bebek senin bebeğin değil anladığım kadarıyla

Irz düşmanını sözlük meydanında taşlayalım

Her şey Ebru (Ebru ismi sözlük hikayelerinde çok popülerdir o yüzden bu ismi kullandım) ve sevgilisinin beni sevgili oldukları günün 2.yıl dönümünü kutlamak için çağırdıları gün başladı. Üniversiteden en yakın olduklarımızı da çağırmışlardı. Eğlenicektik. Ebru'la gerçekten çok yakın bi arkadaşlığımız vardı. Hani derler ya "Herhangi bir kızla erkek arkadaş olamaz. " diye. işte bizim dostluğumuz bu algıyı yıkar nitelikteydi. O güne kadar 4 yıl boyunca yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmemiş birbirimizden hiçbir şey saklamamıştık. Ne ben ona bir kez bile yan gözle baktım ne de o bana. Hatta sevgilisi Cenk'le bir kaç defa ayrılmanın eşiğine kadar gelmişlerdi de ben onları barıştırmıştım. Ebru'nun sevgilisi Cenk'ten bahsetmek gerekirse yakışıklı, karizmatik, zengin ve iyi bir çocuktu. Ebru hafif sarımsı saçları, mavi gözleri ve 170 civarı boyuyla dikkat çeken güzel bir kızdı. Ben ise 183 boyunda, yine sarımsı saçlara sahip yeşil gözlü deli dolu bir çocuktum...
Rezlemeyen ve şukulamayanın çükü kopsun binler...

Binler daha atalı 1 dakika olmadı 4 çügü aldı amk. Bence ilgi çekici bir konu bende yazmaya karar verdim ne bu öfke amk?

O gün sevgililiklerinin 2.yıl dönümünü kutlayacaklardı. Zaten mezun olmaya az bir süre kalmış herkes rahat bi havaya girmişti. Güzel bi kutlama oldu, baya içtik o gece. Cenk ve Ebru'yu da kutladım bu güzel birlikteliklerinden dolayı. Gecenin sonunda herkes evlerine dağılmıştı. içimden "Vay be, millet 2. yılını kutluyor ben en fazla 3 ay sevgili kalabildim biriyle. Sanırım evlilik bana göre değil aga. Aynen ben galiba evde kalıcam bu gidişle" diyip gülümsedim kendi kendime...
Rezlemeyen ve şukulamayanın çükü kopsun binler. Cidden merak ediyorum tutucak mı hikaye?

Harbiden düşününce fark ettim benim en uzun ilişkim 3 ay sürdü. Helal olsun ne diyim bunlar evlenir kesin çok mutlu görünüyorlar."
Ertesi gün kalktım. Normal günlerden farksız değildi. Kahvaltı, biraz spor sonra üniye gidiş ve dönüş. O gün ders de Ebru'yu göremedim. Eve dönünce aradım ilkinde meşgule atınca başka bir şeyle uğraştığını düşündüm. Aradan bir saat yakın geçti tekrar aradım yok yine meşgul. Dedim kesin hasta felan oldu bu gideyim evlerine. Zaten annesini çok sevmiştim tanıştırmıştı beni annesiyle Ebru. Bizi sevgili sansa da gerçekten tatlı bi insandı. Gitti bastım zillerine. Açtı kapıyı Gülay abla:
-Oo hayrola seni hangi rüzgar attı buraya kızımı mı merak ettin delikanlı?
-Aynen Gülay abla. Bugün gelmedi ya okula aradım açmadı bende merak ettim geldim.
-Tamam sesleneyim ben...
Kapıda bekledim, bekledim, bekledim. Ama tık yoktu. Arada sırada Gülay ablanın "Ayıp olcak kalk bak" sözlerini yarım yamalak duymuştum. Bir de biraz yüksek sesle muhtemelen Ebru'ya ait olan "istemiyorum" sesini. Sanırım ben bir şey yapmıştım ve bana darılmıştı. Ya da başka bir sorunu vardır bilemem. Neyse illaki okula gelicek ya o zaman konuşucaz ne de olsa değil mi?
Ertesi gün Ebru'yla konuşmak için bekledim fakat gene gelmemiş ve beni iyice meraklandırmıştı...
Binler ilgi çekici bi hikaye olacağını düşündüğümden başladım biraz yazacağım bugün iyi ilgi gelirse devam ederim yoksa gibtir et :D beğenenler rezleyip şukularsa sevinirim...

