Yahu yeter ama cin diye bir varlık yoktur kuranda geçmez şunu kafanıza koyun bilim kurgu bunlar sizin beyniniz neye inanmak isterse ona inanır

Dedem 15 yaşındayken kardeşini kaybediyor beyler. tüm olanlara eve gelen bir ailenin neden olduğunu öğreniliyor. 39 yaşına geldiğinde; ashıp olduğu havas ilmi ve elindeki tüm imkanlarla olayı araştırmaya başlıyor. Başına bir şey gelme ihtimaline karşın herşeyi kayıt altına alıyor. direkt olarak o dosyalardan elde ettiğim ses kayıtları ve olay örgüsünü aktarıyorum.
aileyi buluyor ve olayları araştırıyor.

ses kaydını dinleyiniz: https://vocaroo.com/i/s1fJOFRJNEUp

kadın lausayken böyle bir olay yaşıyor. ardından varlık bunu rahatsız etmeye devam ediyor.

ses kaydını dinleyiniz : https://vocaroo.com/i/s0s17ZcC07Xi

tüm bu olaylar yaşanınca kadının kendi annesi, köydeki hocayla konuşmaya gidiyor. gittiği hoca ise dedemin babası. o zamanlar yıldızname bakan, havas ilmine sahip bir metafizik uzmanı.
yazılanlara göre dedemin babası eve hazırladığı vefklerden koyuyor, kadına seanslar uyguluyor herşeyi normal haline sokuyor.

yıllar sonra ev sahipleri yine aynı evde eski mahseni kazıp, mahseni büyütüyorlar. zaten herşey bundan sonra başlıyor...

Seans biraz uzun sürünce annem eve bakmaya çıktı. Ahırı arkadan kilitleyip , dastiyi içeri aldı. Dasti ; babamın köpeğiydi. Cinsini hatırlamıyorum babam avlarında kullanırdı. Böyle bir aileden gelsekte her çocuk gibi bizde eğlenmeyi , gezmeyi koşmayı çok severdik. Bütün köyü dasti eşliğinde tavaf eder, yorulana kadar koşardık.

O zamanlar su tabancası yok , yarım metrelik serumlara su doldurur , bütün gün dastiyi kovalardık.

Fakat dasti bugun hiç havasında değildi. 6. hissi en kuvventli hayvanlardan biri olduğunu o gün bir kez daha anlamıştım...

Dedemin olayı anlatma şeklini direk kağıttan buraya geçiriyorum.

Yaz tatiliydi. Kardeşimle bahçede erik yerken annem apar topar gelip bizi ahıra zütürdü. Ne zaman bir hasta gelse kendimizi orda bulurduk. Ahır büyük bir oda gibiydi ; girişte hemen sağda 3lü kanepe yanında pilli radyo tam karşısında oyun oynarken saklanabilceğimiz büyüklükte beton yemlik vardı. Evden ufak bir kandil lambası getirmişlerdi. Tavanda salıncak asılcak yerler ve tam ortada yazılarla dolu bir sembol vardı. Babam seansı bitirene kadar orda beklerdik.

ses kaydını dinleyin: https://vocaroo.com/i/s0omSb1tkZx3

olayın içinde küçük bir kız daha var. kadının kızı. kız korkudan etkilendiği için dedemin babasına o olaydan bahsedilmiyor. dedem ise gizemli olayların ardındaki küçük kıza, kendi araştırmalarında rastlıyor.

ses kaydını dinleyin : https://vocaroo.com/i/s1TFyPOY4QPD

metafizik canlı artık kızın peşine düşüyor.

Halamın metafizik canlıların sandık içindeki sismik ögeleri ele geçirmesinden korkmuş olduğunu anlıyordum. Korku dolu gözlerle olan biteni izliyordu.

Her sözü hayır dua olan halamın ağzından beddua çıktığına şahit olmuştum. Mahsenli evdeki kızın adını mırıldanıyor, korkularını belli etmeden dizginlemeye çalışıyordu.

Babam, kanıyla mes ettiği bir avuç kadar beze, vefk hazırlayıp boyuma astı.

"Her ne olursa olsun, gözlerini açma" dedi. Beni yan odaya gönderip, kardeşimi seans odasına almışlardı. Odada ne oldu, ne bitti hiç öğrenemedim, tek duyduğum kardeşimin canı için metafizik canlılarla mühürlü bir antlaşma yapılmıştı.

Annem, Gamze 'in altını değiştirdikten sonra lokum dağıtmak için dışarı çıkıyor. Gökyüzüne baktığında gündüz vakti yıldız kaydığını görüyor. içine düştüğü kuşku dolu acı veren his, babanemin çığlıklarıyla birleşince olduğu yere yıkılıyor.

Küçük kardeşimin beşiği kanlar içinde, o an aklım duruyor.. başka hiç birşey hatırlamıyorum. kanlar yere damlıyor, yüzü tertemiz. melek gibi bembeyaz ve gülümsüyor.
Kırkını göremeden veda ediyor bize, halamın rüyasındaki gizemle.

