1. 151.
    +96 -9
    Yaşlı adamın biri otobüse binmiş.
    Oturacak yer yokmuş. Ayakta duruken bastonu
    durmadan yerden kayıyormuş. Bunu gören
    genç bir adam yaşlı amcaya dönüp:
    - "Bey amca, o bastonun ucuna bir lastik
    takarsan kaymaz." demiş. Bunun üzerine
    yaşlı adam da genç adama dönüp:
    -" O lastiği baban zamanında takmış
    olsaydı ben şimdi oturuyor olacaktım." demiş aq
    ···
  2. 152.
    +8 -11
    temel trabzonun en işlek caddesinde kazı yapıyormuş, kaz ölmüş.
    ···
  3. 153.
    +92 -17
    nasrettin hoca komşusundan kazan ödünç almış sonra buna bitane tencere vermiş. senin kazan doğurdu demiş. komşusuda sigdin mi lan kazanımı muna goduğumm diyince hoca baya sinirlenmiş. ulan sigip sigip veriyon kazanı sonra bana kızıyon soktum kan gelmedi pekekent çocuğu diyince ortam baya gerilmiş.
    ···
  4. 154.
    +2 -4
    bn okudum 12 baya komik amk :D
    ···
  5. 155.
    +1 -1
    sokrates nasrettin hocalı fıkra var da nasrettin hocanın gibiyle ilgili olanı yokmu lan ibine.
    ···
  6. 156.
    +11 -81
    Batur diye birisi elinde sapan evlerinin yakınındaki ağaçlıkta kuş avına çıkmıştı. Gözleri radar gibi dikkatle çevreyi tarıyordu. Birden arkasında bir ses duydu: ’Vurma kuşları.’ Döndü, baktı. Seslenen yabancı değildi. Mahalle arkadaşı Sarper’di: “ Ne istersin şu küçük yaratıklardan bilmem ki? Ne zararı var onların sana? Bırak ötsünler, uçsunlar, kanat çırpsınlar. “ Batur: “ Sarper yine mi sen? Bu kaçıncı? işime karışma demedim mi ben sana? Bak kuşları ürküttün, kaçıp gittiler. Kuş vurmak yasak mı yani? “ Sarper: “ Yasak tabii. Şu sıralar kuş yavrularının büyüme zamanı. Batur: “ Amma yaptın ha.. Yasakmış.. Yasaksa yasak. Kim bilecek benim kuş vurduğumu? Çevrede bir yığın kuş var. Bir kuş vursam kuş kıtlığına kıran girmez ya, kuş nesli tükenmez ya. Bana bak Sarper, sen iyi bir arkadaşsın, fakat şu kuş işine karışma “ dedi ve ses çıkarmamaya dikkat ederek usul usul ilerlemeye başladı. Yirmi metre kadar gittikten sonra bir ağacın altında durdu. Sapanını yukarıya doğru kaldırdı. iyice nişan aldıktan sonra sapanındaki taşı fırlattı. Taş hedefini bulmuştu. Kuş yere düşerken aynı anda havalanan bir başka kuşun kanat sesleri duyuldu. Batur az ötesinde yere düşen kuşu aldı. Kuş can çekişmekteydi. Hemen kuşun kafasını kopardı. Kendisine doğru yürümekte olan Sarper’e dönerek: “ Nasıldım ama? Tek atışta hedef on ikiden. Tık kafa gitti. Tüylerini yoldum mu, küçük bir ateş yakarım. Cız bız. Sonra deyme keyfime “ dedi.
