iki sene evvel babamı kaybetmiş, annem ile beraber bu ölümlü dünyada yapa yanlız kalmıştık, ben ailemizin hem tek çoçuğu, hem de gelir sağlıyacak tek erkeğiydim... Öyle ki yaşım 18' e gelince okumayı bırakmış, ev için çalışmaya başlamıştım, çünkü babamdan kalan kredi kartları, ev kirası falan derken kadıncağız tek başına hiç bir şeye yetişemiyordu...
Bir gün işten çıkmışım, cuma günü, dedim hadi lan bi ortama giriyim, arkadaşlarla kaynaşayım, kafamı dağıtıp, üstümdeki yorgunluğu atıyım... Demez olay mışım, o gece bu olayların başlıyacağını bilsem gitmezdim, ama nereden bileceğim belki o gün başlamasaydı, başka bir gün başlıcaktı...

Kahveye girdim arkadaşlara selam verdim, ardından bunları alıp dağa çıktık, bir güzel sofra mı dersin, içkiler mi dersin hepsi on numaraydı bir tek kız ekgibti ama o da bize ters olduğu için hiç bulaşmazdık zaten, her neyse biz içtik içkileri falan kafalar güzel, saat gecenin bilmem kaçı geri dönelim artık dedim, çünkü hem annemi merak etmiş, hem de başımın ağrısı yüzünden duramaz hale gelmiştik, sağolsunlar beni evimin önüne kadar bıraktılar, arabadan indiğimde kapı kapalıydı, yani açık olarak görünmüyordu, anahtarlıklarımı çıkardım, tam deliğe sokacakken birden kapı aralandı, Allah Allah dedim, ayakkabılarımı çıkardım, içeride garip bi duman vardı, sanki gaz kaçağı gibiydi, lakin evimizde ne soba, ne de doğal gaz vardı, ocaktan da çıkacağı zaten aklımam gelmemişti...

Koku sanki tatsız gibiydi, tatsız dediğim ne bir gaz kaçağına, ne de bir dumana benziyordu anlam veremedim, yukarı çıktım, kapı açılmadı, biraz kapının oradan bakınca arkasında sandalye konulmuş olduğunu anladım, halbuki sadece evde annem vardı neden kapının arkasına sandalye koyma gereği duymuş ki diye düşündüm, kapıyı açmamaya çalıştım, yok açılmıyordu, anneme seslendim, beş on dakika kadar sonra geldi, yüzünde bir telaş bir endişe vardı.. Anne kapının arkasında neden sandalye var ? Oğlum sorma kapı çok ses çıkardığı için yağlamak istedim, unutmuşum, akıl işte yaşlandık ? Sen niye bu saate kadar uyumadın, hem bu yüzünün hali ne böyle, dur bakıyım, neden bu kadar sıcaksın ? Yok oğlum bi şey geç yat, bende yatıcam şimdi...
ilkte kadınsal sorunlardır diye üstelemedim, fakat odama geçerken bir mumun yandığını gördüm, evin ışıkları varken birisi neden mumu yaksın ki ? diye düşündüm, söndürmek için gittiğimde, diğerlerinin de daha yeni sönmüş olduğunu fark ettim çünkü üzerinden izler çıkıyordu, hayırdır inşAllah diyip yatağıma gittim...