Küçük kardeşimizin ölümünün ardından, mahsenli kızın tedavisindeki yanlışları olay örgüsünü tuttuğu defterlerinden tekrardan araştırılıyor.

Kıza ulaşılıyor...

Kız evlendikten sonrada mahsenin başına açtığı sismik etkiden kurtulamıyor. 17 yaşındayken şifa bulduğu eve geri geliyor.

Evde bu sefer dedem var tabi. Aradan epeyce zaman geçmiş kadın evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş. Dedemse 39 yaşında. bu olayları araştırmaya bu ses kaydıyla başlıyor aslında.

Bense anlaşılabilmesi için herşeyi bu şekilde anlattım. Aysun\'un ailesi ilk sene o mahsene zeytin yapamıyor olsada takibindeki yıllarda zeytin tarlaları değerleniyor, yaptıkları zeytin değerleniyor.

ses kaydını dinleyiniz: https://vocaroo.com/i/s1GgmwPqQZqw

Hasta, hala rahatsız edilince; dedem daha derinlere inip, ailelerinde sismik olayların yaşanıp yaşamadığını soruyor. kadın biraz düşündükten sonra eşinin doğumundaki gizemli olayı dedeme anlatıyor...

Uzunca bir süre geçmişti. Radyonun pili bitmiş, göz göze geldiğim kardeşim bana en cazip olgu olarak geliyordu. Gün boyu yaptığımız bir çok eylem, bir çok zaman öldürme yöntemimiz vardı. Su dolu serumu kaptığım gibi Fatih 'e saldırmaya başladım. küçük olduğu içinde hayvan yemliğine saklanmasına izin verdim. Bense korumasız kalmıştım, aile genlerim, yüksek yıldızımın verdiği içgüdüsel davranışımla tüm gücümle kardeşime saldırdım. Onu yemliğe yatırdım. Serumdaki bütün suyu üzerine boşalttım.

Bronşiti vardı, benimse bitmek bilmeyen shırsım. Az birşey terlese öksüren kardeşimin nerdeyse ölümüne sebeb oluyordum.

Bu hırsın ardındaki gizemse, saatler sonra ortaya çıkıyordu.

mahsen kazıldıktan bir kaç gün sonra evin kızının başına yine bir olay geliyor. yazılan vefkte kızın adı olmadığı için küçük aysun apaçık bir hedef oluyor.

ses kaydını dinleyiniz: https://vocaroo.com/i/s1p4q9p5OYEB

kız sabah annesine olanları anlatıyor. etrafa sorup soruşturuyorlar evliyanın abdest aldığını korkulcak birşey olmadığını düşünüyorlar. hayatla ödenen bir yanılgıya uğruyorlar. dedeme göre, kardeşinin ölmesinin sebebi bu olayın ailesine iletilmemesi olarak notlar arasına geçiyor.

Ahırda babamın işlerinde kullandığı bir sürü vefk , asa tarzı kavak ağacından yapılmış parçalar, ilim kitapları , kara kaplı olay örgülerini kaydettiği defterler her yerde değişik eşyalar vardı. bunları ise ahır için tüm metafizik canlıların hışmından koruyordu. içeri girmelerini engellemek için tavana büyük bir vefk safran mürekkebi ile çiziilmiş odayı korunaklı hale getirmişti.

Aynı zamanda ben ve kardeşimi ters birşey olursa güvende olmamız için orda tutuyordu.O gün, fatihin hastalığı yüzünden annem ve babanemde aynı odada bizimle bekliyordu. Dakikalar sonra babam kapıyı açıp içerdeki sandıktan büyük bir kitap çıkardı. Babanemi yanında alarak endişe dolu gözlerle anneme baktı. Birazdan gelebilirim diyerek ahırdan çıktı.

Çok zaman geçmeden annemide yanlarına aldılar. ilk defa babamı bir hasta için bu kadar çok endişelenmiş ve korkmuş halde görüyordum.

Geçen o sürede, fatih ayaklanıp ahırdan çıkmış, eansın uygulandığı korunaksız odaya girmişti. Tüm zayıflığından faydalanan metafizik canlılar kardeşimi etkisi altına almıştı.

Tek suçlusu ben gibi gözüksemde , olayların olgu olmasına neden olan sismik canlının sadece planlarından bir parçası üzerimde uyguladığını günler sonra anlamıştık.

-- Beyler dedemin notları arasında ufak bir kağıt parçasında yazan eki hemen iletiyorum

"babası zamanında aldığı yüklü parayla , hayır işlemek için köyün girişine üç ağızlı çeşme yaptırmış"

olayların devamında bahsi geçen çeşmenin, aile muhiti olduğu bilene.

Babam, ağacın köklerinin bulunduğu toprağa misk ile hazırlanmış safran mürekkebinden döktü. Allah şahidim olsun ki, oluşan kokuya eşdeğer bir vakaya bu yaşıma kadar rastlamadım.

