otobüse binip gittik. şimdi fakir bin diyecekler ama otobüs vızır vızır geçiyor, ha taksiye binmişsin ha otobüse, 5 dk lık yol zati
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    +33
    gittik atakuleye, bi atari salonuna uğradık önce alt kattaki. hehe şaka lan. çıktık yukarı, bu evini bulmaya falan çalışıyor, zıpır zıpır yerinde duramıyor adeta, çok tatlı yani. biraz takıldık işte sonra bu beni kırmayıp geldiğin için çok sağol falan dedi. o ara annesi aradı. buna kızdı besbelli, kız sessiz sessiz konuşuyor. sonra bana, benim gitmem lazım dedi. daha 1 saat anca olmuştu. ya biraz daha duramazmısın dedim. bu düşündü biraz peki dedi. gittik bi cafeye oturduk ama bunun morali bozuldu belli. annenden habersizmi çıktın niye kızdı dedim. bu başladı anlatmaya. annesi ile babası ayrılmışlar. annesi babasını aldatmış falan. şimdi başka bi adamla evlenmiş. bu babasında kalıyormuş ama hafta sonları annesinin yanına gidiyormuş işte. baya kötü oldu anlatırken, bende daha fazla soru sormadım. annesi balgatta oturuyormuş oraya gidecekmiş. dur bende geliyim dedim. yok falan dedi ama dinlemedim. yol boyu yine konuştuk birbirimizi tanıdık işte. annesinin evinin oraya gittik ve orda vedalaştık. vedalaşırken, adeta ne o gitmek istiyordu ne de ben. orada anladım işte, eda da benden hoşlanıyordu. öptü beni yanağımdan ve ayrıldık. o an dünyanın en mutlu insanı bendim galiba

    eda özel bi lisede okuyordu ve dersaneye gitme ihtiyacı hissetmemişti. o yüzden hafta sonları boştu. benim içinse öss stresi neredeyse yok gibiydi zaten. o hayatımda yokken de pek fazla takmıyordum okulu, dersaneyi, dersi falan. kız annesini her şeye rağmen seviyordu fakat onun yanına gitmeyi pek istemiyodu çünkü annesinin kocasına çok büyük bir öfke ve nefret duyuyordu. bu da annesinin yanına gitmek istememesine sebep oluyordu.
    hafta sonları kimi zaman annesine ders çalışmam gerek bahanesi ile gitmiyor ve bütün gün birlikte geziyorduk. yine bir gün birlikteyken, edaya olan hislerimi açıkça söyledim. bu güldü ilk önce. tamam dedim kusura bakma, hata ettim söylemekle dedim. bu ben öyle deyince sustu, ama gülmemek için zor tutuyor kendini. sinirlendim bi anda ve kalktım masadan tam çıkıyorum arkadan seslendi bana. dur dedi, ne yapıyorsun, bende seni seviyorum salak dedi

    acaba diyorum hala benimle dalgamı geçiyor. bu tuttu elimi ama hiç konuşmuyor. bende konuşmadım. yaklaşık yarım saat tek kelime etmeden, ellerimiz birbirine, gözlerimiz birbirine kenetlendi.

    sessizliği yine ben bozdum, dayanamadım. hadi sinemaya gidelim dedim ne alakaysa. gittik bi sinemaya, tam 5 dk sonra başlayacak bi film vardı. maksat zaten film izlemek değilya, sırf laf olsun diye söylemiştim. film van helsing mi neydi, vampir filmi. bu bi korkuyor ama filmde. kolumu kıracak sanki tekrar nasıl sıkıyor. film ara verdi, bu bana sende anca böyle film seçersin dedi. benim şarteller attı. hadi gidiyoz dedim. ya şaka yaptım dedi. dinlemedim ben çıktık. yolda başladı ağlamaya. dayanamadım sildim göz yaşlarını. bu nasıl ağlıyor ama. seni seviyorum ben diyor. sadece şaka yapmak istemiştim, cafede gülmemin sebebi ise mutluluktandı dedi. nasıl utandım kendimden. ama nerden anlayabilirdimki yani bende.

    ilk defa el ele tutuşarak yürüyorduk. o anki hissettiklerim tarif edilemez. en son evinin önüne geldiğimizde, çok mutlu olduğunu söyledi, beni öptü ve bana bakarak geri geri girdi apartmanlarına.
    her liseli gibi mesajlaşma ve arama trafiği son sürat başlamıştı artık. ben sevmem öyle şeyleri, hani yanımda olsun, saatlerce birbirimize bakalım konuşmadan eyvallah. ama yok ne yedin, yok ders çalıştın mı, yok bugün kendime şunu aldım bunlar içimi daraltan şeylerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    0
    Rezervasyon
    ···
  19. 20.
    0
    Rezervasyon
    ···