Sözlük hikayeleri efsanedir diye okumak için kendimi zorladım ama yine 1 cümle okuyup bıraktım hay aqajfjsjsjdj

Bu sefer ne aradım ne de evlerine gittim. Ne de olsa istenilmediğim yerde duracak değildim. O hafta hiç gelmedi okula. Acaba sevgilisiyle bi problem mi yaşadım diye düşündüm. Ama daha geçen hafta mutlulardı. Okulda bana soranlar oldu. "Ben de bilmiyorum ki" dedim. Benim sorduklarımdan da cevap alamadım. Kimse bilmiyordu bu kıza ne olduğunu ve benden de yakın arkadaşı yoktu. Aşık olduğum kızdan red yiyince düştüğüm pgiboloji ve beni tekrar ayağa kaldıran Ebru geldi aklıma. Ben de onun yanında olmalıyım, o en kötü zamanımda yanımdaydı pgibolojisine girdim. Bugün kesinlikle gitmeliyim evine, hatta bu sefer gerekirse zorla gitmeliyim odasına. Öğrenmeliyim ne olduğunu ya da ne yaptığımı. Ders çıkışı gittim evlerine bastım zile tekrar açtı Gülay abla.
-Hayrola oğlum buyur?
Rezleyin binler hiç birinizin mi merak etmediniz amk?

Rezzzzzzz

Feridun abi yine sex hikayesi mi yazıyosun.

Şu anasını gibtiğimin memleketinde ağzını açan sarışım renkli gözlü dıbına koyim sizler evde saklanıyorsunuz heralde kanka

-Gülay abla, Ebru'yu görmeye geldim de içeri girebilir miyim?
-Ah oğlum kaç gündür odaya kimseyi almıyor, anlat diyorum anlatmıyor. Yemek ve tuvalet harici odasında sürekli. Gel konuşun sorununuz neyse hallediverin artık...
Girdim eve. ilk baş direk girmeye çalıştım, kitliydi. Bu sefer konuşmaya başladım.
"Ebru aç benim Caner, bak gel konuşalım kaç gündür meraktan ölüyorum iyi misin? iyi olduğunu bilmem lazım Ebru lütfen açar mısın?"
Konuşmam bu şekilde devam ederken ağlayarak açtı kapıyı Ebru. Yüzüme baktı, tekrar ağlamaya başladı ve sarıldı. Sımsıkı hemde hayatımda kimse bana öyle sarılmamıştı. işte o an anladım konunun sevgilisi Cenk'le ilgili olduğunu. Sanırım ayrılmışlardı...
Rezleyin binler harbiden sağlam bi fikir güzel bir hikaye olacağını düşünüyorum. Hadi selametle...

Annesi bizi rahatsız etmeyeceğini söyleyip çekildi. Konuşmak istemiyordu Ebru. Sadece bana sarılmak, üzerim ağlamak istiyordu. Sanırım sadece yanında olmamı istiyordu. Öyle de yaptım. 2-3 kez sordum ne olduğunu, sadece yüzüme baktı cevap vermedi. En fazla ne olmuş olabilirdi ki?
Arayıp Cenk'e sormayı düşündüm. Ebru'nun yanından ayrılınca onu arayıp sorcaktım. Şimdilik Ebru'nun moralini düzeltmem gerek. Bilmediğim bir olaydan dolayı moral vermek gerçekten zor olsa gerek. Diyebildiğim tek şey "Her ne hata yaparsan yap bi çözümü olur, her şeye çare bulunur. Ayrıca ben yanındayım her zaman merak etme," Bu tarz konuşmalar devam etti. Annesi sanırım bizi yalnız bırakmak için "Ben ekmek almaya gidiyorum" diyip çıktı. Bu bir fırsattı. Gittim Ebru'nun yanına, dedim anlat kızım artık bak merak ediyorum. Cenk'le mi ilgili? Bak anlatmıcaksan gideyim benimde işim var. Hadi bekliyorum anlat...
Rezlemeyen ve şukulamayanın çükü kopsun binler...