Biraz müzik dinledim, bugün yaptığım şeyleri düşündüm, üzüldüm çünkü çalıştığım cafeye gelen iki üç kişi tarafından terslenmiş, ve patronuma şikayet edilmiştim, neymiş yanlış sipariş getirince zamanları gidiyor ve işlerine geç kalıyorlarmış... Ah babam olsaydı, okusaydım, çekmezdim insanların o ağız kokusunu, patrondan da bir sürü azar işittim zaten..
Bunlar bir yana bu gece çok garip bir rüyayla uyandım sabağa, yatağımdan kalkmış, evin salonuna gitmek için yeltenmiştim, birden ayağıma bir yılan sarıldı ve yere kapaklandım, evde yılanın ne aradığını bilmiyordum, korktum, gözleri kıpkırmızı, boyu çok uzundu, odadan çıkmak istedim, annemi aradım, diğer odada küçük ışıklar vardı, gittim baktım, bir sandalye de arkası dönük biri oturuyordu, etrafında sekiz on tane mum yanıyor, bir şeyler söylüyordu, söylediği şeylerden bazıları aklımda kaldı. " ruh cennu fi şahiben cinnehü ya deccuru nisa " diye tekrarlıyordu, anne, anne iyi misin diye seslendim lakin hala orada oturuyordu, gittim mumlardan atlayarak önüne geçtim, Allah'ım gerçek bir an gibiydi, annemin gözleri elinde, yüzü kızarmış, ağızından akan kanlar kurumuş bir vaziyette bekliyordu, bir taraftan bu cümleyi söylemesi, bir taraftan böyle bir halde olması garibime gitti, korktum ağladım, nasıl olur du bu, ölmüş biri nasıl böyle bir şey diyebilirdi ki diye düşündüm... Yardım etmek amacıyla ona doğrulduğumda...

Daha sonra kahvaltı hazır diye çağırdı annem beni, bende yatağımda biraz daha uzandım çünkü çok erken kalkmıştım, gittim yanına anormal bir tavırları yoktu, ama yüzünü çok dikkatli kestiğimi anladı ama ne yapıyım aq dün yaşadığım o kapı olayı gördüğüm rüya insan içinden çıkamıyo, ne oldu ters ters bakıyosun Alper dedi, yok ya anne öyle dalmışım, diyip geçiştirdim, ardından tavuk taşımak için işe gitti, ek işte çalışıyor oluşu beni rahatlatıyordu çünkü evde kalabileceğim zaten iki gün vardı, iki günde Allah affetsin annemin yüzünü görmek istemiyordum, her neyse geçtim yatağa, uzandım kahvaltıdan sonra da ardından bilgisayara geçtim, takıldım, bir film taktım, yarısına kadar anasına avradına sövdüm, yönetmenine sövdüm, önere sövdüm, oyuncularına sövdüm bu kadar kötü bir film olamazdı aq ya... kapattım sonra, dışarı çıkayım da kafa dağılsın dedim...

Oğlum, ne bekliyorsun burada gitsene evine sokak başında bir şey mi oldu, dedi, yok dedim annemi bekliyorum işten yorgun argın gelicek kadın bir de elinde bir yük falan varsa yardım edicem dedim kadının söylediğinden sonra gözlerimi bön bön açıp kadına doğru baktım, dediklerine göre bugün tavukların çiftliğe gelmiyeceğini annemin de bunu bildiğini söyledi, nasıl olur ya falan dedim, ardından öyle evladım dedi, heralde annen unutmuşdur git evine bekleme kuzum... Ben hemen eve koşmaya başladım, bir daha zili çaldım, yok abi açan en sonunda anahtarı çıkardım açtım çünkü saat yalan olmasın 11 e mi geliyor du 12 ye mi gireyim bakıyım dedim, evin kapısını açtıktan on dakika falan bağırdım merdivenin başında, yok ses seda yok merdivenleri çıkarken sanki birisi bir şey diyo gibi geldi kulaklarıma biraz daha çıkmaya başladım, ardından sesler belirginleşmeye başladı birisi sanki birisine bir şey diyor bu da ona gülüyordu, evin içinde kahkalar vardı, ama erkek mi kadın mı olduğunu bilemedim, o an aklımdan çok kötü düşünceler geçti, bu kadın babamdan sonra dayanamadı da birisine mi teslim etti bedenini dedim, hemen yukarıya çıkıp kapıyı ani bir manevrayle açtım...

