Fotoğraftaki köy Bursa'nın Çökene köyüdür. 11. sınıfı 4 zayıfla bitirmemin ardından köyümüz olan Sivas yerine dedemin yaşadığı Bursaya dedeme yardım etmek için gönderildiğim zaman başladı benim hikayem. Hikayeme başlamadan önce bir ayet yazmak istiyorum bu ayet benim kendime gelmemi sağladı: (Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. ) 5 dakika sonra hikayeme başlamak üzere burada olacağım

11. sınıf 4 zayıfla bitmiş hiç de sevmediğim bir yer olan dedemin yanına ceza olarak gönderilmiştim. Babamlarla birlikte köyün bozuk yoluna girdiğimizde öğlen vaktiydi arabanın sarsılmasından anlamıştım köye geldiğimizi. Köyün içinden tahmini 10 dakika ilerledikten sonra dedemin evine vardık. Birkaç saat muhabbetin ardından babam beni oraya bırakıp kendisinin işleri olduğu için gitmesi gerektiğini yaz tatili boyunca burada kalacağımı söyledi.ilk gün herşey çok güzeldi dedem de babaannemde bana çok iyi davranıyorlardı. Akşama doğru telefonumu şarja taktım ve antenle biraz uğraştıktan sonra televizyon izlemeye başladım. ilk günü böyle geçirdikten sonra evin arka tarafına bakan bir odaya yatak açmışlar ve burada yatacağımı söylemişlerdi. Sabaha kadar telefonumla uğraştıktan sonra sabahın köründe uyandırılmak güzel bir duygu değildi. Dedem saat 5:30 da uyandırmıştı beni ve tarlaya doğru yola koyulacaktık. Dedem odadan çıktıktan sonra babama söve söve hazırlandım ve ufak bır kahvaltının ardından yola koyulduk.

iremin Dedesi ve tanımadığım diğer ailenin başta gelen birisiyle birlikte bir anlaşma yapmışlar
burdan Bayağı bir uzağa gidip 2 ay sonra yüklü miktarda parayla dönmüşler bunlar döndükten 1 hafta sonra köyde garip şeyler olmaya başlamış tanımadığım ailenin evi yanmış ama köylülerin baskısıyla 2. haftanın sonunda köyden kovulmuşlar ve bir daha 3 yıl öncesine kadar görülmemişler. 3 yıl öncede ailesiyle birlikte gelen iremin babası başta köyden kovulmak istendi fakat bunu yapan ben değilim babam beni suçlamayın bu konuda gibi şeyler söyleyip yalvarınca iremin dedesinin evinde yaşamaya devam ettiler gün boyu dışarıda pek az rastlarız onların aileden olanlara fakat geceleri çok dolaşırlar derler. Babam öyle der bana. Boşver sen şimdi bunları sen söyle bakıyım bana istanbulda senin sevdiğin filan varmı ? böyle konuşurken ben lafı kestirip attım var dedim hatta gidip şimdi telefonla konuşmam lazım sonra görüşürüz diyip ayrıldım oradan hemen eve geldim bu olay acayip bir şekilde ilgimi çekmişti 2 gündür dedemden ilk defa ayrı kalmıştım ve sonunda sigara paketimi sakladığım yerden alıp dışarı çıktım. Hemen iremlerin evini gören yüksek bir tepeye oturdum sigaramı içerken telefonla evin fotoğraflarını çekiyordum büyütüp bakacaktım evde. Fazla yaklaşırsam şüphelenebilirlerdi.Tam fotoğraf çekerken sırtıma birisi elini koydu Arkama döndüm ve ona bakarak şunları söyledim :

