1. 1.
    +5 -1
    hangimiz bir cevher değiliz ki dilber karşısında..
    ···
  2. 2.
    -4
    milli eğitim bakanlığınca müfredatta yer edinen cinsel içerikli dergi.
    ···
  3. 3.
    +2 -1
    sami paşazade sezai kitabıdır.

    ki̇tabin konusu:
    evinden ayrılan küçük bir kızın başından gecen olaylar dramatize edilerek anlatılmıştır. kızın başından gecenler oldukça acıklıdır. uzun bir süre kölelik hayatı yaşamıştır.

    ki̇tabin özeti̇:
    i̇nterneti daha hızlı dolaşın. google araç çubuğuyla birlikte firefox’u da alın
    evinden ayrılıp bir gemi ile yurdundan uzaklaşan küçük kız, onun gibi başka bir esir kız ile birlikte neresi olduğunu bilmediği bir yere getirilmiştir. bu kızı bundan sonra birçok sürprizler beklemektedir.
    i̇lk olarak kız (henüz bir ismi yoktur), yaşlı fakat zengin bir kadını yanına ona hizmet etmesi amacıyla satılmıştır. küçük kız burada tam bir esaret hayatı yaşamaktadır. sürekli olarak buradan nasıl kurtulabileceğinin planlarını yapmaktadır. bu evin hanımının yanı sıra hanıma hizmet etmekte olan başka bir kadın da kıza baskı yapmaktadır. bu durum kızı yıpratmakta, zaten bir umudu olmayan yaşamdan onu iyice somutlamaktadır. bir gün kız bu evden kaçmayı iyece kafasına taktığı bir anda bir gece yarısı evden kaçar. çevreyi pek tanımadığı için saatlerce yürür fakat bir yerede yorgun bir şekilde yere yığılmaktan başka çaresi yoktur. yerde kaldığı bölgede bir evin bahçe kapısının önüdür.
    sabah olunca evin hizmetlilerinden biri kızı farkeder ve onu içeri almak için yaşlı ev sahibine danışır. oda bunu çok olumlu bir şekilde karşılar ve hemen yardım etmek niyetiyle onu yanına alır. i̇lk olarak karnı doyurulur, güzel bir uyku çektirirlir. daha sonra kız kendine gelince ona neler olup bittiği sorulur. oda analatır evin hanımı kızın yaşadıklarını duyunca çok üzülür ve ona yardım edeceğini söyler, kızdabuna çok sevinir. evin hanımı ona sahibinden izin alacağını ve artık kendi yanında kalacağını söyler. bunun için hanımı kızın kaçtığı eve gider. ve onu yanına almak istediğini söyler. fakat kadın bunu onur meselesi yaparak kabul etmez. bundan sonra kızda eski evine geridöner. bu olay kızı çok etkilemiştir. çünkü daha önce kaçtığı eve tekrar dönmüştür. gider gitmez yine hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşmıştır.
    günler böyle geçip giderken birgün mustafa bey evin sahibi birkaç yıl önce işlediği bir hatadan dolayı bir çok borcu olmuştu ve bu borçları ödemek için karısıyla tartışırdı. birgün karısıyla beraber kızın satılmasına kara veridler.
    kızın adı kaçtığı evde hanımın onu çok güzel bulması üzerine ‘dilber’ olarak koyulmuştu. bundan sonrada ona ‘dilber’ olarak seslenilmeye başlandı. dilber kendisi hakkında satılması kararının alınmasından sonra bir esirciye satıldı. ve dilber’in bütün hayatı bu yönde değişti. dilber bundan sonra belli bir süre esir hayatı yaşamıştır. bu süre içinde bir çok kendisi gibi esir hayatı yaşamış olan kız arkadaşları olmuştur. onların hayatlarını dinledikçe aslında kendi hayatının okadarda kötü olmadığının farkına varmıştır. daha nice insanların kendisi gibi cefa çektiğini anlamıştır. buradaki bir çok kızın çeşitli meziyetleri vardır. bir tanesi çok iyi bir şekilde ud çalmaktadır bu yüzden çoğu yerden çağrılmaktadır. dilber’de onun gibi ud çalabilmeyi çok istemektedir.
    dilber’e bir gün bir talip çıkmıştır, ve dilber’de o eve gitmek zorunda kalmıştır zaten onun böyle bir şeyi isteyip istemediği pek önemli değildir, önemli olan bir kaç kişinin işinin görülmesidir.
    dilber’in gittiği bu evde ona bir esir gibi değil, bir insan gibi yaklaşılması onu çok etkilemiştir. evde bir hanımefendi, onun kocası ve onların tek oğlu olan celal bey bulunmaktadır. celal bey aynı zamanda bir ressamdır. yaptığı porrelerle ün kazanmıştır. dilber’i evde görünce o da çok şaşırmıştır. çünkü dilber’i cleopatra’ya benzetmişti. celal bey yalnız yaşadığı için kız arkadaşı ya da sevgilisi yoktur. fakat dilber’i gördüğü andan itibaren içinde bir kıvılcım oluşmuştur. i̇lk zamanlarda dilber’de buna bir karşılık doğmamış fakaat günler geçtikçe dilber’de onaa karşı ilgi duymaya başlayacaktır. celalbey dilber’i boş bulduğu zamanlarda odasına çağırıp onun resimlerini yapmaya başlamıştır. kimi zaman nü resimlerinide çalışır. dilber’in bebeksi vücudunu gördüğü zamanlarda daha önce hç yaşamadığı duyguları tadıyordu. ona her baktığında onun daha değişik bir güzelliğini yakalıyordu. günler geçtikçe dilber zamanının büyük bir kısmını celal beyin yanında geçirmeye başlar. böylelikle celal beyin dilber’e olan aaşkı da diğer ev halkı tarafından da öğrenilir. bu arada celal bey açıkça aşkını dilber’e de belli etmeye başlar. dilber bu olaya ilk önceleri çok şaşırır. çünkü böyle bir şeye asla imkan vermez. bunun nedeni de onun esir kız olmasıdır. daha ssonraları dilber de celaal beye karşılık vermeye başlar. günler geçtikçe onlar aşklarını bariz bir şekilde yaşarlar. evin baahçesinde yıldızları seyrederler, beraber gezerler. fakat bu durum celal beyin annesini olddukça rahatsız eder ve buna akarşı bir önlem almak ister. bu beraberliği bitirmek için dilberi celal beyin evde olmadığı bir zamanda bir esirciye satar. tabii dilber’in yapacak birşeyi yoktur. celal bey daha sonra eve döner ve ilk olarak dilber’in nerede olduğunu sorar önce bunu öğrenemesede daha sonra öğrenir fakat onu bütün aramalrına rağmen bulamaz. bundan sonraki bütün hayatı boyunca oda dilber’de mutlu olamaz.
    bundan sonra ikiside hiç mutlu olmadığı gibi bu olay biçare dilberi intihara kadar sürükler bu yaptıklarına celal bey’in aileside çok pişman olur ama yapabilecek bir şey yoktur.
    ki̇tabin ana fi̇kri̇:
    kitabın ana fikri evinden ayrılan bir insanın başına her zaman hertürlü kötülüğün gelebileceği bunlardan kurtulma yolununda sadece kendi elinde olduğu kimseden yardım alamayacağı tek başına kalacağı.
    ki̇tap hakkindaki̇ şahsi̇ görüşler:
    kitap çok ağır bir dille yazılma mıştır fakat ara ara anlaşılamayan sözcüklere rastlanabilir yinede kitap bize kölelik hayatından bahsettiği ve bilgilendirdiği için oldukça önemli bir kaynak niteliğindedir ve yararlanabilecek seviyededir. bence kitap herkes tarafından beğeniyle okunabilir. oldukça sürükleyicidir.

