rezerved

Ankara dan gittikten sonra taka sardın panpa

65 rezz hala bitmemibitmemişd aq

Çok yavaşladın

Rezerved

rez 1308

1254. Rez

1310 ReZ

Akşam olup kapanma vakti geldiğinde paspası elime aldım ve yerleri paspaslamaya başladım. Evet, yerler kusmuk ve kırık cam parçaları ile doluydu. Hayatı sorgulamak, benim burada ne işim var demek için en kötü senaryo buydu belkide. Diğer çalışanlar paralarını alıp birer birer çıkıyorlarken ben hala çalışmaya devam ediyordum. Arka taraftan grup yorum çalmaya başladı. işçi sınıfının haklı mücadelesinden bahsediyordu ama işçi sınıfının duyguları ile oynayan adi kapitalistlerdi.

Arka tarafta bulaşık yıkarken patronumuzun yeni araba aldığını ve ona hediye almalıyız dediklerini duydum. Sinirlenmiştim. Çünkü benim emeğimi sömürüp kendisine yeni bir araba almıştı. Aldığı arabanın modelini söylediklerinde evet işçi üzerinden ve sermaye sayesinden ne güzel bir iş yaptığını farkettim. Komünist olup kapitalizmin kaymağını yemek.. Gerçekten mantıklı bir seçim. Ayrıca bizim işçi sınıf tam bir dangoz. Çünkü patron bizi orada köpek gibi çalıştırırken, onlar hediye alma peşinde.

Çıktıktan sonra giselle'in yanıma gelmesini söyledim. Çalıştığım sıra gelmemesi için mesaj atmıştım. Gelip beni köpükler içinde görmesini yediremedim. O aslında çok takmazdı bunu. Belki avrupalıydı takmazdı, belki de kadın olduğu için takardı. Kumar oynamak istemedim. Çıktığımda patron paramı verdi. 35 lira. Evet 10 saat çalışmıştım ve 35 lira verdi. iyi geceler yoldaş dedi. giberim senin yoldaşını dedim içimden.

Rez ver dağlar rez ver geçem.

Rez allah rez

Giselle ile eve geçtik. Soyunduk ve ben bir işçi arı gibi çalıştım. Komidinin üzerinde 35 lira vardı ve sömürüldüğümü hissettim. Ben de giselle'i sömürüyordum belki de. Herkes birbirini sömürme gayreti içerisinde. Pazarcıyı halci sömürüyor, pazarcı çiftçiyi sömürüyor, şair kelimeleri sömürüyor, yayınevi okuyucu sömürüyor, efes seni beni sömürüyor, devlet bizi sömürüyor ve biz hiç bizmişiz gibi yaşayamıyoruz.

Sonra sabah uyandım. Terliklerimle markete gittim. 35 liraya alışveriş yapayım diye düşündüm ama olacak gibi değildi. Derya Anne'nin verdiği paradan kırptım. Gittim birkaç şey aldım. Taksiler mercedesti ve hemen hemen her yere 10 liraya zütürüyordu. Binmek istedim ama bu benim çalıştığım 2,5 saate denk geliyordu. 2,5 saat boyunca köpek gibi bulaşık yıkadığım zaman ancak taksiye binebiliyordum. O yüzden yürürdüm, boşverdim.

eve geldim ve kahvaltı hazırladım kendime. Yeni taşındığım evin perdelerine baktı. Ehh idare ederlerdi. Evden çıkarken bulaşıkları yıkamadan çıktım.

Heycan başlasın

REZERVED

işte böyle bulaşık yıkaya yıkaya sonunda başka birisinin başlaması ile içeride servis elemanı olarak göreve başladım. Elbette mutluydum. En azından insan görüyor olacaktım.

dışarıdaydım artık ve heyecanlıydım. Bir sürü tiky çocuk yanına leş kızları takıp geliyor. Barzolar da yok değil ama işte öylesine bir mekan işte. Kaç kez kavga edecek oldum, kaç kıza sarkıntılık yaparken yakalandım ama patron da huur çocuğu olduğu için çok şey etmedi. Yoo ben de her erkek gibi bir kadına bira ısmarlayamaz mıyım? Tabii ben adi bir garson olduğum için ısmarlayamam.

