/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +65 -10
    Yıl 2009 istanbul Bakırköy'de sakin bir mahallede tuttuğumuz kiralık eve taşınmıştık kız arkadaşım ile. Evlilik hazırlıkları yapıyorduk. Evimizin cephesi öne değil arkaya bakıyordu. Yani iki apartmanın arka boşluğuna. Daireyi tuttuğumuzda uzunca bir süre boş kaldığını öğrenmiştik. Bu yüzden olacaktı ki ev sahibi daha fazla sabredememiş Bakırköy gibi yerde gayet uygun bir fiyata anlaştı bizimle. Ancak işin rengi hiç te öyle değilmiş çok geçmeden anlayacaktık. Kontratlar imzalandı taşınma işi başladı. Öyle çok ta bi eşyamız yoktu zaten. Mahallemiz sessiz sakin gayet elit bir mahalleydi aslında. Sonradan cehennemimiz olabileceğini aklımızın ucundan dahi geçirmezdik...

    Edit : Beyler söz verdiğim gibi hikayemi bitirdim. Siz de emeğimi karşılıksız bırakmayın ve şukularınızı ekgib etmeyin. Başka bir sayko başlık altında görüşmek üzere..
    ···
  2. 2.
    +28 -1
    Hayvan gibi uyumuşum deyim yerindeyse. Sanki tüm gün taş ocağında çalışmış gibiydim. Neyse sabah yine mezarlıktan gelen o enfes kuş sesleri ile uyandım. Sevda çoktan kalkıp çayı koymuş, sucuklu yumurta kokusu evi sarmıştı bile. Ben bir müddet geceyi biraz daha yad ettikten sonra kalkıp elimi yüzümü yıkayarak kahvaltıya oturdum. Sevda çok gecikmeden açtı konuyu zaten. Hayatım geceki halin çok korkuttu beni. Senin için endişelenmeye başladım. Neyin var senin allah aşkına. iş yerinde mi problem? Ne zaman stresli olsan... Biliyorum biliyorum diyerek sözünü kestim.

    Ne zaman stresli olsam veya bişeyi çok kafama taksam gece yatağımdan kalkıp yürürüm. Bildiğin uyurgezerlik yani. Bu yanım Sevda'yı başta çok korkutsa da bir süre sonra dalga geçecek kadar alışmıştı. Belki de gerçekten gördüğüm kabustu uyurgezdiğim sırada. Ama ilginç olan o bira olayından başka tuhaf yada can sıkıcı bir şey olmamıştı son zamanlarda. Neyse diyip geçiştirdim. Fazla bişey yiyemeden de kalktım. işyerinde rutin bir öğleden öncesi geçirdim. Öğlen yemek yedikten iki saat sonra telefonum acı acı çaldı (ulan bu cümleye de ne kılım ha 😁) arayan Sevda'ydı. Açtım.

    - Efendim aşkım

    - Komik mi yani şimdi bu

    - Anlamadım

    - Sıkıntıdan eğlence arıyorsan başka şeyler bul

    diyip kapattı. Fazla değil 2 dakka sonra WhatsApp'tan bir resim attı. Resimde Sevda'nın beyaz tişörtüne kırmızı renkte " դուրս " yazıyordu.
    ···
  3. 3.
