/i/İnanç

İnanç
  1. 26.
    +1 -2
    ilk başta şüpheci yaklaşır, acaba doğru olabilir mi düşünürdüm. Müslümanlarla yüzyüze görüşüp meseleyi iyice öğrenmek isterdim. Sonrasında muhtemelen müslüman olurdum.

    Gerçek hayatta iran kisrası mektubu okuyunca kibir yapıp mektubu yırttı. Sonrasında geberdi gitti, devleti de yıkıldı. Müslümanlar ise ispanyadan orta asyaya kadar imparatorluk kurdu
    ···
  2. 27.
    +2 -2
    Ben şuan müslümanım ama galiba şunu derdim; Bir Türk kralı olarak tabiki. Aslında olması gerekende bu bence.

    Eyy Arap biz ki Türk oğlu Türk cihanın tanrı tarafından gönderilmiş askerleriyiz. Siz ki kadınları saymazsınız. Bizim kadınlarımız Umaydır... Siz ahlaksızlık gibi tüm kötü erdemleri kendinizde bulundurmuşsunuz. Biz ise sözümüz dahi anlaşma yapmaya yeterdir biz savaşçılığımızla olduğu kadar türlü Erdemlerlerimizle nam salmış bir ırkız. Siz sapıtmışsınız kendinize gelin bu cihan hayatı kendini peygamber Mehdi tanrı gibi gören salaklarla doludur... Sizin erdemsiz kültürü kendime almam, bu ırka maziye ihanettir. Aklınızı başınıza alın zira bir gün gelir topraklarınızı imparatorluğuma katar ırkınızı hiçe sayarım.
    ···
    1. 1.
      0
      Niye cugulediniz la anasını gibtiklerim
      ···
  3. 28.
    +1
    Muhtemelen kabul ederdim o zaman islam büyük bir güçtü
    Bilim adamları felan müslüman farsiler
    şairler astronomlar felanlar filanlar

    askeri olarak da askerleri intahara gönderebiliyorsunuz korkusuz askerler.

    Zekatı halkdan toplayıp devletin kasasına atıyorsun devletin vergisi artıyor

    diğer devletlere saldirmak için bi sebebin oluyor islamı yaymak

    vs. vs.
    ···
  4. 29.
    +2 -1
    Olayın aslını bilmenizi isterim beyler. Bazı yazarlar dinimize ve sevgili peygamber efendimize saygısızlık etmişler.

    Hicretin 7. senesi, Muharrem ayı. (Milâdî 628.)
    Hükümdarları, islâma dâvet kararı alan Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Ashabdan Abdullah bin Huzâfeyi de iran kisrâsı perviz ibni hürmüze elçi olarak gönderdi.
    irana varıp saraya kabul edilen hz abdullah bin huzâfe peygamberimizin islâma dâvet mektubunu bizzat kisrâ pervizin eline teslim etti. Kisrâ mektubu kâtibine okuttu:
    \"Bismillahirrahmanirrahim!\"Allah Resûlü muhafazidden farsların büyüğü kisrâya!
    Bu hitap, Kisrâyı son derece hiddetlendirdi. Mektubun devdıbının okunmasına müsaade etmeden ve muhtevâsını öğrenmeden, \"Şuna bak! Benim kulum, kölem olan kişi [Hâşâ> kalkıyor da bana mektup yazıyor\" diyerek Hz. Resûlullahın mübârek mektubunu alıp küstahça yırttı.286
    Sonra da haddini aşarak elçi Abdullah bin Huzâfe`ye şöyle çıkıştı:
    \"Mülk ve saltanat bana mahsustur. Benim bu hususta ne yenilgiye uğramaktan, ne de bana ortak çıkacağından dolayı asla endişem ve korkum yoktur!
    \"Firavun, israiloğullarına hakim olmuştu. Siz onlardan daha güçlü değilsiniz. Sizi derhal hâkimiyetim altına almaya engel olacak ne var? Ben Firavundan daha iyi ve güçlüyümdür"diye hitap etti ve onu adamları vasıtasıyla dışarıya çıkarttırdı.

