Artık duyarsızlığın bir erdem gibi görüldüğü ve çoğaldığı yerde yaşamak istemiyorum diye tekrarlayarak ayağa kalktım. Morgan freeman yürüyüşüyle camiden çıkıp sokaktaki simitciyi çevirdim, " hey simitci, gündelik kaç kazanıyorsun" diyince 100-150 abey diyor. 150 verip alacağımı düşündü heralde. Ona " tutsak birer fareleriz, denek kapsülleri içinde hapsolduk ve özgürlüğün bedeli nedir? Kurtuluş bir işmidir? diyince, abi sen kafayımı yedin dedi. Morgan freemanın kafayımı yedin sözüne kinini bilirsiniz. Kafasındaki tepsiyi yere atıp kaçarken buda kovalamaya başladı. O gün özgür insanlar gibi kaçtım.

izimi kaybettirip yine eve gittim kapı açılır açılmaz babam yakamdan tuttuğu gibi koltuğa fırlattı şimdide allahın evimi lan dıbına koydumun putperesti o morcandamı kafir dıbına koyduğumun adisi demeye başladı. Morcan demesi biraz ağır oldu. Ona kibarlığın bir altın olduğunu, en büyük hazinenin güzel kalp olduğunu söyleyecekken tokatı bi gömdü gülemedimde amk..

Beni şikayet edeni bulmam lazımdı. Şikayet bir alçaklıktır Morgan, hayat bir sinemadır ve şikayetcileri ancak seyirciler olabilir diyerek kendimi gaza getirdim. Morgan freeman bu durumda kesinlikle onu bulurdu. O gün özgür insanlar gibi gaza geldim.

Yolda yürürken insanlar niçin aşağılayıcı bakar. Bunun tek sebebi var Morgan, sen siyahi ve özgürsün. Hiç kimse bir siyahinin özgür olmasını istemez dostum diyerek kendimi teselli ettim. Camiye gidip hocaya " ihanet ve hatalar affedilir, fakat topluluğa mâl edilecek vicdan hırsızlığı asla diyince bu delirdi seste edemiyor. Bunun kuranına gizlice silah yerleştirmek gerek.

Çok güzel lan KGKALHLALKHLWKYKWKYKSK

ilk kez bi hikaye otrup okyorom amk gozlerimden yaslar keyfim yerne geldi devam et dost milyonluk bebek filmindende al 😂😂😂

Hayat tospembe masallar demek değildir Morgan, yeri geldiğinde bunu tadacaksın diye kendi kendime tekrarladım. Morgan freeman benim benliğimdi. Hayattaki monoton ve belli bir ritimde ilerleyen yaşam ritminden ötürü kaygılarımıza sebep oluyordu. Bunu bakkal reşatla tartışınca allah tektir oğlum cenabı hak bilir dedi. bu durum karşısında ona "i am god we are god" diyerek gülümsemeyle uzaklaştım. O gün özgür insanlar gibi konuştum.

Mahallede top oynayan çocukların yanına gittim, onlara "geri dönün, bu çıkılmaz evrenden tek çıkış benliğinizdir" dedim. Ne diyosun cevat abi diyince bunlar sinirlendim fakat belli etmedim. Neticede çocuklardı. Morgan freeman çocukları severdi. Onlara" futbol oyunu bir rekabet değil faciadır, bana büyükannemi hatırlatıyor" diyince bunlar kaçıştı. Kahvehaneden deli deli kulakları küpeli diye bağırıyorlardı. Siyahilere karşı tutum buralarda ne çok kaba imiş dostlarım. Özgür bir siyahiyseniz kabalıkları artacak ve zekanızı deliliğe bağdaştıracaklardır. O gün özgür insanlar gibi düşündüm.

Bu diyalogtan sıyrılıp eve geçtim, bu tutum ve siyahilere karşı baskıcı otoritere bir kez daha dayanamazdım. O yüzden babama yakalanmadan yatağa girdim. Hayatın koca bir düzlükten ibaret olduğunu, engebeleri sadece insanoğlunun yarattığını düşündüm. Morgan freemanın cinsel hayatı acaba nasıldır? Bu soruları duysa yüzü kızarırdı. O yüzden sormuyorum. Morgan olduğum için kendimi düzlükte ve avam bir beyaz olarak saymıyorum. Özgür bir siyahi olup yokuş kaymayı yeğlerim. O gün özgür insanlar gibi morgan hissettim

