1. 1.
    +9 -33
    sevdiğim bir arkadaşım o gün burnundan ameliyat olmuştu. burnundan nefes mi alamıyormuş ne yani pek önemli bir ameliyat değildi. ayıp olmasın diye çiçek yaptırıp ziyaretine gittim. geçmiş olsun deyip biraz muhabbet ettikten sonra hasta ziyareti kısa olur diyerekten yanından ayrıldım. koridorda yürürken odalardan birinin kapısı hafif aralıktı. içerde dünya güzeli bir kız sırtüstü uzanmış yatıyordu. odadan içeri çaktırmadan baktım, kimse yoktu. iyi dedim ilaçla falan uyutulmuşsa memesini falan sıkardım biraz diyerekten usulca içeri süzüldüm. fakat kızın gözleri açık tavana bakıyordu
    ···
  2. 2.
    +2 -8
    afedersiniz dedim cevap vermedi. dalgın olduğunu düşünüp bir adım daha attım ve sesimi biraz daha yükselterek tekrar afedersiniz dedim. kız gözlerini üstüme yöneltti ama vücudu kıpırdamıyordu. acaba ameliyat olduda hareketmi edemiyor dedim içimden. yalnızmısınız dedim yanınızda kimse yokmu. gözlerini hızlı hızlı kırptı. o an anladım kız felçliydi. beni duyabiliyormusun dedim evetse bir hayırsa iki kere gözlerini kırp dedim. kız gözlerini bir kere kırptı. bir adım daha yaklaştım...
    ···
  3. 3.
    +2 -5
    size refakat eden kimse var mı dedim. gözünü bir kere kırptı. burda hastanede mi dedim. gözünü 2 kere kırptı. ne zaman gelir refakatçiniz 1-2 saate gelirmi dedim. tepki vermedi. canınız sıkılmasın dedim gelene kadar size arkadaşlık edip kitap okumamı istermisiniz dedim. gözlerini 2 kere kırptı, sonra hızlıca daha fazla kırpmaya başladı. anladım ki tedirgin olmuştu. bir adım daha attım. kıza iyice yaklaştım. gülümseyerek, merak etmeyin size zarar vermem dedim ve yanına oturdum.
    ···
  4. 4.
    +2 -4
    kızı tanımak için onunla muhabbete başladım. tabi muhabbet dediysem o bana sadece evet hayır manasında göz kırpıyordu. yazık, yaşı 25 lerdeydi. neden öyle olduğunu merak ediyordum. aslında merak ettiğim daha başka şeylerde vardı. sürekli sırtüstü yattığı için memeleri yerçekiminden etkilenmeyip dimdik taş gibi olmalıydı. poposuda yatmaktan yumuşacık olmalıydı. tenide hiç güneş görmediği için bembeyazdı zaten. kaç yaşındasınız dedim. 20 den saymaya başlayacağım, yaşınıza gelince göz kırpın dedim. 21,22,23,24 gözünü kırptı. tahmin etmiştim zaten aşağı yukarı, sorularıma devam ettim.
    ···
  5. 5.
    +3 -6
    doğuştan mı felçlisiniz dedim. hayır manasında 2 kere kırptı gözünü. kaç yaşında oldu dedim. 1,2,3... 15 gözünü kırptı. acaba 15 yaşında ne olduda bu hale gelmişti. kaza olabilir veya genetik bir rahatsızlık 15 inde zuhur etmişti. kaza mı dedim 2 kere kırptı. neyse bütün ihtimalleri sayıp kızı üzmenin manası yoktu. çantamdan hamlet isimli kitabımı çıkardım. ağır ağır ona hamletin ölüm üzerine attığı tiradı okudum buraya yaziyim.
    Var olmak mı, yok olmak mı, işte bütün sorun bu!
    Düşüncemizin katlanması mı güzel,
    Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
    Yoksa diretip bela denizlerine karşı
    Dur yeter! Demesi mi?
    Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
    Bitebilir bütün acıları yüreğin,
    Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
    Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
    Çünkü o ölüm uykularında,
    Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
    Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
    Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
    Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
    Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
    Sevgisinin kepaze edilmesine,
    Kanunların bu kadar yavaş
    Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine?
    Kötülere kul olmasına iyi insanın,
    Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
    Kim ister bütün bunlara katlanmak
    Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek,
    Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
    O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
    Ürkütmese yüreğini?
    Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
    Çektiklerine razı etmese insanı?
    Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
    Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor,
    Yürekten gelenin doğal rengini.
    Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
    Yollarını değiştirip bu yüzden,
    Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
    ···
  6. 6.
    -1
    bu tiradı anlamasını beklemiyordum, sadece şiirsel sözlerin onu rahatlatmasını amaçlıyordum. fakat baktım ki gözleri kızarmış duygulanmıştı. bu tiradı anlayabilmesi beni şaşırtmıştı. demekki aklı gayet yerinde, düşünebilen biriydi. elini tuttum yavaşça gözlerine baktım. ya dedim aslında yaşamak iyi birşey değil. o kadar acı, dert, elem. ama beni yanlış anlama seni sahte cümlelerle tezkin etme gibi nahoş bir bir niyetim yok. tepki vermiyordu. devam ettim... doktorlar ne diyor dedim iyileşebilme ihtimalin varmıymış? 1 kere kırptı gözünü. garip bir şekilde sevindim. oysa ki sadece 5 dakikadır tanıyordum o kızı. adını öğrenmek için dünyaları verirdim. aklıma izlediğim bir film geldi. orda da felç hastası bir adama bu şekilde göz kırptırarak kendini ifade etmesi sağlanıyordu. hemşire alfabeyi sayıyor. felçi adam gözünü kırptığında duruyordu. bu şekilde cümleler oluşturuyorlardı.
    ···
  7. 7.
    -2
    adını öğrenmek istiyorum yardım edermisin dedim. bir kere kırptı gözünü. a dan başlaayıp alfabeyi sayacağım dedim. sen adının harflerine gelince gözünü kırp dedim. tamam manasında 1 kere kırptı gözünü. ... y... a... ğ... m gözünü kırptı. yağmur mu dedim . gözünü kıptı. ne güzel bi ismi vardı. yağmur dedim çok güzel bir isim. onaylama manasında gözünü kıptı. elimi yüzüne zütürüp yanağına dokundum, elimi hafifçe onu korkutmadan yanağında gezdirdim. gözleri etrafa bakmaya başladı. hemen geri çekildim. 10 senedir kimseyi görmeyen bir kıza yabancı bir erkeğin elleri değiyordu. onu korkutmak istediğim son şeydi.
    ···
  8. 8.
    +1 -4
    ne yapabilirdim diye düşünmeye başladım. masallarda ki gibi kızı öpsem uyanırmıydı acaba? sanmıyorum. hayaller kurmaya başladım. bu kızı uyandırsam bana tapardı. onunda bir ömür mutlu mesut yaşar giderdik. aklıma bir an eskilerden okuduğum gazete haberi geldi. felçi hastalarda ex. işe yarıyormuş diye. ulan dedim olurmu olur. kız zaten malak gibi yatıyo denesem ne kaybederim. en fazla ölür. ölmek bile onun için daha iyi bie seçenekti. onun tekrar elini tuttum. şimdi gidiyorum dedim fakat senin için seni iyileştirmek için geri geleceğim. gözleri farkedilmeyecek derece kısıldı ve bir kez gözünü kırptı. elimin tersiyle yanağını okşadıktan sonra odadan çıktım.
    ···
  9. 9.
    0
    hastaneden çıktım. bir torbacı bulmam gerekiyordu. en son 2 sene önce ot içmiştim. onu da bir arkadaşım getirmişti. nerden bulacağım diye düşünürken o arkadaşımı aramak aklıma geldi. aradım nerdesin dedim. işteyim çalışıyorum dedi. hakan bir cafede garsonluk yapan biri. 1 aydır görmüyodum. şimdi yanına gidip ex lazım flan desen. triplerden triplere girecek. efendim işin olunca arıyorsun. başım belaya girecek falan diye. ama o an için arayacağım başka kimse yoktu. taksiye atlayıp hakanın çalıştığı cafeye gittim.
    ···
  10. 10.
    +2 -2
    hakan ince zayıf uzun boylu, koca burunlu elemanın biriydi. fakat son zamanlar iyice zayıflamıştı. maddenin kölesi olmuş anlaşılan. beni görünce yalandan gülümsedi, selamlaştık falan. biraz muhabbetten sonra ben karın ağrımı söyledim. suratını biraz ekşitse de hallederiz kanka ayağına yattı. vay huur çocuğu dedim içimden herhalde kendi satmaya başlamış. zaten üstünü başını biraz inceledğimde kaliteli giyinmiş olduğunu gördüm. akşam dedi beni ara senin işi halledelim. iyi dedim cafeden çıktım. yanlız beni merak ettiren yağmurun neden felç olduğu ve kurtulma ihtimalinin olup olmamasıydı. hastene ye gidip doktoruna sormaya karar verdim. taksiye atlayıp hastane yoluna koyuldum. yolda aklımdan pis pis fikirlerde geçmiyo değildi. kızı iyileştirip ne yapıcaktık. gidip gibseydim. kim ne anlayacaktı. hatta hergün gidip düzenli gibebilidim. kız da memnun olurdu aslında. bu pis fikirler eşliğinde hastaneye vardım.