o zaman kimse oqumasın amq

Çıktım parka gittim ilk önce, biraz oturdum, kendi kendime sigara içtim, iki üç daldan sonra başladım bizim oradaki okula gitmeye, genelde benim yaşıtım çoçuklar okulun bahçesinde kola, çekirdek yaparlar, gitarı olan bir çoçuk var o gelir gitar çalar bize, dinleriz, muhabbet muhabbeti açar işte her neyse, gittim okula bazı paleler futbol oynuyor, bizim tayfadan üç dört kişi oturmuş orada muhabbet ediyorlar, gittim yanlarına Hulusi nerede dedim, gitar almaya gitti dediler, iyi bari dedim bu akşamda muhabbetin dıbına koyucaz dedim, çünkü haftada belki iki haftada bir böyle bir anı yakalayabiliyorduk... Her neyse işte geldi bu Hulusi dediğim çoçuk, gitar çalıyor, bir paleyi yolladık dükkana efes falan aldırdık, içtik bir güzel ortam şahaneydi, muhabbetin dıbına koyduk, on tane yeni kız tanıdım, bu arada bana film öneren çoçuğa sövdüm, kavga edicektik az daha her neyse, asıl meseleye dönelim, yavaştan herkes eve kaçmaya başladı, hava da karardı zaten, yaz ayında olduğumuz için 9-10 a kadar vakit geçirdik, sorsanız anlamadım nasıl geçtiğini ama zaten hayatta öyle değil mi ? Benim aklıma evin yolunu dönmeden bir şey gelmedi ama evin yolunu döner dönmez mideme bi öküz oturdu desem yeridir, biraz kafam döndü, dün gördüğüm rüya falan aklıma geldi, korktum, gittim ilkte annem gelmiş mi diye bakıyım dedim, zili çaldım gelmemiş, korktum beyler açık açık diyim, girmeye korktum, dedim iki üç dal sigara yakıyım vakit geçer dedim, mahallenin başında, gelen geçen soruyor ne oldu falan diye, en son Elmas teyze geldi...

"imam hatipler kapatılsın"

Kapıyı açar açmaz içeride annemi gördüm, koltuğun önünde oturuyor, bir elinde Kur'an ( meğersem değilmiş) önünde mumlar, hıçkıra hıçkıra ağlıyor, önündekini okuyor " ra yüze min şebbi hune " diyip duruyor, gittim anneme tokat attım iki üç kez, hala okumaya devam etti, anne dedim korkuyorum yapma şöyle şeyler bak, zaten tavuk taşımaya da gitmemişsin, yapma anne, deme şunları, anne ne oluyo, ardından anneme tokat attım, şu yaşıma kadar anneme el kaldırmamış olan ben anneme tokat atmıştım, annem bayıldı, ağzı biraz kanadı, sinirlerim bozuldu, anneme vurdum o mumlar o sesler neydi çıldıracaktım, ardından mumlara baktım...

Mumlar adeta senkronize şekilde dans ediyor, gölgeleri değişik boyutlarda bir büyüyüp bir küçülüyordu, korktum, gidip hemen söndürmek istedim mumları, ayağı kalktım, sekiz on tane mum vardı başladım hepsini üflemeye, en sonuncuya kadar böyle devam etti, söndürdüm hepsini, karanlıkta kaldım gittim, ışığı açmak önceden aklıma gelmedi, ışığı açtığımda annem arkamda bekliyordu, daha demin yerde yatan kadın arkama geçmiş, kanlı büyük, kocaman gözlerle bana bakıyordu, ve şu cümleler döküldü ağzından...

Koştum içeri, açtım kapıyı, hiç bir şey yok, delirdim mi dedim içimden, bir sürü kahkaha sesi olan ortamda birden bire ses kesilmiş, büyük bir sessizliğe bürünmüştü, elimdeki bıçakla annemin odasına gittim, kadıncağız korktu, oğlum, bırak o bıçağı, bir şey yapmadım ben, senin iyiliğini istiyorum evladım... Anne delirdin mi sen, seni mi öldürecem ? Neydi bu yaptığın, bu mumlar ne , bu halin ne niye böyle garip konuşuyosun..
Annem bana baktı, sonra cama, sonra bana baktı, birden camda bi şey belirdi, iki üç saniyelik bir şey di . Kim var lan orada namussuz herif gel buraya diyip camı açtım kimse yoktu, anne dedim bak eğer birisi sana tecavüz falan ettiyse söyle, Allah şahidim olsun bulur giberim o şerefsizin dalağını dedim, annem yine ağlamaya başladı hügür hüngür ağlıyordu, saat çok geçti anne dedim bak ikimiz de yorgunuz anlat bitsin şu dedim, bıktım diyorum on sekiz yaşında adamım çocuklar gibi ağlıyorum, sonra bana bir yeri işaret etti, aç orayı dedi