    +22 -2
    Taşınmamızın üstünden 1 hafta kadar geçti. Herşey o kadar iyiydi ki.. Hayallerimdeki gibi bir kadınla, hayallerimdeki gibi bir ev ve mahallede sabahları Ermeni mezarlığında bulunan o kocaman kavak ağaçlarındaki çeşit çeşit kuşlardan gelen sesler ile uyanıp işe gidiyordum. O gün işten döndüğümde Sevda evde yoktu. Büyük ihtimalle Bakırköy'de bi alışveriş merkezine girmiş yine manyak gibi alışveriş yapmaktan evin yolunu unutmuştu. Aradım tahminimde hiç te yanılmamıştım. Yoğun toplantılar içinde geçen bir günün sonunda bir de Temmuz ayının alevinde geçen 1,5 saatlik trafikten sonra dolaba koştum hemen. Soğuk bişeyler ararken dolaptaki Miller bira gözüme takıldı. Hemen aldım bir yudum içip tezgahın üzerine koydum. Tekrar dolaba dönüp yiyecek bişeyler arandım. Anasını satayım daha iki gün önce aldığım kaşar peynirini küf bağlamıştı. Ne çabuk bozuldu ya bu diye geçirdim içimden. Neyse ya olmadı Sevda gelince dışarıdan bişeyler söyleriz diye düşündüm. Kafam hala dolaba dönük, kapısını kapatırken bir yandan elimi tezgahın üstündeki biraya uzattım, ancak elim boşluğa geldi. Kafamı bi çevirdim bira yok tezgahta. Noluyo lan dedim kendi kendime.. Bizim mutfağın kapısı içeri salonu görür. içeri bakmam ile salondaki sehpanın üzerinde duran Miller'ı görmem bir oldu. Bi afalladım önce. Nasıl ya dedim. Sevda. Sen mi geldin? diye seslendim. Ses yoktu.. Zaten çok salakça bir seslenişti bu. Gelse kesin duyardım.
    ···
  4. 4.
    +22
    Yok dıbına. inci ruhu bitmiş. Meme fotosu atsaydım trend olurdum amk. ilk gelen iki yorum bile aha gibiş var oldu. Ne olmuş lan bu inciye
    ···
  5. 5.
    +20
    Noluyor lan bi yudumda kafayı mı buldum arkadaş diye kendi kendime söylenip tezgaha doğru döndüm ki bira orada bıraktığım yerde öylece duruyordu. Tekrar hızlıca sehpaya döndüm baktım. Bira orada değildi. Noluyor lan diye bu sefer sesli bi şekilde söylenirken kapı açıldı, gelen Sevda'ydı. Kapının açılırken ki anahtar çevirme sesine başımdan aşağı sıcak sular boşaldı sanki korkudan, irkilmiştim. "Hayatım ben geldim, şu poşetleri al geberiyorum yorgunluktan" dedi ve bana baktı "hayırdır bi tuhafsın noldu" diye sordu. Yok bişey canım, sanırım bugün çok yoruldum üstüne bir de trafik.. "anladım" dedi alsana şunları diyerek poşetleri uzattı. Ama ben poşetleri alırken hala olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum. Neyse herhalde gerçekten yorgunluktan halisünasyon gördüm dedim kendi kendime.. içeri geçtik. Dolaptaki peynirler neden bu kadar çabuk küflenmiş dedim, dolap mı bozuk acaba. Yoo dedi Sevda. Sabah sen yokken kahvaltıda yedim gayet tazeydi dedi ve kalktı dolaba yürüdü, açtı kapağını ve peyniri gösterdi. Mis gibi tertemiz duruyor.. "Neresi küf aşkım bunun çıldırdın mı sen" diyerek dalga geçti. Gerçekten çıldırmış mıydım ki..
    ···
  6. 6.
    +19 -1
    Beyler Rezleri alın devamı akşama gelecek. Şuan işe gidiyorum akşam görüşürüz
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
    2. 2.
      0
      Başladı reyiz xd
      ···
  7. 7.
    +19
    Beyler okuyanlar şukuları ekgib etmesin hikaye bitecek, beni bilen bilir hiç bir hikayem yarım kalmamıştır
    ···
  8. 8.
    +18
    Ama bunu Sevda'ya anlatmamaya karar verdim. Kızcağızı durduk yere korkutmak istemiyordum. Sonuçta bunlar tamamen beynimin oyunu olabilirdi ama o bira şişesi olayına açıklık getiremiyordum bir türlü. Kendimce olayı kapatıp unutacaktım. Huyumdur çok pis unuturum. Eski sevgiliyi, yediğim dayağı, yaşadığım utanç verici bir durumu.. Eğer bir daha hatırlamak istemiyorsam beynim çok güzel absorbe eder yaşananları ve ben kapatırım gider en fazla iki üç güne. Ama bu sefer unutturacak zamanım olmadı binler.