Saat,10 olmuştu bir sigara yakıp yola koyuldum tarlaya gidecektim fakat kafamda bu sefer ne gördüğüm rüya ne de iremin güzelliği vardı. Kafamdaki tek şey tarlaya varmak ve haticenin o dolgun zütüne tekrar kavuşmaktı. Bu şişman köylü kızı sevişmeyi biliyordu. Hızlı adımlarla tarlaya yaklaşırken sigarayı yere attım ve ayağımla söndürdüm. Dedemin yanına gittim ve tarlayı sulamasına yardım ettim ardından gavat salihin nerde olduğunu sordum kendi tarlasındadır dedi. Hemen oraya gittim hasan gavatı sütçülük yapıyordu amk hemde tarlası varmış söve söve gittim bunların tarlaya hasanda suluyordu tarlayı kızı hatice ağacın altında kendine güzel bir gölgelik bulmuş soluklanıyordu. Hasan amcaya selam verdikten sonra haticenin yanına vardım seninle konuimamız gereken birşey var dedim ve onu oradan uzaklaştırdım hemen geldi ve gülerek noldu dedi hiçbirşey deöeden dudaklarına yapıştım ve öpüşmeye başladık ama dün geceki haticeden eser yoktu öpüşemiyordu bile uzun bir öpüşme ve elleşmenin ardından bana sarıldı ve ben lafa girdim

Ödümü koparttın hatice ne işin var senin burada. Hatice beni burada bulabileceğini bildiğini söyledi ve devam etti :
bu ev çok eskiden yapılmış ve dikkat edersen perdeleri kapalı neden olabilir sence ? çünkü bunların evlerinde birşeyler dönüyor. Ben merak ediyorum hemde çok ama aynı zamanda da korkuyorum anlatılan hikayeler bile insanın tüylerini ürpertiyor. Sen çok iyi birine benziyorsun dedi. tekrar dönüp baktığımda gözlerimin içine bakıyor ve gülüyordu bana. Değilim dedim. Ben iyi biri değilim hatice bırak artık peşimi git babanın yanına yardım et ne işni var senin benimle dedim. Birazcık üzülmüş olmalı ki kalktı yanımdan ve bana ihtiyacın olursa dedenle babamın buluştuğu yerde olurum genelde oraya bakabilirsin dedi. Arkamı bile dönmedim. Bizim tarladan bahsediyordu. Akşam ezanı yaklaşıyordu. Bir sigara daha yakmış evi izlemeye devam ediyordum hiçbir hareketlilik yoktu derken birden perdeler açıldı. içeriye daha dikkatli baktığımda normal bir evden başka birşey değildi hemen telefonumu açtım ve bir de bu halini çektim evin. Hava kararmaya başladığı için eve gitmem gerekiyordu köylüler akşam dışarı çıkmaya bu kadar korktuğuna göre birşeyler olması gerek diye düşündüm oturduğum yerden kalktım ve evin yolunu tuttum tam eve giden patika yoldan inerken iremi gördüm o da bana doğru geliyordu muhtemelen kendi evine gidiyordu. Elinde 2 tane su bidonu vardı bana doğru baktı ve şöyle dedi :

Neden iremin ailesinden herkes uzak duruyor? bana bunu anlatacağını fakat şuan bunun için yeterli zaman olmadığını söyledi bende merak içinde dedemle birlikte eve döndüm. Bugün fazla yorulmadığım için telefonumla uğraştım. Ardından arkadaşlarımla biraz konuştuktan sonra uyudum. Güzel bir rüyanın ardından babaanemin sesine uyandım. Tarlaya gitmek için uyandım fakat saat çoktan geçmişti saat 9:30 olmuştu dedemde yeni kalkıyordu. Ben hemen üstümü giyip kapının önüne geçtim fakat dedem pijamalarıyla kahvaltı sofrasına oturmuş bana gülüyordu neden gitmedik dedim. Bana ekilebilecek alanın hepsini ekdiğimizi ve geriye sadece sulamak kaldığını söyledi. Artık keyif zamanı evladım dedi. Keyifden anladığı da avlanmak amk. Neyse güzel bir kahvaltının ardından tekrar tarlaya gittik. Gavat salihle sözleşmiş olacakki 5 dakikaya damladı yanımızda. kızı haticede gelmişti bana gülüyordu yine. Bu hatice çok iyi kalpli ve saf bir kızdı istanbulda olsa kesin kandırıp giberlerdi. dedemler ava gideceğini söylediler hatice de bana köyü gezdirecekti. Yola çıktık önce dün iremi gördüğüm patika yoldan ilerledik sonra köy meydanından geçtik gide gide bir derenin kenarında gerçekten çok güzel bir yere geldik. Derenin kenarına oturdu ve ayaklarını dereye soktu bende aynısını yaptım ve hatice bana dönerek gerçekten çok mu merak ediyorsun iremin hikayesini dedi Bende cevap vermeden kafamı salladım. O da garip bir yüz ifadesiyle anlatmaya başladı : Bende köydeki büyüklerin konuşmalarından duyduğum kadarını biliyorum köyde sevilmeyen sadece bunlar değil bir aile daha sevilmiyor fakat onlardan yaşayan yok hepsi ölmüş. bundan bayağı önceymiş (ayaklarını sudan çıkarıp oturuşunu değiştirdi ve devam etti )

