/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +3
    Sanırım sigarasını yakmaya çalışıyordu ama ya gazı bitmişti ya da ellerinin titremesini bile kontrol edemez hale gelmişti ayyaş bin yakamıyordu bir türlü sigarayı. Yaklaştım hani yüzüne dahi bakmıyorum sigarasıyla uğraşıyor bu hala. Cebimde çakmağımı çıkarıp elemana uzattım.
    -Buyrun.
    Yüzünü çevirdi lan elim ayağım titredi. Zeynep, Zeynepti lan bu. O da şaşırmıştı. Sigara dudaklarının arasından ha düştü ha düşecek. Üstüne bir ton alkol. Kalakalmıştı öylece. Ne diyeceğini bilmiyordu.
    ···
  2. 177.
    +3
    Ne yapmam gerekiyordu. Ne söyleyecektim. Onu seneler önce makus kaderiyle baş başa bırakmıştım. Ne diyebilirdim ki beyler. Hayatımın aşkı karşımdaydı ama bir şey diyemiyordum. Yine o tebessümünü yapmıştı. Ben kendimi zor tutuyordum lan sarılmamak için. içim titriyordu bir yandan da.

    Beyler bilirsiniz belki sırtınız buz gibi olur eliniz ayağınıza dolanır, içinize tam göğsünüzün üzerine biri oturur konuşamazsınız bu tip durumlarda belki başına geleniniz vardır işte o an ki duygularım aynen öyleydi.
    Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Ama Allah razı olsun o beni bu iğrenç andan çıkarmıştı. Söze başladı.
    Kaşlarını çattı emin olmak istiyordu sanırım. Yay gibi kaşlarından birini kaldırıp.
    -Ahtapot sen misin? Dilim tutuldu bir süre sadece bakakaldım. Halimde ki esrarı ve ifadesizliği anlamış olmalıydı sanırım hemen kenara kaydı.
    -Otursana.
    ···
  3. 178.
    +5
    Yüzümde ki ifadesizlik ve dilimde ki mühür bir türlü çözülmüyordu. Sadece onu izliyordum ne tuhaf bir karşılaşmaydı lan seneler sonra aynı durumda farklı bir şehirde sabahın köründe kargalarla beraber aynı duygulara mahzar oluyorsunuz beyler. O saflık o güzellik hala aynıydı. Gözleri ah o gözleri baktıkça bakasım geliyordu. O an hiç bitmesin istedim. ince koyu kırmızı dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı.
    -Ahtapot dedi. Elini gözümün önünde savurdu. Dalmışım lan deniz gibi pürüzsüz tenine bakarken dalmışım olum hala düşünüyorum da tekrar ağlayacak gibi oluyorum lan.
    Öyle her gün sevgili değiştiren cinsten adamlardan olamadım ben. Bir kişiyi kalbimi çalan kişiyi bekledim lan hep. Sadece birini Zeynep’i onu da kirletmişlerdi be. Ah lan namussuz dünya dedim içimden.
    Elini savurmasıyla kendime geldim. Biraz önce üşüyen bedenim yanıyordu beyler terlemiştim bile. Hem de gözle görülür derece terlemiştim.
    -Zeynep bu sen misin?
    -Garip değil mi?
    -Sadece garip mi diyorsun buna bu imkansızın gerçekleşmiş hali?
    -imkansızlara inanmamak gerek o zaman.
    ···
  4. 179.
    +5
    -imkansıza değil şu ana inanalım sadece Zeynep.
    -inanalım o zaman.
    Her ağzını açtığından alkol kokusu yayılıyordu etrafa dehşet bir koku. Ne kadar içtiyse artık.
    -Ne kadar içtin
    -Haddimden fazla diyelim. Dedi hınzır hınızr ardından yine çaktı tebessümü. Vay anasına kız benim sözlerimi bana karşı kullanıyordu.
    -Vay sözler geri dönüyor ha. Dedim
    -Sadece sözler mi baksana tarih bile tekerrür ediyordu.
    -Karakterler değişmiş sanki
    -Karakterler değil hayatlar değişti.
    -Nasıl yani
    -Bittik yani Ahtapot bitti.
    Ayağa kalkmaya çalıştı. Ama yürüyemeyeceğini bildiğim için hemen kalktım. Biliyordum hemen düşmeye yattı. Tuttum.
    ···
  5. 180.
    +2
    Beyler şukuları görelim 1. entry şukulayın rez alın akşam buradayım ilgi olmazsa bilmiyorum
    ···
  6. 181.
    +1
    la bin okuyoruz işte
    ···
  7. 182.
    +1
    Kaç kere şukulayacaz aq elimizden bu kadar geliyor. Sen de naz yapma da devam et.
    ···
  8. 183.
    +1
    Aynen aga bak burnuma pis pis trend kokusu geliyo keşfedildikten sonra sen alıp gidersibin
    ···
  9. 184.
    +1
    Rezerved hadi basla artik
    ···
  10. 185.
    +1
    Bekliyoruz rez
    ···
  11. 186.
    +4
    -Beni evime bıraakır mısın? Ahtapot
    -Bırakırım evin nerede