    Gece standarttı. Yemek, bulaşığa yardım, Tv'de film keyfi, biraz günle alakalı sohbet ve gece çok ta uzun sayılmayan bir sevişmeden sonra (😁) uykuya daldım.. Gece bir ara uyandım ağzım zehir gibi. Sersem sersem mutfağa su içmeye gidiyorum. Karanlıkta zorla seçip düğmesine basarak yaktığım ışığın gözümü kamaştırmasından sonra suyumu içip tam yatağa dönüyordum ki balkonun kapısının açık olduğunu farkettim. Bi mırıldanma sesi duyduğumda korkuyla cesaret karışımı duygular eşliğinde yavaşça balkona doğru yürüdüm. Kapıdan baktığımda balkonda öylece duran bir kadın gördüm. Sevdaydı bu!!
    ···
  9. 9.
    +17
    Sevda yuvalarından neredeyse fırlamış gözleriyle bana bakıp "Noluyo ya, sabah üstünde yazı vardı gördün, şimdi de bu. Ben çok korkmaya başladım, buraya taşındık taşınalı tuhaf şeyler gelmeye başladı başımıza". Farkındayım diyip bu durumun artık Sevda'yı da içine aldığını görünce daha fazla saklamaya gerek duymadan benim yaşadığım olan biten herşeyi anlattım. Anlattıkça kadın tir tir titriyordu, korkudan ağlamaya başladı. ilk dakikada pişman etti. Olm az bi dayanıklı ol ya. Benim gördüğüm o ağzı görsen ne hale gelirdin acaba dedim içimden. Neyse bişeyler yapmalıydık bu kesindi.
    ···
  10. 10.
    +15
    Oturduk hindi gibi düşünüyoruz. Çok konuşamadık onca şokun üzerine. Sigara üstüne sigara yakıp durdum. Yani niye ben. Çünkü Sevda sadece tişörte şahit oldu. Bense o balkonda o varlığı gördüm. Eminim o gece korkudan en az 1000 saçıma ak düşmüştür. Neyse o gece çok konuşamadan yatıp uyuduk.

    Gece değişik bir duygu ile uyandım. Sanki tuhaf bir huzur vardı bedenimde. Tüy gibi hafiflemişti ruhum resmen. Kalktım lavaboya gitmek için. işimi görüp elimi yıkadım. Yine mutfağa yönelmiştim ki salondan tuhaf bir koku aldım. Aslında tanıdıktı. Sigara kokusuydu sanki. Saate baktım 02:44.. Yavaş ve temkinli adımlarla odaya doğru yürüdüm. Kapıya vardığımda sırtımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Bir kadın arkası dönük bir şekilde bacak bacak üstüne atmış balkona bakarak sigara içiyor. Kokuyu alıyordum ama sanki yanık odun kokusunu da andırıyordu. Birden onu izlediğimi anladı ki ani bir hareketle durdu. O an sanki herşey dondu kaldı. Tek odaklandığım hafif dalgalı ama sanki yağdan yapışıp kalmış saçları. Aniden tıslar gibi bir ses çıkardı. Allah'ım kalbim patlayacak gibi atıyordu. Seri bir hareketle kafasını bana çevirdi ve bilmediğim bir dilde konuşarak öyle bir çığlık atıyordu ki, kulağım sızlıyor, beynime sanki çekiçle vuruyorlardı. Göz açıp kapama aralığı bir zamanda tam önümde belirdi. Hiç bir insan evladı o derece nefretli bir bakışa sahip olamaz. Hele ki o o kocaman ağız.. Şimdi daha yakından görüyordum. Çürümüş, kırılmış ama yer yer sivri dişler. Ve o berbat yanık et kokusu. Çok dinle alakası olan biri değilimdir. Ama okuldan ezberlediğim bikaç dua vardı. Aklıma niyeyse Fatiha okumak geldi. Okudum. Kımıldamadan bana bakıyordu. Daha ben yarıya gelmeden göğsümü öyle bir tırmaladı ki. Acısından avazım çıktığı kadar bağırıp çığlık attım. Korku bile silinmişti neredeyse o acı karşısında. Son duyduğum onun çığlığının yankısıydı. Yatağımdan resmen havaya zıpladım. Kan ter içinde kalmıştım. Ağzımda odunsu pis bir tat.. Fakat tuhaf olan şey, göğsümde hala acıyı hissediyordum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Altıma Sıçıyorum amk
      ···
  11. 11.