Rezervasyon

Rezzers

Çok iyi aq rez

Hiç düşünmemeye çalışsam da Morgan bir siyahiydi ve kesinlikle bir cinsel hayatı vardı. Morgan Freeman olarak bu giz durumu çözmek hem bana hem de mahallenin karakoluna düşüyordu. Onun için yola yere düşmeden koyularak bir ağacın dibinde ihbarda bulundum: Siyahi bir adam çatışıyor! Olay yerine gelen polisler ağacın dibinde bir siyahiyi görmüş olacaklarından şaşırdılar ki şu soruyu bana yönelttiler: Kardeşim burada bir çatışma olmuş gördün mü? Onlara şöyle karşılık verdim: Size beyaz bir adam demeyi bırakacağım ve sizden bana siyah bir adam demeyi bırakmanızı isteyeceğim. Bunun üzerine beyaz polisler beni bayıltıp Amerika'dan ithal zenci gay travesti mahkumların bulunduğu koğuşa attılar ve 7/24 gibtiler. Yan koğuştan bağırışmaları ve gürültüleri duyan Harun abi koşarak yanımıza gelmişti ama gibilecek tek bir deliğim dahi kalmamıştı. Bu da böyle bir anımdır.

ruh hastasi amk ya iyi güldürüyor sarıyoo

Sabah uyandım ve kahvaltı masasına geçtim. Babamın otoriter ve baskıcı tutumu devam ediyordu. Cevat sen ne zaman akıllanacaksın oğlum, dedi. Ona ırkçılık ile ilgili uzun bir nutuk çektikten sonra sinirli bir şekilde ayağa kalkıp üzerime gelmeye başladı. insanlar şiddete bayılır. Trafik kazası gördüklerinde enkazdaki cesetleri görmek için dururlar. Ama aynı insanlar taksun sevilmesinden şikayet ederler. dedim. Ne anlatıyorsun sen dıbına koyduğumun delisi diyerek vurmaya başladı. Siyahi olmak bazen çok zor. O gün özgür insanlar gibi dayak yedim.

Okumadım çugu

neeeeee?

Uyandım. Babamı görüp ona, "Bu gün ne güzel bir gün değilmi rahip, eğer kuşların cıvıldamadığı bir dünyada olsaydık neler olurdu tahmin bile edemiyorum" dedim. Günaydın dıbınagoyum günaydın geç kahvaltı yap gibtir git parada vereyim evden uzak kal dedi. Ona "Beni bir kağıt parçasıyla hiçe sayamazsın bayım, ben burdayım ve varlığım bir kağıt parçasından üstün" diyince seni sanayiye verecem dıbınagoyum bi gibe yaradıın yok git para kazanda kağdı görün pekekent dedi. Yine siyahi olduğum için ırkcılığa maruz kaldım. Sanayi işi nasıl olabilirdi? Morgan freeman bu durumda itiraz etmezdi güçlü bi adamdı. O yüzden ona " bir sanayi özgür bir insandan değersizdir" dedim.

Bu beni ensemden tutup sokağın ortasında sanayiye zütürmeye başladı. Kendimi zincire vurulmuş siyahi amerika yerli kölelerinden biri olarak sayıp gurur duydum. Bakanlara "ne bakıyorsunuz, hayatınızda köle görmedinizmi? O halde aynaya bakın! Hepiniz topluma mâl edilmiş kölelersiniz" diyip Morgan freeman gülümsemesini attım. Sanayiye geldik bu beni arabanın üstüne fırlattı, bak halit usta bunun eti senin kemiği benim, napıyosan yap dıbınagoyum dedi. Bir köle olarak satılmıştım dostlarım. O gün özgür insanlar gibi özgürleşemedkm

Halit usta elindeki malzemeleri bana öğretmeye başladı. Ona " bu işi becereceğim halit, başka yolu yok" diyince ne haliti lan it diyerek kafama geçirdi. Bu siyahilere yapılan ırkcılığı daha fazla kaldıramazdım koşmaya başladim. Koştum koştum koştum... o gün zincirlerini kırmış bir köle gibi ayaklarımın beni zütüreceği yere kadar koştum. Halit arkasındaki adamlara seslenip, yakalayın şu dürzüyü amk demesini duydum. Bir siyahinin özgür kalmasını istemeyen burjuva askerleri peşimdeydi. Onları atlatmam gerekti.