    Hafif hareketlerle sokağı işaret etti ve devam etmemi söyledi. Onun tenine temas etmek beni yıllar öncesine tekrar zütürmüştü. O kadar huzur bulduğum başka bir an daha yoktu. Hayatım lanet bir Türk dizisi gibi rutindi. Bu kız bu kız beni etkiliyordu ama nasıl beni bağlıyordu, düğümlüyordu kendine.

    Saatler ilerliyor, güneş yavaş yavaş semada kırılıp tüm şehri aydınlatıyordu. Soğuk, ayaz ve bozkır Eskişehir'in kısaca tanımı buydu. Etrafta okullarına doğru yürüyen çiftler ve tabiki bir sarhoşla amansız bir deli.

    Hastalık gibiydi bu kıza duyduklarım, sanki beni ona bağımlı eden bir şey vardı. Kollarımda yarı baygın bir şekilde evini tarif ediyor, gözlerinin altında biriken siyahlıkla ara sıra bana bakıyordu.

    Suratında anlamsız bir ifade, bir kin bir öfke vardı sanki. Bana mı sinirliydi acaba yoksa zamanın ta kendisine mi?

    Son gördüğüme göre biraz kilo almış yüzü çökmüş ve o güzelim saçları biraz yıpranmıştı. Önceden yüzüne her baktığımda içimdeki negatif enerjiyi söküp atan bu kız artık kalbimi olumsuzluklarla dolduruyor. Onu her gördüğümde dünyayla bağlantısını koparan aklım artık soru işaretleriyle kaplanıyordu.

    Ne vardı ne olmuştu ya da ne olmak üzereydi.

    1 Saat kadar yürüdükten sonra evini zar zor bulmuştuk saat 6 buçuk civarıydı. Alkolün etkisiyle bir süre 2 cadde de sürekli dolandığımızı hatırlıyordum. Ama o kollarımda olduğu sürece buna en ufak bir itirazım yoktu.

    Bir apartmanın önünde durduk. Cebinden bir anahtarlık çıkardı ve apartman girişini açtı ve merdivenlere doğru yol aldı.

    Gitmek için arkamı döndüğümde.

    -Gir içeri?! dedi. Sesinde öfke ve birazda belirsizlik vardı.

    içeri adımlarımı attım.

    3 Kata çıktık kapıyı açtı. içeri girdik. Seneler önce girdiğim evin biraz daha değişiğiydi ama ana hatlar aynıydı 2+1 lüx sayılabilir bir ev. Sıcak ve huzurluydu. Sallana sallana kapıyı kapattı salona geçti bir koltuğa uzanıp bana da bir köşe yatmamı söyledi uyandığımızda konuşuruz dedi. Ağzını gevrete gevrete.

