umarim annenin de basina gelir.

annen de suçsuzdu qumqi ;))

Yıllardır kadınlara aynı taktileri uyguluyordum. Önce zaaflarını öğreniyordum. Sonra zaaflarını onlara karşı kullanıyordum. Kimisi akıllı birinden etkileniyordu, kimisi korumacı birinden, kimisi paradan. Hepsi bir ekgibliğin ruhunda yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyordu.

Merter-yeni bosna dolaşırken dilaranın zaafları için de yeterli fırsat bulmuştum. Bir çocuğu yoktu ve olmuyordu. Bunları çocuk eşyalarına bakarken dolan gözlerinden anlayabiliyordum. Çocukken nasıl okula gittiğinden, ne kadar çok çabaladığından bahsetmesi tamamen kendi kararıydı. Tırnaklarımla kazıyarak geldim dediği yer bir şirketin en alt noktasıydı. Ancak bu onu memnun ediyordu. Ona bir zaaf daha eklemeye karar vermiştim.

Kariyer.

Bu haliyle kariyerinin rezil bir c.v den ibaret olduğunu, hedefsiz insanların başarısız olacağını, yetinen insanların iş hayatında yiteceğini anlattım. fikirlerime saygı duyuyor dahası etkileniyordu. kadınların en büyük düşmanı kendilerini nasıl savunacaklarını bilmemeleridir. iyi bir lafcambazı bir kadını kukla gibi idare edebilir.

sen kendine adam diyosan senin amk o karının daha da amk.

Sorun yok bir dahakine dilara hanım derim dedim. Dilarayı tercih ederim dedi. Kıvama gelmişti. Peki dilara dedim. O zaman ben de evet denmesini tercih ederim. Neye evet denmesini dedi. Başbaşa bir yemeğe dedim. Öğlen yemeğiyse evet dedi. Yatsı yemeği diyerek iğrenç bir espri yapmış olabilirim şu an net aklımda değil.

Lakin randevu gelmişti. Şirketten uzağa gidecektik. Taksimde buluşalım dedim. Nitekim öyle yaptık ve lebi derya ya gittik. Eh manzara olunca konuşmak daha kolaydır.

Başından başladık son durumumuza kadar geldik. Anlayışlı adamdırım ama vazgeçmem. Seninle işim var benim ya dedi. Kurtulamaz mıyım senden. istersen kurtulabilirsin dedim. Ama istediğini sanmıyorum. Sustu. Peki dedi neden benimle ilgileniyorsun. Tanrıya inanır mısın dedim. Evet dedi. Tanrı insanlarla neden ilgilenir. Onları yaratmış ondan dedi. Yanlış dedim, başka ilgileneceği bir şey yok ki. Diğer bütün düzen kendi halinde. Uzay, hayvanlar hepsinin bir düzeni var. Kaos sadece insanlarda. Seninle tam da bundan ilgileniyorum. Bakışların mutsuz ve kaotik. Bir düzen arzuladığını sanmıyorum.

Kadın olsam ben de benimle sevişirdim. Dilara kocasından bunları duymuşmuydu acaba. sanmıyorum.

Dilara ile çalışmamız devam etti. Yine eşi geldi akşam almaya. Reklam çalışması bitti, yönetime sunuldu. Ajansla anlaşıldı. Dilarayı bir süre hiç görmedim.

Reklam ajansı çalışmayı bitirip kampanyayı tanıtacaktı. Senior grafiker devralmıştı projeyi. Bize de yol görünmüştü.

Dilarayla bir sonraki karşılaşmamız şirketin düzenlediği yıl başı yemeğinde oldu. Ancak sadece selamlaştık. Eşiyle gelmişti, belki de eşiyle gelmeye mecburdu. Bu kadar uyumsuz bir çift tarihte yoktur. Bu kadar güzel bir kızın yanında böylesi bir dallama, gölgesini bile yanaştıramayacağı bir kadınlaydı.