    Arkadaşının sözlerine aldırış etmemesine içerleyen Sarper: “ Ne desem, ne söylesem boşuna. Başkalarının senden daha iyi düşünebileceğini hiçbir zaman kabul etmezsin zaten. Vurduğun bir yabani güvercin yavrusu. Yirmi gram et ya çıkar, ya çıkmaz. Hem düşünmediğin bir şey var. Bu yere düşerken kanat sesleri duymuştuk. Herhalde anne güvercindi uçan. Yabani güvercinler bildiğim kadarıyla kin tutarlar. Yavrusunu vurmakla hiç iyi yapmadın “ dedikten sonra geriye dönerek hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Batur daha sonra ağaçlığın kenarında küçük bir ateş yaktı. Buraya gelirken yavru güvercinin tüylerini yolmuş ve iç organlarını temizlemişti. Kuşu pişirmeye başladı. Fakat arka tarafındaki ağaçlardan birinde üzgün ve yaşlı bir çift gözün kendisini izlediğinin farkında bile değildi. Anne güvercin bir taraftan yavrusunu vuran çocuğu seyrederken, bir taraftan da düşünüyordu: “ Aslında elinde bir çocuğun bize doğru yaklaştığını görmesek, duymasak bile hissederiz. Fakat biz kuşlar, ağaç dalları üzerinde otururken dalar gideriz. Geçmişi düşünürüz. Hatıralar gözlerimiz önünde canlanır. Doğrularımız, yanlışlarımız aklımıza gelir. Çoğu zaman da hayaller kurarız. Bunlar genellikle tadını damağımızda hissedeceğimiz hayallerdir. Yani gerçek olmasını istediğimiz. işte bu gibi durumlarda bir sapanın veya bir tüfeğin bize doğru nişanlandığını görmemiz yahut yaklaşan birinin hışırtısını, ayak seslerini duymamız mümkün değildir. Biricik yavruma uçmayı öğretiyordum. Yavrum çok yorulmuştu. Bir ağacın dalına konduk, dinleniyorduk. Etraftaki ağaçlar kuş doluydu ve sanırım çoğu da benim gibi hayallere dalmıştı. Küt diye bir ses duydum ve yavrumun feryadı ile kendime geldim. Baktım yavrum vurulmuş düşüyordu. Kanatlarımı çırptım ve uçtum. Havada geniş bir daire çizdikten sonra olayın olduğu yere döndüm. Çevrede kuş yoktu, hepsi kaçıp gitmişlerdi. Olayın nasıl olduğunu kuşlardan sorar, öğrenirim. Neyse bırakayım şimdi bunları düşünmeyi. Yavrumu vuran çocuk kalktı, gidiyor. Gözden kaybetmeden takip edeyim şunu. Evinin nerede olduğunu öğrenirim hiç olmazsa. “ Batur yolda gördüğü bir arkadaşıyla konuştuktan sonra oturdukları apartmanın kapısından içeriye girdi. Oturdukları daire 4. kattaydı. Anne güvercin karşı sokaktaki bir apartmanın çatısında saatlerce bekledi. Akşam olunca odaların, salonların ışıkları yanmaya başladı. Yavrusunu vuran çocuğun girdiği binanın oda ve salonlarını kontrol etmeye başladı. Örtülmeyen veya aralık bırakılan perdelerin arkasından içeri bakıyordu. 4. kattaki balkonun korkuluk demirlerinin üzerine kondu. Şöyle bir etrafına bakındı, bir tehlike var mı diye. Sonra ağır ağır başını pencere tarafına doğru çevirdi. Perdesi kapatılmamış pencereden içerisi rahatlıkla görünüyordu. Ve onu gördü…tam karşıda oturmuş, yanındaki birkaç kişiye bir şeyler anlatıyordu. El-kol hareketleri yapıyor, kahkahalarla gülüyor, etrafındakileri güldürüyordu. Onun son derece neşeli hali içini sızlattı. Bu sahneyi daha fazla görmeye dayanamadı, kanatlarını çırptı ve simsiyah gökyüzüne doğru uçup