    Karşısındaki koltuğa uzandım. Onu uyurken birkaç dakika izledikten sonra uyuyakalmışım.
    ···
  12. 187.
    +1
    Beyler ikinci bölüm bir önceki entry de bitti 3. bölüme geçtim buralar biraz yavaş ilerleyecek...
    şimdiden söyleyeyim.
    ···
  13. 188.
    +2
    Öğleden ssonraydı sanırım güneş pencereen girip yüzümü yakıyordu. Zeynep'in hunharca öğürme sesiyle uyandım. Sanırım geçen gece içtiği alkolü şimdi çıkarıyordu. Yanına gitmek yerine yattığım yerde neler olacak onu düşünüyorudum.

    Neden yıllar sonra tekrar karşılaşmıştık bu bir tesadüf müydü yoksa bir işaretmiydi.

    Neydik? Ne Olduk?

    Hiçbir şeyi hatırlamak istemiyor geçmişi hemen burada arkamda bırakmak istiyordum.

    Mete, Teo hepsi bir anda silinip gitmişti bu kızın yanında.
    ···
  14. 189.
    +2
    -Ahtapot Ahtapot
    -Efendim

    Cılız ve tinsinen bir ses duydum ardından
    -Kahvaltı hazır.

    Toparlandım üstüme birşeyler alıp yanına gittim üzerinde ince bir pijama vardı. Saçlar incin makyajı hafiften bozulmuştu ama bu haliyle de çok çekiciydi

    Hah Zeynep ne güzel şeydin sen ya

    Halada öylesin bu aşk değildi beyler bu bambaşka birşeydi. Maddeyi geçmişti artık duygularım manaya yükselmiştim tasavvufum bu kızı sevmekti.
    ···
  15. 190.
    +3
    Hafif ve yüzünü ekşilterek mutfağı işaret etti bana sanki biraz çekimsedi ama bunden bir anlam çıkarmadım. Hafif ve yalpalayan adımlarla...

    Tam köşeyi döndüm mutfağa girdim sandalyemi çekeceğim karşımda bir çocuk 2-3 yaşlardında kumral saçlı renkli gözlü bir kız çocuğu o ana fark ettim durumu.

    Zeynep, Zeynep'im çocuğa kıyamamış aldırmamış. Doğurmuştu.

    Ah be içim cız etti o çocuğu görünce, ayrılmamızın sebebiydi bu kız babası olacak huur çocuğuydu onu sevememiin sebebi ne kadar sürecekti bu içimdeki uğursuzluk, nefret, kin, çaresizlik
    Çaresizlik...
    ···
  16. 191.
    +2
    Ardından Zeynep geldi arkamdan otursana dedi bana düşmüş biz yüzle ama suratıma bakamıyordu, utanıyordu sanırım ama onun utanması gerekmiyordu.

    Ben Oturdum oturmasında sofraya iştahım kaçmıştı, bırak yemeği neredeyse midemi dolduran mide öz suyunu bile çıkarmak üzereydim...

    Kalbim sıkışmıştı, çaresizlik her hücremi zabdetmişti. Biraz daha dursaydım kafayı yiyecektim. Hemen kalktım ayağa fırladım lavaboya. Kapıyı kilitleyim ağladım ama ne ağlamak, hıçkıra hıçkıra, salya sümük beyler.

    Bu nasıl bir duygudur bilmiyorum tarif edemiyorum.

    Sevgi, korku, endişe, suçluluk duygusu, dehşey ne kadar huur çocuğu duygu varsa kalbimi esir almıştı.

    Ağladım aynaya baka baka ağladım.

