/i/Kitap

Kitap sever dostlarımızın buluştuğu alt incidir
Okuma ihtiyacı barut gibidir bir kere tutuşunca artık sönmez
Victor Hugo.
  1. 1.
    +1
    Üç gün öncesinden başlamıştı Ramazan sevinci. Annesi, tam üç gün var, diyerek sonrasında neler olacağını anlattı. Dinledikleri onun heyecanlanması için yeterliydi.

    -Ben de oruç tutacağım, dedi.

    Annesinin gül yüzündeki gülücükler yayıldı sonunda küçük Ömer’in yüzünde karar kıldı. Gözlerinin içi gülüyordu. Ne yapacağını tam olarak bilmese de önemli bir şey yapacağından hiç kuşkusu yoktu.

    -Ama sen küçüksün, büyüyünce tutarsın.

    Ömer, annesinin söylediklerini duymadı bile. Bir battaniyenin üzerinde elini gezdiriyor, birden duruyor, işte seni tuttum, der gibi bir hareket yapıyordu. Annesi, dikkatini çeken bu hareketi bir süre izledi. Onun bir oyuna daldığını düşündü. Oyunu bozmak istemediği için çekinerek sordu oğluna:

    -Ne yapıyorsun yavrum?

    Ömer, annesinin yüzüne baktı. Şaşkınlık ifadesi çok güçlüydü. Annesinin ne yaptığını bilememesine bir anlam veremedi.

    -Görmüyor musun anne, oruç tutuyorum.

    Bu defa şaşırma sırası annesindeydi, ne diyeceğini bilemedi. Oğlunun yanaklarından sıktı hafifçe.

    -Benim oğlum oruç da tutarmış, dedi bir bebek sevme edasıyla.

    Ömer, yaptığını anlattı annesine.

    Şunlar var ya, dedi elini bir şeklin üstüne koyarak.

    Annesi çok ciddi bir şekilde oğluna baktı. Annesinin ilgisinden memnun olan Ömer, anlatmaya devam etti.

    -Bak bunlar oruç, dedi. Annesi sessizce dinlemeye devam etti. Kuşa benziyorlar, oruç kuşu bunlar. Ramazan’da oruç kuşları olur. Onlar uçmadan yakalıyorum işte…

    Annesi orucu bir kuşa benzeten oğlu Ömer’deki bu oruç hevesini kırmak istemedi.

    -Kaç tane tuttun, dedi sevgi dolu sesiyle.

    Ömer önceki duyduklarından etkilenerek olsa gerek,

    -29 tane anneciğim, dedi.

    Annesi, Ömer’in bu davranışına karşılık:

    Aferin sana, dedi. Ne güzel işte, bir aylık oruç kuşlarını tuttun.

    Annesi, Ömer’in orucu kuşlara benzetmesini hiç yadırgamadı. Aksine çok hoşuna gitti. Kendisinin küçükken oruç tutmayı kelebek yakalamaya benzettiğini ve mavi tonu fazla küçük kelebekleri yakalamak için koşturduğu günleri hatırladı.

    Oğluna oruç ile ilgili bilgi vermesi gerektiğini düşündü. Oruç tutmanın ne olduğunu anlattı.

    -Ama akşam ezan okununcaya kadar hiçbir şey yemek ve içmek yok! dedi.

    Ömer,

    -Tamam, dedi. Zaten biliyorum.

    Annesi devam etti konuşmasına:

    -Kur’an-ı Kerim Ramazan ayında indirilmeye başlandı. Sana bu oruçla birlikte Kur’an okumasını da öğreteceğim.

    -O zaman daha mı güzel olur?

    -Elbette, Kur’an okumak ibadet. iki ibadet birden yapmış olursun.

    Ömer’in sevincine diyecek yoktu. Oruç kuşuyla başladığı yolculuğa Kur’an okumayla devam edecekti. Üç günün geçmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Ramazan boyunca da oruç kuşlarını çoğaltmaya devam etti. Sonunda mı?.. Kur’an okumayı öğrendi...
    ···
  1. 2.
    +1
    Uzun yazmış kesin haklıdır
    ···
    1. 1.
      +1
      Eyvallah, yine de bir oku derim.
      ···
      1. 1.
        +1
        Akşama bakacam reis
        ···
      2. 2.
        +1
        Tamam yorumunu merak ediyorum.
        ···