1. 26.
    +1 -1
    ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
    bu kegib dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
    kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
    günlere geldim bunu bana öğretmediniz
    hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
    ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
    bunu bana söylemediniz
    insanlar havada uçtu ama yerde öldüler
    bunu bana öğretmediniz
    kardeşim i̇brahim bana mermer putları
    nasıl devireceğimi öğretmişti
    ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
    ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
    nasıl sileceğimi öğretmediniz

    bir kentten daha geçtim
    buğdayları yakıyorlardı
    yedikleri pirinçti
    birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı
    sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı
    pirinçler gibi çoğalıyorlardı
    atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum
    öpüp çıkıp gittim yeleleri
    ···
  2. 27.
    +1 -4
    şakirt dolmuş amk sözlüğü
    ···
  3. 28.
    0
    @23 gerizekalı mısın la sen adam dinci diye şiirlerini okuyan beğenen herkes şakirt mi olmak zorunda
    ···
  4. 29.
    +1
    sezai karakoç bir kıza aşık olur,ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir. kız bi şeylerin farkındadır ama emin değildir.en yakın arkadaşı sezai karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder.o da kıramaz ve katılır. programı sunan da o arkadaşıdır. gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı, aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve sezai karakoç'u sahneye davet eder. sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve mona rozayı okumaya başlar. kız da ordadır ve nişanlanmıştır. emindir artık emin olamadıklarından. bakışırlar bir süre, sonra karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder. kız arkasından koşar hemen. yetişir karakoç'a.parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakar, çıkarıp atarım".sezai karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. o gece kız intihar eder. sezai karakoç hala evlenmemiştir...

    mona roza

    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek...

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların

    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir söndü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki ben mona roza bulurum seni
    i̇ncir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki ben mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    bir gün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki kapalı gece ve güne
    altın bilezikler o kokulu ten

    mona roza siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza siyah güller, ak güller

    not: dörtlüklerin baş harflerinden kızın adı çıkmaktadır..
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    devasa bir adam. yaşayan edebiyatın en büyük şairi. ama gel gör ki ne kıymeti bilinir ne de şiirleri.
    ···
  6. 31.
    0
    kapalı şiirler yazsa daha çok severdim.
    ···
  7. 32.
    0
    bu kukların kukla olmadığı besbelli
    ···
  8. 33.
    0
    geldim beyler
    ···
  9. 34.
    0
    Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
    Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
    Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
    Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
    Kuklalar titremesin ne yapsın
    Kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Lilinin çekip gideceği besbelli
    Lilinin dönüp geleceği besbelli
    Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
    Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
    Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
    Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
    Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
    Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
    Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil

    Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
    Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
    Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
    Sen istesen de taş yürekli olamazsın
    Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
    Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
    Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
    Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
    Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
    Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
    Demek sen gidiyorsun Lili
    Bizi öpmeden mi gideceksin Lili

    Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
    Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
    Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
    Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
    Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
    Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu

    Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
    Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
    Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
    Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

    Ben konuşmasını bilmem Lili
    ···
  10. 35.
    0
    ccc sezai karakoç ccc
    ···
  11. 36.
    0
    anla mona rosa ben bir deliyim.
    ···
  12. 37.
    +3
    o zamandan beri ne erkekler değişmiş ne de kadınlar, hep aynı.
    ne aşk ama.
    ···
  13. 38.
    -1
    kardeşi vardır abdürrahim karakoç.abi kardeş islamcıdır..
    ···
    1. 1.
      0
      alakası yok kardeşim
      ···
  14. 39.
    0
    @35cehalet örneği amk. kardeş mi anca din kardeşidir lan o adfdssdfgfd
    ···
  15. 40.
    0
    oha amk daha önce neden entry girmedim lan bu başlığa
    üstad benim şu anda okuduğum fakülteden mezundur
    monarozayı burda aşık olduğu kıza ithafen yazmıştır
    ···
  16. 41.
    -1
    bir daha mona roza dediğin görem bacın siqem. karı da bişeye benzese bari
    ···
  17. 42.
    0
    mona roza1!!!
    ···
  18. 43.
    0
    ii. yenici miydi neydi
    ···
  19. 44.
    0
    sürgün ülkeden başkentler başkentine - http://www.youtube.com/watch?v=yj8aFTvXfYo

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir toz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    0
    mona roza !!
    ···