*
defteri aldım elime.
içinde yazanların canımı ne kadar yakabileceğini bilmiyordum henüz.
ikinci sayfayı açtım.
elimdeki defter, kapağında da yazdığı üzere bir günlüktü,
ve bu prenses eylül'den başkası değildi.
başladım ilk satırları okumaya.
ilk tarih eylül'le tanışmamdam 2 yıl kadar öncesiydi.
2003 Kasım'dan başlıyordu defter.
"o çok sevdiğim adam, emre, diye başlıyordu neredeyse her satır.."
buralarda sıkıntı yoktu.
eylül'ün hayatında ben yoktum o yıllarda henüz,
bi sonraki sayfaya geçtim hızlıca.
aynı yılın yine Kasım ayında yazılmış bir sayfaydı okuduğum.
emre ile ettikleri kavgayı anlatmış, içini dökmüş ve ne olursa olsun ondan vazgeçmeyeceğini yazmıştı eylül.
bunda da sıkıntı yoktu.
defter gün gün yazılmamış,
bi şeyler yaşandıkça yazılmıştı.
hızlı hızlı geçtim sayfaları.
yüreğimin dayanamayacağı sayfalara doğru geliyordum henüz bilmeden.
eylül şimdiden ağlamaya başlamıştı.
olacakları ve okudukça neler hissedeceğimi önceden biliyordu.
bakamadı gözlerime.
utanıyordu.
ağlıyordu sadece.
için için ağlıyordu.
eylül'ün benle tanıştığı tarihe kadar olan sayfaları sadece göz gezdirerek neredeyse hiç okumadan geçtim merak etmeden.
çünkü ben eylül'ü, sadece eylül'ü sevmiştim geçmişini merak etmeden,
yaralı olduğunu bilerek açtım kapılarımı ona,
sevdim onu, sadece sevdim, çok sevdim.
ilk tanıştığımız zamana dair bi tarih aradım inatla,
ama bulamadım,
ona gittiği,
eşyalarını taşıdığım güne dair hiç bir şey yazılmamıştı defterde.
üzülmüştüm, çok üzülmüştüm.
devam ettim defteri okumaya.
13 Aralık 2005, Salı.
sonunda bana geldik diye düşündüysem de şimdiki aklım olsa asla okumayacağım satırları okumaya başladım.
eylül o gece bi taksiciyle sahile geldiğini anlatıyordu.
önce benden "bi taksici" olarak bahsettiğini düşünsem de o gün yaşanan aysel olayından dolayı eylül'ün gerçekten de başka bi taksiyle sahile benden önce gittiğini, arkasından da benim gittiğimi hatırladım.
bi nebze de olsa rahatlamıştım.
satırlar aynen şöyle devam ediyordu ben eylül'ün yanına geldikten sonra.
"çok bekledim seni,
sana söz verdiğim gün,
bana söz verdiğin saatte gittim oraya.
sen gelmedin emrem.
inatlaştım.
bana öğrettiğin gibi inatlaştım, ama sen yine gelmedin.
o hiç tanımadığım adam geldi yanıma. heyecan doluydu gözleri.."