gitti. Daha sonraki günlerde Batur evlerinin yakınındaki ağaçlıkta sık sık kuş avına çıktı. Fakat hayret!..Her zaman pek çok kuşun bulunduğu bu ağaçlıkta bir tek kuşa rastlayamıyordu. Batur, yine bir gün elinde sapanıyla buraya geldi. Çevreden çıt çıkmıyordu, etrafta hiç kuş yoktu. Tam yavru güvercini vurduğu ağacın altına gelmişti ki, aniden kanat sesleri duydu. Şaşırmıştı. Üzerine doğru dalışa geçen kuşu son anda fark etti. Elleriyle yüzünü kapatması onu yaralanmaktan kurtardı. Kuş çığlıklar atarak hemen ikinci defa saldırıya geçti. Bu saldırı birincisinden çok daha şiddetli oldu. Kuşun kanat vuruşları birer tokat gibi yüzüne gelen Batur, sırtüstü yere yuvarlanırken eliyle kuşa sert bir darbe indirdi. Kuşun ilerdeki çalılıkların arasına düştüğünü gören Batur, arkasına bile bakmadan kaçıp gitti. Batur o gece hiç uyuyamadı. Yatağında devamlı olarak bir o yana, bir bu yana döndü, durdu. Sabaha karşı şafak sökerken o kuşun kim olduğunu ve kendisine neden saldırdığını anlamıştı. O kuş, birkaç gün önce vurduğu yavru güvercini annesiydi. Demek ki anne güvercin yavrusunu vuranı unutmamış, devamlı olarak takip etmişti. Kuş vurmak için ağaçlığa gelirken orada bulunan kuşların kaçıp gitmesini sağlamıştı. Bu birkaç gündür ağaçlıkta hiç kuş görememesinin nedenini ortaya çıkarıyordu. Korkunç bir takip altındaydı. Eğer kuş vurmaya devam ederse anne güvercinin felaketine neden olacağını anladı. Zararın neresinden dönülürse kardı. Bir daha kuş avına çıkmazsam anne güvercin belki peşimi bırakır diye düşündü. Zaten sapanını anne güvercin ile boğuşurken düşürmüştü. Bundan sonra kuş vurmayacağına söz verdi.
    Anne güvercin ise, Batur ile yaptığı mücadeleden sonra yerde bulduğu sapanı gagasının arasına kıstırıp uçup gitmiş, uzaklara, çok uzaklara, kimsenin onu bulup bir daha kuş vurmasına imkan bulamayacağı kadar uzaklara giderek oralarda bulduğu bir çukura sapanı atmış ve üzerine toprak, yaprak ne bulduysa doldurarak gömmüştü. Anne güvercin daha sonraki günlerde ağaçlığın kenarında nöbet tutmaya devam etti. Birisi buraya gelmeye kalksa hemen ağaçlar üzerinde dinlenen, uyuklayan veya hayal kurmakta olan kuşları uyaracak ve bu ağaçlıkta kimsenin kuş vurmasına izin vermeyecekti. Böylece aradan haftalar geçti. Sonbaharın gelmesiyle havalar soğumaya başladı. Bütün göçmen kuşlar gibi anne güvercin de grubuyla birlikte kışı geçirmek için sıcak ülkelere göç etti. Ertesi yıl nisan ayında anne güvercin grubuyla birlikte tekrar bu ağaçlığa geldi. Günler çok sakin ve olaysız geçiyordu. Anne güvercin fırsattan istifade ederek üç tane yumurta yumurtladı. Bu yumurtaların üzerinde günlerce kuluçkaya yattı. Sonunda yumurtalar çatladı ve üç tane minimini yavru sahibi oldu. Yaz mevsimi boyunca yavrularını büyüttü, onlara uçmayı öğretti. Hayatta kendilerine yönelebilecek tehlikelere karşı daima uyanık durumda bulunmayı öğütledi. Batur verdiği sözü tuttu. Bir daha onu kuş vururken gören olmadı dedi:)))
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    0
    (bkz: haldun dormen vs supermen)
    ···
  8. 158.
