Olay istanbul Taksim’de bir hukuk işlemi sırasında tanışıp arkadaş olduğum Sinem G*** tarafından anlatılacaktır. Tamamıyla yaşanmış bir hikayedir. Tüm anlatılanlar doğrudur. Uzun, soluklu güzel bir hikaye olacaktır. iyi okumalar. Yarım bırakmak yok.
Sinem G***: Henüz 18 yaşında genç güzel bir kızdım. Aslına bakılırsa çevremde ki çoğu kişi tipim için değil de bacaklarımın, göğüslerimin güzelliği için benimle konuşur, arkadaşlık kurardı. Tabi gençliğimin baharı bir erkek ne kadar cinsel yaşam isterse bende o kadar istiyordum. Bir gece akşam eve gittiğimde sosyal medya hesabıma bir mesaj gelmişti, tabi birçok mesaj geliyordu fakat dikkatimi o mesaj çekmişti. Takım elbiseli, düzgün giyimli yakışıklı sayılacak biri bir mesaj atmıştı. “Selam, seninle tanışmak istiyorum.” ilk başta herkese yaptığım gibi görmezden gelecektim fakat o an ona cevap vermek istedim ve elime yavaşça klavyeye zütürüp cevapladım: “Selam”, tabi olur.”. Şu an ki halimi düşünüyorum da keşke yazmasaydım diyorum, keşke elim kolum kopsaydı da o gece o mesajı ona yazmasaydım.

Tek bir başlıkta okumak için: http://www.incisozluk.com...B1%C5%9F-hikaye/sahibi/1/

HiKAYE BiTTi. iYi OKUMALAR.

Mesajı yazdıktan sonra balkona çıktım bir sigara yaktım. Sigaram bitince mutfağa doğru gidip bir kahve yapıp tekrardan bilgisayarın başına geçtim. Tam bilgisayara oturduğum sırada 2 yeni mesajım vardı, biri az önce mesajı yazdığım kişiden, biride tanımadığım bir kişiden. Tanımadığım kişiyi boş verip mesajı yazdığım kişiyle konuşmaya başladım. “Nasılsın, Napıyorsun” tarzında mesaj yazmıştı. “iyiyim oturuyorum tarzında cevap yazdım.” Şuan sizlere tüm konuşmaları tek tek anlatmayacağım fakat o gün sabaha kadar o adamla konuştum, diksiyonu, konuşması cidden güzeldi, konuşması bile güven verir gibiydi. Bu kişinin adı Mesuttu. Mesutla ilk gece sabaha kadar konuşunca bana yarın buluşmak istediğini söyledi fakat bu kadar kısa sürede kimseye güvenemezdim, basit şekilde reddettim.

Uyandığımda ağzım kötü kokuyordu, yani sanmayın güzel kızlar çok temizdir, taku yenir falan düşünmeyin. Hele adet zamanları dünyanın en pis varlığıdır kadın. Her neyse uyandım küçük bir şeyler atıştırdım. Giysi dolabımı açtığımda mini bir kot etek ve üstüme siyah bir askılı kıyafet giyecektim, içime sutyen giymemiştim. Her neyse hazırlık, giyim vs. derken 1 saatte hazırlandım ve Mesutu aradım tam nerede olduğunu sordum. Taksim Meydanda bilindik bir cafe vardı orada oturup beni bekliyormuş “tamam” deyip kapattım telefonumu. Biraz heyecanlıydım çünkü yeni tanıştığım biriyle, kim olduğunu bilmediğim biriyle buluşacaktım. iETT otobüslerine bindim, herkes bana bakıyordu, süzen mi dersin, arkama geçmeye çalışanmı dersin nihayet yol sonrası Taksim Meydan’a gelmiştim. Tam indiğim anda karşımda boyu benden 10 cm civarı uzun, yakışıklı ve bir o kadar bakımlı sosyal medyada fotoğraflarını gördüğüm Mesut beni karşıladı.

