derin galatasarayı anlatıyorum piçler

S3 Krizi (Selçuk-Sabri-Sneijder)

bu üçlünün aralarında sürekli sorunlar olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. fakat sabri ile selçuk arasında savaş kılıçları fatih terimin kovulmasından sonra resmen çekildi. soğuk savaştan sıcak savaşa geçiş başladı. çünkü terim sonrası bir iktidar savaşı çıktı, terim varken iktidar terimdir. saha içi ve dışındaki ağırlığıyla herkese biat ettirebilecek kadar sağlam kanalları olan bi adamdır terim.

sabri prandelli ile kadro dışı kaldı ve bu durumdan sürekli olarak selçuk inanı sorumlu tuttu. selçuk'un bu durumda herhangi bir etkisi olup olmadığını bilmiyorum. kimilerine göre var. ama ben asıl etkinin sabrinin galatasarayın marka değerine zarar verdiğini ve galatasaraya yakışmadığını düşünen bülent tulunun olduğunu bi kaç tanıdıktan duymuştum. sonrası malum abdürrahim geldi affetti sabriyi direk 11 oymaya başladı. ama sabri - selçuk arasındaki kaptanlık krizi sabri için hiç bitmedi. hatta abdürrahim albayrak, serhat uluerenin progrdıbına katıldığında sabrinin, devre arası kamp döneminde hamzayla konuşarak kaptanlığı geri istediğini, hamzanın bunu olumlu karşılayıp selçuk ile görüştüğünü açıkladı. selçuktan kendi isteği ile kaptanlığı sabriye vermesini istiyor. kampta selçuk olay çıkarıp konuyu abdürrahim albayraka tanışıyor. abdürrahim hamzayı bi ton fırçalıyor sen nasıl böyle bişey istersin, nasıl buna alet olursun diye. nihayetinde pazuband selçukta kalıyor fakat sabri konuyu kapatmıyor, bir süreliğine erteliyor.

sneijder ile selçuk arasında hiç bir zaman sıcak savaş yaşanmadı. bir kere sneijder buna kalkıştı fakat özellikle melonun direnişiyle karşılaştı. prandelli ile başlayan sezon başı kampında sneijder takımın kaptanı olmak istediğini açık bir dille dönemin bazı yöneticilerinden aldığı destekle dillendirdi. prandellide bu durumu önce olumlu karşıladı ama selçuk ile görüşmesi gerektiğini söyleyip süre kazandı. melo bu duruma ciddi muhalefet etti, bu takımın bir kaptanı olduğunu selçuktan kaptanlığın alınmaması gerektiğini, eğer alıncaksa da kıdem olarak sneijderden daha eski olduğu için kaptanlığın kendi hakkı olduğunu prandelliye bizzat tüm takımın içinde söyledi. prandelli baktı ki, bu durum çok çetrefilli bi hal alacak, hemen konuyu kapatıp selçukun kaptanlığını onayladı. fakat sneijderi küstürmemek için bir kaç maç selçuku kesti. (bknz. arsenal deplasmanı) selçukun oynamamasındaki tek sebep sneijderin takım kaptanı olarak sahaya çıkmak istemesidir.

ve sabrinin güç dengelerini alt üst edeceği dönem gelmeye başlar. mehmet özbek floryadadır. hamzayı bi anda gönderen yönetim mustafa denizli ile anlaşır. denizlide terim gibi kimsenin güdümünde olmaz. oyuncular üzerinde mutlak otorite ister. ilk başlarda istediği gibiydi herşey, ama devre arası bütün senaryo şaştı. çünkü sabri, mehmet özbeki öyle bir fişeklemişti ki selçuk ve arkadaşları için. selçuk gitmese bile en azından gücü erimeliydi. yabancılar içindeki selçukçu elebaşı kendi isteğiyle sezon başında ayrılmıştı. (melo) yerliler arasındaki selçukçu elebaşı olan burakın gönderilmesi gerekti. denizlinin ciddi muhalefetine karşın mehmet özbek düğmeye bastı, menajerlere yetki verildi ve burak çine pazarlandı. ulan şampiyonluğa oynayacak takımın bir forveti olur mu? hadi oldu, o da umut bulut olur mu? bir taşla iki kuş. selçukçu burakı ben gönderttiriyim umutu zaten taraftar yer diye düşündüler ve öylede oldu.

sneijderin, referansıyla gelen riekerink üzerinde mutlak otoritesi olduğu iddaa edilen hatta ilk 11i bile birlikte yaptıkları iddaa edilen dönem. asıl 11e etkiyi ligin 2. haftasından itibaren sabri dolaylı yollardan yapmaya başlamıştır. orhan atik ve ayhan akman riekerinkin yardımcıları olmuştur. biri sabrinin senelerce beraber top oynadığı ve abilik-kardeşlik biat kültürünün son neferlerinden ayhan akman. diğeri sabri kadro dışı kaldığında a2de maç eksiğini kapatması için her maç oynatan orhan atik. sürekli olarak yemekler organize edilmeye başlandı floryada. ama tesisde değil. tabiki de yenecek yemek selçuktu.