Birden mumların hepsi söndü, oda da sadece bir mum kaldı, annem hiç bir tepki vermeden bu cümleyi tekrarlamaya devam etti, mumun yarattığı aydınlıkta habire hareketlilik oluyordu, sanki bu odada tek kişi değilmişim gibi hissediyordum kendimi, son kez anneme baktım, ardından tıslama sesleri duydum, arkama döndüğümde yine o kocaman ve kıpkırmızı gözlü bir yılan vardı.. Sonrasını hatırlıyamıyorum, uyandım, direkt gidip yüzümü yıkadım, anneme baktım, daha uyuyordu, gidip yüzüne falan baktım, çünkü harbiden korkmuş ve rüyanın etkisinde kalmıştım, odaya da gidip bi baktım, bir tane mum yanıyordu, rüyamda gördüğüm yerdeydi, hayırdır inşAllah dünden kaldı heralde dedim... Ardından tekrardan annemin odasına gittiğimde annemin yatakta olmadığını, yatağın yorganının dümdüz olduğunu fark ettim, ardından omzumda bir el hissettim, arkamı döndüm annemdi bu, çok erken kalktığımı, fakat gece geç geldiğimi falan söyledi, daha demin yatakta yatmıyormuydun anne sen dedim, hayır oğlum, dün gece halsizdim bulaşıkları yıkamayı unuttum, onları yıkıyordum dedi, Allah Allah halisinasyon gördüm heralde dedim, ne oldu ki oğlum dedi, yok bişey anne kahvaltı hazırlar mısın diyip geçiştirdim, daha sonra üstüne basmadım ama annemi o an yatakta gördüğüme adım gibi emindim...

Sokakta ilerlemeye başladık, benim alnımdan terler akıyor, bacaklarıma karasular iniyordu, açıkcası babanın bu hali beni çok korkutuyordu, baban sokağın sonuna kadar gitti, ardından bir dükkana girip selam verdi, 20'li yaşlarda bir çocuk vardı, baban nerede diye sordu, çocuk uyuyor demesine rahmen baban gir onu uyandır dedi, oda tamam *** amca dedi, anlaşılan babanla bunların ilk görüşmesi değildi, adam 15-20 dakkaya geldi, selamlaştılar falan, babanın ilk lafı şu oldu " persçe alfabesi vardı değil mi " var deyince beni üst kattaki misafir odasına yolladılar, o zaman anlamadım fakat galba o gün o kitabı Türkçe'ye çevirmekle uğraşmış olsalar...
Ardından beni çağırdı, yürü gidicez dedi, nereye dedim gece vakti, yanında çocuk ve adam da bekliyordu gel sen dedi, gözlerinin içi gülüyordu, hayırdır inşAllah dedim...

Hangisi anne , hangisi dedim çıldırıyorum, ellerimle artık yüzümü çizmiş, kıyafetlerimi yırtıcaktım neredeyse, annem kalktı, bi çekmeceyi açtı, ardından Allah'ım bi kadın bi çekmece gözüne neden özel göz yaptırsın, şaşkınlıkla gözümü dikmiş annemi izliyorum, şöyle tarif ediyim çekmeceyi açtı, açtığı yerden iç tarafını ters yöne ittirdi. Altı açıldı, bana git şu dışarıda ki kitabı al gel koltuğun üstünde dedi Kur'an'ı mı dedim, o Kur'An değil oğlum dedi, gittim koşarak, bi kalkıp bi düşüyorum, koltuğa baktım, kitap orada duruyordu

Başladığı bir iş vardı, senden bunca yıl sakladım fakat artık söylemenin vakti geldi sanırsam. Baban eski dönemlerde seyyar kitap satıcısıydı, her gün gezer, elindeki kitapları insanlara satmak için uğraşır, bazen de onlardan kitap alılardı...
Yine babanın bu seyyar satıcılığı sırasında yan köyü ziyarete gelen Şah Abdülhamit hocayla karşılaşmış, o zamana göre Şah ünvanını taşımak, bunun hakkını vermek çok zordur evladım... Baban, senin baban yine gezerken bu hocaya denk gelmiş işte, hoca ne bilsin, masumca babandan yeğenler için, dağda ki insanlar için kitap almak istemiş...
Kitapları kurcalarken bu kitapların arasında elinde duran kitabı görmüş, tabi yüksek bir alim olduğu için kitabın değerini anlamış, babama dönüp bu kitabın onda ne aradığını, nasıl ulaştığını öğrenmek istemiş...