    yazar hakkinda kisa bi̇lgi̇:
    1860′ta i̇stanbul’da doğdu. devrin ileri gelen isimlerinden sami paşa’nın oğludur. özel öğrenim gördü. 20 yaşına kadar resmi bir görev almayıp, edebiyat konusundaki bilgilerini artırmayı tercih etti.
    1880′de evkaf nezareti mektubi kalemi’ne memur oldu. babasının ölümünden sonra da londra elçiliği i̇kinci kâtipliği’ne atanan sezâi, orada kaldığı 4 yıl boyunca i̇ngiliz ve fransız edebiyatlarını yakından izledi. elçilikteki görevinden i̇stifa ederek i̇stanbul’a döndüğünde i̇stişare odası’na memur oldu. 7 yıl süren bu ikinci dönem memuriyetinde (1885-1901) sanatını olgunlaştırdı.
    sergüzeşt adlı romanı yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek bundan kurtulmak için paris’e gitti ve meşrutiyet’in ilanına kadar da orada kaldı (1908). i̇stanbul’a döndüğünde madrid elçisi olarak görevlendirildi.
    birinci dünya savaşı başlayınca madrit’ten i̇sviçre’ye geçti, savaşın sonuna kadar burada kaldı. mütareke devrinde emekli olarak i̇stanbul’a döndü (1921). son yıllarında kendisine, büyük millet meclisi’nin kararıyla “hidamat-ı vataniyye tertibinden” maaş bağlandı (1927) ve 26 nisan 1936 tarihinde i̇stanbul’da öldü
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1 -1
    ananmı görmüş
    ···
    1. 1.
      0
      bi bitmediniz
      ···
  5. 5.
    +1 -1
    Normalde kitaplar insana bişey katar ama bu kitap hayatımdan 3 4 saat çaldı diyebilirim. Türk edebiyatındaki ilk romanlardanmış. Türk edebiyatının zamanında ne kadar vahim acınacak bir mevkide olduğunu görmek de cabası...
    ···
  6. 6.
    +1 -1
    en başlarda kitap bir çerkes olarak okuyunca sinirlerimi tepeme attırmıştır lakin, kitap güzeldir. ırkcı olarak pek bakmamak lazım olaya. hoş ve sürükleyici bir kitap olup tek günde okunabilitesi vardır.
    ···
  7. 7.
    +1
    dıbına koyim böyle kitabın. konudan konuya geçiyo. sanat sanat içindir anlayışıyla yazılmış bi kitap. hep benzetme yapıyo aq samisi
    ···
  8. 8.
    +1
    samipaşazade sezai denen adamın bir kitabı yazarın ismine takılmayın kitap akıcı benden iyi not aldı
    ···
  9. 9.
    +1
    Bırak anlatayım sarhoşum öyle
    Sarhoşu da geçtim nolacak böyle
    Hayatlar içinden hayat seçmişim
    Hiç bi şey fark etmez kendimden geçmişim

