/i/Devlet

  1. 26.
    +15 -9
    tarihinin gelmiş geçmiş en büyük adamlarından, türk olması maksadıyla da değil, karakter olarak, lider olarak, insan olarak tüm bir tarihe örnek

    olabilecek bir insandır, atamızdır, her türk'ün evvela tanıması bilmesi gereken liderdir.

    ''Ne mutlu türk'üm diyene!''
    ···
  2. 27.
    +16 -11
    tatürk'ün büyük bir duyarlıkla kaleme aldığı "Gençliğe Hitabe"si, Nutuk muhtevasının anlamlı bir özeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk gençliğine emaneti niteliğinde olduğundan, bu bölüm, eserde olduğu gibi bırakılmıştır.

    Eser bugünkü dile aktarılırken aslındaki dil örgüsünün, anlam bütünlüğünün, üslûp özelliklerinin ve tarihî havasının korunmasına elden geldiği kadar özen gösterilmiştir. Bilindiği gibi, Atatürk'ün hitabet dilinde güzellik ve akıcılık sağlayan noktalardan biri de, eş veya yakın anlamlı kelimeler arasındaki ses uyumlarıdır: muztarip ve müfeellim olmak gibi. Bu gibi durumlarda, aynı uyumu sağlayabilecek elverişli karşılıklar aranmış; fakat bulunamadığında, bu akıcılık Türkçe'nin anlatım gücündeki daha başka özelliklerden yárarlanılarak denkleştirilmeğe çalışılmıştır.

    Eserdeki üslûp inceliklerinin ve devrin kültüründen gelen tarihî havanın özünden koparılmaması düşüncesiyle, Atatürk'ün Büyük Millet Meclisi üyeleri için kullandığı "Efendiler" hitabı ile, kendi üslûbunun veya o devir resmî yazışmalarının gerekli kıldığı nezaket inceliklerine bağlı zâtışâhâne, zatıalîleri, padişah hazretleri, hazret-i evvel, arzu buyurursanız gibi klişeleşmiş bazı kelime ve söyleyişler olduğu gibi bırakılmıştır. Osmanlı devlet teşkilâtına veya Millî Mücadele devrine ait olup da bugün devamı bulunmayan, tarih terimi niteliğindeki kuruluş adları ile ünvan ve rütbeler değiştirilmeden alınmış; gerekli açıklamalar dipnotlarla verilmiştir : Meclis-i Meb'usan, Harbiye Nezareti, Birinci Ferik, Redd-i ilhak Cemiyefi, Hey'et-i Temsiliye, Kuva-yı Milliye, Kuvve-i Seyyare gibi.

    Ancak, Cumhuriyet'in ilk devirlerinde Osmanlıca adlar alıp da sonradan Türkçeleştirilmiş olan makam ve kuruluş adları bugünkü şekilleri ile gösterilmiştir: Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti: Genelkurmay Başkanlığı, icra Vekilleri Hey'eti: Bakanlar Kurulu, Kabine gibi. Bunların asıl metindeki eski şekilleri, ilk geçtikleri yerlerde yine notlarla belirtilmiştir. Bugün anlaşılması güçleşmiş olan bazı geçici kurul adları da Türkçeleştirilmiştir: istihzaraf-ı Sulhiye Komisyonu: Barış Hazırlığı Komisyonu gibi. Metnin akıcılığını bozmamak için, cumhuriyetten sonra başka adlar verilmiş ve eski şekilleri artık unutulmuş bulunan yer adları, metin içinde yeni şekilleri ile gösterilmiş; eski şekilleri nota alınmıştır. Elazığl Mamuretülaziz, AdıyamanlHısnımansur gibi. Bunlar dışında, sayfa altlarına gerekli ve açıklayıcı daha başka bazı notlar da eklenmiştir. Doğrudan doğruya Atatürk'e ait ólan iki not, yanlarına (*) işareti konarak belli edilmiştir.