    ···
  11. 11.
    -1
    kızın odasınan içeri baktım gözleri kapalı hızlı nefes alıyordu, uyuduğunu anladım. yavaşça odaya baktım. baş ucundaki sehpada ki dosyayı aldım. içinde doktorunun ismi yazıyordu. poliklinik bölümünden doktorun ofisini buldum. allahtan başka hasta yoktu. içeri girip doktoru selamladım. o da selam verip buyrun dedi. başladım yalanları uydurmaya. doktor bey dedim ben yağmurun eski arkadaşıyım. uzun zamandır zamandır ondan haber alamıyordum. bir arkadaşım sayesinde başına gelenleri öğrendim. acaba yağmur nasıl bu hale geldi dedi. doktor üzgün bir surat ifadesi takınıp başladı anlatmaya, valla dedi ben yağmurun 2. doktoruyum. 5 senedir onunla ilgileniyorum. benden önce başka bir doktor tedavi ediyordu onu fakat tayini çıktığı için başka şehire gitti. eski doktoru ve ailesinden aldığım bilgiye göre yüksekten düştüğü için felç olmuş. o günden beri hiç gelişme kaydedemedik ne yazık ki.
    ···
  12. 12.
    0
    anladım doktor bey dedim peki hiç mi umut yok dedim. elini çenesine koyup, aslında var dedi. fakat yağmur çocukluğundan beri çok hassas ve hareketli bir kızmış. felç olup yatağa düşmesi onun bütün iç dünyasını kararttı, yavaş yavaş umudunuda yitirdi. bunu gözlerinde gördük dedi. ama çok kere gördük kü bir çok felçi insan iyileşti. bu sözler bana umut vermişti. şu ex. işi acaba olurmuydu. olsa doktorlar denemezmiydi. bu şüphe ve kuşkular içinde hastaneden buruk bir halde ayrıldım. artık akşamı beklemeli ve hakandan malı almalıydım.
    ···
  13. 13.
    +3 -1
    eve gidip bir kaç bişey atıştırdım. biraz tv izledim. o arada hava kararmış hakan ipnesini arama vakti gelmişti. hakanı arayıp ne zaman buluşacağımızı sordum. 1 saat sonra eski ptt nin oraya gel dedim. izbe bir yerdi onun için orda buluşmak istediğini düşündüm. fakat bana 1 çanta dolusu toz vermiycekti altı üstü 2-3 hap dıbına koyim. neyse dedim tırsıyo hherhalde. iyi dedim orda görüşürüz. üstümü giyindim. yanıma bir miktar nakit alıp evden çıktım.
    ···
  14. 14.
    +3 -1
    eve gidip bir kaç bişey atıştırdım. biraz tv izledim. o arada hava kararmış hakan ipnesini arama vakti gelmişti. hakanı arayıp ne zaman buluşacağımızı sordum. 1 saat sonra eski ptt nin oraya gel dedim. izbe bir yerdi onun için orda buluşmak istediğini düşündüm. fakat bana 1 çanta dolusu toz vermiycekti altı üstü 2-3 hap dıbına koyim. neyse dedim tırsıyo hherhalde. iyi dedim orda görüşürüz. üstümü giyindim. yanıma bir miktar nakit alıp evden çıktım. eski ptt binası eve 15 dk lık uzaklıktaydı. yürüyerek gideyim dedim. 2-3 dk yürüdükten sonra arkamda bir araba olduğunu farkettim. ben yürüdükçe arkamdan ağır ağır geliyordu. o muhiti iyi bilirdim, kaçıp ara yollardan izimi kaybettireyim diye düşünürken, peşimdekinin polis olduğunu düşündüm. muhtemelen hakanla olan tel. konuşmamızı dinlemişlerdi.
    ···
  15. 15.
    0
    arkadaşlar kusura bakmayın net gitti. devam ediyorum...
    ···
  16. 16.