Alev gözlerime baktı ve “artık çıkabilirsin” çaresiz şekilde ayağa kalktım arkamı döndüm alev tekrardan söze girdi ve “beyler odasına çıkartın ve anlatın” dedi. Hiçbir şey bilmiyordum fakat 3 adamla beraber merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladım. Her katta çıplak, bornozlu kadınlar görüyordum anladım ki burası bir fuhuş adresiydi ve bende artık bunlardan biriydim, hayatım resmen kararıyordu. 3. Kat oldu, 4. Kat oldu, 5 ve 6. Kat. Aslında 6 kat yeni gelnlerin tutulduğu yermiş sonradan öğrendim. 6. Kata girdiğimde 3 kişiden biri benimle geldi ve beni bir odaya soktu, bir buzdolabı gösterdi, lavaboyu vs. odanın içerisini tanıttı. Aslına bakılırsa benimle gelen adam çok iyi birine benziyordu ve halime acımış gibi bir hali vardı. Bir şansımı denemek için azcık vicdan yapmak istedim ve adama bakarak “lütfen beni burdan kurtar sana ne istersen veririm, ne istersen yaparım” dedim. Fakat adam “ne ben buradan kurtulabilirim ne seni kurtarabilirim” dedi ve odadan çıkmak için kapıya doğru yöneldi. Anlamıştım ki burda ki bodyguard tarzı adamlar burada zorla çalıştırılıyordu, nasıl bir tak çukuruna düşmüştüm. Adam çıkarken bana baktı “bir ihtiyacın olursa bana söyle” dedi ve odadan çıktı.

Mesut beni çıplak şekilde kucakladı ve o sığınaktan çıkardı yavaşça merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyorduk fakat ben Mesuta yalvarıyordum “mesut nolursun beni öldürme bak ne istesen yaparım kulun köpeğin olurum nolursun öldürme” dedim. Mesut “kes zırvalamayı” deyip hala merdivenleri çıkıyordu 1 kat merdiven çıktıktan sonra dış kapıda duran Mesuta ait olan arabaya bindik, beni kucakladığı gibi arabanın arka koltuklarına attı ve arabanın kapısını kapattı. Elim, kolum bağlıydı hiçbir şey yapamıyordum, yalnızca mesuta yalvarıyordum. 3-4 dakika geçtikten sonra Mesut araba bindi ve hareket etmeye başladık, artık ağlama zırıltılarım baş ağrıtacak dereceye gelmişti. “Mesut” dedim son bir umutla “beni öldürecekmisin” mesut yüzüme baktı tebessüm etti “hayır” dedi ve şaşırmıştım.

Her neyse Mesut bana döndü ve “tamam prenses” dedi hesap ödeme işlerinden sonra Mesutla beraber dışarı çıktık. Çıktığımız zaman Mesut suratıma baktı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Ben galiba bu Mesuta aşık oluyordum, kahretsin olmamalıydım, fakat gelecekte beni neler beklediğini bilmiyordum sadece aşık oluyordum. O geceye dair hatırladığım tek şey bir gece kulübüne gittik Mesut sürekli bira, votka vs. tarzı birşeyler içmem için ısrar ediyordu ve onu kırmamak için içiyordum. Gece sonunda bir eve gidiyorduk hayal mayal hatırlıyorum daha sonra Mesutla ilişkiye girdik ve benden alacağı her şeyi almıştı, o geceye dair hatırladığım tek şey bu fakat herşey yeni başlıyordu, lanet olsun sevmemeliydim, güvenmemeliydim. Gözlerimi açtığımda odanın içinde 4 takım elbiseli adam vardı “Mesut noluyor burda dediğimi hatırlıyorum” sonra Mesut yanıma gelip burnuma bir mendil bastırdı içime derin derin çektim sonrasını tekrardan hatırlamıyorum.

