/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
https://m.youtube.com/watch?v=a5KXlsW90Fg
  1. 1.
    +3 -1
    yürü bre ehli deve enddıbını göreyim
    sensiz geçen gecelerin ecdadını gibeyim
    mecnun gibi top muyum bir am için öleyim?
    leyla'yı da gibeyim mecnun'u da gibeyim.
    bana yar olmayan karının izzetini itibarini gibeyim...
    yansın karıların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim.
    düşmüşüz bir huurnun belasına,
    koymadık diye taaa dıbının ortasına, kader böyle yazmış hatırasına...
    ben böyle hatıranın hikayesini gibeyim!

    kerem dağları deler bir amcık uğruna, aslı gitsin de ona buna vurdura...
    bir karı için değer mi hiç bütün bunlara, her taraf amcık dolu mala iyi vurana.
    fuzuli am peşine düştün gurbete, am serindir am derindir şifa verir millete,
    ye kebabı iç şarabı vur karpuz züte, bu gidişle yannanımı gidersin cennete
    ···
  1. 2.
    +1
    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
    ···
  2. 3.
    0
    Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
    Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
    Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
    Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
    Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
    Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
    Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
    Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
    Güneşin batmasına yakın saatlerde
    Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
    Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
    Bahçende akasyalar açardı baharla.
    Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Önce upuzun, sonra kegib saçın vardı;
    Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
    içini gıcıklardı bütün erkeklerin
    Altın bileziklerle dolu bileklerin.
    Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
    Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
    Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!

    Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
    En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
    Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
    Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
    Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
    Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
    Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!
    ···
  3. 4.
    +1
    O kadar bekledim ki, geliyorum
    Ölümümü bekledim, geliyorum
    Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini
    Bekledim geliyorum.

    Ben Ruhi Bey, mutlu olan Ruhi Bey
    Ölümü gömdüm, geliyorum
    Bir sonbahar günüydü, geliyorum
    Güneşler buz gibiydi, geliyorum
    Ve bütün kötülükler
    Ölümün armaları gibiydi
    Size anlatırım, geliyorum.

    Hepsini, hepsini gömdüm, geliyorum
    Havuzun kırık taşlarını - siz bilmezsiniz -
    Limonluğu ve kırmızı konağı - siz bilmezsiniz -
    Aynalarda kendini seven Ruhi Beyi - siz bilmezsiniz -
    Ve bildiğiniz Ruhi Beyi -ya da pek bilmediğiniz -
    Gömdüm ben, geliyorum.
    ···
  4. 5.
    +1
    icim yine sevinçlerle dolup yanıyor;
    Ruhum sanki deniz olmuş, dalgalanıyor.
    Uzak uzak ülkelere döndüm seferden;
    Yaralarim ağır, fakat mestim zaferden;

    Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir
    Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir.
    Gönülleri birleşenler ölse de bir gün
    Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.

    Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!
    Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!
    Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
    Selam sana ey yılları heba olan genç!

    istikbalim gitti diye yaslanma sakın!
    Istikbalin değil, ruhun Tanrı'ya yakın!
    O yalancı istikbale bir perde indir!
    Gerçek yarın unutma ki bir gün senindir!

    Selam sana yavrusundan ayrılan kadın!
    Kimbilir sen gizli gizli nasıl ağladın!
    Ne bir damla gözyaşı dök, ne yasla dövün;
    Sen yaşarken öksüz kalan yavrunla övün!

    Gür sütünle aşladigin erlik cevheri
    Yapacaktır onu yarın yaman bir çeri...
    Tek bir kadın değilsin sen... Sen bir ocaksın!
    Madem ki bir adin Atsız, katlanacaksın!

    Kafkasyada can veren bir şehidin kızı
    Bir çeliktir... Yüreğinde erir her sızı...
    Varsın bağrın firkatiyle yavrunun yansın...
    Yansın, dayan!Çünkü sen de bir kahramansın!

    Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere!
    Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere!
    Kardes yahut arkadaştır diye evleri,
    Ocaklari dağıtılan ülkü devleri

    ...

    Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
    Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!

    ~ Hüseyin Nihal Atsız, Selam Şiiri.
    ···