    +15
    Birden o sırıtışla bana " Aşkım? " diye seslendi. Gözümden yaş aktı akacak. Sonra tekrar ve daha yüksek sesle bi Aşkım çağrısı daha duydum. Ama bu sefer karşıdan değil hemen solumdan, ve elini hissettim. Sevda'ydı bu. Döndüm baktım kızcağız kireç gibi bembeyaz olmuş. Bana bakıyor. Tekrar balkona baktım. Kapı kapalı balkonda da kimse yoktu. Odanın havası tekrar yaz sıcağına dönmüş ben sırılsıklam suratımla salonun ortasında öylece duruyordum. "Napıyorsun sen gece gece ya" dedi biraz da korkuttuğumdan olacaktı ki sitemle.. Döndüm ona, ayaklarım çözülmüştü yeniden. Bişey diyemeden biraz da şokumu belli etmemeye çalışarak. Napıyorum? Ha şey su içmeye kalktım... diyebildim daha fazla bişey diyemeden. "Manyak mısın salonun ortasında mırıldanırken gördüm seni sesine uyandım" dedi. Sevda benim mırıldanmama mı uyanmıştı? Sevda mı?? Hayatım bi sorun mu var? Akşam üstü de bi değişiktin zaten. Anlatmalı mıydım? Bilmiyordum. Anlatsam ne olacaktı ki. O evde saniye durmazdı. Ben de ikinci bir taşınma taşkalesine hayatta girmezdim. Bu dünyada en nefret ettiğim bikaç şey varsa bunlardan biri kesinlikle ev taşımaktı. Sanırım akşamki durum beni etkiledi. Kısa zamanda pgibolog şart gibi duruyordu. O mendebur birim müdürünün yarattığı baskının stresi de bunu bana yapmış olabilirdi.. Evet paranormal olaylar duymuşluğumuz var herkes gibi ama boşversene kim inanıyor ki o safsatalara.. Gidip elimi yüzümü yıkayıp yatak tişörtümü değiştirerek yatağa yattım. Öyle bitkin hissediyordum ki..
    ···
  12. 12.
    +14
    O an hızlıca beynimden geçen tek şey ben kalkarken Sevda yatakta mıydı değil miydi düşüncesiydi. Kısa bir duraksamadan sonra "Sevda?" diye seslendim. Hayırdır aşkım ne bu gece gece şimdi dedim. Şaşırmıştım çünkü hiç huyu değildir. Bi daldı mı top atsan uyanmazdı kadın. Hatta bazen yattığı yönde uyanır. O derece derin uyuyor yani. Bana döndü ve sadece uyku tutmadı mı seni de diyip sırıttı. Ama böyle bir sırıtış şekli bir insanın sırıtan uzvuyla yapılacak bir şekil değil. Ağzı kulaklarına vardı kelimesi var ya.. Hah aynen öyle oldu. O ağız öyle bir uzadı ki kulaklara doğru, yazarken bile tüylerim diken diken oldu şimdi. Birden oda buz kesti Temmuz'un ortasında. Yerimden kımıldayamadan sanki tarak kemiklerimden eski parkeli zemine çakılmış gibiydim. Kımıldayamıyor, sırtımdan aşağı domur domur terliyordum. Eğer bu kabussa çabuk bitse iyi olacaktı çünkü kalbimin göğüs kafesini yarıp çıkma ihtimali olasıydı...
    ···
  13. 13.
    +12 -2
    kuzen gibme var mı sen onu söyle birader
    ···
  14. 14.
