0
Kardeşim bununla ilgili yakın zamanda bir başlık daha açılmıştı ona da aynı mesajı attım buraya da atıyorum. Tamdıbını oku lütfen.
Küfür iyi ve güzel ndıbına ne varsa hepsini silip süpüren bir zehirdir; iyilik adına yapılan amellerin bütün dallarına sirayet eden bir kanserdir. Deyim yerindeyse, küfür ilahî devleti yıkmaya, Kur’anî anayasayı ilgaya teşebbüs olduğundan -kâfirin hiç bir iyi işi değerlendirmeye alınmaksızın- idamla mahkum olmak gibi bir cezayı gerektiren bir suçtur.
“Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: “Onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârın uçurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. işte haktan en uzak sapıklık budur”(ibrahim, 14/18) mealindeki ayette bu gerçeğe işaret edilmiştir.
Hiç bir devlet, onu yıkmaya çalışan bir eşkıyayı-tevbe edip af dilemediği sürece-affetmez, onun bazı iyi davranışlarını nazara alarak onu normal itaatkâr olan vatandaşlarla aynı kefeye koymaz. Bu husus küfür-iman unsurları için geçerlidir.
Bununla beraber, Allah sonsuz merhametini göstermek için kâfirlerin bazı iyiliklerinin karşılığını bu dünyada-sağlık, zenginlik, huzur, mutluluk ve benzeri güzellikler- şeklinde veriyor.
“Dünya mümin için hapis, kâfir için cennettir”(imam Malik, Müslim, ve Tirmizî’nin rivayet ettiği bu hadis için bk. Aclunî, 1/410-411) mealindeki hadisten de bu manayı anlamak mümkündür. Müminler, genellikle günahlarının cezasını dünyada gördükleri sıkıntı ve musibetlerle çektikleri için dünya onlar için bir nevi cehennem, zindan ve hapis olur. Kâfirler ise, yaptıkları iyi işlerinin karşılığını kısmen dünyada-sağlık, sıhhat, nimetlerle-gördükleri için dünya onlar için bir nevi mükâfat yeri olan cennet gibi olur. Ayrıca, dünya –müminler için-cennete nispeten bir zindandır, kâfirler için de cehenneme nispeten bir cennet gibidir(bk. Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar/ 10. Lemanın sonu).
Ahmed b. Kab el-Kurazî’ye göre, “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür”(Zilzal,99/7) mealindeki ayetten maksat, kâfirler işledikleri güzel işlerinin karşılığını dünyada görürler. Fakat ahirete gidince orada amellerinin boşa gittiğini görürler. Bu görüş Abdullah b. Abbas’tan da nakledilmiştir(Razî, ilgili ayetin tefsiri).
Abdullah b. Abbas’tan nakledilen diğer bir görüşüne göre: Mümin olsun, kâfir olsun, iyilik veya kötülük ndıbına ne işlerse mutlaka Allah ona gösterir. Ancak, Allah müminlerin günahlarını bağışlar, iyiliklerini de değerlendirir. Kâfirin ise iyilikleri boşa çıkartılır, değerlendirilmeye alınmaz, kötülükleri sebebiyle de ceza görür”(Razî, a.g.y).
Üçüncü bir görüşe göre, kâfirlerin iyilikleri küfrü sebebiyle boşa çıkmakla beraber, yine de değerlendirmeye alınır, fakat küfründen ötürü tamamen değersiz bir duruma düşer(Razî, a.g.y).
Bir mümin her zaman yaptığı işin Allah rızası olduğunu düşünmeyebilir. Onun imanı, zımnen Allah’ın rızasını gözetmeyi üstlenmiştir. Şöhret, riyakarlık gibi açıktan Allah’ın rızasına aykırı düşen niyetler olmadığı sürece, müminlerin yaptıkları iyi ameller Allah’ın rızasına matuf olur. Fakat açıkça Allah rızasını dışlayan bir niyet bir düşünce söz konusu olursa bunun bir değeri olmaz, bilakis cezası olur.
Kafirlerin işledikleri iyilik onların Cehennemden çıkmasına sebep olmaz. Bununla beraber küfrüyle insanlığı zehirleyen kimselere göre azabı daha hafif olur.
Alıntıdır.
Tümünü Göster