    +299 -7
    Çok şanssız birisi varmış ,üstelik tek taşağı varmış. Birgün uçağa binmiş. Uçak arıza yapmış, düşmek üzere.Bir kişinin atlaması gerekiyor. Kura çekmişler o çıkmış ,kabul etmememiş ,yine kura çekmişler yine o kişi çıkmış.Bu böyle 4-5 defa tekrarlanmış, sonunda adam

    -”Bir soru sorucam bilirseniz atlarım” demiş. Sorusu:

    -”Karşımdaki adamla benim taşaklarımın toplamı kaçtır?” diye sormuş. Uçakytakiler gülerek 4 demişler. Adam bunun üzerine kaybettiniz diyerek çıkarmış tek taşak ,karşıdaki adam çıkarmış 3 taşak…
    ···
  9. 159.
    +113 -15
    adamın teki varmış domalan birisini görünce dayanamaz arkadan yerleştirirmiş
    sonra birgün azrail gelmiş demiş buna bir daha yaparsan seni cehenneme zütüreceğim demiş
    adam tamam demiş ama 5-6 ay sabretmiş sonra birgün otobüste bozmuş sözünü adam cehenneme gitmiş.
    sonra birde bunun sıpası varmış sıpası da aynı takummuş önünde domalan birisi olunca gibmeden bırakmıyormuş.
    yine azrail gelmiş aynı şeyleri söylemiş kücük sıpa tamam demiş ama sözünü tutmamış.
    bi anda kendini cehennemde bulmuş ulan bi gelmiş ortam buz gibi, hemen demiş benim bildigim cehennem sıcaktı demiş
    azrail'in teki hemen atlamış baban 2 dakika müsade etmiyor ki eğilipte ocağa iki odun atalım.
    ···
  10. 160.
    +2 -1
    vıyyyy
    ···
  11. 161.
    +167 -8
    çocukla babası tv de gibiş sahnesi izlerken yannan kafalı çoçuk sormuş:
    -babaa, bunlar naapıyo?
    • hiç oğluum şaka yapıyolar
    -şaka maka iyi gibişiyolar haa
    ···
  12. 162.
    +9 -4
    karı koca gibişirken küçük velet çat diye girmiş içeri, bacaklar ayırık, anasının amı karşısında, napıyonuz la demiş. babası da olum annenin bacağının arasına balta düşmüş ona bakıyodum demiş babası. oğlan da babasına tam da dıbının ortasına düşmüş ha! yarrağaaam beni mi gibiyon demiş!
    ···
  13. 163.
    +1 -1
    @15 kafana sıçayım kaç haftadır gülüyorum hala
    ···
  14. 164.
    +5 -5
    julyet:romeo romeo
    remeo:ne var dıbına kodumun kızı ne var ?

    Bu gibi gibindirik fıkraları arttırabiliriz.
    ···
  15. 165.
    +7 -4
    iki laz geyik yapıyormuş. Geyik ölmüş.
    ···
  16. 166.
    +38 -9
    komutanın karısını bütün askerlerle yiyişiyomuş .komutanda vay kim gibiyo benim karımı diye karısının dıbına jilet koymuş . aradan bir hafta geçmiş bütün askerlere açın lan gibinizi yaraklar demiş bakmış hepsinin gibi kesilmiş böyle falan .sadece bir askerin gibinde kegib yokmuş . afferim lan sen artık benim adamımsın adın ne lan senin demiş . konuşamamış çünkü dili kegibmiş onunda ahahaha çok komikti
    ···
  17. 167.
    +140 -3
    u2 trabzonda konser veriyomuş.. bono başlamış elini çırpmaya. sonra demişki "elimi her çırptığımda afrikada bi çocuk ölüyo!".. temel de "çırpmasana o zaman huur çocuğu!" demiş..
    ···
  18. 168.
    -2
    aaaaaaaaaaaaaaaaaa
    ···
  19. 169.
    +53 -2
    temel ile fadime gibişirlerken hep temel üstte oluyomuş.. sonra bi gün fadime demişki "ula temel bi kere de ben üstte olayım!". temel de "tamam" demiş, başlamışlar gibişe.. 10 saniye sonra fadime "uyy yine bana giriyo!" demiş.
    ···
  20. 170.
    -3
    bbbbbbbbbbbbbbbbbbb
    ···