    +14
    Ailesi çıktıktan sonra Sevda yemem için bişeyler hazırlamaya mutfağa geçti. "Hadi canım yıka elini yüzünü bişeyler atıştır, iyice bitkin düştün, gözlerin mosmor olmuş baksana" dedi. Kalktım banyoya geçip musluğu açtım. Elimi sabunlayıp yıkadıktan sonra yüzüme suyu çarptım, ama tuhaf bir koku geldi. Kalmış su kokusunu herkes bilir. Leş kokusuna benzer bir koku olur ya aynen öyle. Elimle avucuma bir miktar su doldurup koklamamla öğürmem bir oldu, koku sudan geliyordu. Sevda nolmuş bu sulara, berbat kokuyor ya diye seslendim. Ancak cevap gelmedi. Sevdaa diye tekrar bağırdım. Yine cevap yok. Aniden bir bulantı hissi başladı, tekrar öğürmeye başladım. Midem kusmaya çabalıyor, fakat boğazım buna izin vermiyormuş gibi bir hissiyat yaşıyordum.. Parmağımı dilime bastırıp çıkarmak üzere klozete dönmemle karşımda onu görmem bir oldu. Kirli yağlı saçları, upuzun boyu, fal taşı gibi açılmış nefretle bakan kanlı gözleri ile bana bakıyordu. Tabana çivilenmiş gibiydim. Bağırmak istiyorum ancak bağıramıyordum. Astım hastası gibi nefes alış verişinin sesi tüm banyoyu dolduruyordu. Birden hiç duymadığım bir dilde bişey söyleyerek çığlık atmaya başladı, ama tuhaf şekilde bana "öl" dediğini anlayabiliyordum.. Hayatımda böyle yüksek bir ses duymadım, sanki ses beynimin içinden çıkıyordu, burnum kanamıştı, akan ılık sıvıyı hissediyordum. Sonrası karanlık. Bayılmışım. Uyandığımda Sevda ağlayarak beni zeminde sarsıyordu uyanmam için. Yüzü kızarmıştı. Noldu bana ya dedim zar zor doğrulurken. "içeri gelmen gecikince seslendim, ancak cevap vermedin. Merak edip banyoya geldiğimde seni aynaya bakıp kendi kendine bişeyler söylerken buldum. Sana napıyorsun hadi yemeğe gelsene ne diye konuşuyorsun kendi kendine diyince bana tokat attın. Nolduğunu anlamadan kendimi banyo kapısının önünde buldum ve kapı kapandı. Tüm sevdiklerimin üzerine yemin ederim ki o kapı kendi kendine kapandı.." anlatırken tir tir titriyordu bir yandan da gözyaşlarını siliyordu. Hayatımda tek fiske atmayacağım insana tokat atmıştım. Yüzü kızarmış hatta kabarmıştı. Öfkeyle kalktım yerimden. Yeter artık ne istiyorsun bizden diye bağırmaya başladım. Aynı zamanda ağza alınmayacak küfürler savuruyordum. Aynaya baktığımda burnumun akan kanı dudak kenarında pıhtılaşmıştı neredeyse. Sonra bi koku geldi yine burnuma, yanık kokusuydu bu. Tam yine o geldi sandım ki Sevda lafa girdi. Hayatım bişey yanıyor galiba koku alıyorum diyip içeri koştu. Ben de peşinden. Koku mutfaktan geliyordu. içeri girdiğimizde mutfak perdesinin tam ortasından tutuşmuş dışa doğru yanmaya devam ettiğini gördük. Sevdanın çığlığı ile benim su dolu sürahiyi kaptığım gibi perdeye boca etmem bir oldu. Sönmüştü. Ama ikimiz de bitkin vaziyette yere çökmüştük. Artık bunlar ağır geliyordu bana. Çocuk gibi ağlamaya başladım. Sevda zaten ağlıyordu. Bu şey her neyse öldürmese bile delirteceği kesindi bizi. Hacı hocadan hiç hazetmeyen ben birden Hasan Hoca'nın bir an önce gelmesini ne kadar istediğimi farkettim..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Seri ol panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Hadi panpa
      ···
    3. 3.
      0
      Seri yaz ya Allah için
      ···
    4. 4.
      0
      Seri yaz ya Allah için
      ···
    5. diğerleri 2
  15. 15.