ve fener maçının haftası gelir. selçuk ve diğerleri milli takım kampındayken yemekler iyice sıklaşmaya başlar kaşıbeyazda. senaryo belli olur selçuk fener maçında oynatılmayacak. buna sneijderin ciddi desteğini göz ardı etmemek gerek. çünkü böylelikle derbiye kaptan olarak kendisi çıkacaktır. düşünülen şudur; selçuk oynatılmadığı için olay çıkarır, galibiyet olursa bak selçuksuz daha iyiyiz, mağlubiyet olursa selçuk oynatılmadığı için olay çıkardı takımın huzurunu bozdu, maça konsantre olamadık.

maç esnasında bazı şeyler zaten yaşandı. mağlubiyet alındı hikaye selçuka patlatılmak istendi. hatta derbiden bi gün sonra yapılan antremanda selçukun dinlendirildiği açıklandı. halbuki teknik heyet kararıyla kadro dışı kalmıştı selçuk. bu açıklanmadı çünkü selçuk başkanla aynı gün acil olarak görüşme yapacaktı.

selçukun kadro dışı kaldığı antreman öncesi soyunma odasında fener mağlubiyeti oyuncular arasında sabri, orhan, ayhan üçlüsü önderliğinde tartışılmaya başlandı. ve bu üçlü selçuka sallayıp durdular. takımı karıştırdığını, gruplaşma oluşturduğunu, kendi arkadaşlarını transfer ettirdiğini söyleyip baya saydı arkasından. buna başta hamit, hakan balta, yasin, muslera olmak üzere diğer futbolcular daha fazla dayanamadılar ve çok ciddi tartışmalar yaşandı soyunma odasında. bu tartışmalara levent nazifoğlu şahit oldu.

selçuk başkanla görüştü ve ilk günden itibaren sabri ve sneijder aralarında tüm yaşananları kendi penceresinden anlattı. başkan rahat ol ben seni kimseye yedirmem, bu mağlubiyetinde, sezon başından beri oynanan kötü futbolunda hesabını herkesten sorarım dedi. kardeşini arayıp selçukun kadro dışı olmadığını bugünlük dinlendirildiğini basına açıklamaları bildirdi. bir gün sonra levent nazifoğlu başkanı arayıp soyunma odasındaki tartışmalardan ve takımdaki futbolcuların yarısından fazlasının sabriye değil selçuka destek verdiğini bildirdi.

olay daha fazla dallanıp budaklanmadan başkan bursa maçı öncesi floryaya baskın yaptı. tüm takımı ve teknik kadroyu toplayıp ağzına geleni saydı. açık açık fener maçının hesabını soracağını hatta selçukun oynatılmamasınında hesabını soracağını özellikle teknik kadroya söyledi. şok oldular bu çıkış karşısında. çünkü başkan konuşmasında tüm takımın önünde kaşıbeyazda yenen yemekleri kastetti üstü kapalı şekilde. bursa olaysız, kazasız ve takımın reaksiyon gösterdiği maç oldu.

ama selçuka karşı oluşturulan cepheye asıl darbe henüz inmemişti. kasımpaşa maçında yapılmamakta diretilen değişikler, özellikle sabrinin sürekli aksamasına rağmen oyundan alınmayışı bardağı taşırdı. en zayıf halka orhan atik kovuldu ve cepheden bir kişi eksildi. şimdi floryadan ayhan ve sabri diken üstünde. bir sonraki giden ayhan olacağı aşikar. sneijderi ilgilendiren ayhan tek mi gidecek riekerinkte mi paket olacak. sabri antep maçında kesiği yedi yönetimin hocaya attığı fırça yüzünden.

özellikle yerli kadro şunu çok iyi biliyor. floryada ufak hesaplaşmalar bir sonlandırılsa takımın kadro kalitesi çok iyi durumda, bir kenetlenseler şampiyonluk zaten bizi orda bekliyor diyorlar. fakat ufak insanların ufak hesaplaşma istekleri buna engel oluyor. hani bu başlığı başlatan arkadaş demişti ya galatasarayın tek rakibi galatasaraydır diye. işte o kadar net bu.

terimin kovulmasıyla ilgilide bi çok şey var bildiğim, gs yi biraz takip eden yüzlerce, binlerce insanın zaten benden daha iyi bildiği. ama madem bildiklerimizi pekiştiriyoruz. onu da yazıcam.