Yanımda sadece çantam vardı ve makyaj malzemelerim daha başka hiçbir şeyim yoktu. Fakat bir şey dikkatimi çekti beni soktukları odada duvara asılı bir telefon vardı bir anda içime bir umut yüklendi ve hızlı şekilde telefona doğru hareket ettim, telefonu elime aldığımda ilk tuşladığım 155 oldu telefon önce küçük bir yönlendirme işlemine başladı ve ardına Alev denecek o karı telefona çıktı “Bana bak pıtırcık ilk gelen herkes bunu yapıyor, bidaha bir numara çevirirsen akşam seni piyasaya sokarım sabaha nasıl çıktığını bilemessin” dedi. “Bak yanına kimi yolluyorum, değerimi bil” dedi ve telefonu kapattı. Dediklerinden pek bir şey anlamamıştım fakat 5 dakika sonra kapım açıldı ve içeri Mesut girdi. Mesut yüzüme bakıp gülümsüyordu “naber huurm” dedi ve odamdaki yatağa takım elbiseleriyle uzandı, Mesut çok mutluydu bir anda çığlık çığlığa bağırmaya başladım “Allah senin cezanı versin kepaze herif, huur çocuğu” diyerek aklımdan gelen tüm küfürleri bir bir ettim fakat Mesutun hoşuna gidiyordu” sen akşamı bekle bak akşam sana ne yapıcam” dedi ve yataktan kalkıp odamdan çıktı. Buradan bir çıkış yolu olmalıydı, pencereden aşağıya baktım fakat boş bir tarla vardı arka tarafta ne insan var, ne de bir yol, hatta bir kuş bile geçmiyordu.

Mesut sürekli ısrar ediyordu, beni tanımak istediğini, çok iyi biri olduğumu vs. söyleyerek kelime oyunu yapıyordu. O gecenin sonunda sabaha doğru telefon numaralarımızı birbirimize verdik ve telefon numaramı verdiğim anda telefonum çalmaya başladı. Tanımadığım bir numara arıyordu bunun Mesut olduğunu düşünmüştüm ve açtım: “Alo” dedim. “Alo, napıyorsun” dedi çekici bir ses, ama ciddi söyleyebilirim sesi bile güzeldi. “Kimsin” dedim, “Mesut” dedi. “Hıı” falan derken onunla sabah 8-9 a kadar konuştuk. Aslında çok ağır davranan bir kızdım fakat Mesut beni ikna etmişti, o gün akşam 22:00 gibi istanbul’da Taksim Meydanında buluşacaktık. ikimizde gece için sözleştik anlaştık ve uyuduk. Telefonu kapattıktan sonra biraz Mesutun fotoğraflarına baktım. Sürekli takım elbise giyiyordu, saçları ve yüzü bir o kadar uyumluydu ve bir çok kız tarafından takip ediliyordu. Neyse dedim bilgisayarı ve telefonu kapatarak uyudum.

Sıkılmadan birkaç saat bekledim ve otel önünde bir kargaşa olmaya başladı. Kaçtığım galiba anlaşılmıştı ki kapıda ki nöbetçiler çoğalmış sağa sola araba sürenler, otelin içine sürekli girip çıkan adamlar çoğalmıştı. Ben sadece bir boşlukta sessiz şekilde oturuyordum ve uygun zamanı bekliyordum. O sırada otelin etrafının aranma kararı verilmiş olacak ki 2şer-3er kişilik gruplar otelin etrafına doğru yayılmaya başlamıştı. Onlar dağılıyor benim korkum artıyordu ve o sıra benim durduğum boşluğa doğru 2 adam yaklaşmaya başladı, adamlar önce boşluğun etrafına baktı sağını, solunu derin şekilde inceledi fakat bir sonuç bulamadı ve benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladılar, adam benim durduğum yere geliyor benim heyecanım 3 katına çıkıyordu. Ve nihayetinde birkaç adım yürüme sonrası bir adamla göz göze geldim adam sesli şekilde “aha orda” dedi. Ve bana doğru gelmeye başlarken yanındaki adam bana doğru koşan adama “durrrr” dedi.