Bir çuval dolusu toprağı, kazma kürekle yan tarlaya taşıdıktan sonra, ağacı kesip, yarım metre kadar daha derine indiğimizde üçük bir kasa dolusu altın ve süslenmiş mücevherden oluşan ufak bir ganimetle karşılaştık.

Babam ailemizi ahır a toplayıp, halamdan gömüyü sahiplenen metafizik kavmi öğrenmesi için "yıldızname" ilminden yararlanmasını istedi.

dedemin notlarından devam ediyorum

O günün akşdıbına halam bize gelmişti. Babamla konuşmak istediğini, ağlayarak dün gece gördüğü rüyayı anlatıyordu.

Rüyasında "köyün girişindeki çeşmeyi altın sarısı su akarken görmüş. 3 ağızdanda avuç dolusu su akarken birdenbire ikinci ağızdaki su azalıp, diğer ağızdan ise kan akmaya başlamış. kan damlaya damlaya kuruduğu zaman uyanmış.

Bir anda ev sessizliğe gömülmüştü. Babanem kardeşimin alnından öperek bahçeye çıkmıştı. Annemse benimle göz göze gelmekten kaçıyordu.

O rüyanın getirisini idrak edebilmek için tam 4 sene daha büyümem gerekmişti.

Annem bizi eylemesi için radyoyu açmak istediği sırada, kandil lambasıda sönmüştü. Epeyce bir süre ahırda beklediğmizi hatırlıyorum.

Halam ve babam diğer köşede hazırlıklar yapıyorlardı. Annem gözlerimin içine baktı, "cesur ol oğlum" diyerek alnımdan öptü. Diğer elini Fatih'in omzuna yaslayarak,

"Babanıza güvenin. O , bu ahır ı yapmamış olsaydı, şuan hepimiz ölmüştük" dedi.

Hayatımızın en kara günüydü. Hiç birinizin hayal dahi edemiyeceği korkuyla ben ve küçük kardeşim o yaşlarda yüzleşmiştik.

Oturduğum yerden bahçeye bakıyordum. Babam hızlıca ahıra girip, büyükçe bir sandıkla çıktı. Babanem "yapma oğul" diyerek babamın ellerine sarıldı. Lakin, kararından vazgeçiremedi.

Babam çoktan sandığı odanın ortasına koymuştu. Halam, babanem ve annemin tüm uğraşlarına rağmen babam sandığı açtı , içinden çıkardığı hallice yanık olan kitabı tutarak

"Ben yaşadığım sürece hiç biriniz ailemden birine zarar veremiyceksiniz" dedi.

Halam korku dolu gözlerle babamın sırtına elini yaslayıp "abi yapma" dediysede ne fayda..

bense, ilk defa ailemin bir uygulama için zıt düştüklerini görüyordum.

Fatih sürekli kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Fırsatını buldukça incir ağacına kaçıp duruyordu. Zorla eve getirdiğimizde de sezi soluğu çıkmıyordu. Varsa yoksa orası.

Babamla konuşurken, ordayken çok mutlu olduğunu; evin lanetli olduğunu söylemeye başlamıştı. Artık her ama her sabah onu orda bulmaya başlamıştık. Babam, izin verelim gitsin diyordu. Bense ne zaman gel oynayalım diye yanına gitsem beni kovuyordu.

Babam bir haftalık gözlemlerinin ardından ağaçı kesmeye karar verdi.

Ali Osman şayet dünyaya gelmeseydi, vefk ile korunmayan Aysun mahsenli evde, o gece kapıdan bir duayla çevirdiği metafizik canlı tarafından öldürülecekti.

Bir sadakanın sismik olayları başlatması ardından, ailemize kadar sıçrayan metafizik olguların , günahsız kardeşimizin ölümüyle sonuçlanması; her ne kadar üzücü gibi görünsede;

günahsız, masum bir çocuğun cennetle müjdelenmesi kadar temiz bir şey olamaz. Dedemin son cümlesiyle bu vakayı bitiriyorum;

Bir sismik dengenin yerinden oynamasıyla, adeta terazinin her iki tarafına birer kilo ekleyerek dengede tutmaya çalışan esnaflar gibi, metafizik canlılarla uğraş veren ailemiz, umarım yardımlarının bedelini alır. (:

bunu okusam doktur olurdum. okumayın!!!

Ek not olarak düşülmüş bilgiyi aktarıyorum
"dedemin babanesi, her gece uyumadan, bahçedeki incir ağacının altına bi maştarba su ve takunya bırakırmış. Sabah kalktığında su bitmiş , takunyalar ise ıslak olurmuş. Söylentiye göre, bahçedeki ilmi zat abdest alırmış"

Direkt olarak olay örgüsüne dönüyorum

Ertesi sabah babanem maştarba ve takunyaları almak için ağaç altına indiğinde fatihi orda uyurken bulmuş. Takunyalar kullanılmamış su ise kan içindeymiş. Fatihi uyandırıp eve getirdiğinde biz ise hala uyuyorduk. Fatih 'in ne zaman evden çıktığını, ne kadar orda yattığını bilen yok.