deep web de sikilen hayatımı anlatıyorum

+ harbi mi ne dövmesi ?
- boşver ya çocukça bişey :D
+ ya hadi söyle merak ettim
- şey yarak

o an sinirden napıcagımı şaşırdım çıkardım malı dayadım ağzına sonra video da ki adam gelip 2 mizi bir gibti hiç unutmam ..

deniz huursu seviştiği erkeği öldürüp vidyoya ceken bir pgibopat olacak, bunu da deep web de paylaşacak. sen de milyonlarca terabaytlık dosyanın icinde gidip onu bulacan. he gülüm he.

özet: yalanına sokuyum.

-istemsizce yutkundum. başıma büyük bir bela almaya hazırlıyordu tükürük bezlerim beni.
-ona videodaki dövmeyi gösterdim hemen cebindeki orağı çıkarıp beni kancalamaya başladı orağını sokarken tıpkı kılıcını çeken bir spartalı gibiydi o gün bittiğinde beni asit kuyusuna atti zincirlikuyudan yazıyorum

deniz kasap bıçağını çıkardı ve beni kesip etimi kurban eti olarak mahalleye dağıttılar ben de beşinci boyutta salih abiyle birlikte insanları iyiliğe döndürme yolundaki kutsal görevime başladım

duşta plan mı olur amk

--- son ---

dinlediğiniz için teşekkür ederim panpalar.

sonra neyse asıl konu nedir peki dedi.

bende olaydan haberdar olmaması için işyerinde bugün yaşanan olaydan, şefin tutumundan bahsettim. nede olsa o videonun internete düşme ihtimalini biliyorduj ve benımde izleyebilecegimi düşünebilirdi.

bu kadarcık sebepden dolayı işten ayrılmana değmez bir kez daha düşün..ama sonuçda senin kararın dedi.

dururmuyum yapışdırdım cevabı "denizin buz gibi soguk sularindan gelen yannanımı gördün mü" dedim.

bu lafımdan sonra onu soyup kalçasındaki dövmeye bakabilirdim.eve dogru gittik kolasına gene ilaç attım falan yatak odasına zütürürken üstündeki kıyafetleride bir yandan çıkardım. kalçasındaki dövmeyi okadar çok merak ediyordum ki aç bir iguana gibi saldırdım.

daha sonra hadi bakalım noel amcandan hediyen hazır dön bakalım arkanı dedim. arkasını döndü ve.. taş gibi sert ve süt beyazı kalçası avuçlarımın arasında yerini aldı. hadi kaltak eğlendir beni ! dedim.

-harbi mi ne dövmesi?
-uff snane be salak.
-de hadi de nazlanma gız
-ıı şey orak
-ney yaragh mı? bende de var... bak

Doruğun yurt dışına çıktığına elbette inanmıyordum. Bunu ona gözlerim de söylüyordu. deniz ne olduysa birden lavaboya doğru koşmaya başladı. Peşinden gittim

-neden geldin peşimden ?
-merak ettimm neden buraya geldin?
-evet ben o videodaki kişiyim.

iyi ama deniz o videoyu izlemiş olduğumu nerden biliyordu

-deep web e sen nasıl girdin nerden bulaştın bu belaya?
-incisözlükte görmüştüm oradan merakım başladı. Sen adam mı öldürdün sen katilmisin?

Sonunda sormuştum. kalbimin atışları giderek hızlanıyordu.

-Evet ben katilim aynı zamanda gibici bunu okuyanı gibtiğim gibi...

- zırr... zırrrr.

uzun süre suyun altında kalıp da ciğerlerim patlamaya ramak kalmışçasına ileri atıldım. hala suyun altında gibiydim, bir türlü yüzeye çıkamıyordum. kulaç atıyordum fakat bir türlü azalmıyordu üstümdeki su. bir anda hz. musa misali tüm denizi kenara attım sanki. daha önce hiç nefes almamışcasına içime çekiyodum havayı. nerede olduğumu anlamaya çalıştım, yo burası bir deniz değildi. odamdaydım. deniz sandığım şey ise yorganımdı.

- zırrrr.

silahlı adamı aradı gözlerim, o da burada değildi. patlayan silah değil, kapıydı. evimdeydim ve kapı çalıyordu, evet. gerçek bu kadar basit olmasına rağmen algılamam uzun sürmüştü. nasıl gelmiştim buraya?

binbir güçlükle ayağa kalkarak kapıyı açtım. deniz'di bu.

- ne arıyorsun burada?
- seni almaya geldim, hadi çıkıyoruz.
- nereye, şirkete mi yine?
- ha?

zonklayan kafamı oğuşturdum.

- neler oldu, nasıl ölmedim?
- ne saçmalıyorsun aykut sen?
- müfettiş nerde?
- kötü bir rüyadan uyandırdım galiba seni?

bütün bunlar bir oyun olmalıydı muhtemelen. hafızamı silip beni tekrar buraya yerleştirmişlerdi. hırsla deniz'in gözlerine baktım, şimdi anlayacaktım gerçeği.

- dövmeni göster bana.
- ne dövmesi?

böyle olmayacaktı, deniz'i duvara dayayarak üstündeki bluzu yukarı sıyırdım. dövme yoktu?

- ne yapıyorsun aykut bırak beni!

rüyaydı her şey... son 1 ay rüyaydı. veya o yaşananlar gerçekti, şu an rüyadaydım bir filozofun dediği gibi.