    Zeynep geldi kapının önüne Oda ağlıyor belli

    Arada hıçkırarak.
    -Ahtapot senin bir suçun yok
    -Var dıbına goyim var işte
    -Seni o sahilde bırakmayacaktım, sahip çıkacaktım
    -Nasıl yapabilirdin bunu Ahtapot olmayız olamayız biz beraber
    -Olurduk, oluruz
    ···
  17. 192.
    +3
    Kilidi açtım, kapının hemen ardındaydı zaten çıkar çıkmaz kucakladım. Sıktım sıktım oda beni, hayatımda bu kadar iyi hiçir zaman hissetmemiştim.

    -Bırakmayacağım seni asla bırakmayağım
    -Bırakma beni
    -Söz veriyorum bırakmayacağım seni artık

    Hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk...
    Sanki senelerin hüznü bir andan akıp gitmişti gözlerimden.
    Yılların intikdıbını alırcasına ağlıyorduk.
    ···
  18. 193.
    +2
    O küçük çocuk geldi bir anda yanımıza sevimli ve zorlanarak yürüyerek.
    Zeynep daha sonra herşeyi anlattı bana

    Vicdanı el vermemiş kürtaja onun yerine doğurmaya karar vermiş, Eskişehir'e kuzeninin yanına gelip herşeyi anlatmış haftada 3 gün bir barda şarkı söyleyerek hayatını kazanmaya başlamış doğum yaklaşınca da işi bırakıp iyice kuzene yerleşmiş.

    Çocuk doğmuş ardından da kuzeni Kayserili bir gençle evlenince ev ona kalmış, Şimdi Gündüzleri çocuğu bakıcıya bırakıp bir kursta gençlere entürüman dersi veriyor haftada birkaç gün şarkı söylüyormuş.

    O anlattıkça ben ağladım.
    Ama benim hayatımla ilgili hiçbir şey bilmiyordu.
    ···
  19. 194.
    +3
    Zaten istese de şu an için hiçbir şey anlatamazdım, ah o güzelliği yok mu beni böyle kilitleyen o güzelliği.

    Çocuğun ismi Sabah'mış. Sabaha karşı sancılı bir doğumun izi olduğu için. Fazla gürültücü ve yaramaz bir çocuk olmamış tek kaldığı 2 buçuk senelik hayatında Zeynep'i çok üzmemiş.

    Onunla hayata tutunduğunu anlattı ZZeynep bir de benimde yanında olmamı dilediğini.
    Dualarının kabul olduğunu söyledi.

    Bir süre sonra gülmeye başlamıştık artık. Sabah benim kucağımda Zeynep kolumun altındaydı.
    ···
  20. 195.
    +3
    -Zeynep
    -Efendim.
    -Zeynep benim gitmem gerek. Saat 12 ye gelmişti. içimi anlamız bir umut ve heyecan sarmıştı kendimi aşık bir liseli gibi hissediyordum
    -Nereye kal hep yanımda kal. Kucağında Sabahı tutuyor bir yandan da saçlarını tutturmaya çalışıyordu.
    -Ama
    -Biraz daha kal ne olur bira daha kal bir şarkılık da olsa kal
    -Geri geleceğim ama önce yapmam gereken bir şey var.
    -Ne Ne yapman gerekiyor
    -Bu seni hatta beni bile açan bir şey Zeynep
    -Olsun bende yardım edeyim sana
    -Olmaz yapamazsın zaten.
    -Tamam ama bir şarkılık kal...

    Olur dememi beklemeden kucağından Sabah'ı indirdi. Ve Telefonundan bir melodi açtı. Göğsüme sarılıp yattı ve şarkıyı kendi söylemeye başladı

    https://www.youtube.com/watch?v=-8AgevPwEzE

    Hayatımın en güzel günü yaşıyor olabilirdim. Bu sıcaklık bu duygu sanki insanın insan olduğunu anlatıyordu.
    Daha düne kadar hiç bir duyguyu hissetmeyen ben artık kalbimin farkına tekrardan farketmiştim. Allah'ım bu nasıl birşeydi kalkamıyordum. Sesi tutuyor kolları beni buraya bağlıyordu sanki. Öpsem doyabilirmiydim acaba bir kereyle?
    ···