Sahur yapıp geliyorum beyler sahurdan sonra bitmez ama hikaye yarın iftardan önce biter bu arada trenddeki hikaye ne lan öyle adam yazmıs amk valla ben onuda takip ediyorum okumayan varsa onada baksın

Sen geçen sefer böyle değildin niye şimdi bu kadar kötü yaptın bu işi dedim. Garip garip bana bakarak geçen sefermi ne geçen seferi ben hayatımda ilk defa seninle yaptım bunu seni seviyorum dedi. Bir anda bütün dünya başıma yıkılmıştı. Hemen kendimi toparlayıp sonra görüşeceğimizi söyledim ve dedemin yanına koyuldum. bu civarda hiçbir hocanın olup olmadığını sordum ne yapacaksın evladım dedi hocayı. Bende sormam gereken birşey var dede dedim. O da köyün imamı olan Mehmet hocayı söyledi ikindi ezanının okunmasına az bir süre vardı yapım gereği herşeyden şüphe eden birisiyimdir. sözlükte okuduğum hikayelerden sonra kendimden şüphelenmiştim ve caminin yolunu tuttum hocada camiye yeni giriyordu belli ki ezanı okuyacaktı fakat ben mehmet hocam diye bağırınca arkasını döndü ona doğru yaklaşırken bana bağırdı :

Köye girmiştik yine her zamanki meydandan geçtik ve o çıkmaz sokağa girdik evin içine girmek için kapıyı kırmak gerekiyordu fazla sağlam olmayan kapıyı kırmakta güçlük çekmemiştik. içeriye girdik elektrik çalışmıyordu burada hoca el fenerini açtı ve duvardaki kan izlerini gördü hemen birşeyler mırıldanmaya başladı ve hiç susmuyordu. Artık birşeyler olacaktı fakat ne olacağını kestiremiyorduk. Hoca feneri bana verdi ve kabın içine sırayla suyu , sonra otları, sonra aliminyum folyoyu koydu en son kendi cebinden çıkardığı bıçağı çıkardı ve elini kesti kan damlattı bende elimi uzattım ama hala dua mırıldanıyordu cevap vermek yerine eliyle itti elimi . şimdi ibranice olduğunu düşündüğüm bir dilde bağırarak birşeyler söylüyordu. Ardından gölgeler hareket etmeye başladı biraz daha konuştu hoca ardından birinden müsade istermişçesine elini kaldırdı bana evden çıkmamı ve kapıdaki adamın beni eve bırakacağını söyledi. ben başta kabul etmedim ama gölgeler tekrar hareket etmeye başlayınca arabaya binmek için evden çıktım hocam bağırıyordu hala. tam arabaya binecektim ki o sahneyi görmüştüm. Hayatımın en kötü anıydı keşke görmeseydim o sahneyi nasıl bir his olduğunu hatırlamıyorum ama 15-20 saniye hareketsiz kalakalmıştım gördüğüm şeyi tam olarak anlatmam gerekirse şöyle izah ederdim

