Bir çok insan istanbulun fethi gibi bir olayı bu filmi izleyerek öğrendi. Gerek sözlüğü bilgilendirmek açısından gerekse Fethin yıldönümü anısına bu filmin tarihi hatalarını yazarak güzel bir boyut kazandırmak istiyorum.

-Fatih filmde, ilk seferinde Karamanoğlu ibrahim Bey’le karşılıklı görüşmekte ve kendisini azarlamaktadır.
-Ancak normalde ibrahim Bey elçilerini gönderecek ve anlaşmayı kabul edecektir. Kendisinin Fatih’le görüşmesi ise yoktur.

-Fatih filmde, Rumeli hisarının inşası emrini Edirne’ye döndükten sonra vermektedir.
-Ancak normalde, Karaman seferinden dönerken hisarın yerini tespit ettikten sonra inşası ile ilgili hazırlıkların başlatılmasını isteyecektedir.

-Bu hareketini gören Bizans imparatoru filmde, gönderdiği namesinde neredeyse Fatih’i tehdit etmektedir.
-Oysa gerçekte, yumuşak bir üslupla yeni bir name kaleme aldıracak ve elçilerine her ne pahasına olursa olsun anlaşma yapmaya çalışınız, ne isterse veriniz diyecektir.

-Filmde Şahi denilen topları dökmede bir tek Macar Urban'ın gösterilmesi ve öne çıkarılması son derece yanlış olmuştur.
-Çünkü Fatih bir makina mühendisidir ve çizimler ona aittir. Dört şahi toptan üçünü de Osmanlı mühendisleri Musluhiddin ve Saruca Sekban dökmüştür.

-Öte yandan filmde savaş sırasında sanki tek bir şahi top varmış imajı yaratılmıştır.
-Oysa ki şahi topları birden fazla dökülmüştür.

-Filmde, Urban’ın da ölmesine sebep olan şahi top parçalandığında Fatih, dökümü aylar alan ve onarılması imkansız olan bu topun tamir edilmesini istemiştir.
-Gerçekte böyle mantıksız bir şeyi kesinlikle istememiştir.

-Filmde, gördüğü sıkıntılı rüyadan sonra yanına gelen hanımına Fatih, Ya ben istanbul’u alırım ya istanbul beni, der.
-Oysa Fatih bu sözü, deniz savaşından sonra anlaşma imzalamak için gelen bizanslı elçilere, kararlılığını göstermek için söyler.

-Filmde macar Urban, Ulubatlı tarafından kaçırılmıştır.
-Gerçekte ise Bizans'ta yeterli ilgiyi göremeyen Urban, kendi isteği ile Fatih'in hizmetine gelmiştir.

-Filmde Sultan Mehmed’e vezirine karşı ,“ya şehid veya murdar olursun”, gibi hiç kullanmadığı ifadeler kullandırılmıştır.
-Oysa gece yarısı saraya çağırılan Çandarlı o görüşmeye elinde altın ve gümüşlerle dolu bir tepsi ile çıkmış ve Fatih’le arasında güzel bir konuşma geçmiştir.

-Filmde Çandarlı devlet askerlerini, Padişah; askeri, orduyu kırdırıyor diyerek ayaklandırmıştır.
-Oysa askerin ayaklanmaya kalkışmaları gibi sahnelerin tarihi hiçbir gerçekliği yoktur.

-Filmde Fatih’in huzurunda vezirlerin kavga eder gibi atışmaları, kaş göz oynatmaları. Ve Padişahın ok talimi yaparken Çandarlı’yla tartışmaları gibi olaylar canlandırılmıştır.
-Gerçekte bunlar mümkün olacak şeyler değildir.

-Filmde, Osmanlı gemilerini aşan Ceneviz gemilerinin şehre yardım ulaştırması sonucunda bizanslılar, içkili kadınlı eğlenceler düzenlemiştir.
-Gerçekte bu olayla Bizanslıların moralleri yükselsede bu sahneler, ülkesi ve canları tehlikede olan bir milletin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktan öte sahnelerdir.

-Filmde Fatih’in hocası, büyük âlim Akşemseddin savaşın son döneminde ortaya çıkmıştır.
-Oysa Fatih’e küçüklüğünde istanbul fethi idealini Akşemseddin aşılamıştır. Ayrıca fethin ilk günlerinden itibaren Akşemseddin, Fatih’in yanındadır.

-Filmde son hücumdan önce kılınan namaza, Fatih imamlık yapmaktadır.
-Oysa padişahların camide, seferde, savaşlarda orduya imamlık ettiğine dair hiçbir kayıt yoktur. Padişah hocaları veya devrin büyük âlimleri namaz kıldırmaktadırlar.

-Filmde Ulubatlı, surlara bayrak diktikten sonra tek başına kalmış, okları yedikçe ve ölüme yaklaştıkça ağzından bir Allah lafzı çıkmamıştır.
-Oysa Bizanslı tarihçiler dahi Ulubatlı’nın, uzun süre direndikten sonra geriden gelenlerin önlenemez bir şekilde mevziyi tuttuklarında iki surun arasına düştüğünü önce rükû sonra secde halini aldığını ve Allah diyerek can verdiğini belirtmektedirler.

-Filmde Justinyani’yi Ulubatlı Hasan öldürmüştür.
-Gerçekte ise Justinyani, son hücumda yaralanmış ve şehir düşmeden gemisine binerek kaçmıştır.

-Filmde Fatih tahta çıkarken babasının naşı yanına varıp kendisine beni şefkatle sarmayan kollar vs. gibi ifadelerle sitemini belirtmiştir.
-Oysa II. Murad Han oğlu Mehmed’i çok sevmekte ve kendisinin üzerine titremektdir. Nitekim oğlu henüz on iki yaşındayken tahtı kendisine devretmesi, fetihnameleri onun adına yazdırması, kendisine nasihatler ederken “-ey benim biricik ciğer-parem olan oğlum-” demesi her şeyin özetidir.

-Filmde Fatih, fetihten sonra istanbul’a at üzerinde girerken hocası Akşemseddin ise yayan yapıldak kendisine yetişebilmek için koşturmaktadır.
-Bütün yazılı eserlerde görülürki beraber at üzerinde girmişlerdir. Hocasına kıymet vermez hali Fatih’in şahsiyetiyle tamamen çelişmektedir.

-Filmde Ulubatlı'nın karşısında sıraya geçmiş askerler tek tek söz alıp isyan çağrısı yapmıştır ve Ulubatlı bu askerlerden birini öldürmüştür.
-Oysa gerçekte böyle bir olay yoktur. Sadece kurgudur.

Son olarak Urban’ın kızı, Ulubatlı Hasan’ın sevgilisi rolündeki kız(Era) ise tamamen kurgudur. Bir Osmanlı yeniçerisinin bir Hıristiyan kızla ordu içinde bu kadar birlikteliği, Ulubatlı’nın Hıristiyan kızının dua ve nuskasını boynuna takıp gezmesi, o nuskayı öpmesi tarihin gerçekleri bakımından tamamen hayal ürünüdür, kabul edilebilirlik yönü de yoktur.