Yılbaşından sonra şirket yıllık değerlendirmelere geçti. Raporlara dalıp gittik. Aklıma dahi gelmiyordu.

iş hayatında belli rutiuller vardır. yeni bir yerde işe başladıysanız adapte olmanızı kolaylaştıracak insanlar ararsınız. dilara diğer çalışan kadınlardan gençti. üstelik tecrübesizdi. sırtına basılıp yükselecek bir insan değildi daha. bense her gün 2-3 komplo atlatıyordum departmanda. herkes hata yapmamı, yönetimle aramın açılmasını bekliyordu. teklif değerlendirme formlarını ömer hayyam rubaileri gibi tekrar tekrar okuyordum. bütün formülleri baştan kontrol ediyordum. malzeme detaylarını eczacı gibi okuyordum.

Dilara ile uğraşacak pek vaktim yoktu doğrusu. ilk tanışmamız bir reklam toplantısına tekabül eder. bir kaç ajanstan teklifleri toplamıştım. grafikçiler de incelesin dediler. reklam ajansları önüme daha önceki çalışmalarını getirmişti. senior grafiker başka işle meşgul olduğundan dilarayı gönderdiler.

Erdem yeni bir kızdan bahsediyordu. Şirketin pekekenti gibisin kardeşim dedim. Hepimizden önce o görüyordu kızları. Dilara daha güzel ama dedi sırıtarak.

Aklıma tekrar girdiği gün odur. Şirkette hiç işimin düşmediği departman dilaranın departmanıydı. Bir şekilde işimi düşürmem lazımdı. Elime patronun bir hayır işi için satın alma talebi geldi. Çocuklar için kıyafetler alınacak. Okul eşyaları vesaire. Aslında hiç ilgilenmeyip birine paslamam lazımdı. Ama aklıma güzel bir fikir gelmişti. Dilarayı aradım ve ofisime çağırdım. Elimde böyle bir iş var ama pek anlamam dedim. Bana yardımcı olacaksın. Elinde iş vardı. Ben arar o işi başkasına verdiririm dedim, sen yardım edecek misin? Tamam dedi şefini aradım. Dedim şimdi benim arabayla çıkacağız ve dolaşacağız pazar araştırması yapacağız. Arabama ilk kez o gün bindi.

Karın olunca elaleme versin, milletin altında inleyip terlesin, işyerinde ellensin o zamanda suçlu hissetme panpa ne varki bunda amk

Ertesi sabah 8.30 da ofisimdeydim. Dilara gelmedi. Saat 9.15 gibi kapım çalındı. Geç kaldığını söyledim. Özür diledi. Bir daha olmamasını rica ettim. Öğlen yemeğine kadar çalıştık. Saat 12.30 da yemeğe çıkıyorduk. Plazanın yemekhanesi bütün ofislere açık büfe yemek veriyordu. Ama çok sıkıcı bir ortamdı. Üniversite günlerimi aklıma getirdiği için olabildiğince uzak duruyordum. Erdem aradı abi yemeğe çıkalım mı dedi. Dilara yanımda olduğu için onu da çağırmam gerektiğini düşündüm. Dilara hanım yemeği dışarıda yemek istiyoruz isterseniz buyrun dedim. Utandı, yok ben gelemem dedi. Israr etmeyecektim ancak lütfen beni kırmayın dedim. Erdem telefondaydı. Şerefsiz ulan kızı ne ara ofise attın diyordu.

Dilara hayır diyemedi. Birlikte yemeğe çıktık. Erdem dangozu pizza yiyelim dedi. Ulan camış pizzadan başka şey bilmezmisin dedim. Konya mutfağı vardı yakınlarda. Oraya gittik. Erdem güncel şirket dedikodularını verdi yemekte. Dilara daha kimseyle samimi değildi. Her gün selam verdiği insanların aslında nelerle uğraştığını duydukça şaşırıyordu.

Yemekten sonra da sigaramızı içmek için dışarı çıktık. Dilara da sigara içiyordu. Sigara içen kadınlara düşkünümdür. Erdem durumu anladı, kanka tehlikeli sularda yüzüyorsun dedi.

Akabinde arkadaş listesinden çıkarıldım. Çok eğlenceliydi. Tek bir şey yazmamıştı. Şimdi kendi muhasebesini yapıyordu. Düşünmeye bile utanıyordu belki. Ama mutlaka damarlarında dolaşıyordum.

Durumu erdeme anlattım. Kardeşim gibeceksen neden seviyormuş gibi davranıyorsun dedi. Haklıydı. Ama ben yanılıyordum. Dilaraya aşıktım ve bunu biir oyun haline getirmiştim. Elde etmeye çalışmıyordum. Vicdanım da sızlamıyordu. Bana çok normal gelen bu şey ahlaki diskura uyumsuzdu tabiki. Dilara bir kenar mahalleliydi ve hangi biçimde olursa olsun ahlakla olan bağlarını yitiremezdi.