15 dakikalık yürüme mesafesinden sonra tarlaya varmıştık dedemle birlikte tarlada kazma kürek biraz oyalandıktan sonra öğlen namazı kılmak için dedem ayrıldı bende bir ağacın altına çökerek soluklanmaya başladım. Dedem namazı kıldıktan sonra azığını getirdi ve banada yemeğimi yememi söyledi. iyide ben bişey almamıştım ki yanıma. dedemın azığını paylaştık ve ardından akşama kadar tarlanın boş olan kısmını belletti bana. Eve dönerken ellerim su toplamıştı akşam ezanına dakikalar vardı hava yavaş yavaş kararırken. Eve giderken Köydeki evlerin kimlere ait olduğunu sordum. Bu sütçü salihin bu rençber muratın vs. gibi anlattı çıkmaz bir sokağın sağ tarafında kaldığımız köy yolunda bu ev kimin dedim dedeme hiç cevap vermeden devam etti. Tekrar sorduğumda orayı bilmesende olur oradan uzak dur dedi bana. Bizim eve 5 dakika mesafedeydi akşam yemeğini yedikten sonra telefonu elime aldığımda bir acı hissettim elimde akşama kadar kazma kürek sallamaktan su toplamıştı. Dedeme gösterdim ve gülerek alışacaksın evladım dedi. Evladını gibiyim diyerek odama geçtim ve günün yorgunluğunun ardından uyumam zor olmadı. Sabah yine aynı şekilde tarlaya gittik fakat bu sefer farklı giden birşeyler vardı

Oğlum dedi sen buradan gitmelisin gitmelisin ki bu köy huzur bulsun. Ne yaptım ben amk niye beni gönderiyor bunlar diye geçirdim içimden hoca devam etti söze oğlum dedi sen hiç olmayacak birşey yapmışsın böyle birşey yapmışsın ki onlarda senin peşine düşmüş dedi. Onlar kim hocam dedim. hocada oğlum gayb aleminde yaşayanlar üç harfliler dedi. Dedemle gözgöze geldik bana iğrenircesine bakıyordu. Bu köyde onlardan zaten vardı fakat sen kendine nasıl bulaştırdın dedi bana. Benim kafamda taşlar yeni yeni yerine oturmaya başlıyordu gece haticenin beni çağırması sonraki gün seviştikten sonra ben daha önce seninle sevişmedim demesi herşey bir oyundu. Hocam dedim beni bu dertten kurtarın kurban olayım dedim dedemde birazcık ısrar etti ama nafile hoca bu benim yapabileceğim bir iş değil fakat seni tanıdığım bir hocaya yollayabilirim dedi ve beni 3-4 köy uzaktaki asım hocaya yolladı akşam ezanından önce oraya vardık. Dedem bana hala sinirliydi fakat garip bir yere gelmiştik ıssız bir köydü burası köy meydanındaki kahveye hocanın evini sordum eliyle gösterdiler fazla uzakta değildi fakat köyü tepeden gören tek evdi. Hemen gittik yanına kapıya vurdum ve hoca açtı kapıyı hoşgeldiniz hikayeanlatpanpa ve Kemal bey (dedemin ismi kemaldir ) dedemle birbirimize baktık adeta kanımız donmuştu hiçbirşey demedik hoca buyurun oturun dedi korkmayın sakın dedi bende müslümanım ve insanım dedi. O an biraz rahatlasakda hikayenizi biliyorum demesiyle tekrar ürperdik hoca elini uzattı ve içeriye bir kadın girdi kadının heryeri kapalıydı hocaya bir tas su getirdi. O kim dedim hocaya Dedem bana baktı ne diyosun oğlum kimse yokki burada dedi. Hoca bana bakarak sus işareti yaptı. Ardından dedeme odadan çıkmasını söyledi. Dedem odadan çıktı ve asım hoca bana dönerek onu sen ve ben görebiliyoruz başkası değil dedi. Dedemi tekrar odaya çağırdı. Ve anlatmaya başladı :