    Şair giden geminin ardından bakar ya
    Bakar da kendini zora sokar ya
    Bazen bi itin duası tutar ya
    Çok uzaklarda o gemi batar ya

    Ah beni unut bitir beni gidiyorum
    Ya unuttum ya vazgeçtim bilmiyorum

    Yarim ateş olmuş içinden geçmişim
    Kim ektiyse ekmiş ama ben biçmişim
    Hiç boşalmadıki bardak hep dolu
    Her şeyin bi sonu yok başka yolu

    http://www.youtube.com/watch?v=1K3DtRbsyRg
    ···
  10. 10.
    0
    biitiiiiiiiiiiir beniiiiiiiiiiiiiiiiiii
    ···
  11. 11.
    0
    okumayın amk gereği yok
    ···
  12. 12.
    0
    Romantizmden realizme ilk geçiş örneği olan kitaptı sanırım. Yazar (Sami Paşazade Sezai) betimlemelere uzun uzun yer vermiş ki bazen anlamak için baştan almanız gerekiyor cümleyi ama bir sorun çıkarmadı benim için. Kitap köleliği konu edinmiş. Dilber ve Celal Bey'in aşkını anlatıyor. Sonu acıklıydı. Beğendim, size de öneririm.
    ···
  13. 13.
    0
    duygulandım bak şimdi
    ···
  14. 14.
    0
    @1 liseli.
    ···
  15. 15.
    0
    Yok ebesinin amı
    ···
    1. 1.
      0
      güzel kitap ben okudum.. seneye ib olmazsan türkçe müfredatta geçiyor bu kitap, olursan da oku yakın dönem çağdaş romanları önemli
      ···
      1. 1.
        0
        Konferansta soruydu bu
        ···
      2. 2.
        -1
        evet gördüm, dediğim gibi 11. sınıf edb müfredatı tamamen bu dönemlerle ilgili tanzimat falan
        ···
  16. 16.
    0
    sevdigim bir kitap
    ···
  17. 17.
    0
    Ağlamak uğradığımız felâketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu zamanlardır ki, onun yerine geçen etkili sessizlik, en şiddetli acının yarattığı göz yaşlarından daha yakıcıdır.
    ···
  18. 18.
    0
    Bir sayfada iki cümle var. Çok uzun, betimlemeli cümleler kurulmuş. Rahatsız ediyor mu? Hayır. Rahatsız eden tek şey kitapta yer alan aşkın büyüklüğü. Belki yaşamadığımdan, bilmiyorum. Çok abartılı geldi bana Dilber ve Celal'in aşkı. Tabi o dönemi ve o dönem kitaplarındaki aşkları göz önünde bulundurursak normal ama dediğim gibi ben katlanamıyorum böyle aşklara.

    Neyse uzun lafın kısası bir Türk klasiği sonuçta. Okumadıysanız okuyun da kültürlenin biraz amk. "Yengemi nasıl gibtim" başlıklarında salağın birini okuyan adamlarsınız. Buna da vakit ayırır, okursunuz mutlaka. Seviyeyi de yükselttik biraz kusura bakmayın beyler.
    ···
  19. 19.
    0
    dıbına koycam bunun
    ···
  20. 20.
    0
    Betimlemenin dıbına koymuş ama konu olarak on numara bir kitap..
    tavsiye ederim.
    ···