Bey diyorum, ne var orada mezar değil mi o diyorum adam beni duymuyor, sadece kazıyor, kazıyor, kazıyor... Mezarın içini açacana kadar kazdılar, kefene sarılmış bir ölüyü çıkarttılar, ben ne yapıcağımı şaşırdım, gecenin bi vakti mezarından birisini çıkarttık, 4 kişi ne olduğu belirsiz bir iş yapıyoruz, artık yeter dedim, bırakın Allah'ın canını aldığı bi kulu ne diye çıkarırsınız yattığı yerden dedim, çok konuşma, çok konuşma işin sonunda zengin olucaz istenediğin kadar paramız olcak sus sus, Allah'ın ölüsü bize para mı verecek ? Dedim, Allah değil, onlar vericek...

" Zu ruşe min ra... Eh mi... " bitirmesine izin vermeden tuttum kolundan, aldım zütürdüm banyoya, yüzünü yıkadım, sıcak suyu açtım, kıyafetlerinin üzerinden yıkamaya başladım, nasıl kalktığına anlam veremedim, daha demin kadın uyumuş, yere yığılmıştı, suyu kapattım, annem yarı baygın bir haldeydi, bilinci açıktı lakin hareket etmiyordu, aldım onu, zütürdüm yatağına yatırdım, başında uyanmasını bekleyip bu olanları, söylediği cümleleri sorucaktım, lakin içeri ki bi oda da demin içeri girerken duyduğum kahkahaları işttim, artık içimden yeter diyorum, ağlıyorum, sövüyorum, kim yapıyor bunları diyorum, koşarak ilkte mutfağa gittim, ardından sese doğru yürümeye başladım...

Ellerinde kazmalar küreklerle bir yere gitmeye başladık, geldiğimizin üzerine 2-3 gün geçmişti, Allah razı olsun yemeği ekgib etmediler ama niye gece vakti bir insan bir yere giderdi ki, her neyse yürümeye başladık, bir mezarlığa giricekken, Allah Allah, gece gece niye mezarlığa giriyoruz elimizdeki şeylerle deli miyiz biz ? Sus ta işimizi yapalım zengin olucaz kızım, kurtulcaz bu hayattan, bize verilemeyeni alıcaz, ben ilkte define falan buldular saniyordum, açıkcası ben de sevinmeye başlamıştım fakat pek inandırıcı gelmemişti, ardından bir yeri kazmaya başladılar...

Elleriyle sayfaları karıştırmaya başladı, bir sayfada durdu, al dedi, al bak dedi, baktım, bilmediğim şekilde yazılar vardı, altında Türkçe'leri yazıyordu, okudum, ben dur diyene kadar ! Dedi, okumaya devam ettim, ardından çekmecede ki gizli yeri açtı, resmimi çıkardı, büyük bir kağıt vardı, kapıdın üzerinde babamın, annemin, benim ve birde birisinin resmi duruyordu, anne diye bağırıyorum, bu me diyorum, çeşitli yazılar ve gözlerimiz kesilmiş üzerlerine çeşitli harfler konulmuş, resimlerin yanlarına şekiller çizilmiş... Anne bak bu ne babam ne arıyor burada bu adam kim çıldırtma söyle gibicem şimdi belanı söyle, oğlum, oğluuuum sakin ol, Allah Muhammet aşkına sakin ol, ben, ben istemedim böyle olsun, böyle olcağını bilsem yapar mıydım hiç, Neyi yapar mıydın ? Anne anlat şunu bak yarım yamalak konuşma bunu bana şimdi açıklıyacaksın bu kağıt ne niye burda resimlerimiz var... Anne, annee
Bak oğlum baban yıllar önce...