Oğlum bak bana hizmet edenler var bunları sadece şuna burada sen ve ben görebiliriz çünkü bunlar üç harfliler hikayeni biliyorum belki sen ne yaptığını bilmiyorsun ama ben biliyorum bir üç harfliyle ilişkiye girdin oğlum. insanlar bittimi lan gidip onlarla ilişkiye giriyosun ! hocam valla farkında değildim nolursunuz kurtarın beni dedim. Dediki halletmeye çalışacağız oğlum. Getir bakayım elini dedi ve bir bıçakla elimi kesti suyun içine akıttı birkaç ot koydu ve karıştırdı garip bir renk alan karışıma iyice bir baktı ve oğlum dedi sana bir muska yazacağım al bunu ve sakın odada tek başına yatma. Akşam ezanından sonra dışarıya çıkma 7 gün sonra tekrar yanıma gel dedi ve yolladı beni muskayı aldım ve hemen taktım dedemle birlikte yola koyulduk yolda türlü türlü şeyler gördüm fakat gözlerimi kapattım kafamı çevirdim ve bir şekilde bunlardan kaçmayı başardım. Beyler devdıbını yarın yazarım şuan uykum var kusura bakmayın yarın görüşmek üzere ayetel kürsi okumadan yatmayın bilmeyenler felak ve nas okusun hadi hayırlı geceler

Onları kimse sevmez bu köyde onlardan uzak dur derim sana onlardan hayır gelmez. kaşlarımı çatarak tekrar baktım ve onları değil onu sordum cevap ver o kim ? hatice üzülerek cevap verdi onun adı irem dedi. Birden aklımda bu ismi sayıklamaya başladım ve bu kızla konuşmam gerek dedim kendi kendime. Bu kadar güzel bir kız buraya kesin tatile gelmişti fakat bunun gibi kızların burada ne işleri var bunlar antalya izmir gibi yerlerde yaşar bunu habitatı burası değil dedim. kendi kendime bunları düşünürken sütçü gavat salih ve dedemin yanına vardık. Dedeme Tüfeği uzattım ve 4 ümüz birlikte av yapmak için çayır çimenin daha sık olduğu bir orman yoluna girdik. Akşam ezanından önce dedem bana tüfek tutmayı öğretti boşluk bırakırsam omzumun çıkabileceğini söyledi. Bunları konuştuktan sonra evlere dağılmak için tekrar tarlanın oraya geldik. Dedem ve Gavat salih konuşurken haticeye baktım ve kafamı kurcalayan o soruyu sordum :

Uyandığımda hoca okumayı bitirmiş kitaplıktan aldığı kalın bir kitabı okuyordu. Uyandığımı gördü ve kalk oğlum kalk dedi bu kadar dayanıksız olduğunu bilmiyordum . ne oldu bana hocam dedim. Oğlum ben bunlara bakarken burada illaki birkaç tanesi vardı ve bana gelemyeceklerine göre sana geldiler ve rahatsız ettiler seni bu kadar basit dedi. Ne olduğunu anlamasamda bana kimin neden musallat olduğunu ve ne yapmak istediğini hala bilmiyordum. Hocaya sordum hocam birşeyler öğrenebildinizmi dedim. Hoca öğrenmez olurmuyum oğlum öğrendim dedi. Anlatın hocam dedim anlatında bende biliyim dedim hoca kitabı kitaplığa bıraktı ve yüzündeki o samimi ifade değişti ardından oturuşunu düzeltti arkasını oturduğu sedire yasladı. Gariptir daha yeni ilgimi çekiyordu bu evde ne televizyon ne de telefon vardı. Evde kanepe ya da çekyat bile yoktu elektriğin bile olup olmadığından şüpheliydim fakat sedirlerin bayağı sert olduğunu anlayabiliyordum. Ben bunları düşünürken hocanın söze başlamasıyla bütün dikkatimi hocaya verdim olanları hocanın ağzından anlatacağım. hoca :

Hatice Dudaklarıma yapışmıştı kendimi bir an geri çeksemde daha istekli bir şekilde devam ettim heryerini elliyordum. Bir köylü lızından beklenmeyecek şekilde sevişiyordu ikimizde uzun bir öpüşme ve elleşmenin ardından yanyana oturduk haticenin yüzü asıktı beni köy meydanına gitmek için zorladı fakat kabul etmedim açıkcası iremle konuştuktan sonra biraz tırsmaya başlamıştım ve bunuda dile getirdim. Fazla ısrar etmeyerek evine döneceğini söyledi. Ben bırakırım desemde arkasını dönüp çok sinirli bir şekilde sen sakın gelme dedi neler oluyordu bilmiyordum ama şişman köylü kızının memeleri ve zütü yumuiacık ve dolgundu bunu çok net hatırlıyordum hemen eve geçtim ve odamda uyku çekmek için tekrar uzandım