    Nutuk'ta, zevalî (öğle vakti) esasa bağlı olarak ve rakamlar yanına "evvelde" ve "sonrada" kelimeleri eklenerek verilmiş olan saatler bugünkü söyleyişe göre normalleştirilmiştir : 3 sonrada: saat 15.00'te gibi. Sayın okuyucuların eldeki çeviriyi, gerektiğinde asıl metinle karşılaştırabilmeleri için, sayfaların sağ tarafına 1927 baskısındaki sayfa numaralarını vermeyide uygun bulduk. Eserden yararlanmayı kolaylaştırmak üzere, 1934 baskısında olduğu gibi konu başlıkları da eklenmiştir. Baskıda, Atatürk'ün satır altlarını çizerek özellikle vurgulamak istediği yerler siyah, metin aralarındaki belgeler daha küçük punto ile dizdirilmiştir. Yabancı şahıs adları kendi imlâları ile yazılmış; ilk geçtikleri yerlerde parantez içinde okunuşları da gösterilmiştir. Eserin sonuna bir de şahıs ve yer adları indeksi eklenmiştir. Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla hazırlanmış ve mevcudu tükenmiş bulunan bu eserin Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nca yeniden bastırılması dolayısıyla sayın Prof. Dr. Utkan Kocatürk'e, Araştırma Merkezi Yürütme Kurulu'na ve Yüksek Kurum Başkanı sayın Suat ilhan ile Yönetim Kurulu üyelerine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunmayı yerine getirilmesi gerekli ve zevkli bir borç sayarım. Nutuk gibi hem tarihî değeri yüksek, hem de hitabet gücü bakımından eşsiz olan böyle bir eserin, bugünkü yazı diline kusursuz bir aktarmasının yapıla bildiğini söylemek güçtür. Atatürk'ün aziz hâtırasına küçük bir armağan olarak sunduğumuz bu çeviriyle, eğer eserin severek okunabilecek bir yayınını ortaya koyabilmişsek, kendimizi mutlu sayacağız. Ekgiblerimizin iyi niyetimize ve içtenliğimize bağışlanmasını dileriz.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +13 -13
    1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir :

    Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

    Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

    itilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile itilâf donanmaları ve askerleri istanbul' da. Adana iIi Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) ingilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da italyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da ingiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, itilâl Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusuda izmir'e çıkartılıyor.

    Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

    Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, istanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Hey'eti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu , Mavri Mira Hey'eti'nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Hey'eti tarafını, olan yönetilen Rum okullarının izni teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.

    Ermeni Patriği Zazen Efendi de, Mavri Mira Hey'eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve 4 istanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiç bir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +38 -6
    Atatürk’ü seviyorum çünkü Atatürk ne koyu bir sağcı kadar faşist, ne koyu bir solcu kadar kominist ruhluydu. Atatürk’ü seviyorum çünkü Atatürk ne camiye inançsız girecek kadar dinsiz ne de inançlarıyla boğulacak kadar yobazdı. Atatürk’ü seviyorum çünkü Atatürk ne cahilliğin pençesinde boğuldu ne de bilgeliğin ellerinde halkına yüksekten baktı.
    Atatürk’ü seviyorum çünkü ; asla satılmadı ve asla satmadı.
    ···
  5. 30.
    +11 -7
    Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
    Tuna ezelden Türk diyarıdır.
    Bilinen tarih söylememiş bunu,
    Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
    Dinleyin sesini doğan tarihin,
    Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
    Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
    Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
    Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
    Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
    Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
    Hep insanlar kendini bilseler,
    Bilinir o zaman ki hep biriz.
    Türk sadece bir milletin adı değil
    Türk bütün adamların birliğidir.
    Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
    Ey yığın yığın insan gafletleri!
    Yırtılsın gökteki gafletten perde,
    Hakikat nerede?

    Mustafa Kemal ATATÜRK
    ···
  6. 31.
    +14 -5
    zihnimizden, kalbimizden silmek için her yolu denediler, deniyorlar.
    başaramadılar, başaramayacaklar.
    ···
  7. 32.
    +13 -5
    nerdesin dost??

    Sana hasret sana vurgun gönlümüz
    Neredesin mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost
    Bu gemi bu karadeniz
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Ararım izini Dolmabahçeden
    Bir daha dönmez mi bu yola giden
    içimde sen gözümde sen
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Kurban olam yürüdüğün yollara
    Kara peçe yakışmıyor kullara
    Nerde nerde nerdesin dost
    Uyan bak bizim hallara
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Bulutlar terinden dağlar kokundan
    Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
    Bir daha gel gel Samsun’dan
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost
    ···
  8. 33.
    +13 -5
    seri şukuluyorum kardeşlerim.. memleketin bu zor günlerinde birbirimize çok ihtiyacımız var..
    ···
  9. 34.
    +10 -3
    nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirliyecek olan "vahdet-i milliye" (millî birlik) ilkesi etrafında bilinçlendirip kenetlendirerek, millî irade ve millî hakimiyet kavramlarının aksiyona dönüştürülmesi yoluyla, türkiye büyük millet meclisi'nin kuruluşundan cumhuriyet'in ilânına kadar uzanan başarılı bir tarihî akışın hikâyesidir.