    Abdullah bin Huzâfenin medineye Dönüşü:
    Hz. Abdullah bin Huzâfe, Peygamber Efendimizin islâma dâvet mektubunu Kisrâya vermekle vazifesini yerine getirmişti. Bu sebeple, saraydan çıkartılır çıkartılmaz hemen bineğine atlayarak Medine yolunu tuttu.
    O sırada Kisrânın öfkesi bir nebze dinmiş olacak ki, onu bulup getirmelerini adamlarına emretti. Ancak, Hz. Abdullah çoktan oradan uzaklaşmıştı.
    Medine`ye gelen Hz. Abdullah, Peygamberimizin huzuruna çıktı. Olup bitenleri haber verdi. Peygamberimiz ellerini kaldırarak Kisrâya şöyle beddua etti:
    "Yâ Rabbi! Nasıl o benim mektubumu parçaladı, Sen de onu ve onun mülkünü parçala!"
    Bu bedduanın tesiriyledir ki, Kisrâ Pervizin oğlu Şireveyh hançer ile onu parçaladı sad ibni Ebî Vakkas Hazretleri ise, iran saltanatını param parça etti. Sasaniye devletinin hiçbir yerde şevketi kalmadı.

    Peygamberimizin Gönderdiği Mektup:
    Resûl-i Ekrem Efendimizin iran Kisrâsı Hüsrev Perviz`e gönderdiği islâma dâvet mektubunun tam metni şu meâldeydi:
    "Bismillahirrahmanirrahim! Allahın resûlü muhafazidden, Farsların Büyüğü Kisrâ`ya!
    "Doğru yolda gidenlere, Allaha ve peygamberine iman edenlere bir allahtan başka ilah olmadığına, Onun hiçbir ortağı da bulunmadığına ve muhafazid`in Onun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet edenlere selâm olsun!
    "Ben, seni islâma dâvet ediyorum.
    "Çünkü ben; Bütün insanlara hayatı olan kişilere gelecek tehlikeleri haber vermek ve kâfirlere o söz hak olmak için azap sözü gerçekleşmesi için peygamber olarak gönderildim.
    "Müslüman ol ki, selâmete eresin! Eğer, dâvetimden yüz çevirirsen, mecusî kavminin günahı senin boynuna olsun!"