Ben bunları düşünürken hoca içeriye geldi tekrar ve oğlum dedi sana anlatayımmı herşeyi oğlum dedi. Anlatın hocam dedim dinliyorum dedim. Sen bunlardan kurtulamayacaksın sadece bu işi başarabilirsek acın hafifleyecek belkide hafiflemeyecek bile sen çevrende olanlara alışacaksın ve bu yüzden sana normal gelecek. vaktiyle oğlum o köydeki 2 adam çok kötü birşey yaptı oğlum bunları sana anlatacağım birazdan fakat önce sana yeni bir muska yapmamız gerekiyor dedi ve tekrar o kadını çağırdı bak dedi bu benim gelinim oğlumu aldılar benden ama bende gelinimi aldım benim bırakmadım onlara. Çünkü oğlumdan kalan son hatıra o bana gelini hiç konuşmadı ve odadan gelen bebek sesine doğru gitti kafamı o tarafa çevirdim hoca yumuşak bir ses tonuyla merak ediyorsun değilmi dedi. hayır dercesine kafamı iki yana salladım hayır hocam dedim beni bu duruma bu merakım getirdi artık hiçbirşeyi merak etmiyorum hocam dedim. Güldü hoca Tekrar gelinini çağırdı ve büyükçe bir kap getirmesini söyledi içine de sıcak su koydu. ardından tekrar elimi kesti ve yaklaşık 4-5 damla kan damlattı. Ardından hayatımda hiç görmediğim aliminyum folyoyla sarılmış birşey attı sıcak suyun içine çok kötü kokuyordu bu ama dayandım kusmamak için zor duruyordum bana baktı oğlum dedi bu saatte olmaz bu iş dedi hava kararınca yapmamız gerek normalde fakat şimdi sana kimin neden musallat olduğunu görmemiz için bunu yapmamız gerek dedi ve yanındaki otlardan bolca aldı sonra da birazcık soğan ya da sarımsak gibi kokan birşey attı suyun içine ve birşeyler mırıldanmaya başladı. Bitmiyordu dualar ardı ardına ekliyordu. Bana bir halsizlik gelmişti neler olduğunu bilmiyordum başım dönüyor dengede durmakta güçlük çekiyordum derken gözlerim yavaş yavaş kapandı ve bayılmıştım anlaşılan.

Git buradan terket burayı! ne oluyor hocam dedim napıyosunuz ne bağırıyorsunuz bi durun dedim git buradan dedi derken içeriden ezan sesinin yükselmesiyle cemaat doldu dedemde camiye girenlerin arasındaydı noldu evladım diye yanıma geldi hoca da dedemi tanıdığı için namazdan sonra bir yanıma uğra dedi dedeme sende gel dedi dedemde onayladığını gösterircesine kafasını salladı. ben bir sigara yaktım ve hemen köy meydanındaki kahveye geçtim. Yaklaşık 10-15 dakika sonra cemaat dağıldı fakat dedem çıkmamıştı. içerde bekliyor olacaklar diye düşünüp caminin içine girdim fakat içeri girerken nefesim kesiliyor sanki biri benim boğazımı sıkıyordu. Güç bela içeri girdim ve hocanın yanına vardım hoca kafası önünde söze başladı :