    nutuk, sahip olduğu derin kavrayış, geniş kültür ve köklü tarih şuuru dolayısıyla, toplumun sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek güçte bir inkilâpçının, milletin özünde var olan büyük gelişme yeteneğine dayanarak gerçekleştirdiği inkılâplarla, türkiye'yi 1839 tanzimat hareketinden beri süregelen yenileşme mücadelesinde, kesin hedeflerine ve çağdaş bir medeniyet sistemine nasıl kavuşturabilmiş olduğunun hikâyesidir.

    nutuk, tarihten edinilen tecrübelerin bir ibret tablosu halinde millete maledilmesì geleneğine uyularak ve o gün ulaşılan başarının "asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın sonucu ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedeli" olduğuna işaret edilerek bu sonucun özlü bir hitabe ile türk gençliğine emanet edildiği bir eserdir. görülüyor ki, türk milletinin dününü bugününe bağlayan bugününü de yarına bağlayacak olan nutuk, millî tarihimizin dönüm noktası olan bir safhasını, zaman silindirinin aşındırıcı etkilerinden kurtararak gelecek kuşaklar için ölümsüzleştiren bir kaynak eser olmuştur.

    görülüyor ki, bu kaynak eser, taşıdığı bütün bu özellikler ile, aynı zamanda türkiye cumhuriyeti'nin tarihin sonsuzluğu içinde geleceğe doğru uzanan akışında, temel ilkeler açısından karşılaşabileceği güçlüklerde de modern çağın gereklerine uygun bütün yenileşme hamlelerinde de kendini memleket hizmetine adamış olanlara her zaman ışık tutabilecek bir dolgunluktadır.

    nutuk, niteliği bakımından gerçek bir san'at eseri değildir. askerî, siyasî ve sosyal olayları yeri geldikçe, belgelerle de değerlendiren bir tarihî eserdir. ancak, atatürk, konuşma ve yazma san'atına, kendisini dinleyenleri ve okuyanları, düşüncelerinin peşinde sürükleyebilecek eşsiz bir anlatım gücü kazandırabildiği içindir ki, nutuk, türk hitabet san'atının da doruğuna yükselmiş ve bir şaheser olmuştur.

    bilindiği gibi, dil, fizyolojik olarak, zihindeki düşünce faaliyetinin söz kalıpları içinde dış dünyamıza aktarılması olayıdır. dolayısıyla, düşüncenin sadık bir aynası durumundadır. nutuk'un dil ve üslûp özellikleri bakımından incelenmesi, atatürk'ün düşünce dünyasında yer alan fikir çekirdekleri ile, bu çekirdeklerin biribirleriyle olan ilişkilerine, bunları bütünleşmiş bir düşünce örgüsü haline getiren bağlantı noktalarına, ondaki temel düşünce unsurları içinde hangilerinin daha ağırlıklı, hangilerinin ikinci ve üçüncü plânda yer almış olduklarına daha yakından ve objektif ölçülerle yaklaşma imkânını sağlamaktadır.

    nutuk'un dili, söz dağarcığı ve cümle yapısı bakımından, atatürk'ün yetiştiği devrin genel dil yapısına paralel olarak, millî edebiyat devrinin temsil ettiği dildir. bu dil, klâgib osmanlıcaya oranla hayli sadeleştirilmiş olan ogünkü yazı dilinin mükemmel bir örneğidir. kelime kadrosu bakımından da çok zengindir. ancak, o devirde daha türkçeden arapça ve farsça'nn kurallarına bağlı kelimeler ile bu dillerden geçme tamlama şekilleri bütünüyle atılamadığı ve resmî devlet yazışmalarının gerekli kıldığı bazı klişeler yer aldığı için, bugüne göre oldukça ağırdır.

    ne var ki, eseri yalnız kelime hazinesi bakımından değil de, üslûp ölçüleri ile de değerlendirdiğimizde, nutuk'ta açık ve yalın bir dilin hâkim olduğunu görürüz. bu açıklık ve yalınlık, eserdeki zengin kelime kadrosunun, düşüncelerin akışına uygun bir ustalık ve başarı ile kullanılabilmiş olmasından kaynaklanmıştır. çeşitli kelime türleri ile bunların cümlelerdeki yayılış oranları ve anlatım şekilleri arasında, olayların niteliğine denk düşen bir uyum göze çarpar.