    Kisranın Yemen Valisine Emri
    Kisrâ, Efendimizin mübârek mektubunu yırtmakla da hiddet ve hırsını dindirememişti. Yemen valisi Bazan`a şu emri verdi:
    "Duyduğuma göre, Kureyşten biri ortaya çıkmış, peygamberlik dâva ediyormuş. Sen güçlü kuvvetli adamlarından ikisini gönder. Onu bağlayıp getirsinler."
    Vali Bazan emri yerine getirmekte gecikmedi. Peygamber Efendimize iki kişi gönderdi. Ellerine de, Efendimizin gidip Kisrâya teslim olmasını emreden bir mektup verdi.
    Babeveyh ve Hurre Husre adındaki bu adamlar Medine`ye gelerek Resûl-i Ekrem Efendimizin huzuruna çıktılar. Babeveyh, Efendimize hitaben şöyle dedi:
    "Kisrâ, vali Bazana yazı yazıp seni kendisine zütürmek üzere sana adam göndermesini emretti bazan da beni sana gönderdi eğer benimle gelirsen yemen valisi kisrâya senin lehinde mektup yazar, seni bağışlatır.
    "Eğer, benimle gelmekten çekinirsen, Kisrâ seni de, kavmini de yok eder, memleketini de yıkar."Sonra da Bazan`ın mektubunu verdi.
    Resûl-i Ekrem Efendimiz Babeveyh`in anlattıklarını ve mektubun muhtevasını öğrendikten sonra gülümsedi. Sonrada onları islâmiyete dâvet etti.
    Elçiler, Efendimizin huzurunda manevî heybetinden dolayı tir tir titriyorlardı. Fakat, bunu hissettirmemek için cesaretli konuşmaya çalışıyorlardı.
    Peygamber Efendimiz, "Ne yapmak istediğimi yarın size haber veririm" deyip onları huzurundan çıkardı.
    Ertesi gün Resûl-i Kibriyâ Efendimiz vahiy ile gelen şu haberi onlara iletti:
    "Yüce Allah Kisrâya oğlu Şireveyh`i musallat kıldı. Şireveyh, onu filan ayda, filan gecede ve gecenin de filan saatında öldürdü!"
    Bu haber karşısında elçiler, şaşırıp kaldılar.
    Peygamber Efendimiz Ayrıca onlara hitaben şöyle dedi
    "Bazan`a deyiniz ki: Benim dinim ve hakimiyetim, Kisrânın mülk ve saltanatının ulaştığı yerlere kadar ulaşacaktır.
    "Yine ona deyiniz ki: Eğer sen Müslüman olursan, şu anda idare etmekte olduğun yerleri sana vereceğim. Seni Ebnalardan [Güney Arabistanda yerleşen iranlılar> meydana gelen kavme hükümdar yapacağım."
    Bunun üzerine Bazanın adamları yemene döndüler. Olup bitenleri anlatıp, Peygamberimizden görüp duyduklarını naklettiler. Vali Bazan, "Vallahi, bu hükümdar sözü değildir. Öyle sanıyorum ki, bu zât dediği gibi, bir peygamberdir"demekten kendini alamadı.
    Sonra da adamlarına, "Onu nasıl buldunuz?" diye sordu.
    Onlar, "Biz, ondan daha heybetli, hiç bir şeyden korkmayan ve muhafızsız bulunan bir hükümdar görmedik. Mütevazi ve yaya olarak halk arasında yürüyordu!" cevabını verdiler.
    Bazan, bir müddet daha beklemeyi uygun buldu. "Kisrâ hakkında söylemiş olduğu sözün neticesini beklemeliyim. Eğer sözü doğru çıkarsa, o gerçekten Allah tarafından insanlara gönderilmiş bir peygamberdir.
    "Şayet, dediği doğru çıkmazsa, o zaman gereğini düşünürüz." dedi.
    Aradan birkaç gün gibi kısa bir zaman geçmişti ki, Kisrânın oğlu Şivereyhten bazana şu meâlde bir mektup geldi:
    "Ben Kisrâyı öldürdüm! Bu mektubum sana gelince, benim nâmıma halkın bîatını al! Kisrânın sana yazmış olduğu zât hakkında da, yeni bir emrim gelinceye kadar bekle ve hiç bir teşebbüse geçme!"
    Hesap ettiler: Gördüler ki, Perviz`in öldürülmesi, Fahr-i Âlem Efendimizin haber verdiği aynı günün gecesine ve gecenin de aynı saatine rastlıyordu.
    Bazan`ın gönül âlemin bu apaçık mucize karşısında birden aydınlandı.
    "muhafazid (a.s.m.), muhakkak, Allah tarafından insanlara gönderilmiş bir peygamberdir" diyerek Müslüman oldu. Onu, Yemen`de oturan Ebnâların Müslüman olması takib etti.
    Bazan daha sonra da Müslüman olduklarını Resûl-i Ekrem Efendimize haber verdi. Bu haberi alan Efendimiz, onu San`a valisi tayin etti. Bu, Peygamberimizin tayin ettiği ilk vali idi ve iran valilerinden imâna gelen ilk zâttı.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    hz muhafazide tabi olur ona biat ederdim
    ···
  6. 31.
    0
    hıcbırını okumadım, dırek aklıma su geldı

    ıran sahı olsam; şu ıran ın hafıf balık etlı esmer hatunları var yaa, hehh ıste onların alayını sıkerdım
    ···
  7. 32.
    0
    başlık açardım
    ···
  8. 33.
    0
    muallakdeki egoya bak, sen kimsin lan? derdim
    ···
  9. 34.
    0
    Mukni bir şahsiyete sahip. Ben inanırdım.
    ···
  10. 35.
    0
    Ananı mancınıkla ateşin içine atardım
    ···
  11. 36.
    0
    o zamanlarda peygamber falan bilmeyen kitapsız bir bin olarak benim gördüğüm durum adamın teki zütümdeki ülkede peygamberlik ilan etmiş. şimdi ben bu adamı yakalayıp işini bitirirsem ya da bir şekilde kendi tarafıma çekebilirsem ileride ülkem daha güvende olur.

    aha planım bu: beni en çok seven, benim için her şeyini verebilecek fanatiklerimi ve ülkemde en fazla siyasi gücü olan adamlarımı bu kendine peygamber diyen adama yollarım. derim ki: bu adamları müslüman yaparsan ben de müslüman olurum, mademki koskoca peygambersin hadi yap bir mucize, yapamazsan kelle gider! başarırsa adamın peygamber olduğunu kanıtlarım ve adamlarım da müslüman olduğu için müslümanlığımı ilan edince beni gibebilecek siyasi bir güç kalmaz.
    ···
  12. 37.
    0
    En azından aynı mektuptan gelen Bizans imparatoru Heraclius kadar seviyeli davranırdım
    ···