/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3 -2
    Nadir görülen gecelerden biriydi.

    Hayat artık komik gelmediği için yazmıyordu. Bazen de tam aksine olanlara kahkahalarla gülüyordu, yine eskisi gibi. Fakat bu sefer de paylaşmak istemiyordu. Yazmıyordu. Yazılarında büyük harf kullanmayı sevmiyordu. Kullanmadı. Küçük harflerle yazılanlarsa okunmadı.

    Balığa gittiği bir gün oltasını atmış bekliyordu. Beklerken karnı acıktı. Herkes beklerken acıkır. O yüzden yemek yer. Hatta yemek bu sebepten icat edilmiştir. Beklemeyi mümkün kılabilmek için. Ve herkes bir şeyleri bekler. Kesinlikle bekler. Adına Hasan diyesim geliyor. Hasan oturduğu çivit mavisi katlanır koltuğundan kalktı, arkada bankın üzerine koyduğu balık çantasına doğru yönlendi. içini açtı. Ragbi topu büyüklüğündeki alüminyum paketi dışarıya çıkardı. Güneşin diklenmeye başladığını göz önüne alırsak, bahardayız, öğleye yakınız. Yok, yok öğle saatini biraz geçmişiz. Olmadı. Hasan beklerken acıktığına göre, demek ki olmaması gereken bir saat bu. Öğleden evvel olmalı. Belki de geç kalkmıştır. Belki de bu koca alüminyum top paket onun gecikmiş kahvaltısı. Hasan, hey Hasan!

    Paketini açmakta olan Hasan’a gaipten adını sesleniyorlarmış gibi geldiyse de, gerçeklikten uzaklaşmamayı kendine ilke ettiğinden etrafına bakmaya başladı. Güneş tepesindeydi. Başında kasketi yoktu. Gözlükleriyse hiç olmamıştı. Haliyle gözlerini buruşturdu. Göz kenarlarındaki, burada pınarlarında diyesim var ama onlar tamamıyla ters taraftalar, çizgiler daha da belirginleşti. Kafasını sağa sola çevirip durdu. Bir iki dakikalık sessizlikten sonra, gerçi boğaz trafiği hiç kesilmemişti ama ona ses edeni göremeyince oluşan boşluğu sessizlik sandı, acıktığı aklına düştü. Kafasını oltasından yana çevirdi. O da bekliyordu. Beklemek acıktırıyordu.

    O göz kenarı var ya o göz kenarı, bebeği tam ortadan denizin laciverdi üstünde karşı yakanın yakınsı uzaklığına dalmış bakarken oltanın kıpırdadığını fark etti. Böyledir işte… Hep bu kenarlar, köşeler ayırır insanı kendi yolundan. En azından Hasan için böyleydi. Sapakların, saplantıların adamıydı. Belki de o yüzden yazıyordu. Unutmadan bir gün sormalıyım neden yazdığını, neden küçük harf kullandığını… Nasıl olacaksa?
    ···
  1. 2.
    +3
    okumadım
    ···
    1. 1.
      0
      yorumunuz ıcın tesekkurler
      ···
  2. 3.
    0
    okunmaya üşendim
    ···
    1. 1.
      0
      tesekkür ederim
      ···
  3. 4.
    0
    tesekkürler
    ···
  4. 5.
    0
    bu ne şimdi amk
    ···
  5. 6.
    +1
    ne anlatıyo lan bu
    ···
  6. 7.
    +1
    Okurdum ama ben bunu
    ···