Bir keresinden müşteri geldi ama beni nasıl kesiyor. Ben de yorgunum, çok fazla çalışmışım. Kız beni yanına çağırdı. Bana bi tane 50lik efes fıçı dedi. Ben içeri gittim doldurdum falan tekrar yanına gittiğimde ben şişe istiyordum ama dedi. Senin amanı giberim, uğraştıracak kesin dedim içimden. Masada 3 tane kız daha var. Onların isteklerini çoktan zütürmüştüm ama bu kız sürekli bir şeyler çıkartıyor. Ondan varsa getir, yok bu bira ılık, yok şunun burası böyle. Sinirlenmiştim ve benden kesin hoşlanıyor diye düşünmüştüm. Kadınlar sevdiği veya hoşlandığı erkekler üzerinde böyle ego mastürbasyonu yapmaya bayılırlar. Tabi ben bu kızla uğraşırken kim geldi? Benim dünyalar güzel giselle'im. Tam onların masasının oradaydık ve dudak dudağa 5-6 saniye öpüştük. "Aşkım sen geç, i will come" dedi. "Tamam askim" dedi. Bu kız varşova paktına alınmayan hırvatistan gibi kalmıştı oracıkta.

işte bu ya bu entryden sonra heyecan dolu entryler gelecek ve çok uzun soluklu bi olaya başlangıç olacak.

işte çalışırken o geldi. Evet 85-90 yaşlarında bir adam. Şapkası vardı. Masmavi gözleri ve krem renginde bir takım elbisesi ile bir masaya oturdu. Bir bira istedi. Birayı ben zütürdüm. Etrafa soğuk bakıyordu ve yüz felci olduğunu düşünmüştüm. Yaş ortalaması 22 olan bir mekanda böylesine ilginç tipler görmek beni gerçekten şaşırtıyordu. Bana seslendi "dassak 5 batman" dedi. Adımı nereden biliyordu? Yanına gittim "buyurun efendim" dedim. "Bana beyaz leblebi getir" dedi. "Efendim bizde beyaz leblebi yok" dedim. "Ayıptır sorması adımı nereden biliyorsunuz?" dedim. "yaka kartınada yazıyor" dedi. Haklıydı.

"Sen otur, ben patronunun yanına gidiyorum" dedi.
"Siz bana söyleyin ben iletirim efendim" dedim
"Yok hayır, sen otur" dedi.

Patronun yanına gitti. Sonra tekrar geldi.

"Şimdi gidebilirsin" dedi.
"Niye oturmamı söylediniz ki" dedim
"Benim yerime lolitaları kesecek birisine ihtiyacı vardı bu masanın" dedi.

Ben içeri gittim. Sonra patrondan izin isteyip markete gittim. Sigara ve beyaz leblebi aldım. Geldiğimde dede yoktu.

1 hafta sonra.

Tekrar aynı saatlerde dede geldi. Servis için yanına gittim.
"buyurun efendim" dedim
"Beyaz leblebi yok mu?" dedi.
"Yok hala efendim" dedim.
"Sen otur, ben patronunla konuşacağım" dedi.
"Tamam efendim" dedim.

Patronla konuşmaya gitti ve geri geldi.

"Tamam şimdi gidebilirsin" dedi.

Tekrar ayağa kalktım ve işimin başına geçtim. Sigara almak için markete gittim. Gidince beyaz leblebi de aldım. Tekrar döndüğümde dede yoktu.

pREZervatif

1 hafta sonra

Dede bu sefer yanıma gelmişti. Ama ben hazırlıklıydım. Bira istedi ve bira ile beyaz leblebiyi yan yana getirmiştim.

"Demek patron beyaz leblebi getirdi" dedi.
"Yok efendim, ben sizin geleceğinizi biliyordum. O yüzden aldım" dedim.
"Sen akıllı bir çocuksun." dedi.
"Teşekkür ederim" dedim.

Sonra işten çıktıktan sonra eve geçtiğim sırada yanıma bir Chevrolet Silverado yanaştı. Arabaya bin" dedi.
Küçükken okulda, tanımadığınız kişilerin arabasına binmeyin derdi. Ama ben dedeyi az çok tanıyordum. Tanıyor muydum? Emin değilim.

Beni ıssız bir yere zütürüp becermesinden korktum. Hayır dostum ben bu adamı dövebilirdim. Yani o sırada böyle şeyler düşünüyor insan. Sonra gerçekten ıssız bir yere gittik. Evinin buralara çok uzak olduğunu söyledi. O gece onda kalacağımı ve kendisine benim gibi birisinin eşlik edebileceğini söyledi.

Eve ulaştığımızda etrafı inceledim. Tek katlı ve betonarme varoşa yakın bir evdi. Klagib gecekondular gibi de diyebilirim. içeri geçtiğimizde duvarda kıbrıs bayrağı vardı. Bir sürü dolap ve dolapların içerisi silme kitap doluydu.

"Şu kolilere dikkat et, kafana düşmesin" dedi.
"Peki beybaba" dedim.

içeride kendisine viski açtı. Bana da jager doldurdu. Bir, iki, üç. Adam sünger gibi içiyordu ve ben garip bir şekilde sarhoş oluyordum. Bana kendinden bahset dedi. Anlatırken uyuyakalmıştım.