/i/Sinema

Sinema hayatı eşsiz kılar.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +52 -12
    biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız... hepimiz heba oluyoruz... bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş... reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz... nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık... bizim savaşımız ruhani savaş... ve bunalımımız kendi hayatlarımız...

    Filmin en çarpıcı repliği bu muhtelemen bu replik hakkında birkaç şey yazmak istedim..

    Tyler durden bu repliği söylerken anarşist bir ruh kol geziyordu tyler durden'ın kalbinde, beyninde ve nihayet dudaklarında...

    bu noktada anarşizme de birazcık değinmek gerekiyor. sorsalar anarşizm nedir diye, eminim ki her on kişiden sekizi, düzensizlik ve karmaşa diyecektir. ve biraz daha sokak ağzıyla da açıklayacak olursak, kavga ve dövüş... halbuki anarşizm köklerini birkaç yüzyıl öncesinden alan ve oldukça sert isimlere dayanan siyasi bir akımdır. ve maalesef ki ütopya olarak kalmıştır. belirli bir otoriteye bağlanmayı reddedip dünyayı, en saf, en belirlenimsiz haliyle yaşama isteğidir. hiçbir insanın, diğeri üzerinde tahakkümü yoktur, herkes muktedirdir ne yapmak istediği konusunda. dünyadaki güzelliklerin paylaşılması gerektiğini ve lanet olası hiçbir güzelliğin, hiç kimsenin mülkiyetine ya da iktidarına girmemesini savunurlar. işte bu yüzden de elgin mermerlerini parçalamak ya da fransa'nın olağanüstü kıyıboylarını mahvetmek istemektedir tyler durden. adaletsiz bir dağılım söz konusudur yeryüzünde ve pek de sağlanmayacak gibidir. kimseye karşı sorumluluğu yoktur tyler durden'ın ve de kimsenin kimseye karşı olmamasını da istemektedir. o korkunç hırs ve şehveti, elde edemediği güzellikleri yok etmek istemektedir.

    çünkü o güzellikleri elde edememesinin müsebbibi kendisi değildir. elde edenlerinin müsebbiblerinin kendileri olmadığı gibi...

    türkiye'de anarşizmden en çok orta sınıfın korkmasının nedeni de elde edemediği güzellikleri neden elde edemediğini, diğerinin neden elde ettiğini sorgulamamasında yatmaktadır. dayatılmıştır bu durum onlara ve de kabullenmiştir onlar bu iktidar ve tahakküm ilişkilerini. halbuki en çok karşı çıkması gerekenler, sorgulaması gerekenler de onlardır alt sınıfla birlikte dünyadaki bu adaletsiz gelir ve refah dağılımını.

    onlar tarihin ortanca çocukları, ne ilk çocuk kadar özgür bırakılmış ne de son çocuk kadar üzerine ilgiyle titrenmiş. kaybettikleri ne başkalarınca sorgulanmış, elde edemeyeceklerinin neler olduğuna, ne de neden elde edemeyeceklerine dair sorgulama yapılmalarına izin verilmiş...

    bir diğer yanda da, bugün toplumda hiçbir şekilde yer alamayacak olan salak et parçaları, sırf güzellikleri uğruna para ödenen, birkaç sermaye sahibi insanın zevkleri doğrultusunda güzel kabul edilip tonla para kazananlar, güzel olabilecek dünyamı salt tüketerek yozlaştıranlar, üretmeyenler... dahası halkı salak yerine koyup, sanat yaptığını iddia edip, korsan tüketimi reddededenler ve de korsan tüketim yüzünden hayallerinin arabasına kavuşamadığını bildirenler, tarihin en küçük çocukları, şımarık ve doyumsuz olanlar, üzerine çılgınlar gibi titrenmiş ve ukala edilmişler... nice entelektüeller, nice sanat insanları, nice bilim insanları dünyanın daha yaşanır hale gelmesi için yaptıkları katkıyı kesinlikle ticari beklentiye bağlamazken, sözümona densizler, birkaç ay içerisinde unutulup gidecek gibik şeyleri piyasaya sürüp de para kazanmayı bekliyorlarsa ciddi bir adaletsizlik var demektir. aslında bir saçmalık vardır ve de bu saçmalığın çözülmemesi adaletsizlği beraberinde getirmektedir. bu adaleti sağlama görevini yerine getiremeyen her ne olursa işte ona karşı da bir itaatsizlik baş gösterdiğinde anarşistler yine kötülenir, eylemleri kargaşaya yol açıyor diyerekten. hayata bir sıfır geriden başlayan ortanca çocuklar gibik dünyada geçerli olan insan kriterlerine, çoğunlukla da fiziksel görünüşün belirleyici olduğu bir kategoriye giremedikleri için hayatları boyunca birşeyler için daha da çaba sarfetmek durumunda kalırlar ve de çoğunlukla emeklerinin karşılıklarını da alamazlar. hayatlarını kazanmaları için yapabilecekleri tek şey emek harcamaktır ve karşılarına emek harcamadan gelebilme ihtimali olan doğuştan bir zenginin ya da güzelin gelmemesini dilemektir.

    hastalıklı anarşi düşlerinin gizli bir adaleti getirmesi dileğiyle...
    Tümünü Göster
    ···