    +14
    Neyse kısa bir kahvaltı faslından sonra işyerini arayarak birim sorumlusundan izin kopardım. Kopardım derken bildiğin çapraz sorgudan sonra binbir kıvırma ile bileğimin hakkıyla söküp aldım diyelim. Ama buna değerdi. Günlerden Cuma olduğu için bu duruma bi çare bulmaya yeterli zamanım olacaktı. Hemen ev sahibini aradım buluşmak istediğimi söyledim. Gün içinde işi olduğunu akşam üzeri Bakırköy'e geleceğini beni arayacağını söyledi tamam diyip kapattım. Akşam 5 buçuk gibi aradı. Yürüyüş yoluna paralel bi arka sokakta çay ocağına oturup çay söyledik. Hayırdır kardeşim dedi Sedat amca. Pek hayır değil dedim. Kaç gündür ev içinde tuhaf tuhaf şeyler oluyor, bi anlam veremedim sana bi danışmak istedim. Bilip te bizden sakladığın bişey varsa söyle, çünkü sıyırmanın eşiğindeyim dedim. Ciddi olduğumu görünce yüzü düştü, hatta endişeli bi hal takındı. Sende bişey var dedim. Sinirlenmiştim. Ya anlatırsın yada o evi yakar öyle çıkarım ordan, ben dünya masraf etmiş taşınmışım, şu yaşadığım şeylere bak lan dedim. Yaşadığım onca olay asabımı iyice bozmuş, sinirlerim laçka olmuştu. Tamam oğlum hele bi sakin ol anlatıcam dedi..
    ···
  16. 16.
    +13
    Tam o sırada gözüm çay ocağında duvara tutturulmuş aynaya ilişti. Kendimi gördüm. Yüzüm gözüm şişmiş uykusuzluktan göz altlarım morarmıştı. Kim bilir belki de ev sahibi Sedat amca bu görüntüme endişelenmişti. "97 yılında" diyip lafa girdi ev sahibi dağılmış dikkatimi üzerine çekerek. O zaman bizim apartmandan önce burada iki katlı bahçeli bir müstakil ev varmış. Bu evde oturanlar Rum kökenli hristiyan bir aileymiş. Evin genç kızı mahallenin yakışıklı bir gencine gönlünü kaptırmış. Ancak genç te sevmiş. Fakat müslüman olan gencin de, hristiyan olan kızın da aileleri elbette karşı çıkmışlar. Ama ne yaptılarsa da görüşmelerine engel olamamışlar. Ve denilene göre kızın annesi Rum Kilisesi'nin papazından yardım isteyerek ayırma büyüsü yaptırmış kızına. Ayrıldılar mı bilmiyorum ama denilene göre anne balık pazarına gidip döndüğünde kızının göğüs kısmı parçalanmış şekilde kızının cesedini salon tavanına asılı bulmuş. Polis cinayet delili bulamamış. Ondan sonra ev terkedilmiş, hatta burayı yapan müteahhit arsa sahibini bulamayınca üstüne kondu diyorlar. işte o gün bu gündür o binada özellikle benim dairede kiracılardan bazı şikayetler aldığım oldu. Ama ben pek ihtimal vermedim. Hatta kendim yatak atıp bikaç gece evde bile kaldım, ama başıma bişey gelmeyince ihtimal vermedim. E dedikodular alıp başını yürüyünce ben de haliyle daha ucuza kiraya verdim çabuk tutulması için. Fakat şimdi bu sefer de sen karşımdasın.. Bi satıp kurtulaydım daireyi. Emlakçılar da yanaşmıyor satılmıyor daire diye, kimisi de korkuyor bilmiyorum. Ama dedim ya kendim kaldım o evde, kimse veya hiç bir varlık çıkmadı karşıma oğlum yemin ederim ki..
    ···
    1. 1.
      0
      Devami var mi reis
      ···
    2. 2.
      0
      Devam panpa
      ···
  17. 17.
    +13
    Ermeni'ce "defol" anldıbına gelen bu şekilleri biraz uğraştıktan sonra çözecektik tabii. Ama o an anlam veremedim. Geri yazdım "ben yapmadım kızım. Manyak mıyım ne diye tişörtüne yazayım hem de hiç bilmediğim şekillerde.." cevap "bilmem dünden beri bi hallerdesin, soruyorum bişey yok diyorsun, kendince gizem yaratmalar filan, noluyoruz anlamadım ki, bu da yeni eğlencen mi, PlayStation önünde saatler harcamak kesmiyor mu artık seni??" diye ufaktan değdirmeli ayarı verdi bize hanfendi. Uzatmadım tabi, akşam anlayacaktık nasılsa.