    +1
    dediğim gibi muhtemelen polis hakanın teli dinliyordu. benimle olan diyaloğu dinlediler. neyse dedim yolumu kesip hesap sorarlar. bende hakan arkadaşım falan der devam ederim. üstümde birşey yok, kanımda temiz. şimdi kaçsam nolucak daha sonra evime gelicekler. telefondan kim olduğumu öğrenmişlerdir. istifimi bozmadan yürümeye devam ettim. araba yanımdan geçti ve 1-2 metre önümde durdu. içinden 3 tane takım elbiseli, iri yarı, nursuz meymenetsiz adam indi. alla alla dedim ne biçim polis bunlar. acaba sivil polis olabilirlermiydi. ben gene onları hiç farketmemiş gibi yürümeye devam ettim.
    ···
  17. 17.
    +1
    bana baka baka üstüme yürümeye başladılar. ben hala polislerdir diye düşünerek müzmin bir halde yere doğru bakarak yürüyorum. karşıma geldiklerinde içlerinden kel, kirli sakallı olan bena dur bakalım dedi. bir şey demeden durdum. kel olan kimsin sen bakalım diye devam etti. noluyo dedim asıl siz kimsiniz? gel sen biraz bizle diyerek kolumdan tuttu. bir diğeride diğer kolumdan tutup arabaya doğru çekiştirmeye başladılar. durun noluyo falan desemde pek sallamadılar. beni arabaya bindirdiler. kel olan arabayı süren herife sür hadi dedi.
    ···
  18. 18.
    +1 -1
    kel olan yüzüme sinirli sinirli bakıp sen ahmet beyin kızını nerden tanıyorsun dedi. işte o an anladım bunların polis olmadığını ama kim olduklarını da tam anlamamıştım doğrusu. ahmet kim deyivermişim gayri ihtiyarı. sağımda oturan adam eliyle kafama tokat atar gibi vurdu, doğru konuş dedi ahmet bey diyeceksin dedi. sinirden gözüm döndü ama yapacak bişeyim yoktu pek fazla kimdi lan bu anasını gibtimin ahmeti bunun kızı kim esas. ara sıra takıldığım bi kız vardı ama onun babasının adı murattı. zaten o kızın babası gibik adamın tekiydi. böyle alengirli işler yapacak biri değildi. kendimi topladım kele döndüm kim bu ahmet bey kardeşim dedim. kel pis pis sırıttı, bugün hastanede yanına gittiğin kızın yani yağmurun babası dedi.
    ···
  19. 19.
    +1 -1
    çok şaşırmıştım. bunlar benim oraya gittiğimi nerden biliyorlardı, beni nerden biliyorlardı. sordum kele nerden biliyorsun diye. sen dedi hayatında kamera diye birşey duymadınmı. anladım ki kızın odasında kamera vardı. kız felçliydi neticede onu takip etmek gerekir. peki dedim kele beni nasıl buldunuz. kel bir tane yumruk attı gözümün ortasına. dıbına kodumun çocuğu yıldırımlar çaktı gözümün önünde. ne vuruyon lan dedim. sorusunu yineledi nerden tanıyosun. gözümün elimle tutarak onun acısıyla, tesadüfen gördüm, kötü bir niyetim yoktu dedim. boğazımı sıkıp, lan gibik dedi kızın elini falan tutmuşsun, nasıl iyi niyet bu dedi. huur çocukları içeriye full hd kameramı takmışlar nedir anlamadım. onu teskin etmek için yaptım kötü bir niyetim yoktu dedim. kel, şöföre bakıp ahmet beye gidelim dedi. derdini artık ona anlatırsın.
    ···
  20. 20.
    +1 -2
    az gittik uz gittik. saraydan bozma, şatodan olma lüks bir villaya geldik. arabayla bahçesinden geçtik. bahçe de ne bahçe ama envai çeşit çiçek börtü böcek. arabadan indik ayakta dineliyoruz. evin arka tarafından bir adam geliyordu. bizim keli görmeniz lazım. demin asıp kesen adam, bakkal çırağı gibi kısa adımlarla koşarcasına adamın yanına gitti. eğildi falan önüne, sanırsın roma kralı önünde reveransta. neyse bizden uzakta biraz konuştuktan sonra. adam önde kel arkada geldiler. muhtemelen kel benim ona anlattıklarımı nakletmişti adama. adamın da meşhur ahmet olduğunu ilk gördüğümde anlamıştım. fakat ahmet hiç beklediğim gibi çıkmadı. yüzünde oturmuş bir tebessümle bana yaklaştı. güzelce selam verdi.
    ···