Oğlum bundan 23 sene öncesi sizin köyden kenan adında bir adam sana musallat olanın babası (iremin babası ) ve aziz adında bir adam aziz daha yaşlı ve şuan yaşamıyor oğlum. Azizin ailesi darmadağın oldu çoktan. Ailesi sevdikleri hepsi teker teker öldü. ama kenan öyle değildi çünkü bir anlaşma yaptı. En baştan anlatacağım oğul hepsini Bundan 23 sene evvelisiydi. Kenan ve aziz gömü peşinden koşarlardı her zaman fakat ailelerine bakacağı bir tarlaları ve birer ahırları vardı köylülerle araları iyiydi herşey olması gerektiği gibiydi fakat bir gün köye gelen yabancı birisi azizlerde misafir olarak kaldı. O 2 günde ne olduysa bunlar bu yabancıyı köyden göndermek istemedi. 3. günün sabahında yabancıyla birlikte köyden çantalarla ayrıldılar. bir daha 2 ay sonra geldiler. gömü bulmuşlardı aziz burada kaldı ama kenan ailesini toplayıp istanbula gitti. azizin geldiği ikinci gün köyde garip şeyler olmaya başladı. Hayvanlar durduk yere geceleyin ölüyor, Atların bağı çözülüyordu. çocuklar akşam vakti kayboluyordu. Bu zincirin son halkasıda azizin ahırının yanması olmuştu ne olup bittiğini anlamıyordum o zamanlar daha genç bir delikanlıydım ben. babamda bu işlerle uğraşırdı. babama geldiler köylüler olayları anlattılar baştan sona ve babam hemen kitaplarını karıştırdı ve kapının önünde bekleyen köylülerle birlikte sizin köyünüze doğru yola çıkmak için kapıya yöneldi içimde kötü bir his vardı bende babamla birlikte gitmek istedim babam izin vermesede traktörün arkasına iliştim ve babamın haberi olmadan bende köye gittim. köye vardığımızda kimsecikler yoktu köyde gece vakti olduğu için sokaklar bomboştu. Aziz efendinin evine ilerledik ve kapıyı çaldık .

Hoca kapıyı açtı ve babama dışarıda kalmasını söyledi. Kapıyı kapatır kapatmaz Sen Benimle alaymı ediyosun Çocuk ! diye bağırdı bana. Ne oldu hocam dedim. Sana demiştim akşam ezanından sonra dışarıya çıkmaman gerektiğini sen dışarıya çıktığın ve musakn sayesinde seni alamadıkları için sinirlenip oraya buraya saldırıyorlar şimdi köyden de kovuldun ne yapıcaksın ? istanbulda yaşayıp ailene de bu korkuyu yaşatmak mı istiyorsun ha senin yüzünden bu kadar adam niye korkuyor ! gitmiyorsun hiçbir yere burada benimle 3 gün kalacaksın ve 3. günün sonunda ya onlar bizi alacak ya biz onları. Yüzümün rengi sarıya dönmüştü bundan emindim artık iş bayağı bir ciddi boyut kazanmıştı neden ben diye düşünüyordum. Hoca kapıya doğru yöneldi babama birşeyler söyledi babam kabul etmesede hoca ne yapıp edip sözünü geçirmeyi başardı artık önümüzde zorlu bir 3 gün vardı fakat hoca neden benim için kendi hayatını tehlikeye atıyordu ?

Tarlada bizi bir adam bekliyordu elinde bir kumaşa sarılı bişeyler vardı. Dedemle soğuk bir selamlaşmanın ardından kumaşı verdi ve oradan ayrıldı. Dedem bana dönerek dün sorduğun ama cevap vermediğim ev vardıya hani işte o evin sahibi bu adam bana borcu vardı o yüzden uzak dur dedim. içimden dedeme sövdüm borcu var diye adamla konuşmamak nedir amk. yine hayvan gibi çalıştıktan sonra aşağı taraftan yanında bir kızla birlikte bir adam geliyordu ellerinde torba vardı uzaktan bağırarak selam verdi. Dedemde bağırarak Aleykümselam salih dedi. Dün anlattığı sütçü salih olmalıydı bu. Yanındaki kızıda gülerek bana bakıyordu. azık getirmişlerdi beraber yemek için . Dün beni görmüşler ve merak etmişler kim olduğumu bi bakalım demişler. Kız elindeki torbayı bana uzattı bende dedeme verdim ve ufak bir yemeğin ardından dedem beni eve yolladı git av tüfeğimi al gel dedi. Ne alaka şimdi amk dedim ve eve gitmek için yola koyuldum. Fakat tam köyün meydanından geçerken gördüğüm karşısında adeta çarpılmışa döndüm.