Bunları görüp de aklımı yitirmemek elimde değildi. 15 ay askerlik yapıp üstüne tezkeremi aldıktan sonra bile bir türlü parasızlıktan dolayı karıya gidemeyen ben bu abazanlıkla bulduğum her deliğe sokabilirdim. Yelda'nın amacı belliydi kendini bana gibtirmekti evet ama ben halen nasıl açılacağımı nasıl konuya gireceğimi bilemediğimden dolayı bir türlü gibişemiyorduk. Yelda çok sabırlıydı beni baştan çıkarabilmek için herşeyi yapmasına rağmen benden herhangi birşey görmediği halde yinede yılmadan şovlarına devam ediyordu. Çaydanlığı masadan kaldırırken içinde ılımış olan çayı bilerek veya bilmeyerek bacaklarına dökmüştü. Çayın sıcak olmadığından emindim ama Yelda çığlık atarak birden eşofmanını çıkardı gözlerimin önünde ve doğruca banyoya gitti bacaklarını yıkamak için. Ben onu öylece altı olmadan gördüğümde kalp krizi geçirirmişçesine göğsüme ağrı saplandı kalbim yerinden fırlayıp Yelda'nın göğüs arasına girecek gibiydi. Yelda beni bir aceleyle banyoya çağırdı.

- John bir bakabilirmisin lütfen çok acil.
+ Efendim Yelda birşeyin varmı çok mu acıyor fazla yanmış mı ?
- Evet biraz yanmış bacaklarım kızardı baksana.
+ Ne yapabiliriz daha kötü olmadan ?
- Sen yatak odasında dolabımdan bana diğer eşofmanımı getirir misin ?
+ Getiririm Yelda nerede tam olarak ?
- Hani dün kilotlarımın olduğu bir raf vardı ya
+ Evet.
- O rafın arkasında açık mavi bir eşofman olacak
+ tamam hemen getiriyorum.

Yelda ile bunları konuşurken arkası bana dönük vaziyette ve eğilmiş bir şekildeydi. Onu ilk defa öyle görüyordum. Şortun veya eşofmanının altındaki o cevheri görmek sonunda nasip olmuştu. O bacaklarını yıkaarken onun muhteşem zütünü izlemek çok güzel bir duyguydu. Bir an önce eşofmanı bulup tekrar banyoya dönmek ve yeldanın zütünü görmek için sabırsızlanıyordum. Sonunda eşofmanı buldum ve döndüm muhteşem zütün yanına. Tam arkasından onu izliyordum sorular soruyordum iyimisin vs. Diye. Kurulandıktan sonra çıktık banyodan salona geçtik. Yelda buzdolabının kapağından yanık kremini getirdi ve yanıma oturdu. Evet biraz kızarıklık vardı ama bunu da sonradan yeldadan öğrendim ki çay Yelda'nın bacaklarını yakmamış. Yelda sadece bana küçük bir oyun oynayarak çayı üstüne döküp banyoya koşturduğunda bacaklarını elleriyle ovalamış ve kızarmasını sağlamıştı. Yanımda yine eşofmanını indirip bacaklarına yanık kremini sürmeye başlamıştı. Ben gözlerime inanamıyordum. Zütünü gibmek göğüs uçlarını emmek istediğim Yelda yanımda yarı çıplak bacaklarına kremi yediriyordu. Vajinasını görmeme engel olan sarı bol tişörtünü göbek deliğine kadar sıyırarak sanki benim görmemi istiyormuşçasına gözlerini gözlerime dikip hadi der gibi bakıyordu. Hadi John hadi artık diyecekti sanki o da dayanamıyordu artık sabrı tükenmiş olabilirdi. Krem tüpünü elinden yere düşürdüğünde hemen ayaklarının oraya eğilip tüpü alacaktım ki bacaklarını tamamen araladı. işte artık vajinası tüm güzelliğiyle gözlerimin önündeydi. Onu yalamak içine girmek için sabırsızlanıyordum.