Ama mutsuzluk bize çok kötü şeyler yaptırır. Dayanamamıştı. Odama geldi, yazdığım şeylerin çok çirkin olduğunu, bana asla öyle bir yakınlık hissetmediğini, bu yüzden istifa etmeyi düşündüğü söyledi. Kimseyle bunu konuşamadığını çok üzüldüğünü anlattı.

Tam da beklediğim gibiydi tepkisi. Hazırlıklıydım. Kendisini suçlu hissetmemesi gerektiğini, bunun kabul edilebilir olmadığını bildiğimi, ancak saklayacak kadar güçlü olmadığımı söyledim. Özür diledim. işine devam et dedim. Bu konuyu unutalım.

senin ben dıbına koyayım.

Ben satınalma departmanında çalışıyordum. Üst düzey yönetici adayı olarak görülüyordum. insan kaynaklarında çalışan arkadaşlarla aram çok iyiydi. Akaşmalar birlikte taksime gider biraz demlenir öyle eve geçerdik. Bir akşam insan kaynaklarından erdem yeni bir grafiker aldığımızı, çok tatlı bir kız olduğunu ama evli olduğunu söyledi. Şirkette 10a yakın kadın çalışıyordu. Finans müdürünün asistanı özge biraz burnu havada bir kızdı. herkes peşinden koşuyordu ama kimse başarılı olamıyordu. Müdürle ilişkisi var dedikodusu çoktan kulaktan kulağa yayılmıştı.

Yeni bir kız gelince doğal olarak şansımızı deniyorduk. Ne de olsa şirketin geleceğiyiz diyorduk. Dilara evli olmak için çok gençti. Daha üniversitedeyken evlenmiş. Bu sorumluluğun altında ezilmiş bir kadındı. Eşi 4 yıl boyunca çalışmasını istememişti. Kafeslenmiş bir güvercin gibiydi, ilk özgür kaldığında koşarak bizim şirkete gelmişti.

Yuva yikanin yuvasi maz son 2 parta kadar bir ton kufur ettim sana panpa helal et oncelikle sonra da gotu kalkmis bir ibine oldugun icin amina koyayim senin daha omur boyu isin rast gitmez hep mutsuz olacaksin.

Yemekten sonra beyoğlundan taksime kadar yürüdük. Hatta bir pasaja bile girdik. Baya güzel bir ilk buluşmaydı. Nitekim sonrasında facebooktan teşekkür mesajımı aldım. bir süre sonra canımlar, cicimler başladı. günaydınlar, nasılsınlar vs. Ama hiç iyi geceler gelmiyordu. Evliydi ve artık canımı sıkıyordu bu durum.

Ara sıra masasına çiçekler gönderiyordum. Bütün şirket kocasıdır diye düşünüyordu. Bendim ulan bendim o gizli aşık. Her çiçekten sonra teşekkürlerimi alıyordum ama daha bir kere öpüşmedik. 29 ekimde yarım gün çalışılacaktı. Nihayet bir fırsat vardı. Yemeği dışarıda yiyelim sonra da bebekte oturalım dedim. Tamam dedi.

Açık sözlüyümdür. Dilara seni öpmek istiyorum dedim. Ben de niye bu kadar geç kaldığını düşünüyordum dedi. Öpüştük. Dudaklarına ilk değdiğim anı hala hatırlarım. Fukuşimada ne olduysa bebek sahilinde de o olmuştu.

Yasak bir ilişkinin en masum günleriydi. Bir erkeğin isteyeceği pek çok şey vardır. Ama ben ciks konusunda isteksizdim. Her şeyi mahvedebilirdi. Ağırdan aldım. Ama öpüşmeler hep devam etti.

Genç kardeşlerime tavsiyem; ilgi gösterdiğiniz kadına yapışmayın, yılışmayın. ilginizi belli edin ve çekilin. Onlar, o ilginin devam edip etmediğini görmek için mutlaka geri gelirler. Uzun sürdü ama dilara da geri geldi. Çünkü boşluğunu hissettiği şey buydu. Bir adamın onu delirler gibi sevmesi fikrinden hoşlanıyordu. Üstelik hiçbir şey söylememiştiki sadece biraz iltifat etmişti. Affedilebilir, masum bir şeydi bu.