- iyi misin aykut?
- iyiyim, hiç bu kadar iyi olmamıştım hem de, diyerek deniz'in dudaklarına yapıştım. yaşamımın bu kadar değerli olduğunun farkında olmam için bir kez olsun ölmem gerekiyormuş demek ki... deniz bana karşı koymuyordu, evet bu bir rüya olmalıydı. onu kucağıma alarak içeri zütürdüm, madem bu bir rüyaydı, tadını çıkarmalıydım (:

yav şu deep web gibik adresini bu kadar abartmayın mk ama her seviye atladıkça merak duygun artar giber atar insanı

şu deep webe girmiştim 1 kere ama bütün önlemleri alarak bi adam mesaj yolladı tom diye 1 adam adam bana iğrenç bişey attı

hey tom bak annen diyerek şu incide oçlerin attığı zütü taklu karının resmini attım ororspu çocuğu züt oldu sonra o bana 1 şey daha attı sonra dökdüm önüne swfleri 1 erkek 1 kavanoz ve o tak yiyen kızları atınca iyice züt oldu çok güldüm mk

sonra madafaka yazıp çıkmıştım gibik deepwebden

kardeşim bu anlattıkların doğru olabilir insanın başına ne gelirse ya yaraktan ya meraktan

deep web aslnda iş görüyor ama bizim işimizi değil FBi işini görüyor oradan Tespit ediyorlar suçluları pc başında Suçlu gibiyorlar uzak durun şu gibik şeyden yarın kapınıza polis gelir ise şaşırmayın bende 1 kere girdim 1 dahada girmedim o huur çocuklarının sistemine bi düşünün Fbi gibemezmi isterse bu sistemi giber atar gibmiyor çünkü işini görüyor

Özet: girmeyin giberler

lan varya harbi gerizekalısın niye hayatın gibiliyor lan ne var dıbına koyim ne altı üstü internetin kötü noktası deep web abartmayın lan bu kadar 5 aydır ordayım piskolojim gibilmedi benim marianas web içinde aynı şeyler söyleniyordu oradada çok önemli şeyleri görebilmek için master hacker olmak gerekiyor adeta gizlilik en üst seviyede nerdeyse. yani gibik bir firewall programı kullanarak mac adresini degiştirerek birde önemli 3 portu kapatınca al sana güvenli bir bilgisayar gir hadi marianas web e için rahatlısın

daha sonra bir adam girdi içeriye uzun boylu çok yakışıklı bir adam denizin arkadaşıymış. ismi amide
bana bir kamera uzattı ve video çekmemi istedi.ben de çaresiz çekecektim.
tam kayda başladığım anda bu herif denizi çatur çutur gibti. ağzına boşaldı.ve ardından deniz bu adamı öldürdü.
çok şaşkındım. deniz elimden kamerayı aldı. birde ne görsün kayıt tuşuna basmayı unutmuşum. sonra beni öldürdü şu an
kabristandan yazıyorum

derken adam çıkardı yannanını ve beni gibti dinlediğiniz için teşekkür ederim

deniz'le göz göze gelmemek için pencereden etrafı süzüyordum. siyah bulutlar arasında birden gök gürüldedi ve aniden yağmur bastırdı. yağmur damlaları pıtır pıtır cama çarparken düşüncelere daldım yine... zaten son günlerde yaptığım iki şey vardı, düşünmek ve hayatın akışına kapılmak.

olanları kafamda düzenlemeye başladım. bir şirket vardı. ölmek isteyen insanlara hizmet sağlıyordu. güzel, peki kanunlardan nasıl kaçabiliyordu bu şirket? kurumsallaştıkça açık vermek kolaylaşırdı oysa bu adamlar bir şirketten bahsediyordu...

ikinci husus yaşam konusunda hizmet vermek. sağlık desteği değildi muhtemelen bu. mistik şeylere inanmazdım, birilerinin ömrüne ömür katılacağına ihtimal vermiyordum, öyleyse neydi bu yaşam sağlamak?

arabanın yavaşlamasıyla düşüncelerimden uyandım. büyük bir fabrikanın önünde durmuştuk şimdi. etraftaki yazılardan anladığım kadarıyla hazır etlerin işlendiği bir yerdi burası..

merakla arabadan indim.

adam deli

dıbına koyim ota taka bayılıyosun sende.

- nereye gidiyoruz peki?
- gittiğimiz yeri de bilmiyorum.
- ya sen benle dalga mı geçiyorsun?

bunu söyledikten sonra aklıma absürd şekilde " salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk " 'daki " ya sen beni niye çağırdın " repliği geldi aklıma...

- karargah değişir sürekli, biz de bilmeyiz yerini çoğu zaman.
- ne karargahı?
- gideceğimiz yerde anlatılacak aykut sakin ol.
- bana bak beni bulaştırma pis işlerine.
- daha ne kadar bulaşabilirsin ki aykut?

haklıydı. kendim istemiştim bu durumu...

sonra kapıdan imam hayrullah kerim hoca efendi girdi ve hepimiz birbimize sarılıp namaz kıldık
işte bunlar hep şeytan şeyşi

ve uyandıgımda agzımda büyük birşey vardı

nefes alamaz hale gelmiştim baktım ki kocaman bir yarak

beni yataga baglayıp bi güzel gibmişler