“Haa çokta gibimde artık alışmıştım artık dünya umrumda değildi” bir anda önce gece olsunda artık ne olacaksa olsun modundaydım. Kapıdaki nöbetçi dikkatimi çekmişti, pek bir gevşek bir adama benziyordu bunu kandırıp kaçabilirdim öylede oldu. Kapıda nöbet tutan adama sesli şekilde bağırdım “şittt gelsene buraya delikanlı” dedim fakat ne kapı açılmıştı ne de bir ses vardı. “Ordasın biliyorum hadi gel içeri sana güzel şeyler göstereceğim” dedim. Fakat hala ses yoktu, umudumu kestim artık bu iş olmazdı derken kapı açıldı ve dışarda nöbet tutan adam içeri gelmişti, “buyrun bir isteğinizmi var” dedi. Bende “sensin gelsene” dedim. Adam biçare şekilde “gece gelsem olmazmı” dedi “yok şekerim seni şimdi istiyorum” dedim. “Yaaa gelmeyeceksen bare bir gelde seni şöyle bir öpeyim geçeside başka yerlerini öperim” dedim. Adamın gözleri parladı ve dudaklarıı hayvani şekilde bana yaklaştırmaya başladı tam yanıma yaklaştığı sırada komidinlerin üzerinden aldığım sert vazolardan birini adamın kafasına sertçe vurdum, filmlerde bir anda kırlıp düşüyordu ya öyle olmadı işte adam bir anda kafasını tutmaya başladı ve odanın içerisinde zıplıyordu “kafam kafam” diyerek zıpladığı anda kafasına bir darbe daha indirdim ve adam yere düşünce hızlı şekilde odadan çıktım ve koridorda koşmaya başladım.

Uyandığımda saat 18:00’dı ve telefonumda 4 cevapsız çağrı ve 6 mesaj vardı, telefonu elime aldığımda Mesutun mesajlarını gördüm: “Hala uyanmadın mı prenses” tarzında mesajlar yazmıştı. Hiçbir mesaja cevap vermedim ve direk Mesutu aradım ve ona bir şaka yapmak için gelemeyeceğimi söyleyecektim. Aradım, açtı “Mesut ben gelemeyeceğim bugün” dedim. Mesutun cevabı beni şaşırtmıştı “dünyanın en güzel kızını 4 saat önceden buluşma yerinde bekliyorum, ne demek gelemeyeceğim” dedi. Bunu duyunca biraz tebessüm etmiştim “yaaaa, şaka yaptım be” dedim. “Neden bu kadar erken gittin” dedim. “Olsun, ben seni hep beklerim” tarzı güzel bir şey dedi. Bu Mesut yavaş yavaş gönlümü alıyor gibiydi, yani garip şekilde değer vermeye başlamıştım ona. “Tamam ozaman bende seni bekletmeyeceğim hazırlanıp geliyorum” dedim. Telefonu kapattım.

Bağ evinin kapısı açıldı ve bir yaşlı adam vardı, “buyur kızım” dedi. “Amca gözünü seveyim beni evine kabul et saklanmam gerekiyor” dedim. Adam bana baktı ve “Oğlumdan neden saklanasın ki” dedi. Ulan birinden kaçıyorduk biri çıkıyordu bir anda arkamı döndüm ve kaçmaya hazırlandım “dur kızım dur, zararım dokunmaz sana” dedi. Fakat ben korkmuştum ve oradan kaçtım bu kansız keremin babasıda büyük ihtimal bu kerem gibi kansız, şerefsiz bir insan olabilirdi. O geceyi zorda olsa patika yollardaki, ıssız tarlaların içinde zorda olsa geçirdim ve benim için cidden zor bir durumdu. Fakat sabah bu şehirden gidecektim kararlıydım. Ertesi sabah oldu para bulmam gerekiyordu ve tek çare keremin babasıydı son kez de olsa bağ evinin yolunu tekrardan tuttum. Kapıyı çaldım tekrardan yaşlı adam kapıyı açtı “buyur gel içeri kızım” dedi fakat “hayır” dedim sizden bir isteğim olacak.”, “buyur kızım” dedi. Ben artık uzaklaşmak istiyorum, gitmek istiyorum bakın siz iyi birine benziyorsunuz lütfen bana bir miktar para verin” dedim.

Beyler bir kaç sonra devam edeceğiz. Biraz işlerim var. Yarım bırakmayacağım.

