/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +3
    akıttım zehrimi üstün başın toprak, tanrı.
    gecenin hırsız vaktinde uyanmıştım yanımda sen, benden suç istedin ben senden af diledim. yalnızlığın da kuşkusuz güzel taraflarına dokunduk aynı yorgan altında. saatlerin bitmeyen tiktakları dakikaların hızlı kovalamalarından kaçıyordu..
    hani demiştin ya "keşke içine koysalar beni" diye o zaman anladım tanrının hatasını: tek bedende iki ruh bir kadın bir erkek, iki yalnız çocuk gözleri kocaman elleri yara bere..
    yaralandık, kirlendik, kirlettik, pişman olduk, mutlu olduk, yalnızlığın doyumsuzluğuna seninle beraber dokunduk..
    tadıma baktım parmakların ağzımda. ben ifadesiz zorlamalardan kaçtım sen ruhumu boğdun sularında tanrının.
    ve ayrılık vakti geldiğinde sonrasını düşünmediğim koyboluşlarda dokundu sesim kulaklarına..
    şimdi sen yoksun ya
    artık bende biraz daha fazlasın..
    yok olman dileğiyle..

    cism-i can'dan suların ötesine..
    ···
  1. 2.
    +1
    Dostum sen mi yazdın bunu?
    ···
    1. 1.
      0
      evet bro
      ···
    2. 2.
      +1
      Çok güzel lan tebrik ederim
      ···
  2. 3.
    0
    keşke diyorum. olmasaydın diyorum. yalnızlığımda elime su dökmeseydin.
    ne biliyim belki hiç tanımasaydım seni daha mutlu olmazdım ama
    ama ayrılık zor iş..
    sana içimdekileri elbette anlatamam açık seçik. mecazlarımı kullanırım bunun yerine sende anlarsın beni nasıl olsa..
    hangi şarkıda geçiyordu "içinde gözyaşı vardı küçücük bir adamla". neden hep aynı ayrılıklar?
    düşündükçe dibine batıyorum, düşündükçe senden uzaklaşıyorum ruhuna dokunuyorum. seni düşünmek beni sana dokunduruyor sana dokunmak beni ellerinle tanıştırıyor yeniden.
    seni düşünmek beni sana yazdırıyor..
    diyorum bazen hiç bitmese bu yüzden kendimden tiksiniyorum..
    bazen pişman olmak istiyorum, bazen ölüyorum bazen yaşıyorum..
    bazen yanında çoğu zaman kendimleyim.
    ben bile kendimi bu kadar çekemezken senin bana yüreğini teslim etmen beni çıkmazlarda sürüklüyor.
    ölüyorum diyorum yaşıyorum
    tam yaşarken ölümü düşünüyorum..
    ···
  3. 4.
    0
    havuzdaki aptal balık gibi seni unutup unutup tekrar bulmak istemiyorum..
    belki bu hoşuma gidiyor ama bu sefer olması diyorum. ne hayal olsun ne gerçek..
    umutsuzca sevebilmek, sonunu görmek beni sana yaklaştıran buydu..
    mesela çok yakıştı ellerin ellerime, çok uzaklaşmadı mı şimdi onlar birbirine..

    tekrar et.
    tekrarı yok..
    elimi tut, dokunma bana...
    ıslat dudaklarını bırak kaysın ruhumda..

    uzun cümleler kurmaya nefesim yetmiyor artık seni betimlerken..
    göçebe yaşıyorsun göğsümde, nefesimle zehirliyorum seni. sen ölünce içimde, sıra bana gelicek biliyorum. yavaş yavaş bende ölücem, sebebine kanser diyecekler. bu yağmurlar neden oldu herşeye, diyecekler, seni kimseler bilemeyecek. nasıl bir tedavi seni çıkartır içimden? nasıl bi söz seni terkettirir benden..
    duymak istediğin şeylere dilim varmıyor bi türlü..
    kabul ediyorum yenildim.. yenilmeden önce yenilendim, daha yeni buluyorum eskilerimi..

    eskicileri severmiş
    çok şarkı bilirmiş
    çok düşünür çok susarmış
    teni deniz kokarmış
    utanırmış hep utanırmış..
    ···
  4. 5.
    +1
    iyi gelmişliğin bir aylık intihar bilançosu..

    tam bir ay yani otuz gün. otuz gece otuz sabah. zayıflıklarımızı ruh eşi sandık ve sandıktan çıkardık bir bir aşk çeyizlerimizi:

    -bak bu yara ilk aşkın hatırası..

    -tam şuramda hissettin mi, buda benim ilk acım..

    çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü sen içten içe utandın ben iyiden iyiye çocuklaştım. basit bir tadilattı ruhumuza bir morfin, bir ağrı kesici. eros kaçak çalıştırıldı gece resepsiyonda..
    her gün yeniden başladık, her gece yeniden bitirdik. içimizden ne geldiyse söyledik ne istediysek yaptık. saftık. onca rezilliğin içinde biz saftık. yanlış zamanın asi çocuklarıyız sen ve ben. bir daha hiç birleşemeyecek ama birbirinden hiç ayrılamayacak olan.
    zor olanı yaptık yanlış olanı bulduk. doğrunun zor olmadığını öğrendim korkuyla elinden tuttuğumda
    ben seni uykulu gözlerle gülüşünü bekledim tren yolunda, sen beni uykusuz gözlerle tuttun yanında..
    ne ekgib kaldı ne her şey tamamlandı.
    kendimi gözlerinin aynasında görmedim hiç insan baksa aynaya ruhunu görür mü? bak gördün mü yine şizofreniye bağladım..
    reddedilen evlat kadar yalnız kalıcaz artık.
    ressam ölür tablo yarım kalır
    şair ölür şiir yarım kalır
    kimse ölmeden yarım kalanların hesabını kime vericez. para üstü olarak daha kaç günah işleyecez.

    hem hoşgeldin hem hoşçakal
    hem git artık hem yanımda kal..
    ···
  5. 6.
    -1
    çişmican diye isim mi olur amk
    ···
  6. 7.
    0
    huzursuz gecenin ilerleyen sularıydı, her yanım ıslak, kaldırımlar sokak ışıklarının aydınlatamadığı kadar renksizdi. ben gölgedeki orta oyuncuydum sen beyaz perdesi gökyüzünün. yıllarımı verememiştim sana oysa. yıllarımı bir aya sığdırmış içine yok oluşumu katmıştım. günlerin getirdiği huzursuzluk saatlerin sensizliğinde birleşiyordu. nerden tutsam elimde kalan öksüzlüğümle buluşturdum gözlerimi, nerden baksam sen güzeldin. nereye koysam adını ismime sıfat oluverirdi anlamsızca.
    elimi verdim ellerine, sen bana kendini veremeyecek kadar düşünceliydin. ölümün soğuk çekmecesi gibiydi, hava yağmurlu, bulutlar ıslak, güneş bi hayli kurutuyordu dilimdeki adını. ıslığımla çağıramadım seni duyamadın bendeki seslenişi durduramadım sana seslenişimi.
    bir zafer bayramıydı yanilgiyle başladığım eylül.bu gece ellerime sensizliği tanıştırdım. gözyaşlarını saklarcasına ceplerimde duruyorlardı. konuşamadığım şeyleri yazıyordu parmaklarım.. bıraksam ellerimi ellerine kaçacak kadar senindi..
    özlem kapıya dayanmış bir kadın, hava karanlık. birazdan yağmur kapıyı çalacak kadar yakın sabaha..
    bu gece öğretti bana bi yazar, kadınlar yazılarının noktalama işaretleri kadar önemsiz olduğunu. peki ya bu noktalar onları koymadan bitmiyordu hiç bir hikayesi kitapların...
    tek nokta bitirir
    iki nokta devam eder
    üç nokta sonsuza gider...
    hangi noktalama işareti keşkelerin yerine geçer
    hangisi baştan başlatır hikayeyi
    hangi birini kullansam unutturur boynunun inceliğini.
    ···
  7. 8.
    0
    "Yağmur haksızın üzerine yağdığı gibi haklının üzerine de yağar."
    Watchmen filminden bir replik..

    yağmur hak edenin üzerine yağdığı gibi hak etmeyenin üzerine de yağar.
    böyle daha bi anlamlı oldu sanki..
    yağmur için önemli mi bu?
    yağmur için yağmak önemlidir, benim için bulut..
    gözlerim bulutu görmeseydi yağmuru beklemezdim..
    ···
  8. 9.
    0
    eceli bekler gibi bekledim her sabahı. gözlerim hedefte, aklım sana kilitlenmiş güdümlü bir füze. menzilin ötesinden gelen düşman bir kadın yaklaşıyordu merkez üssüme. ben onu gözlerimi kırpmadan bekledim yatakta sırtüstü. o yavaşça yaklaştı küçük bedeni ölüme daima hazır bir düşman muhbiri benliğimde.. bu gece ellerimi ince boynuyla tanıştırdım bu kez kanına girmeye en yakın andaydım. ellerimizde dumanlı tütsüler, dudaklarımızda tuzlu ter, aklımda allahın yok oluşuna muadil sonsuzluğa varan izdüşümler..
    bütün otel odaları ibadethane, bütün çarşaflar seccede o gece. filmlerden öğrendiğimiz aşk sureleri -replikler- dudaklarımız tesbih oldu gözlerimiz peygamber..
    inceden sızlayan surat ifaden beni acıya seni tanrıya yaklaştırdı vesilesi kahraman asker sebebi yaratıcı..
    bu günahların affı bir ritüel..
    bu aklımdaki inanç kadar beter..
    ···
  9. 10.
    0
    ne ben balta girmemiş ormandım ne de sen muson yağmurları.. sen ahmak ıslatan yağmurdun bende ıslanan ahmak...
    ···
  10. 11.
    0
    sesinin her dokunuşu beni çıkmaza biraz daha yaklaştırıyor. üzülüyorum, korkuyorum, seninleyken dibe biraz daha batıyorum.
    kurtuluş: sensizlik, yalnızlık
    zafer: cesaret, daha fazla yalnızlık
    ···
  11. 12.
    0
    ben vatan hainiyim
    kuzey ülkelerine aşık oldum hep
    yağmurlu, kasvetli ve gizemli..