Facebook faslı kapanmıştı tabiki. Ben de Yurtdışı proje için bir süre seyahate çıkmıştım. istanbulda çok az süre bulunuyordum. Bunlardan birinde öğlen yemeği için erdemle dışarı çıktık. Dilara da şirketten kızlarla birlikteydi. Özge de oradaydı. Hanımlara selam verdik. Özge hanım nasılsınız dedim, sonra dilara sen nasılsın dedim. Eh aradaki farkı anlayabiliyorlardı. Şimdi dedikodularla uğraşması gerekecekti. Bunu yüzüme karşı söyleyemeyeceği için bir şekilde bana ulaşması gerekiyordu.

Bir kule vinç alımı için çindeydim. Facebook çinde kullanılamıyordu. işimiz uzadı. Döndüğümde de bakmadım işin doğrusu. Ama bir arkadaşlık isteği gelmişti. Dilaraydı tabiki. Onu çok zor durumda bıraktığımı vesaire yazdı. Kızların sürekli benimle ilgili konuştuğunu, aramızda bir şeyler olduğunu düşündüklerini söyledi. Eh yani artık aramızda da bir şey olsun. Yeter ulan dememek için kendimi zor tutuyordum.

Artık açık bir hedefti dilara. Ama kendisi gelecekti. Ben ektiğimi biçerim, başında beklemem.

Bir süre sonra Facebookta arkadaşlık isteği gönderdi. iş arkadaşlarını ekliyormuş. Kabul etmedim. Karşılaştığımızda neden kabul etmediniz dedi. Ben de özür dilerim hemen kabul edeyim dedim. Kabul ettikten sonra mesajımı yazdım ; şimdi mutlu musunuz dilara hanım. gülücüğüm gelmişti bile.

Devam eden günler likelar, abuk subuk paylaşımlar, boş mesajlaşmalarla geçti. Ama asla akşamları online olmuyordu dilara.

Alımlı bir kızdı. Daha kapıdan girerken bakışlarımdan rahatsız olmuştu. Ama gözlerimi kaçırmadım. Ben dilara dedi. Reklam çalışması için gelmiştim. Masamda birkaç föy içindeki çalışmaları verdim. Kısa bir brifingten sonra öğleden sonraki toplantıya kadar hazırlanmasını, yönetimin karşısına çıkacağını ancak fazla stres yaşamaması gerektiğini anlattım. Eğer bir sorun varsa dahili telefonumdan beni aramasını eğer ofisimde değilsem diğer arkadaşlara not bırakmasını söyledim.

Dilara toplantıya kadar incelemesini bitirmişti. Ceo muz olacak davar biraz kıl bir adamdır. Her şeye itiraz eder. Toplantıya girmeden önce dilarayı uyardım. Bak sana bazı sorular soracak ve fikirlerini beğenmeyecek. Önemseme dedim. Teşekkür etti.

Dediğim gibi de oldu. Kıza öyle ipe sapa gelmez şeyler söyledi ki benim bile sinirlerim oynamıştı. Toplantıda alınan notlar bir saat sonra yönetici asistanından mail olarak geldi. 2 gün sonra kapsamlı toplantı yapılacağını o zamana kadar ekgiblerin tamamlanması gerektiğini yazmışlardı. Bu mesai demekti, mesai dilarayla mesai demekti.

Dilarayı çağırdım. Yeni bir satın alma müdür yardımcısı alınacağını söyledim. Eşinin ne iş yaptığını sorduğumda yalan söyledi. Bankacı eşim dedi. Ne yazık ki ben erdemden bütün detayları öğrenmiştim. Eşi bir lisede beden öğretmeniydi.

Eşinin cv sini istediğimi bu pozisyon için değerlendirebileceğimizi söyledim. Yok o yapamaz dedi. Neden yapamasın dedim, bankacı adam. Sadece memur dedi. Dilara eşinden utanıyordu. Bundan aldığım zevki ciksten almadım desem yeridir. Öyle olsun dedim. Neden eşini sorduğumu hiç düşünmedi bile. Teşekkür ederim dedi ve gitti.

ilk paragrafta boşaldım. dilaranın da senin de...