Başladı anlatmaya:
-O kutlamanın olduğu gün, biz biz Cenk'le beraber olduk.
Sorunu anlamıştım, sanırım her evlenmeden cinsel ilişki yaşayan kız gibi bir pişmanlık hissediyordu Ebru ama o durum sanırım daha fazla etki göstermişti Ebru da.
Daha daha konuştuk. Aşırı pişman olduğunu defalarca belirtti. E dedim Cenk ne yapıyor şuan?
Defalarca aramış bakmamış Ebru. E dedim siz evlilik düşünmüyor musunuz?
-Evet
-E kızım o zaman ilişkinizi canım cicimden daha öteye zütürün. Aileler tanışsın, hem artık canım cicim şeylerini geçmeniz gerekmiyor mu? Artık üniversite son olduk mezun oluyoruz kızım. içini rahatlat biraz...
Rezleyin binler bekliyorum...

Bu konuşmalardan sonra her şey normale dönmüş gibiydi. Sonunda mezuniyeti de yapmıştık fakat bir şey dikkatimden kaçmamıştı. Ebru sürekli lavaboya gidiyor, sorunca midesinin rahatsızlandığını söylüyordu. Mezuniyetten bir hafta sonra...
Mezuniyetten bir hafta sonra gecenin köründe ağlayarak aradı ve çabuk buluşmamız gerektiğini söyledi. Buluştuk ve söyledikleri karşısında şok olmuştum.
Hamileydi... işte bizim evliliğe kadar giden ve evlilikten sonra devam eden ilişkimiz de o gece başlamıştı...

Saat gecenin kaçı Ebru ne oldu söyle?
-Caner ben, ben hamileyim...
-Ne?
-Evet hamileyim Caner. Allah kahretsin Cenk 'le birlikte olduğumuz gece korunmamıştık.
-Cenk' in haberi var mı?
-işte sorun o. Cenk ortada yok.

O an anladım, Cenk terk etmişti böyle bi haber alınca. Ve muhtemelen uzun süre ortalıkta görünmeyecekti. Hemen bi çare bulmalıydık. Cenk'i aramak saçma olurdu, sonuçta açacak hali yoktu ya. Ebru bi aralar bebeği aldırmaktan bahsetti.
-Caner sanırım ben aldırıcam bebeği.
-Ebru sakın. Sakın öyle bir şey yapma. O bebeğin suçu ney ha? Saçma salak konuşma öyle bir ihtimali düşünme bile.
Ağlamaya başladı. Hassas noktamdan vurmuştu beni. "Ağlayan bir kız"
Aslında bir çözüm vardı. Ama bu çözüm muhtemelen ikimizinde hayatını bambaşka şekilde etkileyecekti. Bi süre düşününce saçma olduğunu anladım ama o sıra aklıma Ebru'nun benim için yaptıkları geldi aklıma. Bu kız benim için gerçek bir dosttu. Çok şey yapmıştı benşm için. Maddi manevi her türlü çok yardımı olmuştu. Kesinlikle bir şeyler yapmalıydım...
Okuyup da rezlemeyen ve şukulamayanın çükü kopsun binler... Hadi selametle...

-Ebru sanırım benim aklıma bi fikir geldi.
-Ne fikri?
-Biraz saçma olucak ama sen benim için çok şey yaptın. Sen de olur dersen benim için hiç bi problem olmaz.
-Tamam söyle bi sen.
-Ebru benle evleneceksin. Bulabildiğim tek çözüm bu. Aklıma başka bir şey gelmedi, yani şöyle, bir karı koca olarak değil, arkadaş olarak evlenicez.
-Hayır Caner saçmalama...
Biraz tartıştık bu konuyu, ona açık kapı bırakmıştım. Elimden de başka bir şey gelemezdi zaten...

Lan kimse okumuyor mu liderden başka nerdesiniz binler rez felan verin amk

Aldırsın işte ne var yani hemen atlamış amk meriçi

Bir zamanlar hikaye geleneğini iyi sürdürdüm, silik yedikten sonra elimi ayağımı çektim bi daha yazmadım, her hikaye yazılınca bir heyecan basıyor, eski günlerdeki gibi iyi bir şey okuyacağım sanıyorum, hüsrana uğruyorum. Ne çok gavat varmış sözlükte