    mızıka çalan kızların sokaklarında vuruldum ben,
    birazdan at arabası geçer ve sessizlik bozulur,
    söylediğimiz şarkıları çiğner geçer nal sesleri..

    şimdi saçlarıma değiyor bulutlar,
    sırılsıklam ediyordu henüz daha yeni..
    ···
  12. 13.
    0
    acının eşiğinde eş bekler bulut,son zerrenin ağırlığı sel olur toprağı boğar.
    çamurdan bir insan yaratır insan aşk bahanesiyle, içi kurur, aşk taş eder adamı ve ben kurak toprak gibi yağmura buluta suya geçen bahara hasret..
    ···
  13. 14.
    0
    yenik bir zafer sevinciyle karşıladı beni elinde bir kitap, dudakları ben öpmeyeli bi hayli kurumuş. kendimi durdurmanın zorluğu var titrek ellerimde. huzuru, huzurunda bulan bir çocuğun kara gözleri gibi suçlu. kelimelerin göz süzüşüyle sevdim seni..
    beni önce ruhun sonra ellerin çıkardı baştan, baştan sona yarım kalmamış gibi, baştan sona hiç birşey tamamlanmamış gibi..
    ne cennet ne cehennem bu arafın kendisi, bu kaf dağının ankası..
    bu korkak çocuğun annesine kaçışı..
    ···
  14. 15.
    0
    "o her şeyin mutlaka bir iz bırakacağına inanıyordu, izsiz şey olamazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde. güvercin, tahta merdivenleri hiç çıkmamış, kümesin önünde yem tasını unutmamış, güneşli günlerde kağnı tekerleğine sırtını verip dantel işlememiş, pencere cdıbına burnunu gömüp of çekmemiş ya da altın sarısı saçlarını sarkıtarak eğilip sokağa bakmamış gibi, ardındaki her şeyi silerek kaybolamazdı. buralarda bir yerde izler olmalıydı, en azından onu iten ya da çekip zütüren her neyse onun izleri... farklı ekgibliklerin içine gizlenmiş bir fazlalık belki, bir ekgiblik. bu, bir boşluk bile olabilirdi."

    hasan ali toptaş - gölgesizler
    ···
  15. 16.
    0
    insanları önce yaralarından tanıyıp sevmek lazım. o yaralarından okşayıp öpmek. sizin gibi o yaraların içine gibinizi sokup boşalmaya çalışmak değil.

    --fatihin fedaisi--
    ···
  16. 17.
    0
    Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
    ben geceyi ve esmerliğini onun,
    o dorukları seviyor, korkuyor bundan
    ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
    ona bir yeşil gülümsüyor,
    ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
    diyorum, seni de öyle.
    O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
    canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
    ben göğe bakıyorum geceden,
    kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
    diyorum, yanında,
    o sabahları eğilip öpüyor denizi.

    b.k.
    ···
  17. 18.
    0
    Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
    Rüzgarlar esmiyor mu serince
    Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
    Çıkıp karşıma sen geliyorsun
    Saçların ıslanmış oluyor
    “Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
    Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
    Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
    Ellerim boşlukta kalıyor.

    yavuz b.b.
    ···
  18. 19.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=e9ECbVvkZ8I
    bu da burda dursun dinler biri bir gün
    ···
  19. 20.
    0
    sulara hasret deniz kokulu kadın ve ışığını yakamozdan alan çorak bir adamın hikayesiydi bu.ağustosun serin akşamüsterinin titrekliği ve gün doğmamış sabahında ilk vapura yetişme telaşıyla yastığın altında unutulmuş bi kaç damla gözyaşı (sebebi çaresiz ayrılıklar)
    bu alemde değil aitliğimiz birbirimize. alem içindeki alem içimizdeki sen ve ben alemi. bir çocuğun uykusundan uykuya uyandık beraber eylül rüzgarlarıyla yosun kokulu..
    sen çok sevdin anlaşılmayı ben toprak gözlerini senin. kök salmış gibi kımıldamadan durmak gözlerinde üç noktalı hikayeler düzmek senin faziletli bedenine hece hece..
    her bir hücrene adımı fısıldamam gerek.. unutma beni...
    ···