Yaşlı adam yanıma doğru yaklaştı yüzüme baktı sanki at pazarında at seçer gibi ağzıma falan dokundu ben çaresiz kalmıştım sadece ağlıyordum ve tahmin ettiğim şey oldu. Yaşlı adam içeriden birine “ekber şu kızı alın arabaya bindirin, akşam işimiz var” dedi. Dünyam yavaş yavaş başıma doğru yıkılıyordu, ne yapacağımı bilmiyordum çaresizce Mesuta içimden beddualar ediyordum, lanet okuyordum, ne yazık ki Ekber denen o kişi geldi ve beni bir hamlede kucakladı çırpınıyordum fakat her yerim bağlıydı pek bir şey yapamıyordum. Beni bir arabaya bindirdiler, siyah Mercedes bir arabaydı ve ön koltukta sarışın, kıvırcık saçlı travestiden bozma bir karı vardı bana baktı tebessüm etti “ayy sen iyi iş yaparsın pıtırcık” dedi. Artık kimseye bir şey demiyordum, tamamıyla kendimi bırakmıştım. Arabaya bindik ve 10 dakikalık bir bekleyiş sonra yaşlı adam ve diğer adamıda gelince araba hareket etti ve bilinmedik bir yola doğru gidiyorduk.

Öncelikle salonda oturduk ve konuşmaya başladık. Konuşmaya öncelikle Mesut girdi “Abdullah abi bak ben bu kızı kaçırdım evlenmeyi düşünüyorum fakat yolda suikaste uğradık karım olacak insana tecavüz ettiler onların elinden çok zor kaçtık ve sana sığındık” dedi. Bunu duyan Abdullah: “Aman Mesutum polisi arayalım hemen” dedi. Fakat Mesut Abdullahı durdurdu “hayır kuzen hayır sakın bu işe polisi karıştırmayalım” diyordu. Abdullah baktı “ne yapacağız mesut” dedi. Mesutun tek bir isteği vardı. “Sinemi sakla muhafaza et dahada başka bir şey istemiyorum senden” dedi. “Tamam başüstüne” deyip “ben bir mutfağa gideyim hanım kıza içecek birşeyler getireyim” dedi ve salondan ayrılıp mutfağa doğru gitti. Abdullah mutfağa gittiğinde Mesut bana döndü ve “sakın olanları Abdullaha anlatma bak benim başım artık Alev ablayla belada onlardan kurtulmaya çalışmam gerek” dedi. Bende Mesuta “tamam anlatmam” dedim ve o sıra Abdullah salona girdi, Mesutta müsaade isteyip dışarı çıktı. Artık sıkıcı zamanlar başlıyordu bütün gün bu evde duvarı izleyerek yaşayacaktım.

Sanki birbirimizi uzun zamandır tanıyor gibiydik, “aaaa demek prenses sensin” dedi. Tokalaştık, ben biraz heyecanlı olduğum için konuşamıyordum sadece gülümsüyordum. Bir cafeye geçtik, herkesin gözü bendeydi fakat Mesut oturduğumuz zaman basit espiriler yaparak ortamı sıcaklaştırıyordu, yani beni bir nevi rahatlatmaya çalışıyordu. Yaklaşık bir yarım saat çekingenlik sonrası birbirimize karşı açılmaya başladık yani gülüyorduk, espiriler şakalar, fotoğraf çekimleri vs. derken zaman nasıl geçti anlayamadım. Saatte baktığımda 21’i geçmek üzereydi Mesut’a baktım, “Mesut başka yere gidelim mi” dedim. Bak şuan gene düşündüm keşke Mesutu tanımasaydım değil, keşke diyorum o lafı bile söylemeseydim ne işin var senin başka bir yerde otur işte, gitme.

