rez devam

7 ayraç

Sabah 7'de uyandım, bizim Okan hayvan gibi uyuyor. Dedim kalk la hayvan, o kadar ingiltere'ye geldik ne yatması. Neyse hazırlandık ama karnımız çok aç. Ölüyoruz aq. Evde mutfağa indik, yaşlı kadın içerde.

Dedik kahvaltı yapabilir miyiz, marketten alın yapın dedi.

Okan dedim bu karı bize yemek vermez, hadi gidelim bi cafe falan bulalım ilk kahvaltımızı edelim, yoksa ben ölecem açlıktan.

Dışarı çıktık, şehir cidden çok güzel, evler falan hep Bahçeli, kendimizi filmde hissediyoruz. Deniz kenarına doğru indik, oralarda bi cafe bulduk ve girdik hemen.

Londra'nın aksine bu şehirde bi sürü genç, sarışın kız vardı. Cafede tezgahta bi kız var aq nefesiniz kesilir. 19-20 yaşlarında sarışın, parlak mavi gözlü at gibi bi hatun. Sipariş verdik, 2 kahve 2 yumurta, hatun getirdi.

O zamanlar dil yok, muhabbet kuramadık ama ben içimden diyorum buraya takılalım, bu kızla muhabbet kurarız vs

Bu arada otobüs zannettiğimiz şey trenmiş aq yanlış bakmışız. Biz valizleri aldık ve tren istasyonunu falan bulduk. Ben kendimi Harry Potter gibi falan hissediyorum trende.

Tren falan ama tam klas, bayağı lüks.
Neyse yola çıktık, yemyeşil manzaralar arasından gidiyoruz. Adamlar ne güzel ülkelerini korumuşlar, biz mal gibi betona boğmuşuz.

Ben uzak bi yer sanıyordum, 2 saate geldik bournemouth denen yere.

Saat gece 2 olmuş, kalacak bi aile yanı yer ayarlamıştık. Oranın adresine taksitle gittik.

Bahçeli, 2 katlı bir evdi. Tam filmlerdeki gibiydi. Ben kapıyı çaldım açan yok...

Okan, kanka sıçtık dedim. Dışarda kaldık aq. Biraz daha çaldık kapıyı, sonunda üstünde bornozla yaşlı bir kadın açtı. Tip tip bakıyor bize. Çat pat anlatmaya çalıştık derdimizi, kağıtlarımızı falan gösterdik.

"Haha ok ok, welcome" dedi bizi içeri aldı. Bişeyler soruyo ama öyle bi aksanı varki, bizim lise terk ingilizceyle anlamamız imkansız. Neyse kadın bizi yukarı çıkardı, bi odada 2 yatak var, orda kalıcaz, odanın içimde duş wc falanda var.
Neyse biz kadına kil başı 200 verdik. Haftalık 100, 100'de depozit

Saat 1 gibi londradaydık. Otobüs ise gece 12'de kalkıyordu. O gün valizleri havaalanında emanete bıraktık ve tüm gün köpek gibi gezdik. Tüm turistik mekanlarını gezdik Londra'nın. işte big ben, london tower, london bridge vs vs. Etraf full yabancı, hintli mintli kaynıyordu, bi tane bile güzel sarışın ingiliz kız görmemiştim.

Neyse akşam 8'e doğru bir bara gidelim, hem yemek yiyelim hemde bira içelim dedik. Ortam olur falan diye bekliyoruz ama full yaşlı aq moralimiz bozuldu.

gideceğimiz okul bournemouth isimli bir yerdeydi. ingiltere'nin tatil yeri gibi biter ama yazın bile hava buzdu aq. ilk olarak istanbul'dan Londra'ya gidecektik. Sonra Londra'dan da Bournemouth denen yere otobüsle geçecektik. Uçağa binerken ikimizde heyecandan titriyorduk.

Yolculuk çabuk geçti, ama sınır kapısından geçerken tribe girdim bizi almayacaklar diye 😂 Ama sorunsuz geçtik.

Londra Heathrow havaalanından bir çıktık ki utanmasak sevinçten bağıracağız. Normalde bizi karşılayabilirlerdi ama 100 pound daha vermek istemediğimiz için bunu seçmemizdik

okanı gib üniversitenin kolonlarına dinamit bağla.

Neyse okula başvuruldu, vizeler alındı ve temmuz 15 için gidil biletleri alındı. Bu kısımları hızlı geçiyorum. Biraz kendimden bahsedecek olursam da, eli yüzü düzgün biriyim, aşırı yakışıklı değilim ama esmer ve renkli gözlü olduğum için dikkat çekerim. Düzenli olarak da fitness'a gittiğim için vücudum fittir. Neyse uzun lafın kısası, ortalamanın az üstünde bir tiptim.

ingiliztere'den sonrasını okumadım

hayatını gibeyim

Selam beyler. Sizin deyiminizle hepimizin " hayatımı sken" bir kız olmuştur dimi? Şimdi size benimkini anlatayım.

Sene 2012 ve ben üniversiteden mezun olmuşum. Yaşım 22 ama hem yaşımdan ufak gösteriyorum hemde bizim bölüm sap kaynadığı içim üniversite sadece 1 kız arkadaşım olmuş. O yüzden kızlar konusunda o kadar da iyi değilim.

O sene en iyi arkadaşım Okan ile ingilterede bir dil okulu bulduk ve 6 ay oraya gitmeye karar verdik. Hem dil öğrenelim, hemde eğleniriz dedik.