    bu durum, düşünceye canlılık, üslûba akıcılık vermiştir. ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, atatürk'te dinamik bir düşünce yapısının varlığına işaret eden bu üslûp akıcılığı, asıl gücünü tabiî ve gerçekçi bir söyleyiş biçiminden almış bulunmaktadır. eserde uzun ifadeler için, iç içe girmiş girift cümleler yerine, birbiri arkasına dizilmiş sıra cümleler şeklindeki birleşik cümlelerin yer aldığı görülür. ortaya konan düşüncelerin, çizilen tarihî tabloların ve aktarılan olayların özelliklerine göre, bazan kısa ve keskin çizgili söyleyişlere, bazan da düşüncelerin akışını kolaylaştıran hareketli ifadelere yer verilmiştir. böylece, üslûpta, cümle kuruluşlarındaki ve anlatım şekilerindeki açıklık, sadelik ve tabiîlikten gelen bir mükemmellik ortaya çıkmıştır.

    bu üslûbun en belirgin özelliklerinden biri de, yer yer kısa ve özlü ifadelerin ağırlık kazanmış; uzun süren açıklamalardan sonra, düşüncelerin "artık istanbul anadolu'ya hâkim değil, tâbi olmak mecburiyetindedir" örneğinde görüldüğü üzere, mantık gücü ağır basan veciz söz kalıplarına ve kesin yargılara bağlanmış olmasıdır. özet olarak belirtmek gerekirse, nutuk'taki üslûp, tek bir kelimesinden fedakârlık edilemeyecek kadar ölçülü ve tabiîdir. düşünceler derin ve aydınlıktır. kavrayış çok geniştir. atatürk'ün muhakeme ve mantığındaki güçlülük, ona, olayları derinlemesine bir tahlilden geçirebilme yeteneğide kazandırmıştır. bu durum, hiç şüphe yok ki, atatürk'ün üstün zekâsı dışında, tarih şuuru içinde olgunlaşmış bulunan sağlam fikir yapısından ve uzak görüşlülüğünden kaynaklanmaktadır. cumhuriyet'i genç nesillere emanet ederken söylediği : "bugün vâsıl olduğumuz netice asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir" cümlesi, ondaki bütün bir tarihî geçmişi veciz bir şekilde ortaya koyabilecek bir düşünce genişliğinin ve dilinde de buna uygun bir sentez gücünün varlığını ispat etmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +6 -3
    upupupupupupup
    ···
  11. 36.
    +6 -3
    upupuppupupup
    ···
  12. 37.
    +14 -4
    ccc mustafa kemal atatürk ccc

    ccc üşüyoruz kemal reyiz ccc

    ccc mustafa kemal türktür ccc

    ccc atam izindeyiz ccc

    ccc türk demek dil demek, ne mutlu türkmüm diyene ccc

    ccc bir daha gel gel samsundan ccc

    ne diye eksiliyonuz olm
    ···
  13. 38.
    +7 -5
    başlığı kapatıyolar çünkü anası giblmiş terörist huur çocuğunun teki gelip olmadık şeyler konuşuyor sinirleniyoruz. kapalı kalması en iyisi
    ···
  14. 39.
    +6 -2
    ah be atam sen bu ülleyi bizlere bu hale gelsin diye bırakmadın senin emanetine sahip cıkamadiğımız icin asıl suclu biziz cok buyuk adamsın atam
    ···
  15. 40.
    +10 -3
    sadık evladınız, emret dünyayı yakalım paşam...
    ···
  16. 41.
    +8 -2
    beyler kusura bakmayın bole bir baslıkta kufur olsun ıstemezdim ama eger bu baslık 'am gunu yag' '12.5 falandım ben' sacmalıklarından asagıda kalırsa tutulmaz veya silinirse bırakırım bu sözlugu makara bir yere kadar
    ···
  17. 42.
    +9 -3
    bütün msjlarınızı şukuluyorum kardeşlerim *
    ···
  18. 43.
    +11 -3
    ismini zikretmek bile insanin gozlerinin dolmasina neden olan ulu insan biricik mustafa kemal ataturk icin kelimeler kifayetsiz kalir.
    ···
  19. 44.
    +13 -3
    allahima binlerce sukur onun gibi selanik kokenli olmayi bana nasip etmis.
    ···
  20. 45.
    +6 -3
    Dünyanın en büyük anti emperyalisti. Rahat uyu atam.
    ···
    1. 1.
      0
      yıllarca fetullahın kucağında gezip bop eşbaşkanıyım diye hava atanların atatürk'ü sevmemesinin esas sebebi...
      ···