Araba kırmızı bir bmw idi, camlar filmli çok şekil bir arabaydı. Bindik arabaya yan yana oturuyoruz. Mehmet sürekli bacaklarıma bakıp, göğsümü kesiyordu farkediyordum. Şimdi bun zaafından vurucaktım.
-“Eee napıyosun Mehmet” dedim.
-“iyi uğraşıyoruz” dedi.
-“Mehmet yaaa canım çikolata çekti bana alasan” dedim.
“Alırım yavrum” dedi ve arabayı kenara doğru çekti. Fakat üstüme kapıları kilitledi. Aradan indiği anda gözüm direksiyonun ön tarafındaki boşluktaki telefona kaydı ve telefonu alıp direk makyaj kutuma koydum ve mehmeti beklemeye başladım. Mehmet 3 tane piko alıp gelmişti “Sağol bitanem” dedim ve pikoyu onu tahrik edici şekilde emmeye başladım. Ben emiyordum Mehmet bana bakıp “offf” diyordu.
-“Mehmet şu piko gibi senide emiyimmi aşkım” dedim.
Mehmet yüzüme baktı ve bir anda doğruldu “yok yok olmaz” dedi. Anlamıştım bunlar Alev denilen o kadından çok korkuyorlardı. “Yaaaa ama neden şekerim” dedim. Mehmet “sus” dedi beni susuturup yolumuza devam ettik. Fakat Mehmet her an üstüme atlayabilir gibi heyecanlıydı. Nihayet bir evin önüne geldik Mehmet bana baktı “sana bunu yaptığım için özür dilerim fakat aşşağı in” dedi. Bende sinirli şekilde aşşağı indim ve bir evin önüde 2 adam bana bakarak buraya gel işareti yaptı bende yavaşça eve doğru girdim.

Bina 6 katlıydı ve tahminimce 6 katıda bu Alev denen kadına aitti. Giriş katta büro gibi bir ev vardı ben ve alev oraya girdik ve arkamızdan 3 adam girdi. Alev bana baktı “Bak kızım artık sen bizim malımızsın ye dersek yiyeceksin, iç dersek içeceksin, sıç dersek sıçacaksın anladın mı” dedi. “Anladım da siz kimsiniz” dedim. Artık bitmiştim. Alev bana bakarak ben senin patronunum, arkanda ki 3 adamdan 2 si pekekentin, 1ide koruman” dedi. Adeta dünyam yıkılmıştı, artık benim için yeni bir yaşam yeni strs, yeni olaylar başlıyordu fakat buradan kaçmak istiyordum, etrafı görmeli ve biraz tanımalıydım, Aleve güven vererek buradan kaçmalıydım ve polise sığınmalıydım. Zordu fakat deneyecektim. ilk gün benim için zor olacaktı.

Bu sefer uyandığımda gayet ayıktım ve olanları bir rüya gibi hatırlıyordum, uyandığımda kollarım çok kötü şekilde uyuşmuştu ve sanki kolum yok gibi hissediyordum. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda sanki bir şey ellerimi tutuyor gibi hissediyordum. Ellerime bakmaya çalıştığımda ellerim bağlıydı, “lan ben ne yapıcam şimdi” diye kara kara düşünmeye başladım. “Mesuttt” diye bağırdım ve bağırdığım anda gevşek şekilde Mesut bana doğru geliyordu, kapıdan içeri girdi “ne var huur” dedi. “Yaa ne diyosun sen, amacın ne senin” dedim. Mesut sürekli kahkaha atıp sırıtıyordu “öyle herkese güvenmeyeceksin bak kötü yollara düşersin” dedi. Son bir umut “Mesut hadi aşkım hepsi şaka de burdan gidelim” dedim. “Ne şakası herşey yeni başlıyor” dedi ve beni daha dinlemedi ve o sıra telefonu çaldı.

Artık hayattan pek bir beklentim kalmamıştı bir an önce gidelim de neler yaşadığımı bileyim diyordum kafamda türlü türlü senaryolar kuruyordum. 30 dakikalık asfalt yol sonrası 5 dakika patika yoldan gittikten sonra 15 dakika tekrar asfalt yolda gittik ve büyük bir binanın girişine vardık. Binaya baktığımda pek lüks bir bina gibi görünüyordu, binanın önlerinde gezinen sayısız adam, kapıda bekleyen 2 takım elbiseli adam vardı. Artık çıkmaz yolun ilk durağındaydık, beni arabadan indirdiler fakat indirmeden önce ellerimi, ayaklarımı çözdüler ve kaçma halinde mermiyi alnıma yiyeceğimi söylediler aslına bakılırsa korkmuştum ve kaçmayacaktım, “tamam” dedim ve kendimi onlara teslim ettim. Arabadan indik arabadaki sarışın kadın Alev benimle beraber büyük binaya doğru yürüyordu.