1. 1.
    -18
    kitaba para vermeseydim 50. sayfasında fırlatırdım. çocukça düşünceleri olan aksini düşünmeyen kıt beyinli huur çocuğunun hayatı anlatılıyor. herkesi küçümseyen bir tak bilmeyen dıbına kodumun evladı. yalnız her ne kadar atsızdan ölesiye nefret etsem de edebi dilinin iyi olduğu aşikar.
    ···
  2. 2.
    +11
    beni etkileyen ender romanlardan. nihal atsız'a fikirleri yüzünden kin güdenler, edebi olarak neler kaçırdıklarının farkında değiller.
    ···
  3. 3.
    +8
    oğuz atay'a ilham vermiştir.
    ···
  4. 4.
    -7
    @1 ekşici bin galiba...
    ···
  5. 5.
    +7
    filmi çekilse fayt kılapla üç yüz sıpartalının ortak bir filmde türk öğeleriyle birleştiği bir film olur
    ···
  6. 6.
    -5
    Okumadım ve okumamda
    ···
  7. 7.
    +5
    -seni seviyorum
    -sus sus ben de ızdırap çekiyorum

    efsane kitap efsane kesitler

    mutlak seveceksin beni ve geri gelen mektup gibi gelmiş geçmiş en iyi aşk şiirlerinden 2 si bulunur kitabın içinde
    ···
  8. 8.
    +4
    tiyatro bitti beklemeye lüzum görmüyorum...
    ···
  9. 9.
    +4
    tanrıya "hem o güzeli yarat. hem onu bana sevdir, sonra da ruhumu milyonlarca yıl azap cehenneminde yak. bunu bir tanrı değil; ancak tanrı kudretinde bir çocuk yapabilir." diye seslenilen roman!
    ···
  10. 10.
    +4
    Cidden şimdiye kadar okuduğum en iyi roman. atsız fikirleri yüzünden çok arka plana itilmiş. fikirlerine ben de katılmıyorum ama türk edebiyatının en önemli taşlarından biri olması için ruh adam yeter de artar bile.

    galiba en can alıcı cümle konusunda hemfikir olduğum insanlar epey fazla;

    tiyatro bitti, beklemeye lüzum görmüyorum.
    ···
  11. 11.
    +3
    ideolojileri yüzünden geri planda kalmış hüseyin nihat atsız'ın türk tarihinde bir benzeri daha yazılamayacak en iyi romanı.. pgibolojik olarak masal mı gercek mi düşüncelerine kaptırır insanı. ergenlerin dilinden düşürmedigi tutunamayanların da babasıdır. geri gelen mektup şiiri ayrı bir efanedir bu topraklarda yazılan en etkili şiir'lerdendir.
    ···
  12. 12.
    +3
    harbiden filmi çekilse ortalığın dıbına koyacak konusu var..alın bu da kitaptaki şiirden

    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi alevden;
    sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

    gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
    her sey silinip kayboluyorken nazarımdan
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    bu da osman reyizin yorumu

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=8eRTZg8dsVw)
    ···
  13. 13.
    +3
    şu kitabı okumayan varsa en yakındaki kitapçıdan alıp okusun ya da pencereden felan atlasın amk. dostoyevskiyi gogolu emile zolayı giber atar bu kitap
    ···
  14. 14.
    +3
    soyalist arkadaş okuyordu o derece
    ···
  15. 15.
    +3
    Çogu kişi önyargıları nedeniyle okumuyor, belki de hata ediyorlar. belki az kişinin bilmesi daha hoş geliyor bana, ama buradaki 'geri gelen mektup'şiirini nazım hikmet falan yazsa * cihangir tayfasını tahmin edemiyorum. pelesenk ederlerdi dillerine.
    Hele o duruşma sahnesi. böyle bir şey yok ya...
    ···
  16. 16.
    -2
    @37 senin kadar beyinsiz bir döl evladı görmedim. sen beyinsizin bayrak çekenisin.

    siyasi fikrin zaten kürtçülük. atsız'ı karalamak için söylediğinde bas bayağı belli. şimdi gibtir git. huur lenin filan oku
    ···
  17. 17.
    +2
    Cebrail söze başladı:

    - Selim Pusat büyük günahlar işledi. Ben görevi bitmiş bir melek olduğum, kıyamete kadar dinlenmek hakkını kazandığım halde bu hakkıma ilişti. Onun gönlünden geçen fırtınalarla rahatsız edildim. Halbuki bu fırtınalar yalnız ben peygamberlere zütürürken duyulurdu. Kendisinden yirmi beş yaş küçük bir kızı sevdi ve hepsinden daha kötü olarak bu sevgiyi açığa vurdu. Bir subay için en büyük günah budur.
    Derin sessizliğin arasında heybetli ses sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?

    Selim, gözlerini kamaştıran ışığa bakmaya çalışarak subaylık zamanındaki sertliği ile cevap verdi:

    - Doğrudur!

    Mikail söze başladı:

    - Selim Pusat benim haklarıma da ilişti. Ben en güzel ve iç açıcı yağmurları yağdırdığım gibi öldürücü kasırgaları da estirir, ılık güneşle beraber kavurucu güneşi de parlatırım. Bu sanık öyle bir sevgiye tutuldu ki gönlünde nisan esintileriyle birlikte karakış boraları da esti. Zaman zaman mayıs güneşiyle ısındı. Zaman zaman ağustos güneşiyle kavruldu. Bana rakib oldu. iradesini kullanamadı. Bir subay için en büyük günah budur.

    Çıt çıkmıyordu. Heybetli ses yine sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?

    Selim daha da sertleşmişti:

    - Doğrudur!

    israfil söze başladı:

    - Benzi vazifem kıyamet günü olacaktır. O güne kadar buyruk beklemeye mecburum. Selim Pusat’ın gönlünün içindeki feryatlar o kadar acı ve gürültülü idi ki insanlar duysa hep ölür, benim surumu öttürmeme lüzum kalmazdı. Bütün bunlar kendisinin günahından doğdu. Günahlarını araştıra araştıra ilk sebebe gidince bunu öğrendim. insanların türlü fikri çalkantısıyla boğuştuğu çağda o kırallık taraftarıydı. Ülkesinin kanunlarını tanımaz olmuştu.
    Heybetli ses üçüncü defa sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?
    - Doğrudur!
    - Bütün olanların ilk sebebi senin Kıralcı oluşun mudur?
    - Evet!
    - Bunu ilk günah diye kabul ediyor musun?
    - Asla!
    - Neden?
    - Bütün o muhteşem kıralları sen yarattın!
    ···
  18. 18.
    +2
    okumayan çok şey kaybeder
    ···
  19. 19.
    +2
    10 numara kitap lan harbi.o baştaki masal hıçkırıklar içinde boşaldım ben
    ···
  20. 20.
    +2
    "Tiyatro bitti. beklemeye lüzum görmüyorum... "
    ···