    Yine rezalet bir iş çıkışı trafiğinden sonra eve vardım. Sevda yemek yapmış ama hala biraz tripliydi. "Bana tişört borcun var" dedi. Kadındaki derde bak anasını satayım. Göstersene bana şunu dedim. Odaya gitti ve bir süre sonra Allahım bu ne yaa diye haykırdığını duydum. Koştum hemen. Odaya girdiğimde elindeki tişörtün ön kısmı yazının olduğu yerden içten dışa doğru yanmış gibiydi. Ancak ilginç bir şekilde odanın herhangi bir yerinde veya giysilerde hiç bir bozulma yada yanma emaresi yoktu. Hatta is kokusu bile yoktu. ikimiz de odanın ortasında Sevda'nın korkup yatağın üstüne fırlattığı tişörte bakakalmış öylece duruyorduk..
    ···
  18. 18.
    +13
    Beyler telefondan yazıyorum partlar gecikiyor ama parmaklarım patladı amk emeğime şukuyu çok görmeyin godikler
    ···
    1. 1.
      0
      Taşşana sağlik
      ···
  19. 19.
    +12
    Durum anlaşılıyordu sanki yavaş yavaş. Büyük ihtimalle evde gördüğüm o kadınsı ölen kız olabilir miydi? Bilemiyordum beynim iyice bulanmıştı. Uykusuzluktan başım ağrıyordu. O sırada telefonum çaldı. Sevda'ydı arayan. Nerdesin aşkım, eve gelsene hemen. Birden zıpladım yerimden, noldu sen iyi misin, bişey mi gördün diye sormaya başladım. Ya ben iyiyim bişeyim yok dedi. Annem, babam ve Hasan Hoca da burda dedi. Müstakbel gaynana gelmişti. Eiiyyyhh.. Bi dakka lan. Sakın bizimki de bize ayırma büyüsü yapmasın. Bu Hasan Hoca filan da kimbilir planın son ayağıdır diye düşündüm. Sonra "saçmalama oğlum, kadın huysuz filan ama o kadar da değil, en azından kızının sağlığı için böyle bir şeye girişmez" diye düşündüm. Kadın kızının üstüne titriyordu resmen. Çocukluktan beri istediği herşeyi yapmışlar. Dolayısıyla Sevda birazcık nazlı ve şımarık yetişmiş. E benden kıskanması normal annesinin. Ama neyse şuan kaynana umrumda bile değildi yani. Sevda'ya nikahı basacaktım bu tek gerçekti. Büfeden bi paket sigara aldıktan sonra eve doğru yola koyuldum. Apartman dış kapısını açıp içeri girince siyah çarşaflı bir kadının yukarı çıktığını gördüm. Binada kimse yoktu çarşaflı. Ama birinin akrabası olabilirdi neyse dedim. Bir yandan çıkıyorum bir yandan üst merdivenlerde onun çıkışını ara ara izleyerek ilerliyordum. Derken kadın ikinci katta benim dairenin önünde durdu. Kim lan bu diye düşündüm. Ulan kaynana kimleri çağırdın eve kimbilir diye düşündüm. Derken ayak altımda bişeye bastığımı hissettim. Baktım. Kül müydü o?? Kafamı tekrar yukarı çevirdim. Kadın yoktu. Üst iki katta da ses seda yoktu. Noluyor abi derken kapı açıldı, Sevda'ydı açan, Hasan Hoca beklemesin hemen içeri geçsin dedi bana.. Nası ya.. Nerden bil... Aman neyse yaa, son iki gündür yaşadığım en az tuhaf olan şey buydu. içeri geçtim.. Herkes salondaydı. Babası değil de, anası dövecek gibi bakıyordu bana Sevda'nın. Buyrun cenaze namazınaa.. Bir de yanlarında oturan gençten bir adam. Hoca bu muydu lan.. Nerde yaw bunun sakalı
    ···
    1. 1.
      0
      Hm23455
      ···
  20. 20.
    +12
    Beyler malum istanbul trafiği, işten az önce geldim ve ilk partı yazdım. Merak etmeyin sözüm söz hikaye bitecek buyrun devam ediyoruz
    ···